Akşener’in planı… Hükümete gelmek önemli ama iktidar olmak daha önemli

Mustafa Özgür Sancar yazdı...

featured
Çözüm: Kemalist Devrim ve Altıok
Altı Masa ya da Millet İttifakı’ndan Meral Akşener’in ayrılması herkesi şaşırttı; ben de şaşıranlara şaşıyorum. İyi parti ayrılığın ateşini çoktan yakmıştı. Şimdi ortaya çıkan ayrılık kararı, muhalifleri seçimin kaybedilmesi endişesine düşürdü; ama asla bir sürpriz değildi.

AKŞENER’İN ‘KUSURSUZA YAKIN’ PLANI!

Akşener, Ekrem İmamoğlu’na getirilen siyaset yasağından sonra, Saraçhane’de, İmamoğlu’nun elini tutarak, zaten bir ayrılık manifestosu okudu.  Ankara’dan İstanbul’a jet hızıyla geldi, Kemal Kılıçdaroğlu’nun yokluğunda, İmamoğlu’nun etrafında bir bayram havası oluşturdu. Bu, sadece İmamoğlu’na karşı yapılan hukuksuzluğun karşısına dikilmek anlamına gelmiyordu; belki dile getirmedi fakat planını ”kusursuza yakın” biçimde işletti.

Orada toplanan kalabalığa cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’dur mesajını verdi.

İmamoğlu ise hemen hemen her aşamada CHP’nin değil, İYİ Parti’nin üyesiymiş gibi hareket ederek bu planın yürümesini sağladı.

İKTİDAR OLMADAN EGEMEN OLMA ÇABASI

Bana göre, Akşener’nin bu noktada gelebilecek eleştirilere karşı en büyük argümanı, Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanları, sadece CHP’nin değil, ittifakın adaylarıdır sözünde ifadesini buldu. Millet İttifakı’ndan çıktığını açıklarken de aynısını söyledi. Şimdi onları bir yalnızlık dönemi bekliyor. Millet İttifakı’nın içinde olgunlaşıp, güçlenme şansını kaybetmiş gözüküyorlar.

İktidar olmadan, iktidarın egemeni olmaya çalışanların, zorunlu biçimde varacağı sonuç budur.

Kemal Kılıçdaroğlu neden kazanamaz (?). İyi Parti kazanacak adaydan bahsediyor; onlara göre Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş kazanacak aday. Kılıçdaroğlu değil, neden..? Alevi kökeni, kürtçü Hdp ile dirsek temasında olması ve vb… bence mesele Kılıçdaroğlu’nun destek arayışları ya da kişisel özellikleri değil.

İyi Parti yönetiminin temel motivasyonu, Ankara ve İstanbul yerel seçimlerinde oluşan oy potansiyelini adaylar üzerinden, kendine kanalize etme kaygısından ibaret. İyi Parti’nin öncülüğünde Yavaş ya da İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olup kazanırsa, seçim zaferini getiren büyük oy potansiyeli bir sonraki adımda İyi Parti’nin bir numara olmasını sağlayacak. Hesap bu; Kılıçdaroğlu’na amansız biçimde karşı çıkıyor olmalarının nedeni bundan başka bir şey değil. İktidar olmadan en büyük olma çabası.

Hâl böyle olunca mesele gerçekten memleket meselesi mi yoksa siyasi ikbal meselesi mi… ayırt etmek zor değil.

KEMALİST DEVRİM VE ALTIOK

Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazanabilir mi sorusu karmaşık bir cevabı içermiyor. Bundan sonra kurabileceği yeni ittifaka bağlı; örneğin içerisinde Türkiye İşçi Partisi’nin yer aldığı Sol birlik, oy potansiyeli açısından çok verimli gözükmemekle birlikte, bir etkiye sahip olabilir.

Hayatın hiç olmadığı kadar pahalı olması, deprem sonrası ortaya çıkan büyük yıkım, baskı, göçmen sorunu, sıradan sol-sağ ayrımını geçersiz kılan, geniş tabanlı ortak bir tepkiyi beraberinde getirdi. Böylesine geniş bir kitleyi kucaklayabilmenin biricik yolu, sorunlara radikal çözümler üretebildiğiniz ve birleştirici olabildiğinizi göstermekten geçer. Daha da önemlisi Cumhuriyet ve ulus devlete sahip çıkmaktır. Dolayısıyla önemli olan sol ittifak ya da Zafer ve Memleket Partisi’nin temsil ettiği ulusal ittifakın oy potansiyeli değil; seçimde onlara oy vermese bile, sempatiyle bakan kitleyi yakalamaktır. Vatansever olan her kesime ulaşabilmektir.

Elbette ki atılacak adım, kurulacak her yeni birlik temel ilkeler çerçevesinde olmalı.

Türkiye’yi kurtaracak temel program CHP’nin ambleminde yer alıyor. Altıok, en radikal ve özlü çözümleri sunuyor. Ayrıca ulus üst kimliğini ve birleştiriciliği ifade ediyor.

CHP, Cumhuriyetin kurucu partisi. Bu niteliğiyle herkesin partisidir.

Ne var ki çok uzun süredir, özünden uzak bir Cumhuriyet Halk Partisi var. 

Yıllarca dünyayı sömüren ve elde ettiği zenginliklerden halkına pay vererek sosyal demokrasiyi icat eden Batı’da yer alan ”sol parti”ler gibi olmamalı CHP’nin yönelimi.

Bugün Türkiye’nin önündeki tüm ekonomik ve sosyal sorunlar kamucu politikalarla çözülebilir.

Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan borçları öderken bile, yüzde 9’luk bir büyüme yakaladı. Dünya, (1929) Büyük Ekonomik Buhran’la sarsılırken, devletçi ve karma ekonomik sistemle her açıdan kendi kendine yeten bir ülke yaratmıştı. Gelişen ulusal sanayi ile birlikte ihraç eden ülke konumuna gelmiştik. Yani 1933 Türkiyesi bugünün Türkiyesi’nden daha ileriydi.

Bu esaslı gelişmeyi sağlayan biricik program, Kemalist Devrim ve Altıok‘ta ifadesini buluyor.

Hükümete gelmek önemli; ancak iktidar olmak daha önemli; gerçek bir iktidar için Cumhuriyet ve Devrimlere sarılmak gerekiyor.

Akşener’in planı… Hükümete gelmek önemli ama iktidar olmak daha önemli

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!