Sahte belgelerle profesörlük kadrosuna atandığı ortaya çıkınca tutuklanan Zulâl Atalay Laçin’den itiraf geldi. ‘Pişmanım’ diyen Laçin, savcıya verdiği ifadesinde üniversite diploması, master ve doktora belgelerinin sahte olduğunu anlattı. Laçin’in açık öğretim mezunu olduğu da ortaya çıktı.
Zulâl Atalay Laçin, sahte doçentlik belgesiyle Aksaray Üniversitesi’nin Profesörlük kadrosuna atanmış, yaklaşık 2 hafta sonra bu durum ortaya çıkınca da görevden alınarak tutuklanmıştı. Laçin polis ve savcılıkta verdiği ifadesinde belgelerinin sahte olmadığını ısrarla savunmuş ve kendisine iftira atıldığını iddia etmişti. Laçin’in sadece doçentlik belgesinin değil master ve doktora belgesinin de sahte olduğu ortaya çıkmıştı.
Tek tek ortaya döküldü… Her şeyi sahte çıktı
AÇIK ÖĞRETİM MEZUNUYMUŞ
Yaklaşık bir aydır cezaevinde olan Laçin, geçen hafta avukatları aracılığıyla savcılığa başvurdu ve “Tekrar ifade vermek istiyorum” dedi. Bunun üzerine Laçin’in yeniden ifadesi alındı. Laçin ifadesinde her şeyi anlattı. “ODTÜ mezunu değilim, İngiltere’de master da yapmadım, doçent de değilim” dedi. Hürriyet’ten Musa Kesler’in haberine göre, pişman olduğunu söyleyen Laçin’in Anadolu Üniversitesi’nin Açık Öğretim programı üzerinden iktisat eğitimi aldığı anlaşıldı. Laçin bakıma muhtaç otistik çocuğunun olduğunu da söyledi. Laçin, Aksaray Üniversitesi’ne atandığı süreçle ilgili olarak o ay aldığı maaş da dahil olmak üzere 18 bin liralık zararı da karşıladı.
10 YIL HAPSİ İSTENİYOR
Savcılık bu ifade ve itirafların ardından soruşturmayı tamamladı. Laçin hakkında ‘resmî belgede sahtecilik’ ve ‘nitelikli dolandırıcılık’ suçlamasıyla iddianame hazırlandı. İddianamede indirimlerle birlikte Laçin’in yaklaşık 10 yıla kadar hapsi isteniyor.
Özgüveni takdire değer. Herkesin yapabileceği bir iş değil. Hiçbir özelliği olmadığı halde en üst makamlara getirilen, bakan, başbakan olarak görev yapan kişilerin çoğu da aslında diploma sahibi değildir. Üstelik bunların hemen hepsi vasıfsızdır. MİT bu kişiyi istihbarat elemanı olarak atarsa iyi olur. Bu yetenekte bir kişi bulmak zordur.
Tam Cumhurbaşkanı olacak kadın!..
Bu sahtekar kadın bir başka kadının, bir başka doçentin, bir başka profesörün hayatını çalmadı. Çok kuvvetle muhtemeldir çalıntı sorularla (hırsızlıkla) okullara giren, o okullardan mezun olup şimdilerde öğretim görevlisi, doçent ya da profesörüm diye geçinen gerçek hırsızlarca, onları kandırarak hak etmediği yerlere getirildi. Şimdi soruyorum; bu sahtekar mı suçlu? Onu bu göreve getirenler mi? Bana göre hırsızlık sahtekarlıktan daha büyük suçtur. Hırsız herkesten (hayatını dahil) çalabilir. Sahtekarları bazılarımız fark edebilir.
Profluğu sahte olsada
Genede sonuçta diploması var.
Ekonomiyi ve Ülkeyi batırmadığı müddetçe..