VERYANSIN TV
Tarihçi Ümit Doğan, Türkiye’de son dönemlerde tartışma yaratan bir konuya ışık tuttu. Doğan, Destek Yayınları’ndan çıkan ‘Yıldız Sarayı’nın İçki Defteri’ adlı bir kitapta Gaznelilerden başlayarak Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar Saray’da eğlence ve alkollü içkiye dair gerçekleri belgeleriyle anlattı.
Yeni kitabıyla ilgili Veryansın Tv’ye açıklamalarda bulunan Doğan, “Osmanlı padişahlarının işret dediğimiz içki meselesi tabu haline gelmiş bir konu. Padişahları evliya kabul eden bir toplum olduğumuzu göz önüne aldığımızda zor bir konu seçtiğinizi söyleyebilirim. Yıllardır alışılagelen algıyla mücadele etmek zordur. Kitabı yazarken karşılaşacağınız tepkileri düşündünüz mü?” sorusuna yanıt verdi.
Kitabı yazarken tepki geleceğini düşündüğünü belirten Doğan, “Ancak yıllardır süregelen yanlış kanaati düzeltecek olmanın heyecanının daha ağır basıyor diyebilirim” dedi.
‘PADİŞAHLARI UHREVİ VARLIKLAR OLARAK GÖRDÜK’
Doğan, “Hepimiz Osmanlı padişahlarının, daha doğrusu bütün Türk İslam sultanlarının evliya mertebesine varacak kadar dindar olduğunu öğrenerek büyüdük. Çevremizden, büyüklerimizden öyle gördük. Kaynağı belli olmayan ve kulaktan kulağa yayılan menkıbelerın etkisiyle zihnimizde son zamanların popüler söylemiyle ‘abdestsiz yere basmayan’ uhrevi varlıklar olarak gördük padişahları. Onların da insan olduğunu, beşer yönlerini unuttuk, hatta hiç aklımıza getirmedik. Bunda tarihçiler Türk sultanlarının içki ve eğlenceyle olan ilişkilerini yazmamış olmalarının büyük etkisi var” diye konuştu.
‘PADİŞAHLARIN İÇKİ İÇMELERİ TOPLUMDAN ADETA SAKLANDI’
Padişahların içki içmelerinin toplumdan adeta saklandığını belirten Doğan, şunları söyledi:
“Oysa Türk devlerinde içki meclislerinin varlığı tartışılmaz bir gerçek ve dönemin insanları bunu saklamıyorlar. Sultan Babür kendi yazdığı Babürname’de içkiye olan düşkünlüğünü detaylıca anlatıyor. Yine Büyük Selçuklu Devleti’nin meşhur veziri Nizamülmülk’ün Siyasetname adlı eserinde Sultan ve devlet adamlarının içki meclisinde uyması gereken kurallara için bir bölüm ayırdığını görüyoruz. İşret ve eğlence Türk saraylarına İran geleneğinden geçmiş ve hükümdarlığın bir gereği haline gelmiştir. Selçuklu dönemi tarihçilerinden İbn Bîbî, sultanların içki meclisini anlatırken ‘acem havalarına ve padişah âdetlerine uyarak’ ifadelerini kullanıyor ve bunun kadim İran kültüründen gelen bir padişah âdeti olduğuna dikkat çekiyor. Müneccimbaşı ise I. Alâeddîn Keykubâd’ı anlatırken Sultan’ın dini hassasiyetleri bulunmasına rağmen içki ve eğlenceyi terk etmediğinden bahsederek bunu işret meclislerinin o devrin devlet merasimi olmasına bağlıyor. Çağımızın tarihçilerinden Halil İnalcık Ortaçağ İslam devletlerinde en eski zamanlardan beri Padişahın yaşamında iki şeyin yüksek derece önem taşıdığını ve bunların rezm ile bezm; yani savaşmak ve saray bahçelerinde günlerce süren içki meclislerinde eğlenmek olduğunu vurguluyor. Ben de araştırmalarım sonucunda şunu söyleyebilirim ki, Türk-İslam devletlerinin saraylarında içki meselesini Gazneliler döneminden başlatıp Osmanlı Devleti’nin son dönemine kadar götürmek mümkündür.”
ABDÜLHAMİD İÇKİ İÇER MİYDİ?
II. Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı’na alkollü içki girip girmediği veya Abdülhamid’in içki içip içmediği konusundaki tartışmalara da değinen Doğan, konuyla ilgili iddiaların rivayetlere dayandığını belirtti.
“Bir televizyon dizisi sayesinde gerçek Sultan Abdülhamid’den çok uzak uyduruk bir Sultan Abdülhamid figürünü izledi Türk milleti” diyen Doğan, şunları söyledi:
“Abdülhamid üzerinden geçinen bazı tarihçiler Sultan’ın abdestsiz yere basmayacak kadar dindar olduğunu vurgulayarak onu evliya mertebesine yükselttiler. Bazı tarihçiler ise onun Rom adı verilen içkiden hoşlandığını yazdılar. Her iki iddia da rivayetler üzerineydi. Konuyla ilgili ilk belgeyi geçtiğimiz aylarda Türk Tarih Kurumu Eski Başkanı Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu paylaştı. Abdülhamid dönemine ait olduğu söylenen tek sayfalık belgede ‘Valide Sultan Tarafından Satın Alınması İstenen Yiyecekler ve İçecekler’ başlığı altında Yıldız Sarayı’na sipariş edilen içkilerin listesi yer alıyordu. Halaçoğlu’nun paylaşımı belli başlı çevreleri rahatsız etti. Belgenin gerçek olmadığı, belgenin altında imza veya mühür olmadığı, hangi Valide Sultan adına sipariş edildiğinin belli olmadığı gibi gerekçelerle Yusuf Halaçoğlu adeta linçe uğradı.
‘KİTAPTAKİ BELGE KONUYLA İLGİLİ TARTIŞMALARA SON VERECEK’
Benim ulaştığım ve bu kitapta tamamını yayınladığım belge ise, konu ile ilgili tartışmalara son verecek ve itiraz kabul etmeyecek nitelikte. Söz konusu belge 1883-1885 yılları arasında Yıldız Sarayı’na sipariş edilen içkilerin kaydedildiği 164 sayfadan oluşan bir defter. Hazine-i Hassa-i Şahane Matbah-ı Amire, yani saray mutfağının defteri diyebileceğimiz bu belge Osmanlı Arşivi Yıldız Evrakında “Saray’a Alınan İçkilerin Kayıt Defteri” başlığı altında ve 26826 numarada kayıtlı. Saraya sipariş edilen içkilerin türü, hangi tarihte ne kadar sipariş edildiği ve hangi ziyafetlerde kullanıldığına dair bilgiler söz konusu deftere tek tek not edilmiş. Defterin ortaya çıkmasıyla bu konuyla ilgili bugüne kadar rivayetler üzerinden yapılan bütün tartışmalar hükmünü yitirmiş oldu. Bunun haricinde kitabı okuyanlar Gazneliler’den Osmanlı’nın son dönemlerine kadar Türk İslam saraylarında içkinin yeri önemine dair önemli bilgilere de sahip olacaklar.”
İşte Yıldız Sarayı hakkındaki içki tartışmalarına son verecek belgeler:
osmanli padisahlari halife olduklari icin mucizevi olarak sarhos olmuyorlardi. O yuzden bu icki onlara gunah veya haram degil. Harem falan da zaten bunlar normal seyler. Kulagi kupeli olan ise en normali. Bir evliya kulagina kupe olsun demis de ondan takmis falan falan..
imalı imalı konuşma düz konuş karakterin varsa belli olsun.
Dünyada kendi milletine bu kadar hakaret eden bir milllet daha dünyaya gelmemiştir. Gelsin soru o zaman Türk nedir ? Türklük nedir ? Nasıl Türk olunur acaba problem Türk olmak mı Yoksa olmamak mı . Acaba !