Çok yaşa Cumhuriyet, çok yaşa…

featured

Muharrem Karanfilci yazdı…

Cumhuriyet’in 100. Yıl Anısına…

Yolda yürüyorum. Yollar ıssız. Caddeler karanlık. Önüm alabildiğine karanlık. Köpek havlamaları duyuluyor uzaktan, biraz ürpertili. Yokuş çıkıyorum, beden sıcak. Şehrin ışıkları bir yanıp, bir sönüyor. Ha bu arada bir grup adam ninni söylüyor, ben çello çalıyorum.

Sesler tüm şehirde yankılanıyor, su uyuyor. Gittiğim her yer, duyduğum her seste ninni var artık. Tümden ninniye kesmiş her yer. Her ninni sesinde, şehrin bir ışığı daha sönüyor sanki… Bir şeyler yapmalıyım, bir çaresi olmalı. Daha bir inat çalıyorum çellomu, daha bir inat dokunuyorum tellerine… Onlar daha bir yükseltiyor ninninin sesini… Ben çalıyorum, onlar daha bir yükseltiyor sesini… Her şey uyuyor, su uyuyor.

Ve bu arada şehrin ışıkları bir biri ardına sönüyor. Karanlığa gömülüyor her yer. Şehir görünmüyor artık. Zifiri karanlık şimdi… Kalp gözü kör, dil lal, kulak sağır… Ve şehir bütün haşmetiyle, bütün karanlığı ile hala horul horul uyuyor.

O gün Cumhuriyet sokağına;

Sütçü Mehmet gelmedi.

Ayşe gelin ile Bahar kız camdan cama dedikodu yapamadı.

Liseli Süleyman, Elvan kızın peşinden gidemedi.

Hasan bakkala koşup, iki ekmek, yüz gram zeytin isteyemedi.

Gülümser bacı “geh geh bili bili geh” diyerek, çilli horozunu yemleyemedi. Çünkü şehir bütün haşmetiyle horul horul uyuyor.

Saatler sabahı gösteriyor. Bu gün sabah olmadı. Saat olmasa zaman kavramı yitireceğim. Bekliyorum güneşin doğmasını… Ama bugün güneş doğmadı.

Vakit öğleyi gösteriyor. Hala her yer karanlık. Bu arada ninni, durmaksızın artarak devam ediyor. Ben hala çello çalıyorum. Biliyorum ki artık, çellom çaresiz. Anlamayacak kimse, geçmeyecek sesi kimseye… Ama bir çaresi olmalı, bir yolu, bir formülü… Ve şehir hala uyuyor, su uyuyor.

Başlıyorum avazım çıktığı kadar bağırmaya…

Yaşa Cumhuriyet, çok yaşa!… Yaşa Cumhuriyet, çok yaşa!…

Bekliyorum şimdi, karşılığı gelecek mi diye… Tam umudumu kesmişken, tiz bir ses daha karanlığı yırtarak yankılanıyor. Sonra bir tane daha, sonra bir tane, bir tane daha… Biliyorum İstiklal Marşının “Korkma” diye başladığını… Biliyorum yalnız olmadığımı artık.

Her seste ışıklar tek tek yanmaya başlıyor. Tan atıyor perde perde… Derken;

“Milletin efendisi köylüler”, giriyor Cumhuriyet Meydanına, dirgeniyle, tırpanıyla…

Ardından “Madene hayat veren” madenciler geliyor kazması ve küreği ile…

Çıkmaz sokakların “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” nesilleri öğrencileri çıkıp geliveriyor.

Dönülmez denilen yollardan “fikren, ilmen, bedenen kuvvetli, ahlaklı ve seciyeli muhafızları”, işçiler geliyor şimdi, örsü ve çekiciyle…

“Demokratik idarenin tam ve mükemmel bir ifadesidir. Bu rejim, halkın gelişimini ve yükselişini sağlayan, onlardan esirlik, soysuzluk, dalkavukluk hislerini uzaklaştıran bir yoldur”, diyebilen bürokratlar dolduruyor alanı şimdi de…

“Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre saygı duyarız.”, diyebilen, hukukçular, gazeteciler, öğretmenler yerini alıyor.

“Cumhuriyet yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir” diyebilen tüm halk, hınca hınç Cumhuriyet Meydanındalar artık…

Karanlık bitti artık. Güneş tüm haşmetiyle içimizi ısıtıyor. Cumhuriyet güneş gibi doğdu. Ninni de sona erdi.

Kimsesizlerin kimsesi olduğu için;

Bey çocuğu, hep bey olmasın, işçi çocuğu hep işçi kalmasın diyen, tüm halk hep bir ağızdan, tüm coşkumuzla;

ÇOK YAŞA CUMHURİYET, ÇOK YAŞA…

ÇOK YAŞA CUMHURİYET, ÇOK YAŞA…

 

 

“Tırnak içindeki sözler, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, Cumhuriyet ile ilgili sözlerinden uyarlanmıştır.”

Çok yaşa Cumhuriyet, çok yaşa…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 30 Ekim 2023, 13:32

    An’a bir ustura keskinliğiyle çizik atan, duygu yüklü harika bir Cumhuriyet yazısı okudum. Kaleminiz keskin olsun hocam.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!