Danıştay TSK’da türban kararını verdi

featured

TSK’daki kadın askerlerin türban takmasına izin veren yönetmeliğin iptali talebi hakkında karar verildi…

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), avukatları Doğan Erkan, Metin Bayyar ve Sait Kıran aracılığıyla söz konusu yönetmelik maddesinin iptali talebiyle Danıştay’da dava açtı. Düzenlemenin TSK’de türbanlı-türbansız ayrımı yaratacağı belirtilen dilekçede, bunun laiklik ilkesiyle bağdaşmayacağı, hukuksal düzenlemelerin dini kurala dayandırılamayacağı savunuldu.

MSB: KURUM İÇİ DÜZENLEME, PARTİYİ İLGİLENDİRMEZ

Milli Savunma Bakanlığı ise Danıştay’a gönderdiği savunmada, “Bu düzenleme kurum ve kuruluşların kamuoyunu ilgilendirmeyen ve sadece kendi personeli ile kurum içi uygulamalarına ilişkindir. Partinin dava açma ehliyeti yoktur” iddiasında bulundu.

2’YE KARŞI 3 OYLA İPTAL TALEBİ REDDEDİLDİ 

Danıştay 2. Daire, yönetmeliğin iptali talebini oy çokluğuyla reddetti. 5 üyenin 3’ünün oyuyla alınan karara başkan vekili Gürsel Mekik ve Mehmet Aydın muhalefet etti. 3 üye arasında, 12. Daire’de görev yaparken Ayasofya’nın müze statüsünü iptal eden karara imza ata üyelerden Hayriye Şirin Ünsel de yer aldı. Ünsel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından daha önce HSYK üyeliğine, buradaki görevinin sona ermesinin ardından ise Danıştay üyeliğine atanmıştı.

AİHM KARARINA ATIF

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından dini konularda yapılan düzenlemelerde devletin takdir yetkisine belli çerçevede sahip olduğunun kabul edildiği savunulan kararda, buna ilişkin AİHM’in Leyla Şahin/Türkiye ve Kurtulmuş/Türkiye kararları örnek verildi. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve anayasada “din ve vicdan özgürlüğünün korunduğu” belirtilen kararda, şu değerlendirme yapıldı:

“Din ve vicdan özgürlüğünün dış boyutu, kişinin dinini, inancını ve düşüncesini dışa vurma şeklidir. Başörtüsü takmanın da bu özgürlükler kapsamında bir dışa vurum şekli olduğu açıktır. Öte yandan başörtüsü takmanın dini bir gereklilik mi, bir ibadet şekli mi veya kültürel bir gereklilikten mi olduğuna ilişkin kişi kendisi karar verecektir. Bu karar din veya inanca ilişkin olmakla beraber kişinin manevi iç dünyası ile ilgili yönüdür. Bu durumda başörtüsü takmanın din, inanç ve kültür boyutu bulunan bir uygulama olduğu, dışa dönük bir boyutunun bulunduğu ve yukarıda atıf yapılan sözleşmeler gereği din ve vicdan özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği hususunda bir duraksama bulunmamaktadır.”

‘BAŞÖRTÜSÜ GÜNDELİK HAYATIN PARÇASI HALİNE GELMİŞTİR’

Danıştay’ın kararında, AİHM’in dinsel bir sembolün toplumda nasıl algılandığı konusunun ulusal makamların takdirinde olduğunu vurguladığı ifade edildi. AİHM’in Singh/Fransa kararına göre, “başörtüsünün ‘kuvvetli dış sembol’ veya ‘pasif dış sembol’ olarak sayılmasının, toplumların yapısına göre nasıl algılandığına göre değişeceği ve bu belirlemenin ulusal makamların takdirine bırakılacağı” savunulan kararda, şöyle denildi:

“Ülkemizde başörtüsü, tarihi, dini ve kültürel boyutuyla uzun yıllar toplumun büyük bir kısmı tarafından kabul görmüş ve gündelik yaşamın bir parçası haline gelmiştir. Başörtüsü takan bireylerle, takmayanların uzun yıllar bir arada hatta aynı aile ortamında bile sorunsuz bir şekilde yaşamaya devam ettikleri bilinmektedir. Bu da başörtüsü takan bireylerin diğer kişiler üzerinde sistematik bir baskı oluşturmadığını göstermektedir. Dava dosyasına ise davacı siyasi partinin belirttiği varsayımlar dışında bir baskı oluşturduğuna dair bir bilgi, belge veya sunulmamıştır.”

İKİ MUHALİF ÜYE: RESMİ GAZETE’DE YAYINLANMALIYDI

Karara usul yönünden muhalefet eden Başkan Vekili Gürsel Mekik ve Mehmet Aydın, karşı oy yazılarında, kamu personeline ait genel hükümleri kapsayan yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğini ifade etti. TSK’da türbana izin veren yönetmeliğin de bu kapsamda Resmi Gazete’de yayınlanması gerektiğinin altını çizen iki üye, bu nedenle hukuka aykırı olan yönetmeliğin iptal edilmesi gerektiğini belirtti.

SON SÖZÜ DANIŞTAY İDDK SÖYLEYECEK

Peki, şimdi ne olacak? Karar, davayı açan HKP’ye tebliğ edildi. Parti, 30 gün içinde kararı Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na taşıyabilecek. Danıştay’ın en üst karar organı olan İDDK’nin vereceği karar kesin nitelik taşıyacak. Parti avukatları, ret kararını Danıştay İDDK’ya götüreceklerini açıkladı.

DANIŞTAY SAVCISI: LAİKLİK İLKESİ OLDUKÇA KABUL EDİLEMEZ

HKP, 2018’de de Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki (TSK) türban serbestliğine karşı Danıştay’da idari dava açmıştı. HKP’nin avukatları, açtıkları davada, TSK’daki türban serbestisinin, Anayasa’daki laiklik ilkesine, Anayasa Mahkemesi’nin önceki kararlarına aykırı olduğunu belirtmişti. Avukatlar, serbestlik düzenlemesinin orduyu ve subayları bir din devleti yapılanmasına doğru götüreceğini ileri sürerek, düzenlemenin Danıştay tarafından iptal edilmesini istemişti. Davada, Danıştay savcısı esas hakkındaki mütalaasında şu ifadeleri kullanmıştıı:

“Anayasanın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyetinin başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir. Kamu hizmetinde ‘laiklik ilkesi’ tarafsızlık ilkesinin bir unsuru olup, dinsel alanda tarafsızlık, laiklik olarak da tanımlanabilir. Tarafsızlık, kamu hizmetine hakim olan temel ilkelerden biridir. İdareye yüklenmiş bir ödev niteliğini taşıyan tarafsızlık ilkesi ile kamu hizmetini yürüten personele siyasi, sosyal ve dinsel eğilimlerini dışa yansıtmama yükümlülüğü getirilmiş, kamu hizmetinin düzenli ve her türlü kuşkudan uzak bir şekilde yürütülmesi amaçlanmıştır. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 6. maddesinde yer verilen tarafsızlık ve eşitlik ilkesine bağlı kalmakla yükümlü bulunan kamu personelinin, hizmetin yürütümünde taraflı davrandığı yönünde şüpheye neden olmaması, siyasi görüşlerini, dinsel aidiyetlerini hiçbir şekilde belli etmemesi gerekir.” “Laiklik ilkesi varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez” Danıştay Savcısı, mütalaasında hükümetin yanıtına da yer vererek şunları kaydetti: “Her ne kadar davalı idarece, düzenlemenin dini inanç ve ibadet hürriyetini güvence altına alarak, kadın personele istemesi halinde belirli şekil ve şartlar altında başını kapatma özgürlüğü tanıdığı belirtilmekte ise de; idarenin düzenleme alanının kamu hizmetinin gerekleri ve kamu yararıyla sınırlı bulunması, kamu hizmetinin ana ilkelerinden olan tarafsızlık ilkesinin idarece öncelikle gözetilmesinin gerekmesi nedeniyle, kamu hizmetini yürütmekle yükümlü bulunan ve bu statüye girerken belirli ilkelere uymayı kabul eden kamu görevlilerinin, din ve vicdan hürriyetinden bahisle dinsel mensubiyetlerini öne çıkarmalarına olanak sağlayacak şekilde kural getirilmesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan ‘laiklik ilkesi’ varlığını korudukça, hukuken kabul edilemez. Din ve vicdan özgürlüğü bağlamında kamu personelinin dinsel aidiyetini göstermesine imkan tanınmasının; kamu görevini yerine getirirken ne kadar tarafsız davranırsa davransın, hizmetten yararlanan kişilerde şüpheye yol açabileceği ve bundan da kamu hizmetinin zarar göreceği açıktır. Belirtilen nedenlerle, dava konusu düzenlemenin iptali gerekeceği düşünülmüştür.”

Danıştay TSK’da türban kararını verdi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

5 Yorum

  1. 8 Nisan 2021, 12:17

    yahu nedir bu chp nin İSLAMLA olan düşmanlığı..ne bitmez kinmiş,devlet laik olur kişi laik olamaz..laiklik dinsizlik değildir..bunu milletin üzerinde kılıç gibi sallamaktan ne zevk alıyorlar..sen yapmazsan yapma,inanmazsan inanma,neden milletin inancını kendine göre şekillendirmeye çalışiyorsun.. manyakmısınız?..

  2. bu kadar kıvırmayın ya dansöz müsünüz baş örtüsü ile ne derdiniz var burası müslüman insanların yaşadığı bir ülke başörtüsü resmi bi kıyafet olsa açık hanımefendilerde bu sefer ona uyacaklar mıydı niye böyle şeyleri tartışmaya açıyorsunuz gerek varmı kimsenin de sivil kıyafet giyecek hali yok öyle bir dinde yok .boş yapmayın ya şuu ülkeyi yıpratmayın bizim gündemememz bu olmamalı.

  3. “Bütün orduları dağıtılmış…” kısmını yaşıyoruz Gençliğe Hitabe’nin. Askerlik, şekil disiplini ile başlar. Orada “özgürlük” adı altında alınan kararlar ölüme, ölümlere ve vatanın kaybına yol açabilir. O halde ictimada sivil giysi ile durma hakkı da doğar. “Bu da benim dinim” dese kimse bir karşılık veremez.

  4. 8 Nisan 2021, 04:54

    Bu karar kurum ici bir kararmış, partiyi ilgilendirmezmiş. Bu kurum dediginiz yer ile parti dediginiz yer ,ikiside aynı ülkedemi yoksa ayrı ayrı ülkedelermi.ayri ayri ülkelerdeseler karar dogrudur. Örneğin iran ve diğer ülkelerdeki askeri yapı bizi ilgilendirmez.

    Eğer bu iki kurum TC nin kurumları ise hepimizi bal gibide ilgilendirir. Anayasaya aykırı hüküm ,karar içeremez. Parti sivil bir kurumdur üyeleri dahi istedigi gibi giyinemez . Yani isterse şalvarı ile her yere girer çıkar ama don gomlek gezemez. Cunki toplumda herkesin mutabık oldugu temel giysi kuralları vardır. devletin sivil ve askeri kurumları herkese eşit mesafede olmak zorundadir. Bu eşitliği ilk önce kılık kıyafeti ile şeklen gösterir. Bunun içinde üniforma denen tek tip kıyafet giymeleri gerekir. Fiiliyattada uygulamaları ile gösterir. Vatandaş üniformalı birini gördüğünde örnegin yani askeri, polisi gördüğünde bu asker bu polis diyebilmeli. Buda tek tip kıyafet ile denilir. farklı farklı kıyafetler ile tek tip asker polis görüntüsü veremezsiniz, benim askerim, benim polisim dedirtemezsiniz, sadece korkutursunuz, dikta tesis edersiniz. o güveni sağlayamazsınız. Kuruma Güveni sağlayamazsanız onun üst yapısı olan devletede güven sağlayamazsınız.

    Bugun yaşananların temelindede bu sorun yatmaktadır. Kurumlara ve devlete güven çok düştü.

  5. Türbanla sarıkla anayasayı mı delecek acaba, Bidenin AKAPESİ? Birşeyler dönüyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!