1. Haberler
  2. Analiz
  3. Cumhuriyetin ‘aşil topuğu’ ve tehlike

Cumhuriyetin ‘aşil topuğu’ ve tehlike

featured

Mustafa Özbey yazdı…

Değerli Dostlar

Kürt sorunu denilen konu, çeşitli şekillerde maske değiştirerek, neredeyse Sevr Andlaşması gündemine girecek kadar eskiye dayanıyor.

Osmanlı’yı ve İslamı Avrupa’dan kovmak, Haçlı seferleri ve 1800’lü yıllarda “Şark Meselesi” olarak yeniden tanımlanarak Batı’nın hep gündeminde olmuştur.

Batı emperyalizmi başarıya toprak işgali ile değil, o topraklardaki azınlıkları, merkezi otoriteye ayaklandırarak ulaştılar.

Bu hain planı Mustafa Kemal’in Kutsal Kurtuluş Savaşı durdurdu ama tamamen yok edemedi.

Savaş sonrası Doğu Anadolu’da başlatılan isyanlar ile, Türklüğü Anadolu’dan söküp atmak, bu mümkün olmazsa sürekli zayıf ve çatışma içinde tutmak politikası hiç değişmedi.

Yurt içinde bulunan Ermeniler tehcir ve diğer nedenlerle Türkiye sınırları dışına itiliği için, onların yurt içinde fiilen kullanılması pek mümkün olmadığından onlar, Türkiye’yi soykırımcı olarak anımsanacak bir algı aparatı olarak kullanılmak üzere yeniden formatlandılar.

Kürtller ise, genç cumhuriyetin “Aşil Topuğu” olarak sürekli hazırlandı ve kullanıldı.

Bir ülkeyi içinden karıştırıp yıkacak planınız varsa, o ülkenin sosyolojik dokusunu çok iyi ve sürekli güncelleyerek analiz etmeniz gerekir.

Türkiye’nin NATO üzerinden ABD’ne tamamen teslim olduğu 1950/60/70’li yıllarda, her yaz ayında Türkiye’ye dolan, “Barış Gönüllüleri- Peace Corps) adı verilen binlerce ABD üniversite öğrencileri üzerinden Türkiye’nin ayrıntılı sosyolojik ve demografik haritasının çıkarıldığını, bu haritanın güncellenerek Türkiye için operasyonların saha gerçekleri dikkate alınarak istihbarat birimleri üzerinden eyleme dönüştüğünü biliyoruz.

Özetle varmak istediğim sonuç şudur:

Düşman sosyokültürel, demografik ve psikolojik savaş planlaması yaparken bu savaş için gerekli verilere sahipken, Türkiye’de; sayısını unuttuğum üniversitelerde, neden çok kapsamlı sosyokültürel, ve
demografik saha araştırması yapılmamıştır?..

Üzüntü ile ifade ediyorum.

Türk’ler top tüfekle savaşmayı çok iyi bilen bir millet olmasına rağmen, “yumuşak güç savaşı”nı ise asla öğrenemeyecek bir eğitim sistemine ve kafa yapısına sahiptir.

Bu nedenle bırakınız içerideki düşmanla savaşmayı, risk/ tehdit algısını bile, olması gereken saha verilerine dayandırmayı bile beceremeyen bir ülke durumundadır.

Böyle bir savaşın kazanılması, çok zor ve çok yüksek maliyetli olur.

AKP iktidarı öncesi, MGK bu konularda biraz geç de olsa çalışmalar yapmaya başlamıştı. O MGK artık yok, yerine konulan yeni MGK ise ne işe yarar, bilemiyorum.

Devletin, sosyokültürel mücadele planlaması yapacağı alet çantası boş olunca, ABD’nin hazırladığı “iç barış reçetesi” üzerinden Kürt kutusu bir kere daha açılıyor.

Yani bir kere daha ülke çok büyük bir belânın içine batıyor ve buna da “devlet aklı” diyecek kadar akıl tutulmasını da, halka yutturmaya çalışıyorlar…

Böyle bir ortamdan, ulusal çıkar odaklı bir sonuç çıkacağını öngörmek yalnız kendimizi kandırmak olur.

Ve biz kendimizi kandırmayı çok seviyoruz.

Düşmanlarımız da…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!