Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Reuters’ın sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:
“Türkiye ve Amerika arasında S-400 konusu öne çıkan konu oldu. S-400’e yönelik atılan adımların bir geçmişi var. Sayın Obama döneminde maalesef o dönemde bizler malum bu savunma sistemlerine yönelik alınma yapmak istedik. ABD kongre izin vermiyoruz dedi, önümüz kesildi. Sayın Trump’ta rahatsızlığını ifade etti. Osaka’da Türkiye üzerine düşeni yapıyor ve bu konuda kendisi talepte bulundu ama Amerika olarak buna evet denmedi, denmeyince de o da S-400 almak durumunda kaldı.
S-400’lere dönünce Rusya burada samimi bir yaklaşım ortaya koydu. Kredi temini, ortak üretim ve takvimin gayet sağlıklı bir şekilde işlemesi konusu süreci hızlandırdı. Biz bütün bunlara rağmen bölgedeki barış için bu adımı atmak zorundaydık. Bu bir savunma sistemi. Bizim böyle bir savunma sistemine ihtiyacımız vardı.
En geç nisan ayına kadar yerlerine monte edilmiş olacak.
ABD İLE F-35 SÜRECİ
Biz sadece alıcı değil, aynı zamanda üretici durumundayız.
ABD seyahetinde sayın Trump ile bunları da konuşacağız. Trump’la birbirimize hep şeffaf ve rasyonel davrandık. Trump’a sizden belli miktar patriot alabilirz dedim.
Önümüz tıkanırsa alternatif ararız.
ANKARA’DA SURİYE ZİRVESİ
Hem İran ile hem Rusya ile ikili görüşmelerimiz olacak hem de üçlü görüşmemiz olacak. Buradaki beklenti anlık ateşkesler değildir. Göçün sona erdirilmesini, ateşkesin teminini hedefliyoruz. İdlib halkına her türlü yardımı ulaştırmaya çalışıyoruz. Göçe karşı gerekirse kapıları açmak zorundayız dedim.
EKİM’DE DÖRTLÜ ZİRVE
(ABD ile Güvenli Bölge sıkıntısı) YPG/PYD PKK’nın bir koludur bunu Batı’ya anlatamadık. ABD buraya on binlerce TIR dolusu mühimmat getirdi. NATO ortağınıza parayla vermediğinizi bunlara bedava veriyorsunuz. Sayın Trump bizi anlamalı diye düşünüyorum. Bu oyalama siyaseti bizim sabrımızı deneme midir? 20 mil yani yaklaşık 30 km talebi Sayın Trump’tan geldi. Trump’ın dediklerine altındaki ekip uymadı.
AKDENİZ’DE TÜRKİYE’NİN ARAMA YAPACAĞI YERLER VAR
Biz tek başımıza bir şeyi konuşmuyoruz. Kıbrıs Adası kuzey ve güney. 3 tane garantör ülke var. Yunanistan, Türkiye ve İngiltere.
Adaletsiz bir yaklaşım, dünyadaki barışı tehdit ediyor. Kıbrıs’ın etrafında Türkiye’nin de arama yapabileceği yerler var. Uluslararası hukuk şunu emrediyor: Buradan hangi ürün çıkarsa çıksın, ister balık ister petrol; bunlar nüfusa göre eşit oranda paylaşılır diyor. Kuzey Kıbrıs’ın hakkı neyse alacak. Güney de alacak. Buralarla hiç alakası olmayan ülkeler geliyorlar bu denizler üzerinde söz sahibi olmaya çalışıyorlar.
KABİNE DEĞİŞİKLİĞİ
Ortada bir sıkıntı yokken ele almanın anlamı yok. Sipariş üzerine değişiklik yapmayız.
S-400 Hava savunma sisteminin, havadan gelecek tehditleri algılayacak radarları içeren kısmı, hava yoluyla ülkemize teslim edildi. Ancak bir de bu sistemin, algılanan düşman hedefinin yok edilmesine yönelik karadan havaya füzeleri içeren kısmı var ki, bunun da eğer yanlış hatırlamıyorsam ilk teslimattan sonra bir ay içinde deniz yoluyla geleceği ifade edilmişti.
Bu kısmın teslim edilip edilmediğine ilişkin net bir bilgi ne hikmetse basında yer almadı. Eğer yanılmıyorsam, sistemin bu kısmı henüz teslim edilmedi. Oysa, füzeleri içeren bu kısım olmaksızın bu sistem işlevsiz. Yani düşman saldırısını algılamakla birlikte, saldıran uçak veya füzeyi imha etme yeteneğinden yoksun.
Bu bilgiler ışığında şeytan insana şu soruları sorduruyor;
Hatırlanacağı üzere Amerika’nın S-400’ler konusunda bize empoze ettikleri şunlardı;
1- S-400’leri almayın.
2- Eğer alırsanız, depoda tutun veya başka bir ülkede (örn. Türki cumhuriyetlerin birinde) konuşlandırın.
…
Acaba, “alacaksanız alın, ülkenizde konuşlandırın, fakat işlevsiz bırakın diye” bir üçüncü şık daha mı vardı?
Veya Amerika bunu önermese de, tayyip içeriye “Amerika’ya rağmen S-400’leri aldım” mesajı verirken, Amerika’ya “aldım ama işlevsiz” diyerek yeni bir “at pazarlığının” girizgâhını mı yapıyor?
Ülke son 17 yildir aynı yönetim altinda. Hataları da yok değil özelleştirmeler, saltanat iktidarı, yatırımı üretime değil betona yapmak vs. Ama bence bu hataların içinde ülkeyi demokrasiden uzaklaştırmak, hukuk sistemini bozmak ve birilerinin projesi olmak yok. Neden mi? Hadi kendimizi kandirmayalim ne zaman bir demokrasimiz oldu ki şimdi bozulduğunu savunalım. Bizzat kendisi değilmidir tam seçim zamanı şiir okudu diye hapsedilen. O zaman vardi da hukuk şimdi mi yok?
Proje meselesi için çok uzağa gitmeye gerek yok. Bugüne bakalım. Bu ülkede birşey olmak için birilerinin himayesine girmek diye bir şart var mı yok mu? Yoksa şu chp nin başındakiler, bu yeni oluşumcu kaşarlar nedir? Öyle ki bunlarin ipini tutanlar o kadar kuvvetli ki onlar “ol” diyince en azılı cumhuriyetçiler açılımcı etnik siyasetçi oldu mu olmadı mı? Bu güç bu topraklara yeni ulaşmadı.
Yahu şu gün memleketin çıkarını kollayan adam var mı iktidardan başka. Hani bu işbilmezlikleri ile sanmiyorum ya yeni chp ciler iktidar olsa sonumuz akdenizde güneydoğu da ne olur? Onun için bu gitsin de kim gelirse gelsin diyenler bir daha düşünsün.
Bunları konuşalım, nasıl daha iyiye giderizi konuşalım, açılımdır, demokrası hukuk elden gidiyordur değil zaten yoktu zaten hiçbir zaman da olmadı, bundan sonrayı konuşalım. Bence bunun ilk şartı şu ipi yurt dışında olanlarin chp değil chp başindakilerin bir gitmesi lazim. Bunun için terörle arasına net çizgi koymayanlarin gitmesi lazim, bunun için sahaya yeni bir parti lazim ama bu kıçı başı oynayanlardan değil, adam gibi adamlardan. Bugünkü mesele iktidar değil. İktidar şartlara uyum sağlayacağını defalarca gösterdi. Olur da gerçek tabanı olan bir hukuk demokrasi ortami olur onu da verir eminim. Sonrası düzelir..
Hoş bu acemileri iktidar isteseler de istemeseler de düzeltecek gibi. HDP nin kapanması uzak değildir gündeme düşer, o artıklar chp ye gider orayı da bitirirler, yeni oluşumcularin lafını bile etmeye gerek yok, bizim siyasette kimse küllerinden doğmaz o iş geçti…