Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu’nda değerlendirmelerde bulundu. Erdoğan, beklenenin aksine terör örgütü PKK’nın ‘kongre’ duyurusuna ilişkin bir açıklama yapmadı.
Erdoğan, “Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor kendi ülkesini yabancı aktörlere şikayet ediyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor” dedi ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e “Bunun adı ekonomik tetikçiliktir, ispiyonculuktur” diye seslendi.
“Hiç kimse muhalefet ediyorum bahanesiyle kendi ülkesini yabancılara şikayet edemez, ekonomisini batırmaya çalışmaz” ifadelerini kullanan Erdoğan “Sayın Genel Başkan’ın artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulması ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor. Türkiye’nin kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var” dedi.
‘DAHA GÜÇLÜ BİR TÜRKİYE CUMHURİYETİ VARSA MÜSİAD’IN DA ÇOK ÖNEMLİ DESTEĞİ BULUNUYOR’
Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
“MÜSİAD Başkanlığı ve yönetiminde bir bayrak değişimi yaşandı. Mahmut Asmalı kardeşim bu Genel Kurulda görevi Burhan Özdemir kardeşimize devretti. Genel kurulun hem MÜSİAD’ın gücüne güç katmasını hem de Türkiye’nin büyümesine katkılar sağlamasını diliyorum.
1999 yılında Pınarhisar’a gitmeden önce MÜSİAD’ın beni ilk fahri üye olarak kabul etmesini şükranla hatırlıyorum. Kalbimde hep müstesna bir yeri oldu. MÜSİAD daima demokrasiden, adaletten yana güçlü bir duruş sergiledi. Hak ve özgürlüklerle birlikte, ekonomide, sanayide, ihracatta destan yazdılar.
MÜSİAD karanlık günlerde dahi üretmekten, ihracattan, bütün Türkiye için çalışmaktan asla vazgeçmedi. İhracatın, üretimin, istihdamın her yıl artmasına katkılarda bulundunuz. 35 yıldır duruşunuzu ve samimiyetinizi muhafaza ettiniz. Sanayici ve işadamlarımızı bir araya getirerek, sivil toplum alanında tarihi bir rol üstlendiniz. Türkiye’nin 23 yılda yazdığı başarı hikayesinde en çok emeği olanlardan biri de MÜSİAD ailesidir. 2002 öncesine kıyasla çok daha güçlü bir Türkiye Cumhuriyeti varsa MÜSİAD’ın da çok önemli desteği bulunuyor.
‘MÜSİAD’A ÜLKE OLARAK MİNNET BORÇLUYUZ’
MÜSİAD’a ülke olarak da minnet borçluyuz. Bu ilkeleri Türkiye ekonomisine yaptıkları katkı dolayısıyla, şahsım, ülkem ve milletim adına şükranla kendilerini anıyorum. Sadece hudutlarımız içerisinde değil, dünyanın en ücra köşelerinde milletimizi temsil eden MÜSİAD’ı ve üyelerini tebrik ediyorum. Nice olmaz denileni başardık, nice oyunu bozduk, nice engelin, badirenin üstesinden geldik. Sabrettik, mücadele ettik. Başarıdan başarıya koştuk. 35 yıldır sizlerle beraber yol yürümekten daima kıvanç duydum. MÜSİAD’ın ülkemiz, demokrasimiz ve insanlık değerleri adına yürüttüğü mücadelesine her zaman destek olduk.
Hayatımızı birçok alanda alt üst eden kovid salgınının sağlık boyutunu 3 yıl önce geride bıraktık ancak küresel ekonomideki sarsıntıları halen devam ediyor. Salgın döneminde son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyondaki direnç halen kırılamadı. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen restleşmelerin de olumsuz etkisi bir miktar daha devam edecek.
Geniş bir yelpazede riskler giderek artıyor. Küresel ekonomi fırtınalı bir denizde ilerlemeye çalışıyor. Projeksiyonlarımızı buna göre yapmanın en akıllı tercih olacağına inanıyoruz. Hükümet olarak fırtınalı sularda gemiyi limana ulaştıracak, plana programa sahibiz.
‘İÇ VE DIŞ TALEPTE GEÇİCİ YAVAŞLAMALAR OLABİLİR’
Bundan 2 sene önce hayata geçirdiğimiz reform programı ile ekonomimizin temellerini güçlendirdik. Makro finansal istikrarı sağladık. Kalıcı ve sürdürülebilir büyüme için sağlam bir temel oluşturduk. Son 2 yılda çok ciddi mesafe kaydettik. Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. İnşallah devamı da gelecek.
Mali disiplinden de taviz vermiyoruz. Depremin yaralarını hızla sararken, tasarruf tedbirlerini de bu yıl sürdürüyoruz. Kayıt dışılık her şeyden evvel haksız rekabettir. Devletin görevi hesabını kitabını doğru tutanı, işini kurallara uygun yürüteni korumaktır. Dolayısıyla kayıt dışıyla mücadeleden de geri adım atamayız.
Dış dengede de tablo olumlu. Altın hariç tutulduğunda cari fazla veriyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüş lehimize işliyor. İstihdamda da tarihi seviyelerdeyiz. İşsizlik oranımız yüzde 7,9’a geriledi. Son 20 yılın en düşük seviyesine işaret etmektedir.
Gelişmelere bağlı olarak iç ve dış talepte geçici yavaşlamalar olabilir. Bunlar gayet doğaldır. Kapsayıcı bir büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.
‘MALUM ÇEVRELERİN OPERASYONLARI ELLERİNDE PATLADI’
Programın ne denli dayanıklı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Malum çevrelerin operasyonu ellerinde patladı. Rezervlerimiz yeniden artmaya başladı. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrıştığına şahit olacağız. Yatırım, üretim, ihracat, istihdam ile birlikte kaliteli büyüme ilkemizi koruyoruz.
İhracatçımızın, çiftçimizin kredilerde finansman giderinin büyük kısmını devlet olarak biz üstleniyoruz. Çiftçimizin her 10 liralık finansman giderinin 7 birimini biz ödüyoruz.
Geçtiğimiz yıl yatırım taahhütlü avans kredisi programı doğrultusunda toplamda 300 milyar liralık kaynak ayırmıştık. Son derece avantajlı yatırım kredisi sunuyoruz. Bundan istifade çağrımızı buradan MÜSİAD camiasına yapıyorum.
Hit30 programı kapsamında 2030’a kadar toplam 30 milyar dolarlık destek vereceğiz. Batarya, elektrikli araç ve çip yatırımları için şu anda çağrımız açık. Yakında yeşil hidrojen gibi alanlarda da yeni çağrılara çıkacağız.
‘BOYKOT ÇAĞRILARIYLA YERLİ VE MİLLİ MARKALARA ZARAR VERİYOR’
İhracatçımız için de çok ciddi desteklerimiz var. İhracat yalnızca döviz geliri değildir. Üretimdir, istihdamdır. Günlük reeskont kredi limitini 4 milyar TL’ye çıkarttık. Eximbank sermayesini 4 kat yükselttik. 2024’te ihracatçılarımız 171 milyar TL ek maliyetten kurtuldu. Eximbank tam 49 milyar dolarlık finansman sağladı. Yılın ilk 4 ayında 15,7 milyar doları kullandırdık. Kim üretmek istiyorsa, kim yatırım yapıyorsa, istihdam sağlıyorsa biz yanındayız.
Muhalefetin siyaseti centilmence bir rekabet yerine yıkıcı bir husumetle yürütme isteği aşılmaz bir duvar gibi karşımıza çıkıyor. Aktörler değişse de bu zihniyette zerre düzelme olmuyor. Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor kendi ülkesini yabancı aktörlere şikayet ediyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor. İhracatçılarımıza zarar veriyor. İstihdam sağlayan sanayicilerimize zarar veriyor. İş dünyamıza zarar veriyor.
‘BUNUN ADI EKONOMİK TETİKÇİLİKTİR, İSPİYONCULUKTUR’
Hiç kimse muhalefet ediyorum bahanesiyle kendi ülkesini yabancılara şikayet edemez. Kantarın topuzu kaçmıştır. Düzeltme umudu giderek azalmıştır. Siyaseti marjinalleştirmek bu ülkeye yapılacak en büyük kötülüktür. Türkiye bu toksik siyaset dilini 1960 öncesinden çok iyi biliyor.
28 Şubat öncesinden çok iyi biliyor. Gezi kalkışmasından çok iyi biliyor. CHP’nin süratle normalleşmesi şarttır. Sayın Genel Başkan’ın artık suç örgütünün boyunduruğundan kurtulması ülkenin gerçek gündemine dönmesi gerekiyor. Türkiye’nin kutuplaşmaya değil kucaklaşmaya ihtiyacı var.”
Bazan sayın cb min sözleri şaşırtıyor ne güzel demiş suç örgütünün boyunduruğundan kurtulmak diye. Kimler kimler o boyundurukta