1. Haberler
  2. Analiz
  3. Kıbrıs’ta NATO çözümü mü? (1)

Kıbrıs’ta NATO çözümü mü? (1)

featured

Sabahattin İsmail yazdı…

Gayrı meşru, işgalci Rum yönetimi, silah zoruyla gasp ettiği “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında ve sözüm ona tüm Kıbrıs adına, NATO’ya tam üye olma isteğini ABD/NATO’ya iletti.

Bu acaba aniden akıllarına gelen yeni bir strateji mi, yoksa ABD/NATO’nun kulaklarına fısıldadıkları, bir NATO hedefi mi?

ABD/NATO’nun, aşağıda özetlediğim 70 yıllık Kıbrıs stratejisi, ikinci şıkkın doğru olduğunu gösteriyor.

1954-1974 DÖNEMİNDE ABD STRATEJİSİ

Soğuk savaş döneminde NATO/ABD’nin Kıbrıs stratejisi, adanın Sovyet etkisine girmesini önlemeye yönelikti.

1926’da kurulan Rum Komünist Partisi AKEL, İtalya Komünist Partisi’nden sonra Avrupa’daki en büyük ve en güçlü Komünist partisiydi.

Bugün de SSCB’nin çökmesine ve Komünist Blok’un dağılmasına karşın, Rusya yanlısı AKEL, yüzde 30-35 oy oranı ile aynı gücünü koruyan Avrupa’daki tek partidir.

Soğuk savaş döneminde SSCB’nin tam desteğine sahip olan AKEL’in gücü, ABD/NATO’yu rahatsız etmekteydi.

ABD/NATO’ya göre AKEL’i etkisizleştirmenin ve komünist bloka kaymasını önlemenin en kolay yolu, adanın Yunanistan’a bağlanmasıydı. (ENOSİS)

ABD/NATO, bu nedenle, Kıbrıs Türklerini hiç dikkate almadan, Rum-Yunan ikilisinin, MEGALİ İDEA temelli ENOSİS taleplerine tam destek verdi.

Bu çerçevede, Yunan iç savaşında faşist “X” örgütünün lideri olarak komünistlere karşı savaşan terör lideri Grivas, CIA kontrolündeki Yunan Gladyosu tarafından Enosisçi ve anti komünist EOKA’yı kurmak için adaya gönderildi.

1 Nisan 1955’de bombalar patlatarak faaliyete geçen EOKA’nın, 1955-1959 döneminde öldürdüğü Rum Komünist sayısı, öldürdüğü İngiliz-Türk toplamından fazladır. (400 civarı)

ABD/NATO ‘ya göre, ada NATO üyesi Yunanistan’a bağlanırsa, bir NATO üssü haline gelecek, AKEL, Yunanistan Komünist Partisi ile birleşecek, tüm Yunanistan içinde yüzde 2-3 oy seviyesine düşerek tehlike olmaktan çıkacaktı.

İLK ‘NATO ÇÖZÜMÜ’ GİRİŞİMLERİ

ABD destekli EOKA terörü sürerken, NATO Genel Sekreteri Lord Ismay, 15 Mart 1957’de sorunun çözümü için NATO’nun arabuluculuk yapmasını önerdi.

Bu NATO’nun adaya yönelik stratejisini uygulamak için yaptığı ilk girişimdi.

Bunu NATO’nun 23 Nisan 1958’de sunduğu ve yine Enosis öngören “Spaak Planı” izledi.

Türkiye, bu planı ‘sırtına saplanan bir hançer” olarak niteleyerek reddetti.

24 Nisan 1958’de ise, Yunanistan’ın başvurusu ile toplanan NATO, bir plan üzerinde çalıştı.

18 Aralık 1958’de, NATO Üyeleri Bakanlar Kurulu toplantısında konu yeniden görüşüldü.

1 yıl boyunca konu üzerinde çalışıldıktan sonra, 5 Şubat 1959’da Zürih’te yeniden bir araya gelen NATO üyeleri Türkiye-Yunanistan Dışişleri Bakanları, 11 Şubat 1959’da ABD/NATO’nun da onayladığı, adaya sınırlı bağımsızlık veren Zürih Anlaşması’nı imzaladı.

8 gün sonra, 19 Şubat 1959’da İngiltere’nin de katıldığı Londra Konferansı’nda ise, adaya sınırlı bağımsızlık veren NATO çözümü üzerinde anlaşma sağlanarak Londra Anlaşması imzalandı 1 Ağustos 1960’da ise Zürih ve Londra Anlaşmaları temelinde sınırlı bağımsızlığı olan ve iki eşit, egemen halkın kurucu ortaklığına dayanan Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.

Aynı gün NATO üyesi garantörler Türkiye’nin 650 ve Yunanistan’ın 950 askeri adaya ayak bastı.

Türk ve Yunan subaylarının, NATO standartlarında eğittiği ve %60 Rum, yüzde 40 Türk’ten oluşan 2000 kişilik bir Kıbrıs ordusu oluşturuldu.

Rum ordu mensupları EOKA üyelerinden oluşmaktaydı.

Bir başka deyişle, Kıbrıs Türk Halkının, 1960 öncesinde, Anavatan Türkiye’nin desteğiyle, TMT öncülüğünde Enosis’e karşı verdiği onurlu mücadele, ABD/NATO’nun, ENOSİS planını bozarak, sınırlı da olsa bağımsız bir cumhuriyetin doğmasını sağladı.

Yeni Cumhuriyetin komünist bloğa kaymasını önlemek için 3 NATO üyesi ülke olan İngiltere, Türkiye ve Yunanistan kurulan yeni düzenin hem garantörü, hem de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin müttefiki oldular. Bu çerçevede Garanti ve İttifak Anlaşmaları imzalandı.

Garanti anlaşmasına göre, Enosis ve taksim yasaklanırken, Kıbrıs Cumhuriyeti, “Türkiye ve Yunanistan’ın birlikte üye olmadıkları hiçbir askeri, siyasi, ekonomik, birliğe üye olamayacaktı.

İlaveten dış politika, güvenlik, vergi konularında Türk halkının veto hakkı olacaktı. Yani Rum ortak, onayımızı almadan kendi başına karar alıp uygulayamayacaktı.

Adaya sınırlı bağımsızlık verilirken eski sömürgeci NATO üyesi İngiltere’ye de 2 egemen üs, 33 noktada eğitim, atış, tatbikat alanları, adanın hava sahasını, tüm hava ve deniz limanları ile yollarını sınırsız kullanma ve Trodos Dağı zirvesinde bir istihbarat/gözlem/kontrol radar üssü kurma hakkı verildi.

Böylece SSCB desteğindeki AKEL’in, NATO için yarattığı tehlike ve Kıbrıs’ın Komünist bloka kayma riski kontrol altına alındı. Ada NATO’nun tam kontrolü altına girdi.

ENOSİSÇİLER BEĞENMEDİ

3 yıl yaşayan ortaklık Cumhuriyeti döneminde, yabancı askerlerden ve üslerden arınmış tam bağımsız Kıbrıs sloganını ortaya atan komünist AKEL, büyük bir çelişki içine girerek, ENOSİS’çi Kilise ve Cumhurbaşkanı olan Baş piskopos Makarios ile ittifak yaptı ve ENOSİS’i savunmaya devam etti.

AKEL’in teşviki ile yeni Cumhuriyet, Bandung Konferansı’na katılarak Nasır ve Tito ile birlikte, Bağlantısızlar Hareketi’nin kurucuları arasında yer aldı.

Bu ABD/NATO’yu oldukça rahatsız etti.

Anlaşmalar tarafından yasaklanmasına karşın, Enosis hedefinden vaz geçmeyen, bu nedenle bağımsız Cumhuriyeti savunmayan Makarios, Yunan Generali Karayannis’e EOKA’cılardan oluşan ve Yunanistan tarafından silahlandırılan 5000 kişilik gizli bir anti komünist/Enosis’çi örgüt kurdurdu.

Bu örgüt daha sonra eski EOKA liderlerinden, Cumhuriyetin İçişleri Bakanı Yorgacis’in (kod adı Akritas) liderliğini üstleneceği Akritas örgütüne dönüştü.

Örgütün hazırladığı Akritas Planı’na göre, Türk halkı, 1963 Noeli’nde, 6 saat içinde toplu bir katliamla yok edilecek ve Enosis ilan edilecekti.

ABD/NATO bu hazırlıktan elbette haberdardı. Ne ki ada Yunanistan’a bağlanacağı ve Rum komünistleri de böylece Yunanistan içinde eritileceği için hiçbir önleme girişimi yapmadılar.

CUMHURİYET İŞGAL EDİLDİ

Akritas soykırım planını hayata geçirip Enosis ‘i gerçekleştirmek ve adayı NATO üyesi Yunanistan’a bağlamak için 21 Aralık 1963’de, kurucu Türk ortağa karşı Rum saldırıları başladı

Kıbrıs Türk halkının TMT öncülüğündeki direnişi, Türk savaş uçaklarının Lefkoşa üzerinde alçaktan ihtar uçuşları, Türk donanmasının müdahale için hazırlanması, 1964 ‘de Erenköy’de Rum saldırganların 64 uçağımız tarafından bombalanması, ENOSİS planını akamete uğrattı.

Türk-Yunan savaşının çıkması ve NATO’nun güneydoğu kanadının çökmesi gündeme geldi.

Enosisçiler Adada Türk kanı akıtırken ABD 6. Filosu, Türk müdahalesini ve NATO’nun güneydoğu kanadının çökmesini önlemek için Türk donanmasının önüne geçti.

5 Haziran 1964’de, Başbakan İnönü’ye meşhur “Johnson mektubu” gönderilerek, tehdit ve şantajla Türk müdahalesi önlendi.

Bu arada Küba’da devrim olmuş ve ada komünist bloğa kaymıştı.

Bu, ABD/NATO için Kıbrıs’a yönelik bir kabus yarattı ve “Kıbrıs, Doğu Akdeniz’de ikinci bir Küba olmasın!” stratejisinin üretilmesine neden oldu.

ENOSİS ÖNGÖREN YENİ ABD/NATO PLANLARI GELDİ

ABD/NATO, bu strateji çerçevesinde, 31 Ocak 1964’de, NATO komutanı general Lemnitzer’in adını taşıyan bir plan sundu. Bu plana göre adaya NATO KOMUTASINDA 10 bin kişilik bir NATO “Barış Gücü!” gönderilecekti.

Bu birliğin içinde 1200 ABD askeri de olacaktı.

NATO üyeleri içinden bir arabulucu atanacaktı.

Adadaki Türk, Yunan, İngiliz birlikleri bir İngiliz komutanın emrine girecekti.

Bu kabul edilmeyince, bu kez 12-14 Mayıs 1964’de Lahey’de yapılan NATO Bakanlar Kurulu toplantısında konu görüşüldü. NATO Genel Sekreteri Stikker bir NATO çözümü konusunda çalışmak için görevlendirildi.

Bu arada ABD Dışişleri Bakanı George Ball adaya gelerek yeni bir NATO Planı sundu.

Bu plan kabul edilmeyince, 15 Temmuz 1964’de NATO/ABD tarafından yeni bir Enosis Planı sunuldu.

ABD’li diplomat Dean Acheson’un adıyla anılan bu plana göre, adanın yüzde 5′ ini oluşturan bir bölge NATO üyesi Türkiye’ye egemen üs olarak verilecek, ENOSİS gerçekleşerek ada NATO üyesi Yunanistan’a bağlanacak, Meis adası Türkiye’ye verilecek, Yunan vatandaşı olacak Türklere azınlık hakları tanınacak ve anlaşmayı beğenmeyen Türkler Meis adasına taşınacaktı.

Buna karşı AKEL ve Makarios “Hiçbir ülkeye toprak/üs verilmeden katıksız ve şartsız ENOSİS” stratejisini üretti.

Ve plan, Türkiye’ye egemen üs verilmesini öngördüğü için reddedildi.

Bu kez Ağustos 1964’de yine bir NATO/ABD planı olan ve yine ENOSİS öngören 2. ACHESON PLANI sunuldu.

Bu plana göre Karpaz’da 200 mil karelik bir üs, 50 yıllığına Türkiye ‘ye kiralanacaktı. Üssün batı sınırlarını NATO komutanı Lemnitzer belirleyecekti. (Yani üs egemen olmayacaktı)

Ada Türkleri Yunan vatandaşı olacak ve onlara azınlık hakları verilecekti.

ABD, azınlık haklarının garantörü olacaktı. Türk azınlığından sorumlu yüksek düzeyli bir diplomat atanacaktı.

Rumlar, bu Enosis planını da Türkiye’ye üs verilmesini öngördüğü için reddederken, Türkiye ise üs egemen olmadığı için planı kabul etmedi.

Acheson “Türkiye’nin bunu reddedebileceğini fakat bu takdirde Kıbrıs’ın Komünist Blok’ta yer alacağını” söyleyerek, Enosis planının esas amacını ortaya koymuştu. Sovyet korkusu vererek, Türkiye’nin Enosis’i kabul etmesi istenmekteydi.

Bu arada “İkinci bir Küba” korkusu yaşayan ABD/NATO, AKEL’e ve sözde Komünist tehlikeye karşı, Yunanistan’a yeşil ışık yakarak, tam teçhizatlı 20 bin Yunan askeri ile anti komünist Grivas’ın gizlice adaya çıkarılmasını sağladı.

Ne ki, bunlar Türk halkına saldırdı.

15 Kasım 1967’de Geçitkale Boğaziçi saldırılarından sonra, Türkiye’nin müdahale baskısıyla, bunların 12 bini ve Grivas, adadan çıkarıldı.

NATO/ABD’nin son Enosis girişimi, 15 Temmuz 1974’de anti komünist Yunan Cuntası/EOKA B’ye yaptırdıkları ENOSİS darbesi ile oldu.

Darbede 2000 civarında Rum Komünist ve sosyalist katledildi.

AKEL’in eski Genel Sekreteri Papayuannu’ya göre katledilecek 10 bin Rum komünistinin listesi hazırlandı.

Türkiye müdahale etmeseydi, Kıbrıs Türkleri yanında 10 bin AKEL’ci de katledilecek ve ada Yunanistan’a bağlanacaktı.

Ne ki ortaya çıkan yeni statüko da o dönemki ABD/NATO stratejisine ters değildi.

Enosis olmamıştı ama, adada NATO üyeleri Türkiye, Yunanistan, İngiliz askerleri ve İngiliz üsleri vardı.

Böylece ABD/NATO Kıbrıs’ın ikinci bir Küba olma tehlikesi ortadan kalkmıştı.

Peki şimdi, soğuk savaş bittikten, komünist blok ortadan kalktıktan sonra ve 3 NATO ülkesi askerleri adada varken, ne oldu ki yeni bir NATO çözümü gündeme geldi?

Bunu da gelecek yazımda değerlendireceğim.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!