Av. Hüseyin Özbek yazdı…
Müdafaayı Hukuk, Halk Fırkası, Cumhuriyet Halk Fırkası, nihayetinde Cumhuriyet Halk Partisi olarak varlığını sürdüren bir siyasi partiden söz ediyoruz.
CHP, Milli Mücadeleyi yürüten ve Cumhuriyeti kuran kadroların kurduğu bir partidir.
1950’de terk ettiği iktidarın 1960 sonrasında, kısa ömürlü koalisyonlar dışında hep uzağında kalmış bir partidir.
CHP’nin, parti kültüründe yaşattığı, tabanının da sahiplendiği devlet kurmuş parti olma duygusu, yakın zamana kadar, iktidarda olmasa da, sağ/liberal iktidarların/küresel telkinlerle devletin temel niteliklerini, kuruluş denklemini esaslı değiştirme niyetlerinin önündeki en ciddi ve caydırıcı engel olagelmiştir.
CHP, Kılıçdaroğlu yönetiminde, küresel esintiler, telkinler ve reçetelerle bu misyonundan, yani devletin kuruluş denklemini değiştirilmesine direnmekten vazgeçmiş görünmektedir.
Gözden kaçan fakat sorgulanması gereken bir diğer nokta, CHP’nin bu günkü yapısıyla (yöneticileri/milletvekilleri) 1 Mart tezkeresi yeniden oylanmış olsa hayır diyemeyeceği hususudur.
Sol/liberal söylem ve soyut iktidar karşıtlığı insanları belli bir süre yanıltabilir. Ama gerçekleri sonsuza kadar gözlerden kaçıramaz.
Tekelci sermaye medyasının (Doğan medya ) Baykal tasfiye edilip Kılıçdaroğlu getirilirken üstlendiği misyonun ne olduğu ve bu operasyonla neyin amaçlandığı bugün daha iyi anlaşılmaktadır.
Sermaye medyasının, Ecevit’in koalisyon hükümetinin dağıtılması sürecinde, Kemal Derviş, İsmail Cem ve Hüsamettin Özkan üçlüsü ile ilişkileri bugün yeniden incelendiğinde de ilginç bulgularla karşılaşılacaktır.
Türkiye Cumhuriyetinin hukuki ve mülki otoritesine ve kurumsallığına karşı etnofeodal Dersim kalkışmasını meşru, isyanın bastırılmasını gayrı meşru sayma anlamına gelen bir anlayışın, Cumhuriyeti kuran partiyi yönetiyor olması hiç kuşkusuz ayrı bir yazının konusudur.
Eski bir partili olarak doğru tespit diyorum
Az ve öz yazılmış bu cesur, bu mert katkınız için sağolun.
Sonuç; Kılıçdaroğlu hiç bir ülke sorunu ile ilgilenmez, onun görevi ve tek amacı Cumhuriyet’ i kuran partiyi etkisiz ve işlevsiz duruma getirmektir.
Daha ilerisini düşünmek lazım. Kılıçdaroğlunun amacı anayasanın ilk 4 maddesini değiştirip, Türkiye’nin federasyonlaşmasını sağlayarak orta vadede Türkiye’nin parçalanmasını sağlamaktır. Dünyada örnekleri vardır.
Kılıçdaroğluna bu misyon verilmiştir. Birileri tarafından. Bundan dolayıda parti başkanlığını bir türlü bırakmıyor.