En büyük parti: Mutsuzlar ve umutsuzlar

featured

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Güney Kore’de 10 Nisan’da yerel seçimler var. 

Halkın yüzde 61’i iktidar partisi ve ana muhalefet partisini istemiyor.

Hatta nefret ediyorlar. 

Güney Kore de bizim gibi Amerikan etkisi ve kontrolü altında bir ülke. 

Ekonomisi bize göre çok daha iyi olmasına rağmen siyaseti üç beş Amerikancı tarikat ve ailenin elinde çünkü. 

Bizde de durum pek farklı değil. 

Tarikatlar, bölücüler, müteahhitler, komprador TÜSİAD ve elbette NATO’cular sahayı kaplamış.   

Neredeyse 15–20 yıldır halkın yüzde 50’ye yakını ne iktidar ne muhalefet diyor. 

Sadece belli partilere oy atan seçmenlere bakmayın.

Sandığa gitmeyen seçmen sayısı ve oranı giderek artıyor. 

Gidenler de küfrederek oy atıyor. 

Millet artık seçimlerden bir çözüm çıkacağını bile umut edemiyor. 

Mevcutta “Laz müteahhitler” iktidarda, alternatif yine bir “Laz Müteahhit”.

Siyaset tıkanmış, ekonomi batmış ve dış konjonktür tamamen ıskalanmış vaziyette. 

Devlet ve hukuk erozyonu her yerde kendisini hissettiriyor. 

Peki bu nasıl oldu? 

Elbette ince bir NATO mühendisliğiyle. 

2000’lerin başındaki devlet kademelerinin Amerikancı aymazlıkları ve korkaklıkları da cabası. 

Hep döne döne yazarım, NATO/ABD bu fırıldak seçim işlerini sömürgelerinde bire bir yönetirler. 

Bunun filmlerini bile yaptı Hollywood. 

Ama elbette hep örnek olay Güney Amerika’dan verilir. 

Türkiye asla anlatılmaz, çünkü o kafesteki kuştur. 

2002 seçimlerinden beri iktidar ve muhalefet tıpkı ABD’deki gibi iki partiye indirgendi.

Her şeyin başlangıcı bu oldu. 

Neyse 2002’de ABD, tavşan aday olarak Cem Uzan’ı seçti. 

Amerikancı Cem Uzan, Motorola’ya taktığı milyar dolarlık borcuyla bizzat Senatör John Mc Cain tarafından tehdit ve teşvik edilerek sıfırdan bir parti kurdu. 

Sözde milliyetçi ve Atatürkçü bir parti olan Genç Parti, yüzde 7 buçuk oyla 3 partiyi (DYP, MHP, ANAP) barajın altına çekti.

O gün bugün TBMM’de AKP ile CHP arasında iktidar–muhalefet oyunu oynandı. 

2023 seçimlerine geldiğimizde ise tavşan aday yine milliyetçi kılıklı birisi oldu. 

Tek başına yönetici olması için 21 yılda önüne çıkan her engelin (TSK, Yargı ve hatta muhalefet partisi) kaldırıldığı Erdoğan’a bir dönem daha şans vermek adına ‘Milliyetçi–Turancı’ bir aday bulundu.

NATO sistemi içinde çareler tükenmezdi. 

Herkesin Rusya’daki Migimo üniversitesinde okuması nedeniyle Rus yanlısı sandığı Sinan Oğan hiç de öyle biri değildi. 

Azerbaycan’da özellikle ekonomide çok etkili olan ve iddialara göre İsrail-ABD-İngiltere üçlüsüyle iş yapan Paşayev ailesine ve onların halen İsrail ile çalışan SOCAR’ına yakın bir figürdü. 

Karabağ’daki zaferi için İlham Aliyev’in usta siyasetini takdir ettiğimiz Azerbaycan, maalesef Kafkasya’da kargaşalık peşindeki Batı’ya ve özellikle İsrail’e yakın duruyor son zamanlarda. 

Şu anda Gazze’de Filistinlilere soykırım uygulayan İsrail’e giden petrolün büyük kısmı oradan (ve bizim Bakü Ceyhan hattından) ulaşıyor.   

Her neyse, işte bu tavşan aday ve onun muhalefetten aldığı yüzde 5 küsur oy sayesinde Erdoğan bir 5 yıllığına yeniden Cumhurbaşkanı seçildi. 

Bugün bakıyoruz ki, VeryansınTV.com’dan Eray Çelebi’nin başarılı araştırmacı gazetecilik çalışması sayesinde Sinan Bey’in seçim sonrası epey bir zenginleştiğini öğreniyoruz!

Haberlere göre 28 Mayıs sonrası Oğan’ın satın aldığı mülkler: 

-Ankara Gölbaşı’nda 7 dönümlük arsa ve 800 metrekarelik malikane-30 milyon TL.

-Gölbaşı’nda 30 milyon TL değerinde arsa 

-Çankaya’da lüks ev 30 milyon TL. 

-Gölbaşı’nda 6 dönümlük arazi 30 milyon TL. 

Ayrıca 6 milyon tl değerinde bir Mersedes marka araba.

thumbnail
İlişkili Haber
Sinan Oğan servetine servet katıyor! İşte satın aldığı yeni gayrimenkuller

Neticede seçmen, çok detaylı bilmese de üst akılın (NATO) kendisiyle her seçimde kedinin fareyle oynadığı gibi oynadığını anlamış durumda. 

Siyasete ve genel olarak geleceğe dair mutsuz ve umutsuz bir topluma dönüşüyoruz her geçen gün. 

Anketlerde yüzde 30’lara varan kararsız ve protesto seçmen var. 

Türkiye bu sarmaldan sadece ve sadece tam bağımsız Kemalist bir yönetim ile kurtulabilir. 

NATO bunu önlemek için önce sola karşı paramiliter örgüt ve partiler kurdu, sonra 12 Eylül darbesini yaptı ve yüzde 10 barajını koydu, mafyatik sistem partilerine bizim cebimizden vergilerimizle para yardımını getirdi. 

Evet bunları NATO (ABD) yaptı…

Dış güçler ve üst akıl denilen şey budur. 

Umutsuzluk pompalamak için yazmadım bu yazıyı. 

Yapılacak çok şey var. 

Mesela irili ufaklı tüm bilinçli kitleler birleşmeli. 

Nasıl yapacağız, nasıl olacak diyorlar? 

Dereler akacak, ırmaklara varacak, ırmaklar nehirlere kavuşacak ve sonra denizlere çıkacak bir hareket. 

Kolay mı? Hayır.

Bölünerek değil birleşerek olmalı. 

En zoru bu çünkü.

Atatürk’te, Mustafa Kemal’de birleşerek yapılmalı.

Son 20 yılda kimin çakma kimin gerçek Atatürkçü olduğu konusunda bence epey bir deneyim ve arşiv birikimi oluştu.

Türkiye’nin en büyük “partisi” mutsuz ve umutsuzlar partisi. 

Mutlu olmanın yolu umut ve çabadan geçer. 

Çabalayanları takip edelim.

En büyük parti: Mutsuzlar ve umutsuzlar

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Cumhuriyetçi Vatansever hareketi ve Ümit Kocasakal favorim.

  2. Eee, ne anlamalıyız. Ne anlatmaya çalıştınız anlamadik. Yarim yamalak, eksik bir yazı olmamış mı Hüseyın bey.

  3. 7 Mart 2024, 21:07

    Kemalist de değiliz, Atatürkçü de değiliz. Sürekli bu vurguları istemiyoruz.
    Küresel ağalara ve iktidarın yaptıklarına bilhassa 2020’den beri karşıyız.
    Ekonominin ayarlarıyla sürekli oynanmasına karşı çıktık, salgın bahanesiyle kapanmalara karşı çıktık, çalışan nüfusun aşı olmaya zorlanmasına itiraz ettik. Faizle oynanıp doların zıplatılmasına karşı çıktık. Kadem’ci kadın vekillere, 6824 nolu kanunla masum erkeklerin evlerinden uzaklaştırılmasına, kadının beyanıyla ailelerin çökertilmesine itiraz ettik. Sesimiz duyulmadı, sosyal medya dışında bir mecra bulamadık.

    LGBT’ye, korona dayatmalarına ve Batıya karşı Putin’i takdir ettik. Atlantikçi de Avrasyacı da değiliz, sade Türk vatandaşıyız. AB hedefine de inanmıyoruz, Ortadoğu ülkelerinin çoğuyla yol yürünebileceğine de.

    Siz Kemalist çizginizde devam edin ama her konuda sizin gibi düşünmeyenleri de anlayın. Bizimle ortak paydada buluşabilecek misiniz? Türk-İslam kültürünü, Anadolu değerlerini temel alan Kuva-ı Milliye hareketinde buluşalım desek var mısınız?

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!