Murat Şimşek yazdı…
Yıllardır bu iktidar gitsin diye bekleyen bir vatandaş olarak, ilk kez AKP’nin bu kadar gitmeye yakın hatta mahkûm olduğu bir seçime bu kadar heyecansız girdim.
Çünkü AKP’nin gitmemesi için yıllardır elinden geldiğini yapan ana muhalefet bu sefer eski AKP’li ortaklarını da yanına alarak alışılmış hataları tekrar etmeye devam ediyordu. Üstelik bu sefer bunu yaparken kendi seçmenlerini yine “tıpış tıpış” oy vermeye zorlarken, diğer çevrelerle hunharca helalleşip mavi boncuk dağıtıyordu. Sadece Atatürkçü ve milliyetçi hassasiyetteki önemli bir seçmen bloku incitiliyordu.
Nihat Genç’in bir hafta önce başında yazdığı yazısında seçimleri yüzde yüz kazanmanın formülünü açıklamıştı.
AKP’nin affedilmez günahları olan binlerce askerimizin şehit olmasına neden olan “pkk açılımı” ve “devletin fetö’ye teslim edilmesi” altılı masa’nın gündeminde hiç olmadı.
İktidar, tüm olanaklarını kullanarak CHP başta olmak üzere “altılı masa”nın bu örgütlerle olan muhabbetine, bunlarla arasına mesafe koyamamasına dikkat çekerek milliyetçi muhafazakâr seçmeni Cumhur İttifakı’na yönlendiriyordu. MHP’nin ölüsünün bile yüzde 10’un üzerinde oy alması bunun göstergesi. Oysa bu oyu hak edecek hiçbir çabası ve başarısı yok. Sadece karşı taraftaki oluşum sayesinde bu oyları alıyor.
Sayıları milyonları aşan ve bu seçimde oy kullanmaya başlayıp bu doğurganlık oranıyla gelecek seçimlerde belirleyici olacak olan sığınmacılar konusunda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın yıllardır uyarı yaptı ancak konu diğer partilerin gündemine ancak seçim sürecinde geldi.
Millet İttifakı yapılan tüm araştırmalarda Erdoğan karşısında kazanma şansı en düşük aday olan Kılıçdaroğlu’nu aday yaparak Erdoğan’ın istediği zeminde seçime hazırlandı.
Yüzyılın felaketi sayılabilecek depremde yaşanan skandallara rağmen sandıklardan silinmek yerine hâlâ iktidar yarışında olmaları birazda bu toplumun sorgulanması gereken kafa yapısının tezahürü. Halkın cehaleti elbette hafife alınmaz ancak Orta Doğu ülkelerinde bile baskıcı rejimlerin bir bir yıkıldığı ortamda Türkiye gibi büyük bir aydınlanma devriminin üzerine inşa edilen bu ülkede, aşılmayacak engel olmamalıydı.
Toplum eleştirisini başka zaman yaparız, burada asıl değinmek istediğim başlıktan da anlaşılacağı gibi “millet ittifakı”nın ikinci turda oyuna mahkûm olduğu muhalif seçmen.
Şunu da belirmek lazım zaten Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyun önemli bölümü “lanet olsun” denilerek verilen “ilk turda bitirelim” oyları. Yoksa seçmen yine gönlünden geçene “barajlar” yüzünden oy veremedi. Ucube başkanlık sisteminin amacı da toplumu ikiye bölüp ABD tipi bir başkanlık yarışı düzeneği kurmaktı.
Burada iki seçenek dışında kalan Ata İttifakı Adayı Sinan Oğan ve Memleket Partisi Adayı Muharrem İnce, alternatif olarak öne çıktı. İki adayın ortak bir ittifakın adayı olamaması onların eksikliği olsun. Sinan Oğan’ın adaylığına destek vermeyi kabul etmeyen İnce, “Benden bir oy fazla alacağınızı ortaya koyabilir, beni ikna edebilirseniz ben aday olmam, sizin aday olmanızı desteklerim” sözleri gelinen noktada nasıl yanlış seçimler yapıldığının bir örneği. Sinan Oğan ders olacak birçok işe imza attı, imkansızlıklara rağmen vermeyen çok sayıda insanın taktirinin kazandı.
Muharrem İnce ise 40 gündür ucu dışarda FETÖ’cülerin ve pkk yandaşlarının iftiralarıyla uğraşmaktan kendini anlatmaya pek fırsat bulamadı. İşin acı tarafı CHP’li olan ya da sonradan CHP’ye yamanan çok sayıda ünlü isim, sosyal medya hesapları, ‘gazeteci’ bu yalanlara ve iftiralara ortak oldu.
İnce tam bir ay önce “Bu seçimin ikinci tura kalacağı belli, gelin birbirimizi incitmeyelim. İncitmezsek oyları diğer tarafa aktarmak kolay olur. Ama kamplaştırırsak, kutuplaştırırsak zor olur. Ben ısrarla barış eli uzatıyorum” demişti. Bu süreçte ne yazık ki çok incinerek adaylıktan çekildi. Her bir oyun değerli olduğu ikinci turda Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yapıp yapmayacağını göreceğiz.
Yüzde 5‘in üzerinde oy alarak birçok insanı şaşırtan, bana göreyse bu aday seçenekleri arasında çok daha fazla alması gereken Sinan Oğan’a da seçim arifesinde benzer saldırılar başlamıştı. Sinan Oğan’ın haftalar önce yaptığı bir söyleşideki sözleri biçilerek “bakanlık pazarlığı” şeklinde servis edildi. İnce’yi hedef alan operasyon hesapları yine bu olayların arkasındaydı. Sinan Oğan bugün sandıklar açılırken yaptığı Twitter paylaşımında “Muharrem İnce’nin seçimlerden türlü baskılarla el çektirilmesinden sonra son iki gün bize saldırıp bizi haksız yere itham ederek linç girişiminde bulunanların bu siyasal tablodan çıkaracağı çok ders olmalı!” dedi.
Anlık sonuçlarda CHP’nin aldığı oy oranına bakınca Saadet Partisi, Deva, Gelecek, Demokrat Parti gibi sağcı partilerin CHP’ye pek getirisinin olmadığı görülüyor. Buna rağmen CHP listelerinden çok sayıda vekil kazandılar. Hatta Kılıçdaroğlu ikinci turda seçilirse Cumhurbaşkanı yardımcılıkları garanti, bakanlık paylaşımı bile isteyecekler.
CHP yönetimi ise Memleket Partisi, Zafer Partisi, Adalet Partisi gibi Cumhuriyet’in kuruluş ilkelerine bağlılık noktasında şüphe edilmeyecek partilere ittifak dahi teklif etmedi.
Bugüne kadar dışlanan insanlar şimdi seçimlerde kritik pozisyondalar. Daha önce kullanılan dil, yapılan iftiralar Kılıçdaroğlu’nun ikinci turda pahalıya mal olacak mı yoksa bu insanlarla da helalleşilir mi önümüzdeki iki haftada göreceğiz.
