Geç gelen ulusal politika ve 27 Mayıs

featured

Mustafa Özgür Sancar yazdı….

Geç gelen doğru politika, bakalım istenilen sonucu verecek mi? Kemal Kılıçdaroğlu ikinci tur öncesi ulusal söylemleri tercih etti. 14 Mayıs’taki ilk tur öncesinde böyle değildi. Anlaştığı reklam şirketleri ve danışmanları kendisini doğru söylem ve ulusal politikadan uzaklaştırdı. Sonuç, şaşırtıcı olmayacak biçimde, hayal kırıklığıydı. Kazanmasını sağlayacak koşulların fazlasıyla varolduğu ilk turda beklenenin altında kaldı.

ANADOLULUNUN KORKUSU

Ben orta Anadoluluyum. Oradaki sıradan insanın, köylünün nasıl düşündüğünü, davrandığını çok iyi biliyorum. ”Onlar teröristlerle geliyorlar, pkk’yı fetö’yü getirecekler” dendiği zaman Anadolu insanı bu korkunun etkisiyle, sığınacağı bir yer arar. İşte bu nedenle sadece bir miting yapan, Sinan Ateş’in öldürülmesiyle sarsılan Mhp, olağan dışı biçimde oylarını arttırdı. Milliyetçi muhafazakâr kitle Mhp’yi, sûni biçimde empoze edilen bu korkunun panzehiri olarak gördüğü için oy verdi. Bu son derece anlaşılır bir sosyolojik durum.

Kılıçdaroğlu bugün olduğu gibi terör örgütüyle kimin masaya oturduğunu, kimin ”açılımlarla” Kürtçü bölücülüğün yolunu açtığını açık ve net biçimde söyleseydi Anadolu insanı tercihini, belki milletvekilliği seçiminde değil; ama büyük olasılıklı Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinden yana kullanacaktı.

Ayrıca Kürtçü, burada Kürt halkını kastetmiyorum, Pkk ve Hdp yöneticilerinin olağan hainliğini bertaraf etmiş olacaktı.

Cengiz Çandar’dan, Sırrı Sakık’a kadar bir dizi Hdplinin, sonra Pkk’nın yöneticilerinin ”Kılıçdaroğlu bizim politikalarımızı kabul ediyor, biz onu destekliyoruz” söylemini boşa çıkartacaktı; çünkü bizzat Kılıçdaroğlu’nun kendisi, bunların söylemlerinin rakibine hizmet ettiğini, kendisini aşağıya çekmeyi amaçladığını söyledi, ki bu su götürmez bir gerçek. Bunlar Kılıçdaroğlu’nu sabote ettiler.

TÜRKİYE BAYRAĞI DENMEZ, TÜRK BAYRAĞI DENİR

Kılıçdaroğlu, Cumhuriyetimizin kurucu partisi CHP’yi özüne, Altı Ok’a döndürme kararlılığını göstermeliydi. Son televizyon programında, isabetli biçimde vurguladığı gibi, ”Türkiye bayrağı denmez, Türk bayrağı” denir demeliydi. Ülkemize 180 milyar dolara mâl olan, demografik yapıyı ve güvenliği tehdit eden kaçak ve sığınmacıların gönderilmesi ile ilgili kararlılığını çok daha anlaşılır biçimde ve ön plana çıkartarak söylemeliydi.

Tüm bunları şimdi yapıyor ve söylüyor; geç de olsa doğru yapıyor, artık ilk tur öncesine bakmamak gerekir; çünkü ikinci tur arifesinde bunu yapmak hatayı tekrarlamak anlamına gelir.

Türkiye’yi Altı Ok’ta ifadesini bulan ulusal politikalar kurtarır. Anti emperyalist, devletçi ve halkçı bir hükümet modeli biricik çıkış yolu. Seçimi kazanırsa Kılıçdaroğlu’nun, sürdürülebilir bir hükümet modeli kurması için zorunlu biçimde izleyeceği yoldur Altı Ok.  Bu program her etnik kökenden Türk yurttaşını kucaklar, Atatürk’ün bölge merkezli, barışçıl dış politikası doğrultusunda ülkenin önünü açar.

27 MAYIS VE DÜNYANIN EN DEMOKRATİK ANAYASASI

Tam 63 yıl önce Türk Silahlı Kuvvetleri’nde genç subaylar silahlı kuvvetler tarihinde bir ilki gerçekleştirerek, emir komuta silsilesinin tersine bir hareketle, Amerikancı ve anti demokratik ”Demokrat Parti” iktidarına son verdi.

Ben darbelere karşıyım. 27 Mayıs 1960 harekâtı, 12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı darbelerinden farklıdır. Belki devrim şeklinde tanımlanamaz, ama darbe olmadığı kesindir; çünkü darbe demokratik hükümetlere karşı yapılır. Oysa Adnan Menderes başbakanlığındaki hükümet ülkeyi ”Vatan Cephesi” marifetiyle ikiye bölmeye kalkmış, basın ve demokratik kitle örgütleri üzerinde çok ağır baskı koşulları oluşturmuş, buna ek olarak işçi, emekçi, köylü ve geniş çalışan kesimler ağır ekonomik koşullar altında ezilmiştir. Yolsuzluk ve yozlaşma hat safhaya ulaşmış, ortaçağ artığı feodal aşiret reisleri ile laiklik ve Cumhuriyet düşmanı tarikatlara yol verilmiştir. Tüm toplumu etkileyen ağır baskıya karşı başta üniversite öğretim üyeleri olmak üzere, öğrenciler, çalışanlar ve demokratik kitle örgütleri protesto gösterileri düzenlemiş, hükümetin değiştirilmesi konusunda bir büyük toplumsal talep ortaya çıkmıştı. Halk demokrasi istiyordu.

Bu koşullarda harekete geçen genç subaylar, demokrasiyi ortadan kaldıran Demokrat Parti’yi hükümetine son verdi, fakat iktidar olma iddiasında bulunmadı. Ülkenin kısa zamanda istikrara kavuşması için gerekli düzenlemeler yapıldıktan sonra, yönetimin sivil iktidara devredileceğini ilân etti. Başbakan Adnan Menderes ile iç işleri ve dış işleri bakanlarının idam edilmesini asla doğru bulmuyorum. İdamlar geriye dönüşü imkânsız, tarihî hatalardır.

Diğer taraftan 27 Mayıs sonrası yapılan 1961 Anayasası dünyanın en demokratik anayasalarından bir tanesidir. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi güçlü biçimde vurgulandı. Bu anayasa sayesinde sendika ve demokratik kitle örgütleri yaygın biçimde örgütlenme şansı buldu, sol partiler gelişti. Temel hak ve özgürlükler ayrıntılı olarak düzenlendi. Başlangıç metniyle Cumhuriyet ve cumhuriyetin temel ilkeleri ön plana çıkartıldı.

27 Mayıs ve 1961 Anayasası, Türkiye’nin yüzünü yeniden Cumhuriyet Devrimleri’ne dönmesini sağladı.

Bugünün en önemli görevi Cumhuriyeti kurtarmak ve Cumhuriyet Devrimleri’ni tamamlamaktır.

Geç gelen ulusal politika ve 27 Mayıs

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!