Murat Bölükbaşı yazdı
Fenerbahçe Trabzonspor maçında orta hakem Zorbay Küçük’ün VAR’dan verdiği kırmızı kart kararı maçtan sonra BeıN Trio programının hakem yorumcuları Lale Orta, Bülent Yıldırım ve Deniz Çoban tarafından ağır bir şekilde eleştirildi. Onlara göre kırmızı olmayan, Erman Toroğlu hocaya ve bana göre kırmızı kart olan bu pozisyon, Zorbay Hoca’ya maç içinde ve sonrasında zor anlar yaşattı. Benim kırmızı olduğuna dair kanaatimi destekleyen “sağdan oynat, soldan oynat, tekrar oynat, birde arkadan, ama çok yavaş oynat” gibi, görüntülerle bile yorumcu hakemleri farklı düşündürebilen pozisyon yorumları değildi.
VAR Hakemi Mete Kalkavan, Zorbay Hoca’yı pozisyonu izlemeye davet ettiğinde, olayın kahramanı İrfan Can’ı bir telaş aldı! Zorbay hocaya vücut diliyle aleyhinde bir karar vermemesi ve dudak okuyucularına gerek duymadan normal bir insanın bile bakıp anlayacağı “sakın ha” emir kipiyle birkaç kez seslenen İrfan Can, “hocam, aslında ben bir halt ettim. VAR’a gidersen bunun sonucunun ne olacağını çok iyi biliyorum” diyor, VAR’dan gelecek kararı etkilemeye çalışıyordu. Bunun kırmızı olmadığını bilen oyuncu, İrfan Can gibi paniklemez ve hakemin VAR kararını kendinden emin bir şekilde beklerdi. Zorbay Hoca’nın kararını yanlış bulan, bulmak için de, “nedendir bilinmez” kendilerini oldukça zorlayan hakem yorumcuları birazcık futbolcu psikolojisinden anlamış ve oyuncunun hakemle kurmuş olduğu diyaloğa bakmış olsaydı, kararın doğruluğunu görebilirdi… Zorbay Hoca’nın kararı doğruydu. Yanlış olan, gözünün önünde gerçekleşmiş olan tehlikeli müdahalenin neticesi olan kırmızı kart kararını VAR desteğiyle vermiş olmasıydı.
BEŞİKTAŞ’IN YEDİĞİ GOL
Değineceğim ikinci konu Beşiktaş Başakşehirspor maçında sahnelendi. İlk devrenin bitmesine saniyeler kala Beşiktaşlı Welinton sakatlanarak oyundan çıkmak zorunda kaldı. Önder Karaveli Hoca değişikliği devre arasında yapmayı planladı. Maalesef ki, takım bu 30-40 saniyelik zaman diliminde golü kendi kalesinde gördü. Büyük talihsizlik! Maçın devre arasında BıeN sport yorumcusu Teknik Direktör Feyyaz Uçar, “Maç başlar başlamaz 3-4 oyuncunu ısınmaya yollarsın hazır tutmak açısından. Stoper, bek, orta saha, forvet gönderirsin. Welinton’un tedavisi oldu 2-3 dakika. Oyuncuyu hemen sokarsın. Ama Beşiktaş (Önder Karaveli) bunu yapmıyor, yapmadı. Burası Süper lig. Burada saliselerle yarışıyor herkes. Takımını eksik bırakamazsın. Bunun kabul edilebilirliği yok. İnanılır gibi değil” eleştirisinde bulunurken, eski spor spikeri, spor yorumcusu Sözcü Gazetesi Spor Yazarı Ercan Taner “Hatalar İzin Vermedi” başlıklı yazısında Konuyla ilgili, “yedek kulübesi sanki akıl tutulması yaşadı. Stoperin çıkıyor, Necip ısınıyor, nedense oyuna girmiyor. Bu değişikliğin anında yapılmaması kabul edilemez. Bu hata teknik sorumlulara yazar. Gol yenir de böylesi fazla artık!” diyerek faturayı bizzat Önder Hocaya kesiyordu.
Maalesef anlaşılıyor ki, biri teknik direktör, biri spor yazarı iki ünlü futbol insanı ekmek yedikleri futbol oyununun kurallarından habersiz, futbol adına vahim denebilecek bir yorumda bulundular.
Önder Karaveli 5 oyuncu değiştirme hakkının 3 seferde oyunu durdurma şartıyla sınırlı olduğunu biliyor, bu hakkın kaybolmaması için devre arası oyuncu değişikliği yapmayı uygun görüyordu. Tamamen doğru bir karar. Böylece ikinci yarı yapacağı oyuncu değişikliğini kendini baskı altında hissetmeden daha rahat kullanmak istiyordu. Bu kuralı ve teknik Direktörün oyuncu kullanma ve değiştirme stratejisini bilmeden yapılan yorumlar oldukça yanıltıcı ve üzücü oluyor. Bende aynı stratejiyi görev yaptığım Hacettepespor takımında çalışırken uyguladım. İlk devre 4 dakikalık bir zaman dilimini 10 kişi oynadım. Stratejik plan, iki ayrı teknik adam için aynı, fakat biri için sonucu farklı gerçekleşti… Önder Hoca’nın şansızlığı kalesinde golü görüyordu.
Allah tüm iyi niyetli ve dersini iyi çalışan Teknik Adamları, “Ah bir hata yapsa da çaksam” diye pusuda bekleyen, skora dayalı yorum yapan, ama oyun kurallarından bir haber olan futbol yorumcularından korusun.
BU CENAZEYİ KİM KALDIRIR
Yazacak çok şey var. Bunlardan biri de Türkiye’nin dünya çapında hakemi Cüneyt Çakır’la birlikte, 19 süper lig hakeminin görevlerine apar topar son verildi. Neden, niçin ve nasıl soruları askıda bekliyor. Bir diğer gelişme ise Futbol yayın ihalesinin en güçlü firması Dijitürk ihaleden çekildi. Bundan sonra ne olur, bu cenazeyi kim kaldırır, nasıl kaldırır bekleyip göreceğiz. Eğer dönüp bana, “Türk Futbolunun akıbeti ne olacak diye soracak olursanız” cevaben “gözümdeki ışığa bakın” der, sağdan tehlike yaratmadan yavaş yavaş, ince ince devam ederim…
Pozisyon konusunda hiç bir irdeleme, inceleme yok, oyuncunun dudağına bakıyor, gözüne bakıyor, oradan kendine göre sonuç çıkarıyor. Pozisyon ne olursa olsun, “VAR” ya da yok, Fener aleyhine ezbere karar verildiğini artık ilkokul çocukları bile anladı. Böyle bir haber kanalını saplantılarınızı tatmin için kullanmayın.
Pozisyonu hakem irdeliyor ve kararını veriyor. Karar faul ve vardan kırmızı kart. Bunda hem fikiriz diye düşünüyorum. Teknik adam gözü, konuları farklı açılardan değerlendirme kabiliyetine sahiptir. Bunun için uzun yıllar ve mesleki tecrübe gerekir. “Fener aleyhine karar verildiğini ilk okul çocukları bile anladı” derken, üstünüzde bariz fenerbahce forması olduğu anlaşılıyor. Veryansın Haber kanalı değerli bir haber kanalıdır. Sizde bu haber kanalını takip ettiğinize göre değerli bir okuyucusunuz. Yazılarımı takip etmeniz benim için memnuniyet verici, teşekkür ediyorum; lakin siz, yazılarımdan rahatsızlik duyuyorsanız beni takip etmemek en doğal hakkınız. Daha fazlası değil!..
Bana “Sırtınızda Fenerbahçe forması var” diyorsunuz. Pek tabii ki Fenerbahçeliyim. Ancak bir futbolcunun ortamın gerginliği içinde gösterdiği tepkiyi bile delil olarak kullanmanız sizin sırtınıza hangi formayı giydiriyor? Hangi formayı giyerseniz giyin, bu kadar zorlama ve temelsiz bir ifadeyi kullanmayı kendinize nasıl yedirdiniz? O futbolcu haklı da olsa “VAR” dan gelecek kararın aleyhte olacağını zaten biliyordu; (bakınız yukarıdaki yazıda
ilk okul çocukları). Erman Toroğlu ile uyuştuğunuzu yazmanız da Fenerbahçe düşmanlığından prim yapma konumunda olduğunuzu gösteriyor. Türkiye de FB “FETÖ” saldırısına karşı ne bahasına olursa olsun, durmuş ve onu defetmiş tek sivil toplum kuruluşudur. İşte ilk okul çocuklarının dahi ezberlediği şey, bu örgütün FB ye yıllardan beri gerek açık gerekse de kripto elemanları ile, her fırsatta saldırdığıdır. Yazılarınızı okurum ya da okumam, o benim bileceğim bir iş. Sizin işiniz ise objektif ve mantıklı yazı yazmak olmalıdır.
Sizin ki dudak okumadan ziyade niyet okuma olmuş.