Av. Hüseyin Özbek yazdı…
Türkiye Barolar Birliği tarafından; MESLEĞİMİZ İÇİN “BÜYÜK SAVUNMA MİTİNGİ”NDE BULUŞALIM” başlığıyla yapılan çağrıda ; “Yurttaşların hak arama özgürlüğünün ve adalete erişim hakkının teminatı olan savunmayı temsil eden avukatlar, onların örgütlü gücü Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, 27 Nisan 2024 Cumartesi günü, Ankara’da; “AVUKAT İÇİN DE ADALET” demek, mesleğimizin çözüm bekleyen sorunlarını bir kez daha haykırmak, şiddete ve angaryaya karşı meslek onurumuzu ve emeğimizi savunmak için buluşuyoruz” denildi.
Avukatların, meslek alanlarına yapılan müdahalelere, mesleğin değersizleştirilmesi ve etkisizleştirilmesiyle, savunmanın asli unsuru olmaktan çıkarılmasına karşı kitlesel eylem kararı alınması doğrudur.
Yakın geçmişte, Avukatlık Kanununda yapılan değişiklikler, baroların kurumsal bağımsızlığını, demokrasiden, hukuk devletinden, yargı bağımsızlığından, kuvvetler ayrılığından yana geleneksel çizgisinin değiştirilip, yürütmenin uyumlu aparatlarına dönüştürülmesi düşüncesinin sonucuydu.
Baroların hukuk ve demokrasiden yana geleneksel/kurumsal çizgisinin yok edilerek, siyasi iktidarın her icraatını onaylayan birer hukuk şubesine dönüştürülmesi projesi, bir ile ikinci baro uygulamasıyla hayata geçirilmiştir.
Avukatlık Kanununda yapılması düşünülen değişiklerle, yerli yabancı avukatlık tekellerinin önünün açılacağı, hukuki ihtilafların, yargısal çözümü yerine yargı dışı hallinin öne çıkacağı, meslektaşlarımızın, piyasalaşma/ticarileşmenin sonucu, şimdiki statülerini de kaybedecekleri bilinmelidir.
Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin, Türkiye’nin Anayasal geleneklerine, devlet kurumsallığına, demokratik teamüllerine, halkın beklentilerine ters düştüğü, sorun çözmek yerine yeni sorunlara yol açtığı, kronik bir devlet/rejim krizine dönüştüğü ortaya çıkmıştır.
Keza, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve bürokrasinin neredeyse tek belirleyicisi tek lider sisteminin Türkiye’ye uymadığı, ülkenin otoriter rejimlerle birlikte anılmasına yol açtığı, dünyadaki algısına olumsuz etki yaptığı görülmektedir.
Halen sonuçlanmamış olan Yargıtay Başkanlığı seçiminde, adayların kimi cemaatlere ya da Külliyeye yakın olup olmamak açısından değerlendirilmesi endişe vericidir.
Bu nedenle, TBB ve barolarımızca düzenlenen mitingde, mesleki sorunların yanında, hem mesleki hem de ülkenin genel sorunu olan konuların da gündeme getirilmesi zorunludur.
Meslektaşlarımız, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, 27 Nisan’da Cumhuriyet’in başkentinden, bir an önce, kuvvetler ayrılığına, Milli İradenin temsil organı TBMM’nin esas alınacağı, tarafsız ve partisiz cumhurbaşkanlığına, TBMM içinden çıkacak başbakanlı hükümet sistemine dönüş çağrısı yapmalıdır.
Hukuk devleti, demokrasi, Kuvvetler ayrılığı, yargı bağımsızlığı, savunma örgütlerinin yandaşlaştırılması girişimlerine son verilmesi, her il için tek baro çağrısı, Cumhuriyet’in başkentinden en güçlü biçimde duyurulmalıdır.