Bal

‘Her festival yerli filmlere ağırlık vermek zorunda’

featured

56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Boyacıoğlu, ‘Her festival kendi ülkesinin filmlerine ağırlık vermek zorunda.’ dedi. Boyacıoğlu, “Artık Fransız sinemasının Cannes’daki görünürlüğü inanılmaz derecede artıyor. Aynı şekilde Berlin’de de görünür bir şekilde Alman sineması artıyor.” ifadelerini kullandı.

56. Antalya Altın Portakal Film Festivali Yönetmeni Ahmet Boyacıoğlu, 33 yıldır sinema sektörünün içinde yer aldığını ve yılda yaklaşık 10 uluslararası festival takip ettiğini belirterek, “Biz 2019 yapımı filmler gösteriyoruz hepsi çok yeni. Ulusal yarışmada 10 filmden 8’inin Türkiye ilk gösterimi burada yapıldı. Bunların 6’sının dünya ilk gösterimi burada yapıldı. Birinci planda bu filmlerin hem halkımıza ve Türk basınına hem de yurt dışından gelen konuklara tanıtımına ağırlık veriyoruz. Onun dışında tabii dünya filmleri gösterimimiz, uluslararası yarışmamız var, bence doğrusu budur. Her festival kendi ülkesinin filmlerine ağırlık vermek zorunda.” dedi.

Farklı festivallerde jüri üyeliği yapan ve yazıp yönettiği “Siyah Beyaz” isimli filmi 2010’da sinemaseverlerle buluşturan Boyacıoğlu, 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin açılışına yaklaşık 10 bin kişinin katıldığını söyledi.

Boyacıoğlu, festival filmlerine de ilginin yoğun olduğuna dikkati çekerek, ulusal yarışmaların tekrar başlatılmasının yanı sıra birçok önemli değişiklik yaptıklarını dile getirdi.

FESTİVALDE CİDDİ DÖNÜŞÜM VAR

Festivalin endüstri bölümü Antalya Film Forum’da yaklaşık 90 yabancı katılımcının yer aldığını ve toplamda 450 bin liralık ödül verildiğini aktaran Boyacıoğlu, “Bunları çok önemsiyoruz çünkü hakikaten kentte bir benzeri olmayan ödüller bunlar. Ayrıca bu 90 konuk bu filmleri tanıyor. Bir kısmı dağıtımcı, bir kısmı yapımcı, bir kısmı festival yöneticisi. Yani bu filmlerimizin dünyaya açılması konusunda ciddi bir adım olacak herhalde o konukların burada olması.” diye konuştu.

Boyacıoğlu, 33 yıldır sinema sektörünün içersinde olduğuna işaret ederek, “Birçok festivale gittim, hala da gidiyorum. Yılda yaklaşık 10 festivale jüri üyesi olarak ya da konuk olarak katılıyorum. Artık festivallerin genel yapısı ciddi bir dönüşüm yaşadı.” değerlendirmesinde bulundu.

Festivalde belgesel, kısa ve uzun metraj yeni filmleri, hem Türkiye’deki sinemaseverlere hem de yabancı konuklara tanıtmayı amaçladıklarını vurgulayan Boyacıoğlu, “Artık Fransız sinemasının Cannes’daki görünürlüğü inanılmaz derecede artıyor. Aynı şekilde Berlin’de de görünür bir şekilde Alman sineması artıyor.” ifadelerini kullandı.

YABANCILAR TÜRK FİLMLERİNE BAKIYOR

Ahmet Boyacıoğlu, eskiden filmlere ulaşmanın zor olduğuna değinerek, şöyle devam etti:

“Şimdi birçok şey internette var. Artık çok ünlü bir yönetmenin retrospektifini göstermenin ya da Türk sinema tarihinden diye bir film göstermenin hiçbir anlamı kalmadı, zaten izleyicisi de yok. Şimdi biz 2019 yapımı filmler gösteriyoruz hepsi çok yeni. Ulusal yarışmada 10 filmden 8’inin Türkiye’deki ilk gösterimi burada yapıldı. Bunların 6’sının dünya ilk gösterimi burada yapıldı, -ikisi yurtdışında daha önce başka festivallerde gösterilmişti ama buraya geldiler-, birinci planda bu filmlerin hem halkımıza ve Türk basınına hem de yurt dışından gelen konuklara tanıtımına ağırlık veriyoruz.”

Dünyadan da film örneklerinin festival takipçileriyle buluşturulduğunu hatırlatan Boyacıoğlu, “Bence doğrusu budur. Her festival kendi ülkesinin filmlerine ağırlık vermek zorunda. Çünkü ben zaten Cannes’da veya Berlin’de bu filmlerin çoğunu izliyorum. Bir yabancı için Türkiye’ye gelip de Cannes’da, Berlin’de gösterilmiş filmleri izlemenin hiçbir anlamı yok.” yorumunu yaptı.

Boyacıoğlu, yabancı katılımcıların da Türkiye’deki yeni filmlere baktığını ifade ederek, sözlerini şöyle tamamladı:

“Uluslararası yapımlar bence bir festivalin içinde yüzde 30-40’lık bir bölüm teşkil etse yeter. Çünkü bizim toplam 66 filmimiz var. Bunlardan sadece 20 tanesi uluslararası. Bu da yeterli bence. Çünkü kısa, uzun ya da belgesel olsun, birinci görevimiz kendi sinemamızı hem yurt içinde hem yurt dışında tanıtmak olmalı.”

TOPLAM 66 FİLM GÖSTERİLECEK

İdari direktörlüğünü Cansel Tuncer, sanat yönetmenliğini Başak Emre’nin yaptığı festivalde, 29 ülkeden 69 yönetmenin toplam 66 filmi gösterilecek.

Yönetmen Wolfgang Becker’in başkanlığında, Runar Runarsson, Johanna ter Steege, Ewa Puszczynska ve Jay Jeon’dan oluşan jüri, “Işık, Daha Fazla Işık”, “Geriye Kalanlar”, “Zaman Her Şeyi Siler”, “Çocuklar”, “Şirinin Kalesi”, “Üç Yaz”, “Yalnızca Hayvanlar”, “Nil’in Meryem’i”, “Bir Oğul” ve “Diana B’nin Hatıra Defteri” filmlerinin yer aldığı Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması’nda son değerlendirmeyi yapacak.

“Kronoloji”, “Bozkır”, “Ceviz Ağacı”, “Küçük Şeyler”, “Bilmemek”, “Omar ve Biz”, “Topal Şükran’ın Maceraları”, “Bina”, “Soluk” ve “Aşk, Büyü, vs.” isimli filmlerin finale kaldığı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda ise en iyileri, Zeki Demirkubuz başkanlığında toplanan Emre Erkmen, Latife Tekin, Mert Fırat ve Şebnem Bozoklu’dan oluşan jüri belirleyecek.

Dereceye giren film, yönetmen ve oyunculara 1 milyon 437 bin 500 lira ödülün verileceği 56. Antalya Altın Portakal Film Festivali, kapanış ve ödül töreniyle sona erecek.

‘Her festival yerli filmlere ağırlık vermek zorunda’

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!