İktisatçı Prof. Dr. Aziz Konukman, Türk ekonomisinin gidişatını ve vatandaşları bekleyen süreci GazeteBilim‘e anlattı.
“Yerel seçimler sonrasında, iktidar kanadı kazanırsa dehşet bir IMF’siz IMF programı önümüze gelecek” diyen Konukman, “Yerel seçimleri kazanmasının verdiği güvenle, müthiş bir kemer sıkma politikası ile bu ekonomik yük ücretlilerin üzerine yıkılacaktır.” uyarısında bulundu.
Kaonukman’ın sorulara verdiği yanıtların satır başları şöyle:
ÜCRET İTİŞLİ DEĞİL, KÂR İTİŞLİ BİR ENFLASYON VAR
Liberal çevreler enflasyonu, ücret artışlarına bağlıyorlar. Mevcut yüksek enflasyonun sebebi ücretlere yapılan zamlar mıdır?
“Şimdi bir kere hani cost-push inflation, yani ücret itişli enflasyon diye bir teori de var ama bir de kâr itişli enflasyon var. Bankacılık sektörümüz %500 kâr ediyor, ilk 500 büyük sanayi kuruluşları yüksek kârlar elde ediyor. Şimdi demek ki aslında kâr itişli bir enflasyon var. Ücret onu yakalamaya çalışıyor. Müsebbibi değil. Hükümet her görüşme öncesi enflasyon farkı, ücretlileri enflasyondan koruyacağız diye kendisi itiraf ediyor. Demek ki enflasyonun itici faktörü ücret değildir.”
DEHŞET BİR IMF’SİZ IMF PROGRAMI ÖNÜMÜZE GELECEK
Cumhurbaşkanı yardımcısı Cevdet Yılmaz IMF’ye gitmek gibi bir planlarının olmadığını söyledi. Ancak faiz artışı planlarının da olmadığını söylemişlerdi. Şimdi faizlerde yeterli olmasa da bir artış var ve söyledikleri güven vermiyor. IMF konusunda da benzer bir durum yaşanabilir mi? Hükümet IMF ile stand-by anlaşması yapar mı?
“IMF’den para almak hükümet için ayak bağıdır. Çünkü IMF’den alınan borçlarda onun çerçevesine uymak zorunda. Koşulları var, o koşullar yerine geldikçe kredileri serbest bırakır. Kemal Derviş’in 15 günde 15 yasasını hatırlayalım.
Tayyip Erdoğan bunları bildiği için elini rahat tutmak istiyor. Tamam oradan gelecek para da çok önemli, IMF salgın sırasında da verdi. Biz IMF’nin üyesiyiz, stand-by anlaşması yapmadan da kotamız kadar kullanabileceğimiz rakamlar var ama burada kastedilen o değil. Burada kastedilen bir IMF stand-by anlaşması kapsamına girer mi girmez mi? Ben Tayyip Erdoğan’ın bu sınırlamalarla muhatap olmamak için, bir de yıllardır kamuoyuna IMF’ye gitmeme sözü verdiği için bunu mümkün görmüyorum. Tabii ki çok pragmatik bir kişi, her an söylediğinin tersini yapabilir. Birleşik Arap Emirlikleri örneği önümüzde duruyor, yandaş gazetelerin hepsi 15 Temmuz’un finansörü diye manşet attı. Geldiğimiz noktada 50,7 milyar dolarlık ticaret antlaşmaları daha yeni ilan edildi. Yine Suudi Arabistan’la yaşanan Cemal Kaşıkçı krizi… Ne oldu? Dosyayı neden Suudi Prensi’ne teslim ettiniz? Neden TOGG hediye ettiniz?
Mesela Katar, Messi’nin imzaladığı top hediye edildi. Hiç dış politikada böyle bir gelenek var mı ya? Artık dış politika, ekonomi gibi konularda bir tutarlılık, bir devlet aklı görünmüyor.
Dolayısıyla şöyle söyleyelim, yerel seçimler sonrasında, iktidar kanadı kazanırsa dehşet bir IMF’siz IMF programı önümüze gelecek. Yerel seçimleri kazanmasının verdiği güvenle, müthiş bir kemer sıkma politikası ile bu ekonomik yük ücretlilerin üzerine yıkılacaktır.”
Kemer sıkma değil, mide ameliyatı geliyor. Yerli ve milli %52ye, ve Sadullah Ergin fanatiklerine yakışır. Ulan protesto edip Çankayadan bari oy vermeseydiniz.