Konya’da sokak ortasında sevgilisini döven Özgür Duran’ı engel olmak isterken kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle tutuklanan Kadir Şeker, 12.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şeker’in avukatı, “Kadir şimdi olsa ne yaparsın?” sorusuna gencin “Yine yardım ederdim” sözleriyle cevap verdiğini söyledi.
Özgür Duran’ın sevgilisi Ayşe Dırla’yı dövdüğünü görünce olaya müdahale etmek isteyen Kadir Şeker, çıkan arbedede Duran’ı bıçaklayarak öldürdü. Tıp fakültesinde okumak için üniversite sınavına hazırlanan Şeker, ‘kasten adam öldürme’ suçundan yargılandığı 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada önce ömür boyu hapse çarptırıldı. Bu ceza, suçun haksız tahrik altında işlendiği gerekçesiyle önce 15 yıla, Kadir Şeker’in duruşmadaki iyi hali de göz önünde bulundurularak 12,5 yıla indirildi.
‘KARARI İSTİNAF MAHKEMESİNE TAŞIYACAĞIZ’
Kadir Şeker’in yargılanmasında ‘meşru müdafaa sınırının aşılması’ hükmünün uygulanmamasını eleştiren avukatı, Konya Baro Başkanı Mustafa Aladağ, şunları söyledi: “Yeni ceza kanununda yer alan bir hüküm var. Meşru müdafaa sınırının korku, panik, endişe ve heyecanla aşılması diye. Ben bunu soruyorum. Olayımızda şartların tamamı var. Şimdi değil ne zaman uygulayacağız? Ya da hangi şart eksik de biz bu maddeyi değerlendirmeye almadık? Bu noktada çekincelerimiz ve itirazlarımız var. Mahkeme kararını verdi. Biz de derhal gerekçeli kararla beraber istinaf mahkemesine taşıyacağız. Empati yapın, dedik. ‘Kadir Şeker kasten bırakın bir insanı öldürmeyi bir canlıya zarar veremez’ iddiasını savunuyorum, söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim. O nedenle öldürme kastı yok. Olsa olsa yaralama olabilirdi, neticesi ölüm, bunun da hükümleri farklıydı. Eğer uygulansaydı Kadir, tahliye olacaktı. Dolayısıyla savunmamız, meşru müdafaa sınırının aşılması üzerinde yoğunluk kazanacak. Biz bunun için tüm şartların olayımızda var olduğunu düşünüyoruz”‘
‘YİNE YARDIM EDERDİM’
Kadir Şeker ile duruşma öncesi yaptığı görüşmeyi anlatan avukat Aladağ, şöyle konuştu: “Kadir’in her şeye rağmen sağlık durumu iyi. Üzüntülüyüz, kaygılıyız. Ama şunu lütfen bir yere not edelim. ‘Kadir şimdi olsa ne yaparsın?’ dedim. ‘Yine yardım ederdim’ diyor. Bu çok önemli bir cevap. Kadir’i tanımanız anlamında, Kadir’in anlaşılması anlamında çok önemli bir cevap. Lütfen empati yapın. Kadir cani değil, Kadir katil değil. Israrla söylüyorum, sizlerin de tanımasını isterdim. İstinaf mahkemesinde bu savunmamız doğrultusunda en adil, en doğru kararın verileceğinin ümidini taşıyorum. Var gücümüzle mücadele edeceğiz. ‘Yardım ederim, derken birini öldürürüm’ anlaşılmasın”
‘HAKSIZLIĞA TAHAMMÜL EDEMEM’
Gençlerin aktivist yetiştiğini söyleyen av. Aladağ, “Kadir diyor ki ‘Ben haksızlığa tahammül edemem’. Aktivist yetişiyor gençler. ‘Ben haksızlığa tahammül edemem. Kadın ya da erkek önemli değil’ diyor. Burada bir kadın vardı, önemliydi. Ülkenin temel sorunuydu. ‘Ben yine yardım ederim’ diyor. Yaşadığı onca ıstırap ve acıya rağmen ‘Ben yine o haksızlığı bertaraf etmek için elimden geleni yaparım’ diyen 20 yaşında bir Kadir Şeker var” dedi.
‘KAMUOYUNDA KADİR’E YÖNELİK MÜTHİŞ BİR DESTEK VAR’
Kadir Şeker’in kamuoyunda büyük destek gördüğünü, halkın da beklenti içinde olduğunu kaydeden Aladağ, “Bu davanın toplumsal boyutu var. Kamuoyunda Kadir’e yönelik müthiş bir destek var. Kamuoyunun beklentisi var. Vatandaşın isteği sadece Kadir’e adalet. Aksi halde tabii ki mahkemeyi yönlendirecek, baskı yapacak hiç kimse olamaz. Tarafsız, bağımsız hareket edilir. Bırakın husumeti hiç tanımadığı bir insana, bir kadın sesine yürüyen 20 yaşındaki bir delikanlıdan bahsediyoruz. Olaya bu çerçeveden bakmak gerekiyordu. Bu olayın ardından artık şunu söyleyebilir miyiz? Biz kadına şiddet olayını bu ülkede nasıl çözeceğiz? Ya da en aza nasıl indireceğiz? Kadir için tamamen iyi niyetli olarak başladı bu eylem de. Yardım etme gayesiyle başladığı bu eylemde alınan cezanın ardından Kadir ve benzeri delikanlılar, gençler veya vatandaşlarımız benzer hadiselerde hangi tavrı sergileyecek? Bu soruyu kendimize sormamız gerekiyor. Bu çerçevede değerlendirmekte fayda var. Tabi ki saygılıyız, tabi ki sağduyulu yaklaşıyoruz. Sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz; ama kararın çok yerinde ve doğru olmadığını söylemek istiyorum” ifadelerini kullandı.
Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir dedikleri bu olsa gerek??ve bir kadın da katilin annesi olmaktan kurtulmadı mı sizce
yardım etmesine edebilirsin de adamı öldürme, kolluk kuvvetlerine söylersen onlar gereğini yaparlar. sen adalet veya adalet dağıtıcı değilsin. adam öldü ve geri gelmeyecek. haliyle katilsin.
Toplum medya – siyaset – ekonomi üçgeninde öyle travmatize edildi ki, kalbine bıçak saplayarak adam öldürmüş birisinin aldığı ceza neredeyse infial yaratıyor toplumda. Dün bazı televizyon kanallarındaki haber spikerlerinin verilen cezaya “histerik” itirazlarını gördüm. Bu pek modern, kadın hakları savunucusu hanımefendi ve beyefendiler şeriattaki “kısas” veya “el kesme” cezalarına neden burun kıvırıyorlar o zaman? Onlar “Ortaçağ” işi de, sokak ortasında cebinde bıçakla gezip haksız bulduğun bir eylem üzerine adam öldürmek “Modern” işi mi? Üstelik buradaki durum kısas bile değil, şiddete daha büyük bir şiddetle cevap vermek. Demek ki, biz kendimiz olarak bir takım değerler koymayı başaramamışız. Ortak bir algı ve kültür oluşturamamışız. Burada herkes ama herkes suçlu. Toplum, bilinciyle bilinçaltı çatışan histerik bir girdaba yakalanmış. Açıklamaya bakar mısınız? “Şeker” arkadaşımız aktivistmiş, haksızlığa gelemiyormuş. Vah vah, cebinde yaralıyıcı alet taşımak bile kağıt üzerinde suçken, demek silah taşıyan manyakları “aktivist” diyerek aklayacağız, öyle mi? Mafya da aktivist mi bu durumda? Sınır nedir haksızlığa gelememekle, zorbalaşmak arasında?
Kamuoyunun bir katile bu kadar büyük destek vermesini anlayamıyorum. Arkadaşlar, kadına şiddete dur demenin yolu şiddetin çok daha büyük bir şiddetle bastırılması mıdır? Ne demek kalbinden adam bıçaklamak! Adli tıp kuralıdır, suç işlenirken izlenen yöntem cezaya etki eder. Bir insanı kalbinden bıçaklamak “adam öldürmek konusunda” soğukkanlı bir bilinç gerektirir. “Yumruk attım ayırdım, ama adam beyin kanaması geçirdi, bilemedim” demekle bu durum arasında çok büyük fark var. İkincisi, daha önce öldürülen kadınlar üzerinden “müdahale etmeseydi de, ölse miydi kadıncağız” gibi tutarsız bir yaklaşım var. Olması ihtimal bir durum üzerinden adam öldürmek hangi hukuk devletinde indirim alabiliyor?
Herkes kendi yaptığı seçimin sonucuna katlansin bu işlerde es geçilen şey kadinin iki yüzlülüğü. Nice yumuşak başlı ilişkide ısrarlı olmayan modern tipler sap geziyor. Kadınların çoğu daha erkeksi gördüklerinden olsa gerek comarlara meylediyor. Ayrıca sezgi ve zeka bakimindan erkekten ustun olduğu iddia edilen kadınlar saldırgan heriflere karşı nerede konuşup nerede susacaklani ve comarlarin kendilerine zarar verme olasılıkların ne dereceden sonra gerçekleşebileceğini kestiremiyor tahrik ediyorlar çünkü kendileride dişi comarlar.
Eğer Kadir i katil ve suçlu gören mahkeme heyeti, kadın döven Özgür ü haklı buluyor ve kadınlar dovülmeli ve kimse karışmamalı,kurtarmaya çalışmamalı diyor, yada Kadir in dövülen kadınla bir
bundan sonra kimse yardım etmez kimseye