Araştırmacı yazar Mehmet Kenan Yelken ile Göbeklitepe üzerine gerçekleştirdiği son araştırmalarını, kayda alınmayan kazı çalışmalarını ve kaybolan heykeli konuştuk.
VERYANSIN TV
Mehmet Kenan Yelken uzun bir süredir Göbeklitepe konusunda çalışmalar yapan bir araştırmacı-yazar. Kendisi ile Veryansın TV’deki programlarıyla tanıdık.
Yelken, araştırma sonuçlarını önce www.kenanyelken.com adlı internet sitesine yayınlamaya başladı. Daha sonra da bu çalışmalarını, daha geniş kitlelere ulaştırmak için “Her Yönü İle Göbeklitepe” isimli kitabında topladı. Devamında da “Tengricilik mi, Şamanizm mi? Türklerin Kadim İnancı” adlı kitabını okurlarıyla buluşturdu. Hali hazırda araştırmalarına devam ediyor ve Göbeklitepe konusunda konferanslar vererek, ulaştığı bilgileri ve yorumlarını Türk halkına aktarmaya çalışıyor.
Sayın Yelken ile sohbet ederken yaşadığı bir olayı anlatı ve bize çok ilginç geldi. Bu nedenle sizlerle paylaşmak istedik. Şimdi Mehmet Kenan Yelken’e kulak verelim:
GÖBEKLİTEPE’NİN ‘KAYIP’ YILLARI
“Tabiidir ki, Göbeklitepe’yi araştırmak sürekliliği olan bir faaliyettir; mitoloji, kozmoloji, kültür ve inanç boyutlarında çeşitli disiplinler kapsamında ele alınması ve devam ettirilmesi gerekir.
Ben de bu düşünce ile araştırmalarımı daha da genişletmek için Göbeklitepe’ye ait “Kazı Raporları”nı incelemek istedim. Bu maksatla da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün https://kvmgm.ktb.gov.tr/ internet sitesinde bulunan Göbeklitepe Kazı Sonuç Toplantı Tutanakları’na ulaşmaya çalıştım.
Ancak Göbeklitepe’nin 1995 yılından beri kazılmakta olduğunu bilmemize rağmen söz konusu internet sitesinde;
– 2004-2005-2006-2007-2008-2009-2010-20111-2012 yıllarına ait Kazı Raporlarının olduğunu,
– Ancak 1995-1996-1997-1998-1999-2000-2001-2002-2003-2013-2014-2015-2016-2017-2018 ve 2019 yıllarına ait raporların yer almadığını gördüm.
Söz konusu internet sitesinde yer almayan kazı raporlarını, araştırmalarımda kullanmak üzere, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne 13 Ocak 2020 tarihinde elektronik posta yolu ile müracaat ettiysem de, bir cevap alamadım.
Bunun üzerine, https://kvmgm.ktb.gov.tr/ internet sitesinde yer almayan Göbekli Tepe Kazı Raporların birer kopyasının tarafıma verilmesini, bu mümkün olmaz ise raporların bulunduğu yerde incelemem için gerekli iznin verilmesini bir dilekçe ile 07 Şubat 2020 tarihinde Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nden talep ettim. Dilekçem 65537 kayıt numarası ile işleme alındı.
Talebime 20 02 2020 tarihinde yazılı bir cevap verildi. Cevabi yazıda;
– 1995-1996-1997-1998-1999-2000-2001-2002-2003-2013-2014-2015-2016-2017-2018-2019 yıllarında Göbeklitepe Ören yerinde Şanlıurfa Müze Müdürlüğü Başkanlığında temizlik, koruma, onarım, çevre düzenlemesi, çatı yapımı, karşılama merkezi çalışmalarının gerçekleştirildiği,
– Bu yıllarda herhangi bir kazı çalışmasının gerçekleştirilmediği,
– Bu nedenle kazı sonuç raporlarının olmadığı ve dolayısı ile yayımlanmadığı,
– Bundan dolayı da tarafıma verilecek bir raporun söz konusu olmadığı,
– Ayrıca raporların tarafıma verilmesinin veya bulunduğu yerde tarafımdan incelenmesinin uygun bulunmadığı belirtiliyordu.
Bunları okuyunca gözlerime inanamadım, tekrar ve tekrar okudum. Yazıda özetle 1995 yılında beri 25 yıldır kazı çalışmalarının yapıldığı bilinen Göbeklitepe’de sadece 2004-2012 yılları arasında yani sadece 9 yıl kazı yapıldığı, kalan 16 yıl ise kazı yapılmayarak idari faaliyetlerle uğraşıldığı belirtiliyordu. Bu açıklama gerçekten çok ilginçti.
Hem 16 yıla ait raporların (kazı yapılmadığı için) düzenlenmediğinin söylenmesi hem de bu raporları incelememin uygun olmadığının belirtilmesi bir çelişki değil midir?
Göbeklitepe’de kazı yapılan tarihler konusu teyit ettirmek için konuyu, kazılara katılmış olan bir arkeoloğa aktardım ve aldığım cevap “1995-2014 yılları arasına Göbeklitepe’de kazılara ara verilmeden devam edildi” şeklinde oldu.
Ayrıca yine çok önemli bir belge olarak, 2000 yılında Klaus Schmidt tarafından kaleme alınmış olan ve 1995-1999 yılları arasında yapılan kazılar hakkındaki bilgileri içeren bir rapor, internette birçok sitede yer almaktadır.
Zaten böyle olmasa, günümüzden 12.000 yıl öncesine ait olan o muazzam eserlerin bu şekilde ortaya çıkarılması, konu hakkında bir çok kişinin yapılan kazıları esas alarak Göbeklitepe hakkında çeşitli çalışmalar yapması ve eserler yayımlaması, 1995 yılından itibaren bir kalp krizi neticesinde vefat ettiği 2014 yılına kadar 20 yıl süre ile Göbeklitepe Kazı Başkanı olarak görev yapan Alman arkeolog Prof. Dr. Klaus Schmidt’in “Taş Çağı Avcılarının Gizemli Kutsal Alanı Göbeklitepe En Eski Tapınağı Yapanlar” adlı kitabını yazması, kitabın 2006 yılında yayınlanması ve bu sürede ele geçen buluntular hakkında detaylı açıklamalarda bulunması mümkün olabilir miydi?
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün dilekçeme verdiği bu cevapları anlayabilmiş değilim.”
İşte durum budur sayın okuyucular..
Daha önceden edindiğimiz Göbeklitepe hakkındaki bilgiler ile, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından Sayın Yelken’in dilekçesine verilen cevapları bir araya getirdiğimizde aklımıza birçok soru geliyor:
1. Bakanlığın söz konusu dilekçeye verdiği cevabi yazıda yer alan bilgiler gerçekten doğru mudur? Yoksa yanlışlıkla mı böyle bir cevap verilmiştir?
2. Göbekli Tepe’nin 1995’den itibaren aralıksız 25 yıldır kazılmakta olduğu bilinmesine rağmen, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü 1995-1996-1997-1998-1999-2000-2001-2002-2003-2013-2014-2015-2016-2017-2018-2019 yıllarında 16 yıl boyunca kazı yapılmadığını neden ve neye dayanarak söylüyor?
3. Bakanlığın bu ifadesini, Göbeklitepe kazılarını yapan ve bu konuda yetkilendirilmiş olan Alman Arkeoloji Enstitüsü kabul ediyor ve doğruluğunu teyit ediyor mu?
4. Eğer Göbeklitepe’deki kazılara ilk olarak 2004 yılında başlanmış ise, 20 yıl boyunca Göbeklitepe Kazı Başkanı olarak görev yapan Klaus Schmidt, 2006 yılında yayınlanan (dolayısı ile daha önceden kaleme almaya başlamış olması gereken) söz konusu kitabını nasıl yazdı?
5. Zamanın Göbekli Tepe Kazı Başkanı Klaus SCHMIDT, Sayın YELKEN’in dilekçesine verilen cevapta Genel Müdürlük tarafından kazı yapılmadığı belirtilen yıllardan bazılarına ait Kazı Raporu’nu nasıl yazabildi?
6. Madem 16 yıl kazıl yapılmadı ve bu nedenle kazı raporları yok ise, “olmayan raporların” Sayın Yelken’e verilmemesi veya bulunduğu yerde kendisi tarafından incelenmesinin uygun bulunmaması ne anlama geliyor?
***
Bu soruların cevabının ilgili merciler tarafından verilmesinin ve kamuoyunun aydınlatılmasının bir gereklilik olduğunu düşünüyoruz.
GÖBEKLİTEPE’DEN ÇALINAN HEYKEL
TARİHİMİZE BİRLİKTE SAHİP ÇIKALIM
Bu ülke bizim; tarihimiz ve arkeolojik eserlerimiz atalarımızdan bize miras. Bunları korumak ve sahip çıkmak zorundayız.
Her birimiz konuyu sahiplenmeli, takipçisi olmalı ve de olumsuzlukların nedenlerini birlikte sorgulamalıyız.— Mehmet Kenan YELKEN (@kyelken) February 27, 2020
Göbeklitepe hakkında aklımıza takılan sorulardan bazıları da kazı alanından çalınan heykel ile ilgili. Bu konuyu biraz deşmek için sohbetimiz sırasında Sayın Yelken’e sorularımız yönelttik. Kendisinin bu konuyla ilgili olarak anlattıkları gerçekten çok ilginç ve de üzücü:
2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 43’ncü maddesinde “Kültür ve Turizm Bakanlığı adına yapılan kazı, sondaj ve araştırmalara ait bilimsel raporlar, kazı başkanlığınca, yayımlanacak şekilde hazırlanır. Kültür ve Turizm Bakanlığı bunlardan gerekli görülenleri yayımlar.” hükmü bulunmaktadır.
Ben de araştırmalarımı genişletmek için Göbekli Tepe’ye ait Kazı Raporları’nı incelemek istedim. Bu maksatla da T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün https://kvmgm.ktb.gov.tr/ internet sitesinde bulunan ve Bakanlık tarafından yayımlanması uygun görülen Göbekli Tepe Kazı Sonuç Toplantı Tutanakları’na ulaşmaya çalıştım ve 2004-2005-2006-2007-2008-2009-2010-20111-2012 yıllarına ait Göbekli Tepe kazı raporlarını bilgisayarıma indirebildim.
Burada benim için 2010 yılına ait kazı raporu çok önemliydi. Çünkü 2010 yılında Göbeklitepe kazı alanında bir heykel çalınmıştı. Ve raporda bununla ilgili neler yazıldığını merak ediyordum.
Göbeklitepe Kazısı 2010 Yılı Raporu, o zamanki Kazı Başkanı Klaus Schmidt tarafından hazırlanmış ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 23-28 Mayıs 2011 tarihleri arasında Malatya’da düzenlenen Kazı Sonuçları Toplantısı’nda sunulmuştu. Bakanlık da bu raporu “uygun” bularak 33.Kazı Sonuçları Toplantısı 3’ncü Cilt’de 319:339 (dahil) sayfalarda yayınlamıştı.
Söz konusu raporu heyecanla incelemeye başladım, çünkü çalınan heykel ile ilgili bir açıklama olmasını umuyordum… Ancak raporda bu konudan hiç ama hiç bahsedilmiyordu. Bu duruma çok şaşırmıştım. Göbeklitepe kazı alanından bir heykel çalınmıştı ancak Kazı Başkanı’nın T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunduğu raporda bununla ilgili bir açıklama yoktu.
Ancaaaaaak.. raporun sonunda yer alan resimler arasında beni bir sürpriz bekliyordu.
33. Kazı Sonuçları Toplantısı 3’ncü Cilt’in 333’üncü sayfasında yer alan Resim 4’ün açıklamasında şu ifadeler yer alıyordu: “C yapısı, kırmızı nokta ile işaretli alan kuzey duvarı içinden çalınan heykel parçasının konumunu göstermekte”. Yani Kazı Başkanı, çalınan heykele raporunda yer vermişti. Ancak raporun metin bölümünde bununla ilgili bir açıklama yoktu.
Raporun metin kısmında çalınan heykel ile ilgili tek bir satır yer almaz iken, raporun sonunda bununla ilgili resim bulunması gerçekten ilginç geldi bana.
Bu konu ile ilgili olarak Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün internet sayfasında heykele ait resim ve altında sadece şu açıklama bulunuyor: “Yaklaşık 50 cm büyüklüğünde ve 30-40 kg ağırlığında, alt kısmında insan betimlemesi bulunan kireçtaşı heykelin 25.09.2010 gecesi çalındığı öğrenilmiştir.”
Benim edindiğim bilgilere ve basında yer alan haberlere göre;
– Heykel 25.09.2010 tarihinde bulunuyor, bulunduğu gün bir kısmı ortaya çıkartılıyor ve kazıya ertesi gün devam edilmesi için bu hali ile yerinde bırakılıyor. Sabah kazı alanına gelindiğinde heykelin yerinde olmadığı görülüyor; yani o gece çalınıyor heykel.
– T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, bu hırsızlık olayından dolayı kazı yetkisine sahip olan ve dolayısı ile kazı alanı sorumluluğu bulunan Alman Arkeoloji Enstitüsü’ne 150.000 TL. ceza kesiyor, bu para ödeniyor ve olay kapatılıyor.
– Bu 150.000 TL’lik bedeli belirleyen de T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından oluşturulan Takdir Komisyonu.. yani bu ülkenin insanları, 12.000 yıllık bir tarihi eserimizin daha doğrusu atalarımızın bize miras bıraktığı tarihimizin değerini parasal olarak belirleyebilmiş.. ne acı değil mi?
– Bu paha biçilmez tarihi eserimiz, kültürel varlığımız da böylece yok olup gidiyor.. ve heykel henüz bulunabilmiş değil.“
Evet sevgili okuyucular, bu konu gerçekten de ilginç bir durumu ortaya koyuyor ve doğal olarak aklımıza yine birçok soru geliyor.
Amacımız kimseyi suçlamak değil, sadece gerçekleri öğrenmek.. ve bunun için de şu soruları sormak istiyoruz:
1. Çalınan heykelin önemi ve özelliği neydi? Göbekli Tepe hakkında bazı bilinmezleri gün ışığına çıkaracak unsurları mı ihtiva ediyordu? Özellikle baş kısmında var olduğu aşağıdaki resimde görülen ancak tam olarak anlaşılamayan işaret neydi?
2. Göbekli Tepe 2020 Yılı Kazı Raporunun metin kısmında çalınan heykel ile ilgili bir bilgi bulunmaz iken bu hırsızlık olayını net bir şekilde doğrulayan resim, raporda neden var?
Veya şöyle soralım;
Raporda açıklamalı resmi bulunan hırsızlık olayı hakkında raporun metin bölümünde neden tek bir satır bile açıklama yok?
3. Rapor bu hali ile mi Bakanlığa sunuldu? Bakanlık raporu bu şekli ile mi kabul etti? Bundan başka konuyla ilgili verilmiş daha detaylı bir rapor var mıdır?
4. Raporda çalınan heykel ile ilgili bir açıklama vardı da bu açıklama, 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 43’ncü maddesi esas alınarak yayımlanması (kanundaki ifadesi ile) “gerekli” bulunmadı mı? Cevap “evet” ise, neden?
5. Kazı alanının emniyeti neden alınmamıştı? Bunun sorumluluğu kime aitti?
6. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı bu hırsızlık olayı ile detaylı bir soruşturma yaptı mı veya dava açtı mı? Soruşturma veya dava sonucunda ne gibi tespitlere ulaşıldı? Sorumlular kimdir? Sorumlular hakkında tazminat olarak parasal ceza verilmesi dışına işlem yapıldı mı, yapıldı ise bu işlemler nelerdir?
7. Yoksa olay sadece 150.000 TL.lik para cezası ile kapatılmış mıdır? 12.000 yıllık tarihimizin değeri bu mudur?
8. Söz konusu heykele 150.000 TL. değer biçen Takdir Komisyonu, bu bedeli neye göre belirlemiştir? Bu konuda vicdanları rahat mıdır?
8. Bu olaydan sonra, benzer hırsızlık olaylarını önlemek için farklı yasal düzenlemeler yapılmış mıdır, yoksa hala sorumluların, “tazminat” adı altında idari para cezası ödeyerek tarihi eser hırsızlık olaylarından kurtulması mümkün müdür?
9. Heykelin çalındığı 25.09.2010 tarihinden bu yana geçen yaklaşık 9,5 yıllık sürede, bulunması için ne gibi çalışmalarda bulunulmuştur/bulunulmaktadır?
10. Bu hırsızlık olayından sonra Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün kazı yetkisi neden düzenli olarak uzatılmaktadır? Başka bir heykelin çalınmayacağına veya yok edilmeyeceğine nasıl güvenilmektedir? Varsa buna dair alınan önlemler nelerdir?
11. Bakanlık, Alman Arkeoloji Enstitüsü tarafından Göbekli Tepe’nin diğer alanlarında yapılan kazılardan ne kadar bilgi sahibidir? O alanlarda ortaya çıkarılan eserlerin koruması nasıl sağlanmaktadır? Buna ait Bakanlık tarafından günlük kontrol yapılmakta mıdır ve envanter tutulmakta mıdır? Yoksa her şey Alman Arkeoloji Enstitüsü’nün kontrolü ve inisiyatifi altında mıdır?
…
gibi aklımıza takılan birçok soru var.
Anavatanımız Anadolu’da bulunan, atalarımızdan bize miras kalan ve bu topraklara ait olan Göbekli Tepe gibi, insanlık tarihini değiştiren ve bir benzeri daha olmayan muazzam bir tarih öncesi yapıya sahip çıkmak, gerçekleri öğrenmek istemek, tarihi eserlerimize sahip çıkmak ve onları korumak için alınmış olan yasal tedbirlerin yeterliliğini sorgulamak, adları saymakla bitmeyecek yağmalanan arkeolojik alanlarımızda yaşananlardan ders çıkararak bu gibi olayların tekrarlanmasının önüne geçmeye çalışmak, benzer olayları engellemek için kamuoyunda bilinç oluşturmak, bu hususları sağlamak için de yukarıdaki soruları sormak ve ilgililerden cevaplarını beklemek en doğal hakkımızdır diye düşünüyoruz.
Not:
Haberimizin yayınlanmasının ardından Mehmet Kenan Yelken’den gelen açıklama:
“T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün tarafıma yaptığı davet üzerine bugün, yukarıda yer alan Göbekli Tepe kazı raporları ve Göbekli Tepe’den çalınan heykel konularında, yetkililer ile 2 saati aşkın bir toplantı yaptık. Amacımın sadece, Türk halkına doğruları açıklamak ve aynı zamanda devletin bana sağlayacağı olanaklar yolu ile de belgeleri inceleyerek spekülasyon yaratacak yorumları engellemek olduğunu ifade ettim. Yetkililer konuya olumlu ve çözüm odaklı yaklaştılar, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ile irtibata geçerek, soruların cevaplanması için mümkün olan en üst düzeyde yardıma hazır olduklarını ifade ettiler. Bu yaklaşım için kendilerine teşekkür ediyorum. Hep birlikte verilecek cevabı bekleyeceğiz. Saygılarımla.”
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün tarafıma yaptığı davet üzerine bugün (03.Mart.2020), yukarıda yer alan Göbekli Tepe kazı raporları ve Göbekli Tepe’den çalınan heykel konularında, yetkililer ile 2 saati aşkın bir toplantı yaptık. Amacımın sadece, Türk halkına doğruları açıklamak ve aynı zamanda devletin bana sağlayacağı olanaklar yolu ile de belgeleri inceleyerek spekülasyon yaratacak yorumları engellemek olduğunu ifade ettim. Yetkililer konuya olumlu ve çözüm odaklı yaklaştılar, Şanlıurfa Müze Müdürlüğü ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ile irtibata geçerek, soruların cevaplanması için mümkün olan en üst düzeyde yardıma hazır olduklarını ifade ettiler. Bu yaklaşım için kendilerine teşekkür ediyorum. Hep birlikte verilecek cevabı bekleyeceğiz. Saygılarımla.
Deveye sormuşlar boynun neden eğri diye, nerem doğru ki ? diye cevaplamış derler. Her toplumun uygarlıklar yarattığı Anadolu coğrafyasında bırakın uygarlığı, çoğu zaman muz cumhuriyetlerini aratacak uygulamalara şahit oluyoruz. Genç bir kızımız da Gaziantep te yaklaşık 150 adet noksan olan zimmeti alması için yapılan baskı sonucu intihar etmişti. Daha neler duyuyoruz, tanık oluyoruz. Yazık çok yazık. https://www.birgun.net/haber/arkeolog-merve-kacmis-mobbing-sonucu-intihar-etti-iddiasi-284253