1. Haberler
  2. Gündem
  3. Ethem Büyükışık, oğlu Dorukhan’ın cinayet soruşturmasında oğluyla birlikte sanık yapılmış! Veryansın Tv yayınında HSK’ya seslendi: O savcı neden hala görevde?

Ethem Büyükışık, oğlu Dorukhan’ın cinayet soruşturmasında oğluyla birlikte sanık yapılmış! Veryansın Tv yayınında HSK’ya seslendi: O savcı neden hala görevde?

Veryansın Tv yayınına konuk olan E. Tümg. Ethem Büyükışık, oğlu Dorukhan Büyükışık'ın öldürülmesine ilişkin yeni bilgiler açıkladı. İlk soruşturmayı yürüten İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Muhammet Sağlam'ın kendisi ve oğlu Dorukhan'ı delil karartma suçundan sanık olarak davaya dahil ettiğini açıklayan Büyükışık, savcının neden hala görevde olduğunu sorarak HSK'ya seslendi.

featured

VERYANSIN TV

Emekli Tümgeneral Ethem Büyükışık, oğlu Dorukhan Büyükışık’ın öldürülmesine ilişkin soruşturmaya dair yeni bilgileri Veryansın Tv yayınında açıkladı.

Veryansın Tv Genel Yayın Yönetmeni Erdem Atay’ın sorularını yanıtlayan baba Büyükışık, oğlunun cansız bedeninin bulunmasıyla birlikte başlatılan adli soruşturmada ilk üç yıl görev alan İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Muhammet Sağlam’a ilişkin çarpıcı iddialarda bulundu.

Başsavcıvekili Sağlam hakkında HSK Başkanlığı’na suç duyurusunda bulunduğunu bildiren Büyükışık, “Bu cinayet işlendikten hemen sonra, maalesef o dönemde görev yapan Cumhuriyet Savcısı, polisler, Adli Tıp Kurumu’nda görevli olan şahıslar ve özellikle de Tanyer İnşaat Anonim Şirketi’nin sahipleri ve çalışanları işbirliği halinde bir cinayet kapatmak için oğlumun ölümüne intihar süsü verdiler.” dedi.

‘ORGANİZE SUÇ ÖRGÜTÜ’

Olayın aslında organize bir suç örgütü tarafından, müştereken işlenen suçlarla kapatılmaya çalışıldığını belirten Büyükışık, oğlunun ölümüne ilişkin tutanağı göstererek Başsavcıvekili Sağlam hakkında “Sahte belge üretmiş savcı. Savcı sahte belge üretir? Üretmiş!” dedi.

Olay yeri inceleme raporunun her paragrafının “yalan” olduğunu söyleyen Büyükışık, evrakların değiştirildiğini belirtti.

HSK’YA SESLENDİ

Başsavcıvekili Sağlam’ın İzmir halen görevde olduğunu hatırlatan Büyükışık, Hakimler Savcılar Kurulu’na
(HSK) “Bu adam neden hala İzmir’de tutuluyor?” diyerek seslendi.

Hala soruşturmayı etkileyecek güçte olduğunu belirttiği Sağlam’ın 10 klasörlük soruşturmayı Tayfun Koçoğlu adlı savcıya yaklaşık yarım gün içinde devrettiğini söyleyen Büyükışık, daha sonra takipsizlik kararı verildiğini hatırlattı.

OĞLUYLA BİRLİKTE SANIK YAPILMIŞ!

Başsavcıvekili Sağlam’ın, medyaya çıktığı için kendisine kamu görevlisine hakaret suçundan dava açtığını söyleyen Büyükışık, gazeteci Fatih Altaylı ile birlikte yargılandığı davada kovuşturulmaya yer olmadığına ilişkin karar çıktığını belirtti.

Ancak Büyükışık, Sağlam’ın bununla yetinmediğini belirtti. Dorukhan Büyükışık’a ilişkin kasten öldürme soruşturmasında delilleri karartmakla suçlanarak sanık yapıldığını söyleyen baba Büyükışık, maktül oğlunun da soruşturmaya “Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme” suçundan dahil edildiğini söyledi.

İlişkili Haber
thumbnail
Dorukhan Büyükışık cinayetinde sır perdesi aralandı… Ethem Büyükışık ‘Organize suç örgütünü’ açıklıyor
Haberi görüntüle

BAŞSAVCIVEKİLİ’NİN DAHLİ NE?

Oğlunun neden öldürüldüğü sorusuna yanıt veren Ethem Büyükışık, Veryansın Tv’de soruşturmaya ilişkin şu bilgileri aktardı:

“İzmir Narlıdere’de 13 Mayıs 2018 gecesi oğlum, saat 01.30’da evimizin bulunduğu mahallede yürüyüş yaparken öldürülmüştü. Öldürüldükten sonra bir inşaatın önüne bırakılarak intihar süsü verilmeye çalışılmış ve cinayet örtülmeye çalışılmıştı. Sonuç itibarıyla, o dönemde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, olayın savcısını görevden aldı. Ardından görevi devralan İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili, soruşturmayı yürüttü. 2023 yılına gelene kadar, o iki yıllık dönemde bir şeyin farkına vardım ki, aslında her ne kadar Cumhuriyet Savcısı görevden alınmasına rağmen, organize suç örgütü, bu sefer görevi devralan Cumhuriyet Başsavcıvekili ile birlikte, bu suçları işlemeye ve cinayeti kapatmaya devam ediyordu. Bunun üzerine, İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Muhammet Sağlam hakkında HSK Başkanlığı’na bir dilekçeyle başvurarak, “Bu cinayeti kapatmaya çalışıyor, şu suçları işlemiştir.” diyerek suç duyurusunda bulundum.

‘KANUNLARI ÇİĞNEYEREK…’

Suç duyurusunda bulunduğum haberini alır almaz, İzmir Cumhuriyet Başsavcıvekili Muhammet Sağlam, süratle yasa dışına çıkarak kanunları çiğneyerek ve sahte bir takipsizlik kararı üreterek, 19 Temmuz’u 20 Temmuz’a bağlayan akşam dosyayı bir savcıya devretmiş gibi gösterip, 20 Temmuz sabahı da o savcıya ıslak imza attırarak bu soruşturmayı yasa dışı bir şekilde kapattı. O dönemde yapılan bu hukuksuzlukla ilgili elimizde bilgi belge olmadığı için, biz öncelikle kanun yararına bozma yoluna giderek, Adalet Bakanlığı’na bir şikayette bulunduk ve Adalet Bakanlığı, konuyu inceledi. Müteakiben bunun bir cinayet olduğunu gördü ve Yargıtay Başkanlığı’na, kanun yararına bozma teklifi ile beraber dosyayı gönderdi.

İlişkili Haber
thumbnail
Yargıtay, ‘Dorukhan Büyükışık’ kararını verdi: Cinayet!
Haberi görüntüle

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, o güne kadar alınan bütün bilgilerin, belgelerin, raporların, Adli Tıp raporlarının gerçek dışı olduğunu tespit etti. Sonrasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde, tebliğnamesi de bizim sunduğumuz bilgi, belgeler ve üniversite raporları esas alınarak, kanun yararına bozma iddianamesi düzenlendi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi, bu iddianameyi, bu tebliğnameyi aldı ve oy birliğiyle kanun yararına bozma kararı aldı. Bu karar ile cinayetin faillerinin tek başına hareket etmediğini, olay günü görevli polislerle birlikte hareket ettiğini, kamera kayıtlarının yok edildiğini, bütün delillerin karartıldığını, parmak izlerinin silindiğini, biyolojik ve genetik izlerin yok edildiğini gördü. Kanun yararına bozma kararı alındı ve oy birliğiyle aldığı bu kararda da soruşturmanın yalnızca yeniden açılmasına değil, genişletilerek soruşturmanın yeniden açılmasına karar verdi. Sonra bu karar, İzmir 1. Sulh Ceza Mahkemesi’ne gönderildi ve Yargıtay kararı, 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından dikkate alınarak, genişletilerek kasten öldürme soruşturmasının yeniden açılmasına ve İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen polisler hakkındaki görevi kötüye kullanma, delil karartma soruşturması ile birlikte, paralel olarak bu soruşturmanın da götürülmesine karar verildi.

ÜÇ SORUŞTURMA SÜRÜYOR

Ve geldiğimiz noktada, şu anda hâlâ üç soruşturma devam ediyor. Adli soruşturmalardan bir tanesi, biraz evvel sözünü etmiş olduğum İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen polisler hakkındaki görev kötüye kullanma, delil karartma soruşturması. İkinci soruşturma, yine İzmir’deki kasten öldürme ve delil karartma soruşturması; bunun failleri Münir Tanyer, Taylan Tanyer ve Tanyer İnşaat’ın çalışanları. Üçüncü soruşturma ise Ankara 18. Asliye Ceza Mahkemesi’nde devam eden kovuşturma safhasındaki yargılama. Burada da İzmir’deki suç örgütünün işlediği suçları örtmek, kapatmak, cinayetin faillerini korumak, delilleri karartan polisleri korumak üzere olay yeri inceleme videolarının ses çözümlerini gerçek dışı bir şekilde raporlayarak suçunu işleyen iki Jandarma kriminal laboratuvarındaki laboratuvarında çalışan iki astsubay hakkında süreç yürütülüyor.

İlişkili Haber
thumbnail
Dorukhan Büyükışık’ın şüpheli ölümünde mahkemeden yeni adım
Haberi görüntüle

Devletin bütün kurumlarında, Emniyet Genel Müdürlüğü içinde, Jandarma Genel Komutanlığı içinde, Adalet Bakanlığı’nın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı içinde, Adalet Bakanlığı’nın Adli Tıp Kurumu Başkanlığı içinde bir grubun, cinayetin faili olan Tanyer İnşaat’ın sahipleri Münir Tanyer ve Taylan Tanyer’le birlikte organize bir şekilde hareket ederek, bir suç örgütü halinde hareket ederek, cinayetin bütün delillerini kararttıklarını, bunu yapabilmek için de akla hayale gelmeyen yasa dışı iş ve işlemler yaptıklarını iddia ediyorum.

‘ÇOK ÖNEMLİ İPUÇLARINA ULAŞTIK’

Kanun yararına bozma kararı alınır alınmaz, şüpheli polislerin önemli bir bölümünün HTS ve baz kayıtları alındı. HTS ve baz kayıtları alındığında, cinayetin nasıl işlendiği ve sonrasında bu delil karartma sürecinin nasıl yürüdüğü hakkında çok önemli ipuçlarına ulaştık.

Dilerseniz, o yüzden hemen cinayetten 3 gün öncesine gidelim ve oradan itibaren cinayet gününü yaşamaya başlayalım. 10 Mayıs gününe gidelim. 10 Mayıs günü, Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü İsmail Yalçın’ın 10 Mayıs günü HTS baz kayıtları alındı, bir şey görüldü. Bir baktık ki İsmail Yalçın, ilçe emniyet müdürü olarak, aslında Tanyer İnşaat’ın sahiplerini, yani cinayet şüphelilerini hiç tanımadığını iddia etmesine rağmen, 10 Mayıs gününden 13 Mayıs gününe kadar, her biri yüzlerce saniye süren, aynı gün içinde yaklaşık 3-4 defa yüzlerce saniyelik görüşmeler yapmış. Buradan ortaya çıktı ki bu, herhangi bir iş adamı ve ilçe emniyet müdürü ilişkisinin çok ötesinde, birbirlerinin ilişkilerini reddederek gizledikleri yasa dışı bir faaliyetin aslında içinde olduğunu anlamış olduk. Bu yasa dışı faaliyet nedir diye incelemeye başladığımızda, 10-11-12-13-14 ve 15 Mayıs tarihlerinde, cinayetten sonraki günlerde de devam edecek şekilde, HTS baz kayıtları incelendiğinde şu tabloyu gördük: İlçe Emniyet Müdürü İsmail Yalçın, cinayetten önce defalarca görüştüğü ve her gün yüzlerce saniye görüştüğü, hatta 10 Mayıs günü yaptığı görüşme 470 saniye. Bugün bir insan, bırakın hiç tanımadığı bir insanla görüşmeyi, 470 saniye görüşmeyi, kendi evladıyla ya da eşiyle bile bu kadar uzun süre görüşmesi imkansızken, bu kadar uzun süreler görüşmeyi adet haline getiren İsmail Yalçın, 13 Mayıs günü cinayet işlendikten sonra polise hiçbir ihbar yapılmamasına rağmen önce Taylan Tanyer’le defalarca telefon görüşmesi yapıyor. İhbar edilmeyen cinayeti nasıl kapatacaklarını karar veriyorlar ve hemen arkasından Münir Tanyer’le aynı görüşmeleri yapıyorlar.

İLÇE EMNİYET MÜDÜRÜ’NÜN İZMİR LİMANI’NDA NE İŞİ VAR?

Ondan sonra kendilerine “112’yi arayın polisi aramayın” diye talimat veriyor ve 112’ye cinayetten 7 saat sonra saat 08.48’de naklediliyor. Ardından, 08.52’de polis otomatik olarak 112’den kendisine ihbar düştüğü için haberdar oluyor ve olay yerine polis ekipleri güya yönlendiriliyor. Bu yönlendirilen ekipler de güya o gün olay yeri incelemesini yapmaya başlıyorlar. Bize göre bu bir kurgu, ama gerçekte bir baktık ki işler böyle değil.

Öncelikle, İlçe Emniyet Müdürü İsmail Yalçın’ın HTS baz kayıtlarını incelediğimizde bir anormallik keşfettik. O anormallik neydi? HTS baz kayıtlarının yanı sıra, biz internet erişim kayıtlarını da istemiştik ve GPRS web kayıtları geldiğinde çok ilginç bir şeye tanık olduk. Bahsettiğimiz Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü, Narlıdere ilçesinde görev yapmasına rağmen ve evi de Bornova ilçesinde olmasına rağmen, gecelerini internet erişim kaydına göre İzmir Limanı’nda geçiriyordu. Her gece, arada bir evine gidiyor, evinde bir süre kalıyor ama gecelerini İzmir Limanı’nda, İzmir Limanı’nın tam içinde bulunan baz istasyonundan sinyal vererek orada geçiriyordu.

İlişkili Haber
thumbnail
Dorukhan Büyükışık cinayetinde polislere yargı yolu
Haberi görüntüle

VALİ LİMANDA GÖREVİ OLMADIĞINI SÖYLEMİŞ!

Dönemin emniyet müdürleriyle, o bölgede görevli polislerle görüştüm. O bölgede hiç faaliyetleri olmadığını söylediler. Yetinmedim, dönemin İzmir Valisiyle açıkça yaptığımız görüşmede sordum bunu ve Sayın Valimiz, İzmir Limanı’nda Narlıdere İlçe Emniyet Müdürünün hiçbir görevinin olmadığını, kendisinin de kendilerine bırakın İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü, diğer birimlere de böyle bir görev vermediğini bana açıkça ifade etti.

‘ORTADAN KAYBOLUYOR…’

Daha sonra, biz bu emniyet müdürünün internet erişim kayıtlarını ve HTS kayıtlarını incelediğimizde başka bir şeye tanık olduk. O gün sabah, evine gidiyor. Evinde aslında olduğunu iddia ediyor, kendi ifadesine göre ama İzmir Limanı’ndan yola çıkıyor ve İzmir Limanı’ndan olay yerine geliyor. Taylan Tanyer ve Münir Tanyer’le görüştükten sonra olay yerinde, inşaat şirketinin sahibi olan kasten öldürme şüphelileriyle ve bu şüphelilerle olay yerinde defalarca görüşüyor. Bu görüşmeler olay yeri inceleme fotoğraf ve videolarına tespit ediliyor ve daha sonra olay yeri incelemesi yapılırken kendisi ortadan kayboluyor. Kimseyle görüşmemeye çalışıyor, savcıyla… Arkasından savcı gelmeden önce savcının gelişini geciktiriyorlar ve ardından da savcı geldikten sonra ortadan kayboluyor. Ama kaybolmadan önce bir talimat veriyor. Kamera kayıtlarını almakla görevli olan Suç Araştırma ve Soruşturma Büro Amirliği personeline, “Burayı derhal terk edin, kamera kayıtlarını siz almayacaksınız.” talimatını veriyor. “Gerekirse ben aldıracağım, burayı terk edin.” diyor. Aynı talimatı Başkomiser İsmail Köksal da veriyor ve bu ikisinin talimatı üzerine bu birimlerde görev yapan polisler olay yerini terk ediyorlar, kendi ifadelerine göre.

‘ANORMALLİKLERİ BUNUNLA SINIRLI KALMIYOR…’

Daha sonra, İsmail Yalçın’ın anormallikleri bununla sınırlı kalmıyor. Akşam herkes ayrıldıktan sonra önce evine gidiyor, öğleden sonra evine gidiyor, saat 2’de olay yeri incelemesi bitiyor, Bornova’ya gidiyor. Bornova’da evinde bir süre istirahat ediyor ve ondan sonra tekrar aynı gün, olay günü saat 19’da cinayet mahalline geri dönüyor. Cinayet mahallinden, Narlıdere İlçe Emniyet Müdürü doğrudan Münir Tanyer’i arıyor ve kendisinden bazı talimatlar alıyor ve bu talimatları altındaki görev yapan Başkomiser İsmail Köksal’a iletiyor.

Bunlar somut delillere dayanıyor. Bu deliller neler? HTS baz kayıtları ve internet erişim kayıtları. Bunlar hepsi HTS baz kayıtlarında, kayıtlı, dakika dakika, saniye saniye. Biz bu kayıtlarının tamamını Emniyet Genel Müdürlüğü’ne teslim ettik. Teftiş Kurul Başkanlığı’na iletildi. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu dahil olmak üzere hiç kimse bu anormalliği bize izah edemedi ve o nedenle Teftiş Kurulu soruşturması açıldı.

‘HER GÜN YÜZLERCE SANİYE GÖRÜŞÜYOR’

Bu süreç böyle yürürken, İlçe Emniyet Müdürü daha sonra, günlerce cinayetten sonra cinayet şüphelileriyle birlikte her gün yüzlerce saniye görüşüyor, defalarca görüşüyor. Hiç tanımadığını iddia ettiği bu cinayet şüphelileriyle böyle bir ilişki içine giriyor ve bu ilişki, cinayetten 4 gün sonrasına ait olan kayıtlarda da görülüyor. Eminim, bir ay öncesi ve bir ay sonrasına da baksak, cinayet tarihinin aynı yoğunluktaki o ilişkileri gene göreceğiz, bundan da eminim.

EMNİYET MÜDÜRÜ CİNAYET ŞÜPHELİLERİNİN EVİNDE SİNYAL VERMİŞ!

Yetmiyor, İlçe Emniyet Müdürü, bu cinayet şüphelileri olan Münir Tanyer ve Taylan Tanyer’in evinin bulunduğu yerde de sinyal vermeye başlıyor. Bunlar da tespit edildi. Yetmiyor, bu kasten öldürme soruşturmasını yürütmekle görevli olan İlçe Emniyet Müdürü, güya kendi ifadesine göre bütün delillerin eksiksiz noksansız toplanması için olay yerine gittiğini, aslında kolluk soruşturma amiri olmamasına rağmen ve orada olmaması gerekirken, bu görevli vazifeli olan İlçe Emniyet Müdürü yardımcısı olması gerekirken, kendisi idari bir gözetim ve denetim yapmak için oraya gittiğini iddia etmesine karşın bakıyoruz, bütün delilleri kendi nezaretinde yok ettiriyor ve bir tek delil bırakmıyor ortada. Ne kamera kaydı, ne parmak izi, ne biyolojik iz; tamamını yok ediyor. Bunları nereden anlıyoruz? Bunları daha sonra alınan kriminal laboratuvar raporlarından alıyoruz. Mesela biyolojik delillerin hiçbiri alınmıyor. Hatta alındığı iddia edilen biyolojik deliller, cinayetten 13 ay sonra güya Ankara’ya gönderiliyor ve hiçbir şey bulunamıyor. Yine, kamera kayıtlarının alındığını başlangıçtan itibaren hep iddia etmelerine rağmen, sonradan yapılan soruşturmalarda ortaya çıkıyor ki, kamera kayıtları cinayet gününü bırakın, cinayet gününden sonraki hiçbir gün alınmamış.

‘OLAY YERİ GÖRÜNTÜLERİ KARAKOLA GİRMEMİŞ!’

Peki, ne yapmışlar? Bizleri aldatmak için… Ben sürekli “Kamera kayıtlarını bize de teslim edin” dediğim için, bunlar cinayetin failleriyle işbirliği halinde, cinayetten 13 gün sonra bir USB bellek içinde 8 dakika 54 saniyelik bir kamera görüntüsü oluşturuyorlar. Evet, geçen programda söylemiştik, o dönemde hep şunu soruyorduk biz: “Bu CD nerede üretildi? Bu kamera, bu 8 dakika 54 saniyelik görüntü, çocuğumun 1 buçuk dakikalık görüntüsü var içinde. Bu görüntüler, karakola kim soktu? Nasıl soktu? Ne zaman girdi?” demiştik. Bu konuyla ilgili verilen raporlarda bir şey ortaya çıktı ki, hiçbir şekilde resmi kanallardan bu karakola girmemiş. Kimin teslim ettiği belli değil, kimin teslim aldığı belli değildi.

Ta ki geçtiğimiz birkaç aya kadar. Şimdi ortaya çıktı ki, artık itiraf ettiler bunu. Saha mühendisi Yiğit Aykurt, Münir Tanyer ve Taylan Tanyer’in talimatıyla, Murat Köse isimli elektrik uzmanıyla birlikte bu 8 dakika 54 saniyelik görüntüleri doğrudan Tanyer İnşaat’ın şantiyesinde üretmişler ve bir USB içine almışlar. Sonra bunu götürüp, polis merkezine kendileriyle birlikte cinayet gecesi ve cinayetten sonraki gece olay yerinde kalan bir polis memuruna teslim etmişler. Bu da, bu şekilde cinayetten 13 gün sonra dosyaya girmiş gibi gösterilmiş. Ama hiçbir resmi evraka kaydı yapılmamış. Ta ki ben çok sıkıştırdığım için, bu 8 dakika 54 saniyelik görüntüyü bana verin diye sıkıştırınca, cinayetten 5 yıl sonra medyada haber patlayınca savcılığa gönderilmiş. Şimdi artık bir şey biliyoruz ki, bu 8 dakika 54 saniyelik sahte delil, bizzat Münir Tanyer ve Taylan Tanyer tarafından üretildi ve Yiğit Aykurt tarafından polis merkezine sokuldu teslim edildi.

DORUKHAN NEDEN ÖLDÜRÜLDÜ?

Bahsettiğimiz suç örgütü, İzmir ve Manisa’da yasa dışı bir faaliyet yürütüyor. Bunu nereden biliyoruz? Şüpheli polislerin HTS baz kayıtlarından biliyoruz. Şüpheli polislerin HTS baz kayıtlarına baktığımızda, şu anda Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı 1. disiplin soruşturma raporuyla meslekten atılan Başkomiser İsmail Köksal ile birlikte meslekten atılan Hüseyin Vurucu’nun ifadelerinden anlıyoruz. Nereden anlıyoruz bunu? Başkomiser İsmail Köksal, İsmail Yalçın tarafından kendisine görev tevdi edildikten sonra, bu görevi Grup Amiri olan Komiser Yardımcısı Hüseyin Vurucu’ya verdiğini, devrettiğini, kendisinin de onunla birlikte olay yerine gittiğini, Hüseyin Vurucu ile birlikte olay yerindeki bütün delilleri topladıklarını, kamera kayıtlarının alındığını ve Olay Yeri İnceleme Şube Müdürlüğü ve Cinayet Büro Amirliği tarafından da bütün soruşturmanın eksiksiz yapıldığını iddia etmişti.

Biz de dedik ki, “HTS baz kayıtlarında o gün bu adamlar nerede bakalım?” Bir baktık ki, şu anda 34 polis memuru şüpheli. Bu 34 polis memuru, ikinci bir disiplin soruşturmasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu tarafından soruşturuluyor. Yakında disiplin sonuç raporu yayınlanacak.

34 polis memurundan 26’sı bizim tespitlerimiz göre Olay günü olay yerinde Olay yeri inceleme mahallinde fiilen görev almış diğerleri de bu fiilen görev alanları korumak için sahte raporlar vermişler Eee onları
korumak için başka suçlar işlemişler Bu adamların bu polislerin dört tanesi Emniyet Müdürü rütbesine sahip dördü Emniyet Müdürü şu anda dört Emniyet Müdürü hem adli soruşturmada hem de idari soruşturmada şüpheli olarak soruşturuluyor.

Grup amiri Hüseyin Vurucu o gün, “Ben bütün soruşturmanın sorumluluğunu yüklendim. Orada bu soruşturmayı bizzat kendim yaptım” diyerek İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına ve Emniyet Genel Müdürlüğü’ne 6 ayrı ifade verdi. Bu 6 ifade de de hep aynı şeyi vurguladı: “Ben kahramanca görevimi yaptım. Olay günü olay yerindeydim. Olay yeri incelemesini ben yaptım.”

‘OĞLUMU ÖLDÜRDÜKTEN SONRA…’

HTS baz kayıtları alındığında bir baktık ki aynı zamanda internet erişim kayıtlarına da baktık, aynısını teyit etti. Aynı bilgiyi teyit etti. Bu adam Olay günü olay yerinde değil. Nerede? Saat 01.30’da oğlumu öldürdükten sonra saat 02.30’da İzmir’i terk ediyor. Manisa ve ilçelerine gidiyor ve Manisa ve ilçelerinde gün boyunca bazı adresleri dolaşarak bazı kişilerle irtibat kuruyor ve onlara bazı şeyler teslim ediyor. Belli noktalara gidiyor. Buralarda bekliyor ama gittikleri her baz istasyona bütün ilçelerde, gittikleri her ilçede yol boyunca tüm baz istasyonlarını tetikliyor. Her baz istasyonundan sinyal veriyorlar. Ne zaman dönüyorlar? Olay günü akşamı her şey bittikten, olay yeri incelemesi bittikten sonra. Hava karardıktan sonra akşam saat 19.30-20.00 civarında dönüşe geçiyorlar ve İzmir’e geliyorlar.

‘DAHA BÜYÜK BİR SUÇ…’

Şimdi ben düşünen bir insan olarak oğlu öldürülen bir baba olarak şu soruyu soruyorum. Neden bir insan bir komiser, hiç işlemediği bir suçu, yani kamera kayıtlarını almama delillerin karartılması göz yumma ve fiilen kendisi de delileri kararttığı suçlamasıyla karşı karşıya kalma durumu içine kendini sokar? Daha büyük bir suç işlediğini örtmek için sokar. Çünkü delil karartma ve görevi kötüye kullanma suçlarının cezası belli. 2 yılla 5 yıl arasında değişiyor. Bunlar öyle bir büyük suç işledi ki… Bunlar, hayır arkadaş “ben de olay yerindeydim olay yeri dışında değildim. Ben sadece bu suçu işledim” diyebildi. Zaten şimdi bu İsmail Köksal da Hüseyin Vurucu da meslekten atıldılar. Emniyet Genel Müdürlüğü üzerine düşeni yaptı, yargılanacaklar. Şu anda İzmir’deki adli soruşturmada baş şüpheli bunlar zaten. Bu adamlar çok daha büyük bir suçu örtmek için bu şekilde davrandılar.

‘POLİSLER YERİNİ DEĞİŞTİRDİ!’

Peki sadece bunlar mı hayır. Olay yerinde görev yaptığını iddia etmesine rağmen bir başka polis memuru diyor ki “Ben de olay yerindeydim. Ben de diğer arkadaşlarımla birlikte görev yaptım”. Ama Savcı Bey soruyor, diyor ki “Siz birlikte mi hareket ettiniz? Aynı grupta mıydınız?”. “Hayır o yanımızda yoktu” diyor. Adamın, o polisin de HTS bazına bakıyoruz. O da Manisa’da başka bir güzergahtan giderek benzeri bir rotayı izleyerek o da aynı yasa dışı faaliyetin içine girmiş. Sonra bakıyoruz acaba sadece iki kişi mi diyoruz hayır. Şimdi yeni bir 3’üncü kişi çıktı Onun da HTS bazı alınacak. Muhtemelen o da Manisa’da dolaşırken tespit edilecek. Şimdi tabii Manisa’da ve İzmir’de hangi yasa dışı faaliyetleri yaptıklarına ilişkin şu anda elimizde bir kanıt yok. Bunun tespit edilmesini hem Emniyet Genel Müdürlüğü’nden hem de İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talep ettik. Kanıt var. Bu adamlar “Olay yerindeyiz” diyorlar ama İzmir’de değiller. Bu adamlar Manisa’da. Olay yerinde değiller.

İSİMSİZ TELEFON: ‘CİNAYETİN NASIL İŞLENDİĞİNİ BANA ANLATTILAR’

Sadece bu mu? Değil. Olay günü olay yerinde cinayet anında veya hemen sonrasında, en geç bir saat sonrasında saat 02.30 gibi bazı polislerin cinayet mahalinde olduğuna dair ihbarlar geldi. Oğlumun öldürüldüğüne tanık olduğunu, hatta oğlum öldürülürken darbedilirken… Bundan yaklaşık bir yıl önce medyaya haber düştükten sonra kapsamlı bir şekilde nasıl dakika dakika o gece bu cinayetin nasıl işlendiğini bana anlattılar. Ben bununla yetinmedim. İzmir Cumhuriyet başsavcısına müracaat ederek bu şahsın gerçek kimliğinin ortaya çıkartılmasını ve telefonla bana aktarılan bu bu bilgilerin doğru olup olmadığının teyit edilmesini istedim. Bu şahıs bulundu. Bana verdiği bilgilerin çok büyük bölümünün doğru olduğu anlaşıldı. Oğlumun o bölgede 4-5 kişi tarafından yürüyüş yaparken zorla inşaat alanına doğru çekilerek kendisinden şüphelenildiği için bir metrelik bir demirle sırtına vurulduğunu ve ondan sonra da yere düştükten sonra oğlumun sırtına dört kişinin çöküp dizleriyle kırdıkları o kaburga kemiklerinin üzerine baskı yaparak bütün iç organlarına da hasar verecek şekilde oğlumu nasıl katlettiklerini saniye saniye anlattı.

‘MUHTEMELEN YÜRÜTTÜKLERİ YASA DIŞI BİR FAALİYET NEDENİYLE…’

Muhtemelen yürüttükleri bir yasa dışı faaliyet nedeniyle oğlum da orada yürüyüş yaparken orası dairesel bir alan o yürüyüş parkuru o yürüyüş parkurunda binaların içinde şehrin göbeğinde çocuğu katlettiler ve ondan sonra da çocuk kendisini ifade etmesine rağmen o mahallede oturduğunu hemen virajın arkasında evinin olduğunu söylemesine rağmen çocuğu katlettiler ve ondan sonra da katlettikten sonra olay yerine süratle polislerin geldiğini ve gelen polislerin oğlum daha can çekişirken alıp üzerini düzeltip sabah bulunduğu yere geceden taşındığını aktardı.”

Ethem Büyükışık’ın oğlu Dorukhan’ın cinayetine ilişkin çarpıcı bilgiler açıkladığı Veryansın Tv yayınını izlemek için tıklayın:

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Anlatilanlar TV dizilerinden cok daha ilginc. Ilgi ile takip ediyordum. Katillerin ve onlari koruyanlarin hesaba katmadiklari bir sey var : sayin Buyukisik kararli ve cok zeki bir kisi. Tebrik ediyorum.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!