Çanakkale: Gittiler, geçemediler, geçemeyecekler…

featured

Çanakkale Deniz Savaşları’nın kazanılmasında büyük yeri olan dönemin Müstahkem Mevkii Kumandanı olan Mirliva Cevat Paşa’nın düşman birliklerinin geçecekleri noktalara mayın koydurtması ve Nusret Mayın Gemisi’nin başarısı Çanakkale Zaferinin 106. yıl dönümünde hala tüyleri diken diken ediyor…

Sisli ve yağmurlu bir havada Yüzbaşı Hakkı Bey komutasındaki Nusret Mayın Gemisi 8 Mart 1915 sabah saat 07.30’da 26 adet mayını 100 metre aralıkla ve 4,5 metre derinliğe Erenköy Koyu’na dökmeyi başardı. Cevat Paşa’nın mayın dökülecek yeri çok iyi seçmiş olması öylesine büyük bir başarıydı ki 18 Mart Zaferi’nin başlıca etkenlerinden birini oluşturdu.

Nusret’in yaptığı büyük vazife, 8 Mart 1915 günü Müstahkem Mevkii Kumandanlığı harp ceridesine şöyle kaydedilmişti:  

”Hava sisli ve kapalıdır. Yağmur yağıyor. Ara sıra şimşek çakıyor.

Saat 05.00: Torpil gemisi Nusret, Karanlık Liman’a (Erenköy Koyu) gidip 100’er metre ara ile vukuatsız 26 torpil döktü.

Saat 07.30: Nusret arkasındaki torpil motoruyla Kepez Burnu’ndan göründü. Dönüyor. Sis ve yağmur saat 10.00’a kadar devam etti.”

Nusret’in düşman gemilerinin cirit attığı bu tehlikeli sularda operasyonu tamamlayıp dönmesi başta Çanakkale Müstahkem Mevkii Kumandanı Cevat Paşa olmak üzere herkes tarafından tedirginlik içinde merak ve heyecanla bekleniyordu. Nusret karşı kıyıya doğru bütün hızıyla süzülürken sancaktan üç yeşil, bir kırmızı ışık muntazam fasılalarla yandı, söndü. Bu Müstahkem Mevkii Kumandanlığı’na verilen bir başarı işaretiydi.

1 MECİDİYE BAHŞİŞ

Cevat Paşa, bu işareti sabırsızlıkla beklemekteydi. Haberi ilk veren gözcüye 1 Mecidiye bahşiş vermişti. Esasen çok zengin olan paşa, bilhassa erlere daima böyle para mükafatı verirdi. Cevat Paşa askerini çok sever, onlarla yakından ilgilenirdi. Onları sürekli yüreklendirip, moral verirdi. Hiçbir koşulda karamsar olmamış, iyimserliğiyle askerin gönlünü kazanmıştı. Bu davranışı astları tarafından beğenilip, takdir görmüştü.  

Müttefik donanmaların çeşitli günlerde yaptığı taarruzlar nedeniyle geceleri sürekli Hacıpaşa Çiftliği’nde bulunan karargahında kalan Cevat Paşa, iki katlı bu binada savaşı yakından takip etmek ve idare etmeyi planlamaktaydı. Cevat Paşa’nın kaldığı bir gecede yaşanan hatırayı Kurmay Başkanı Yarbay Selahattin (Adil) Bey şöyle anlatır:

”Cevat Paşa artık geceleri karargahtan (Hacıpaşa Çiftliği) ayrılmıyor, kendisi pek erkenci olduğundan geceleri erken yatıyor, Kurmay Başkanlığı Birinci Şube Müdürü Osman Zati (Koral) Bey’in odasında toplanarak alışageldiği gibi torpil saldırısının başlamasını beklerken, nasılsa elimize geçen Binbir Gece Masalları’nı okuyorduk. Bir gece yüksekçe gülmüş ve gürültü etmiş olacağız ki paşa uyanmış ve haklı olarak kızmasına hedef olmuştuk. Ümit ederim ki bütün günün yorucu çalışmasından sonra geceleri de hemen güneşin doğmasına kadar görev yapacak olan karargah topluluğuna bu safça zevki kimse çok görmez.”

BEKLENEN SABAH GELDİ

Tarihçi yazar Ahmet Yurttakal, müttefik donanması için beklenen sabah geldiğini, Limni Adası’ndan yola çıkan donanmanın saat 10.00’da boğaz girişine geldiğini söyledi.

Saat 11.30’da Triumph zırhlısından açılan ateşle sessizliğin bozulduğunu ve Boğaz Harbi’nin resmen başladığını ifade eden Yurttakal, ”1. hattın en büyük gemisi Queen Elizabeth, Anadolu Hamidiye Tabyası’nı ateş altında tutarken, Agamemnon Rumeli Mecidiye Tabyası’nı, Lord Nelson Namazgah Tabyası’nı, Inflexible ise Rumeli Hamidiye Tabyası’nı kendisine hedef seçti. Zırhlılardan atılan 38 santimetrelik gülleler, düştükleri yerlerde derin çukurlar açıyor, toprağın altını üstüne getiriyordu” dedi.

Yurttakal, gemilerin, tabyaların menzilleri dışında olmasının ateşe karşılık verilmesine imkan sağlamadığına belirterek, şöyle devam etti:

”Ara sıra tabyalardan askerin şevkini artırmak için ateş açılsa da hedefin çok gerisinde denize düşüp, sadece büyük bir su kütlesini metrelerce havaya kaldırıyordu. Öğleden sonra durum iyice nazikleşmeye başlamıştı. 1. hat, bombardımanı Fransız gemilerinden oluşan ikinci hatta bırakmıştı. Bu zamana kadar Rumeli merkez tabyalarında büyük hasarlar meydana gelmiş, Rumeli Hamidiye Tabyası’nın iki topu muharebe dışı kalmış, Çimenlik Tabyası’nın cephaneliği vurulmuştu. Anadolu Hamidiye Tabyası’nın da kışlası isabet almıştı. Bir taraftan muhtelif çapta yüzlerce topu ve binlerce adetlik cephanesi ile büyük bir donanma, diğer tarafta çoğu eski model, çapları ve menzilleri düşmanın toplarına nazaran yeterli olmayan toplara sahip Türk topçusu.”

VAZİYET DAHA DA VAHİMLEŞİYOR

Devasa topların çıkardığı korkunç seslerin kulak zarının tahammül boyutlarını aştığını, topların 10-12 metre çapında ve 3-4 metre derinliğinde çukurlar açtığını, Çanakkale ve Kilitbahir köyünün atılan mermilerle yandığını anlatan Yurttakal, donanmanın bu amansız ateşinin Türk tabyaları arasındaki irtibatın kesilmesine, iletişimin aksamasına neden olduğuna söyledi.

Yurttakal, vaziyetin her geçen saat daha da vahimleşmeye başladığını, telefon tellerinin koptuğunu, tabyalarla haberleşmenin kesildiğini, toplardan bazılarının harap olduğunu, diğerlerinin yarı yarıya toprağa gömüldüğünü, birçok topun da kama tertibatının tutukluk yaptığı için kullanılmaz duruma geldiğini ifade ederek, şunları aktardı:

”Hal böyle olunca öğleden sonra Türk topçusu ateşini azaltmak zorunda kalmıştı. Cevat Paşa, 18 Mart günü erkenden Eceabat’a geçmiş ve öğle saatlerinde dönmüştür. Cevat Paşa, ‘Yarbay Mustafa Kemal Bey’le beraberdik. Kirte’ye (Alçıtepe) gittik. Bu sırada düşman donanmasının boğazlara doğru ilerlemekte olduğunu gördük. Gemilerin almış olduğu tertibata nazaran bunun alelade bir harekat olmadığına kani olarak hemen Alçıtepe’ye doğru geri döndük. Bu anda ilk taarruz mermisi başımızın üzerinden geçerek Alçıtepe’ye saplandı. Hemen Maydos’a (Eceabat) hareketle Mustafa Kemal Bey’den ayrılarak Çanakkale’ye döndüm.’ diye bahseder. Cevat Paşa döner dönmez muharebe yönetimini devralır ve verdiği emirlerle savaşın seyri saat 14.00’den itibaren değişmiştir.”

ASIL SAVAŞ ŞİMDİ BAŞLAMAKTAYDI

Amiral de Robeck’in 14.00’te Türk tabyalarının ateş gücünün zayıfladığını düşünerek, gerideki eski İngiliz gemilerinden oluşan donanmanın yedeği 3. hat gemilerine daha yakın mesafeden ateş etmesi için tabyalara yaklaşma emri verdiğini dile getiren Yurttakal, şunları anlattı:

”Halbuki gemilerin Türk topçusunun menzili dışında olması karşı ateşin etkisini azaltmaktaydı. Şimdi durum değişmiş, zırhlılar Türk topçusunun menzili içine girmiştir. Asıl savaş şimdi başlamaktaydı. Muharebenin önemli anlarından biri de Dardanos Bataryası’nda yaşanacaktır. 1. hattın 11.30’da başlayan ateşine ancak bir saat kadar karşılık verebilen bataryanın ateşine ara verdiği sırada sargı yerine düşen bir mermi batarya Kumandanı Üsteğmen Hasan, Teğmen Mevsuf ile Yedek Subay Adayı Halim ve üç eri şehit etmişti. Batarya kumandanlığına atanan Yüzbaşı Muhittin’in üstün gayreti ile kısa sürede ateşe hazır duruma getirilen bataryanın, Irresistible üzerine yoğunlaşan ateşi etkili olmuş, saat 15.14’te isabet alıp, yana yatarak bölgeyi terk etmeye çalışan gemi, 16.15’te Nusret’in döktüğü mayınlara çarparak makine dairesinin altından su almaya başlamıştı.” 

Yurttakal, boğazın orta yerinde hareketsiz kalan Irresistible’ın Türk topçusunun açık hedefi haline geldiğini, bu gemiyi yedeğine alıp, harp sahası dışına çıkarmak için görevlendirilen Ocean’nın ise tabyaların etkili atışları nedeniyle başarılı olamadığını, gemide kalan 10 personeli de alarak uzaklaştığını bildirdi.

Daha sonra bu zırhlının Türk topçusu tarafından batırılacağını aktaran Yurttakal, şöyle konuştu:

”Amiral de Robeck, birbiri ardına alınan darbelere bir türlü anlam verememekteydi. Zira raporlar bu bölgedeki mayınların temizlendiğini göstermekteydi. Türk topçusunun da kendine güveni gelmiş, atışları hızlanmaya başlamıştı. Saatler 17.30’u gösterirken donanmanın Rumeli Mecidiye Tabyası’na ateşi yoğunlaşmış, erlerin sığınakta olduğu bir zamanda istihkama isabet eden bir mermi cephaneliği havaya uçurmuş, birçok er bu sırada şehit olmuştu. Muharebe tüm şiddetiyle devam ederken mayınlar savaşın seyrini değiştirmişti. Türk savunmasındaki bataryalar da susturulamamıştı. Bu durumda harekata devam etmek, donanmanın mahvolmasına sebep olabilirdi. Bu büyük riski göze alamayan De Robeck yenilgiyi kabul ederek, saat 18.00’de donanmaya geri çekilme emrini vermiştir.”

‘GİTTİLER… GEÇEMEDİLER, GEÇEMEYECEKLER’

Ahmet Yurttakal, Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat Paşa, düşman donanmasının çekilişini seyrederken dudaklarından ”Gittiler. Geçemediler, geçemeyecekler” sözlerinin döküldüğünü söyledi.

Yurttakal’ın verdiği bilgiye göre, müttefik filonun 18 Mart 1915’te boğaz muharebesine katılan güçlü savaş gemilerinden üçü (Bouvet, Ocean, Irresistible) batarak boğazın serin sularına gömüldü, dört gemi ise (Inflexible, Gaulois, Suffren ve Agamemnon) savaş dışı kalarak kullanılamaz hale geldi. Batan üç gemideki asker ve top zayiatının 10 adet 30,5’lik top, 2 adet 27,5’lik top, 24 adet 15’lik top, 8 adet 10’luk top olmak üzere toplam kayıp  44 idi. Asker zayiatı  ise 800’ü buluyordu. Yurttakal, Türk tarafında ise 4 subay ve 22 erin şehit, 1 subay ve 52 erin yaralı olmak üzere zayiatının toplamı 79’u bulduğunu, harbe katılan mahdut sayıdaki Alman askerinin kayıplarının ise ölü ve yaralı olarak 18 olduğunu kaydetti. 

Çanakkale: Gittiler, geçemediler, geçemeyecekler…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Nusreti Mersinde ziyaret edeceğim.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!