Murat Bölükbaşı yazdı…
Fenerbahçe, bu akşam Şükrü Saraçoğlu stadında ağırladığı Hatayspor’u net bir skorla 2-0 yendi. Slavia Prag maçında sahada olan Szalai, Sosa, Kim Min- Jae, Valencia, Pelkas sahada değildi. Slavia maçında 7 yabancıyla sahada olan Fenerbahçe, Hatayspor karşısında 5 yabancıyla sahada yerini almıştı. Fenerbahçe Teknik direktörü İsmail Kartal, sahaya yerli ağırlıklı bir kadroyla çıkarak bir önceki yazıma destek olan, riski yüksek olsa da, ‘’Battı balık yan gider’’ haleti ruhiyesiyle bir karar alıyordu… Sol bekte sahaya sürdüğü 19 yaşındaki Çağatay Kurukalıp ve Orta sahada görev verdiği 16 yaşındaki Arda Güler adeta ‘’ Türk gencine güvenin, sizi mahcup etmeyiz’’ kalitesinde ve öz güveniyle oynadıkları futbolla anlatmak ve haykırmak istediklerimizin pratiğini sahaya yansıtarak, kaybolmakta olan umudumuzu ve ümidimizi filizlendiriyordu… Öyle ya! Yabancı oyuncu bana Avrupa liginde lazım. Eğer o ligde senden daha düşük seviyede bir ligin temsilcisine sahada rezil oluyorsan, ‘’Türk liginde oynasan ne olur oynamasan ne olur!’’
Sorarım size! UEFA ülkeler sıralamasında 22 sıraya gerilemedik mi? Milli takımlar seviyesinde UEFA Ulusal liginde 3.lige düşmedik mi? Şampiyonlar liginde lig Şampiyonumuz bile Şampiyonlar ligi bileti için eleme turu oynamayacak mı? Kulüplerimiz bol kepçe kalitesiz yabancı oyuncu transferleriyle batmadı mı? UEFA da en fazla sayıdaki ihtilaflı dosya bizim değil mi?.. Ligimiz, geçmişte daha az sayıda yabancı oyuncuyla oynarken, yayın gelirimiz 500 milyon dolar değil miydi? Biz, bu bol zayıflı karneyi 14 yabancı uygulaması yüzünden almadık mı?
16 ve 19 yaşındaki bu iki çocuk, ‘’ben ölüyorum, ne olur beni kurtarın’’ diyen Türk futbolu için, oynadıkları futbolla umut oldu, can simidi oldu. Kurtuluşun alt yapı yatırımlarında ve kaynak üretiminde olduğunu bas bas bağıran ve ilk onbir’de sahaya çıktıkları maçta tribünlere ‘’Arda Arda’’ diye tezahürat yaptırma becerisini gösteren bu iki çocuk, umarım Türk futbolunu yönetenleri silkeler ve kendine getirir. İşin doğrusu onlar, kendine gelmese de, Futbol ekonomisinin reel gerçekleri herkesi kendine getirecektir.
Etrafınızda hala Türk futbolunun kalitesinin sınırsız yabancı oyuncu kontenjanıyla artacağını, uluslararası kulüp ve Milli takımlar başarısının yükseleceğini söyleyen ‘’futbol duayeni’’ Gazeteciler, TV yorumcuları Kulüp başkanı, Teknik adamlar varsa, bilin ki, ya futbolu ve futbolun üretim politikasını bilmiyorlar, ya da bu ekonomiden ciddi kişisel kazanç sağlıyorlar! ‘’Takke düştü kel göründü!’’ Ne sizin Kandıracak gücünüz ve sözünüz, ne de ülkenin ve futbol sektörünün kanacak gücü ve ekonomisi kaldı.
14 yabancı izni nasıl bir futbol gelişim planı ve stratejisi çerçevesinde alındı? Dahası, bu izini verenlerin futbol için faydalı bir plan yapabilecek birikim niyet ve yetenekleri var mıydı? Böyle bir izin verildikten sonra da, kulüplerin peş peşe, “bir sürü psikolojisi içinde” bu işe batacakları belliydi. İsmail Kartala cesur kararı için teşekkür ederim.
Helal