‘Hahamlarla görüşmeler yapıyorduk’

featured

Adnan Oktar organize suç örgütü davasında ifade veren itirafçı tutuksuz sanık B.A, Oktar’ın ‘uluğ emir’ olarak bilindiğini söyledi. Sanık A.R.E de, hahamlarla görüşmeler yaptıklarını belirterek, ‘Görüşülen hahamlar genellikle kurtarıcı, mesih beklentisi olan maşiah inançlı hahamlardı. Bu hahamlarla kurtarıcının gelmesini çabuklaştırmak için neler yapılabileceği gibi konular konuşulurdu’ dedi.

Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik, aralarında örgütün elebaşı Adnan Oktar’ın da bulunduğu 73’ü tutuklu 226 sanığın yargılandığı davada itirafçı tutuksuz sanıkların ifadelerinin alınmasına devam edildi.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki salonda yapılan duruşmaya, 3 tutuksuz sanık ile bazı müştekiler ve taraf avukatları katıldı.

Duruşmada, ilk olarak, soruşturma aşamasında etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak tahliye edilen tutuksuz sanık A.R.E. savunma yaptı.

‘DEVLET BÜYÜKLERİNE MEKTUPLAR YAZIN’ TALİMATI

Sanık A.R.E, tutuklandıklarında örgüt elebaşı Adnan Oktar ile birlikte cezaevine götürüldüğünü belirterek, Oktar’ın yolda, “Kur’an hafızı olun. Devlet büyüklerine bizim masumiyetimizi belirten mektuplar yazın. Birbirinizle irtibatı koparmayın. Aranızda mektuplaşın” talimatı verdiğini söyledi.

Örgüt yapılanması ve faaliyetlerine ilişkin bilgi veren A.R.E, Doğa ve İnsan Sağlığı Derneğinin kurucusu olduğunu, okullarda evrim ve kodlama konularında konferanslar verdiğini anlatarak, “Konferanslardan örgüte kız getirmemi istiyorlardı. Direkt söylemiyor ama imasını yapıyorlardı. ‘Ne çocuk ne kız geliyor okullardan.’ diyorlardı. Ben ise eğitimci olduğumu, kimseyi getirmeyeceğimi söylüyordum. Bir süre sonra da bu imalarını kestiler. Beni örgütte itaatsiz olarak görürlerdi. Daha sormadılar. Örgütte en bilinen özelliğim kızlardan uzak durmamdı.” diye konuştu.

HAHAMLARLA GÖRÜŞMELER

Sanık A.R.E, hahamlarla görüşmeler yaptıklarını belirterek, “Görüşülen hahamlar genellikle kurtarıcı, mesih beklentisi olan maşiah inançlı hahamlardı. Bu hahamlarla kurtarıcının gelmesini çabuklaştırmak için neler yapılabileceği gibi konular konuşulurdu. Hahamlar gariban insanlardı. Buraya gelme paraları bile yoktu. Yol paralarını bile örgüt karşılıyordu.” ifadelerini kullandı.

MÜŞTEKİ AVUKATLARI: BEYANLARI SAMİMİYETSİZ

Müşteki avukatları, sanık A.R.E’nin beyanlarının samimiyetsiz olduğunu, örgüte kız getirmekle görevli olduğunu, HTS verilerine aykırı beyan verdiğini söyleyerek, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmamasını, cinsel suçlar yönünden tutuklanarak cezalandırılmasını talep etti.

‘AYRILANLARA YAPILANLARI GÖRMÜŞTÜM, KORKTUM’

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan tutuksuz sanık avukat C.G, üniversiteden arkadaşı vesilesiyle 2006 yılında örgüte girdiğini, 2013 yılı Eylül ayında bu yapıyla irtibatını tamamen kopardığını ifade etti.

Örgütte herkese bir isim takıldığını, kendisine “Ceycey” kod adı verildiğini aktaran C.G. “Adnan Oktar ile 2008 yılında Dragos malikanesinde tanıştırıldım. Avukat olduğum için örgüt dosyaları bana devredildi. Hukuk imamları da vardı. Bizlerden imzalı boş kağıtlar alındı. Ayrılmaya çalıştığımızda bu kağıtlar hatırlatılırdı. Bu nedenle bir süre konuşamadım. Ayrılanlara yapılanları görmüştüm, korktum.” dedi.

C.G, örgütteki “turnike” sisteminin, kadınları köleleştirmek için yapıldığını, sisteme katılan her kadının bir sorumlusu olduğunu, bu sistem için “yemek yemek”, “tatlı yemek” şifrelerinin kullandığını söyledi.

Örgüte giren çocuklarını kurtarmak isteyen aileleri yıldırmak için hukuki bir sindirme taktiği kullanıldığını dile getiren C.G, “Örgüt üyeleri, aileleri hakkında iftirada bulunurdu. Ben, takip ettiğim davalardaki müvekkilim olan örgüt üyesi bayanlarla göz göze dahi gelmezdim. Adnan Oktar’ın talimatı böyleydi. Eğer kadınlara bakarsanız galiz küfürler ediyordu.” ifadelerini kullandı.

‘SESSİZLİK KURALINA UYDUĞUM İÇİN BAŞIMA BİR ŞEY GELMEDİ’

C.G. örgütten ayrıldıktan sonra evlendiğini ve kendisine yeni bir hayat kurduğunu anlatarak, savunmasında şunları kaydetti:

“3 yaşında bir çocuğum var. Örgütte kalsaydım asla evlenemezdim. Ben ayrıldıktan sonra sessizlik kuralına uyduğum için başıma bir şey gelmedi. Susmak zorundasınız, anneniz, kardeşiniz, karınız var. Yapmışsınız bir hata, bedelini onlara mı ödeteceksiniz? Kendinizi atmışsınız bir belanın içine, susmazsanız çoluğunuz çocuğunuz bedelini ödeyecek. Ayrılmaya karar verince beni geri döndürmeye çalıştılar. Mesajlar attılar, para teklif ettiler, imkanlar sağlamak istediler. Bunların hiçbirini kabul etmedim. Beynimde bitirmiştim. Bayanların ayrılması erkeklerden ziyade çok zor. Bayanlar hapis hayatı yaşıyor.”

‘KIZLARIN GÖZÜ PARAYLA BOYANIYOR’

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanan bir diğer tutuksuz sanık olan B.A. da operasyondan sonra emniyetteki ifadesini örgütün baskısıyla, itirafçı beyanını ise hür iradesiyle verdiğini söyledi.

Sanık B.A, örgüt elebaşının imam olduğunu, örgüt içinde “uluğ emir” olarak bilindiğini, örgüte katıldıktan sonra Oktar’ın talimatları doğrultusunda hareket ettiğini belirterek, şöyle devam etti:

‘AVUKAT VE DOKTORLARA ÖNEM VERİYORDU’

“Şirketler, örgüte infak kazandırmak için kurulmuştur. Adnan Oktar’ın ‘Ticarete atılın.’ talimatıyla şirketler kurulmaya başlanmıştır. Ben örgütün ilk üyelerindenim. 20 senedir nöbet istemi ‘maç’ kod adıyla işler. Turnike sistemine dahil oldum. Bir dönem bunun idareciliğini de yaptım. Kızları itibarsızlaştırmak, evlilik müessesini yıkmak, imama tam itaat için kurulu bir sistem bu. Bunun için kız da getirdim. Kızlar, bu aşamayı geçince kendilerine örgüte getiren kişiyle evleneceğine inandırılıyor. Bu sisteme girmeyen kızlar da oldu, ‘Ben böyle bir şey yapamam.’ deyip gittiler. Kızların gözü parayla, itibarla boyanıyor. Ana amaç, kızları Adnan Oktar’a sunmaktır. Turnikeden geçen Adnan Oktar’ın beğenmediği, çirkin bulduğu kızlar da vardı. Adnan Oktar, güzel olmayan kızların da örgütte kalmasını tercih edebilir. Son dönemde avukat ve doktorlara önem veriliyordu. Örgütün bir doktoru olsun, avukatı olsun diye. Çirkin de olsa her şekilde istifade edilirdi.”

Örgütte herkesin kod adı olduğunu, bunların lakapmış gibi şirin gösterilmeye çalışıldığını, asıl amacın polis dinlemelerinde dikkat çekmemek olduğunu anlatan B.A, “Adnan Oktar, 2015 yılında babamın ne zaman öleceğini, ne zaman miras kalacağını soruyordu. Bunları sorunca ben iyice örgütten uzaklaştım.” dedi.

Duruşmaya yarın sanık savunmalarının alınmasıyla devam edilecek.

‘Hahamlarla görüşmeler yapıyorduk’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!