Engin Balım yazdı…
1) Devrik lider Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında son kalan ekibinin üzerinde, 13 senenin metal yorgunluğu varken, Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu, yaşça nispeten çok daha genç bir kadro ile mücadele verdiler.
2) Bu kez Kılıçdaroğlu’nun karşısındaki rakip, uzaktan değil, en yakınından çıktı. Kemal Bey, kendisi ile 13 senedir birebir siyaset yapan, onu ve reflekslerini, zaaflarını, açıklarını, çok iyi bilen bir rakiple mücadele etti.
3) Kılıçdaroğlu, İmamoğlu’ndan kendisine karşı hamle bekliyordu AMA Özel Başta olmak üzere, Bülent Tezcan, Selin Sayek Böke, Muharrem Erkek, Veli Ağbaba, Ali Mahir Başarır gibi, siyasette kendisi ile yükselip var olan isimlerden, böylesi bir çıkışı asla tahmin etmemişti.
4) Kılıçdaroğlu’na karşı darbe, en güvendiği, yıllardır kendi silahlandırdığı, kendisine bağlı nefer olarak gördüğü ALBAYLAR Cuntası misali, genç ekip akadaşlarınca gerçekleşiverdi.
5) Kurultay salonuna ilk girdiğim anda, daha salona iki lider adayı bile gelmemişken, kürsünün sağındaki, İmamoğlu’nun İstanbul’dan doldurduğu tribün, salondaki psikolojik üstünlüğe hakim olmuştu. Art arda açılan, üzerinde çeşitli sloganların bulunduğu devasa pankartlardan tutun, cep telefonları ile yapılan ışık şovlarına, atılan slogan ve hatasız söylenen, sol tandanslı marşlara kadar, profesyonel bir ekip tarafından yönetiliyor gibiydi.
Oysaki platformun solundaki, Kılıçdaroğlu destekçisi tribünlerde, Adana ve Çankaya belediyelerinden getirildiği anlaşılan işçiler ve ruhsuz bazı partililerin sürekli olarak, aynı sloganları sadece bağırarak tekrarladıklarına şahit oldum. Açtıkları büyük bir pankart bile iyi asılmadığından 2-3 dakika içinde yere düşüverdi. ‘Hak hukuk adalet’ ve ‘Halkın umudu Kılıçdaroğlu’ sloganları dışında yeni bir söylemleri, umut verici mesajları yoktu! ‘Asla yalnız yürümeyeceksin’ yazması gereken bir pankart bile, yazım yanlışı ile ‘Asla Yanlız yürümeyeceksin’ diye yazıldığından sosyal medyada alay konusu oldu.
6) Kılıçdaroğlu salona, Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül’ün Şişli belediye başkan adayı olmak isteyen oğlu Abdurrahman Emir Sarıgül ile girince, sosyal medyada ‘babadan oğula saltanat mı olacak’ diye büyük tepki gördü. Yine salonda protokol bölümünde, Mansur Yavaş ve Fethi Yaşar ile yan yana oturan, önceki Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen’in oğlu olan, şimdiki Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in de ateşli şekilde ayağa kalkıp zaman zaman slogan atması da, partililerce çokça konuşuldu.
7) 11 büyükşehir başkanından sadece İstanbul’un desteklediği Özgür Özel’in afişleri, reklamları, Ankara’nın her yerinde asılmışken, Youtube, Facebook’ta her yerden Özel reklam videoları fışkırırken, on adet büyükşehir belediyesinin desteklediği Kılıçdaroğlu’nun ne afişi ne reklamları ne bilboardlarda ne de sosyal medyada yeterince yer almadı.
8) Özel günlerce il örgütlerini, tek tek ayaklarına giderek il ve ilçe kongrelerine katılarak konuşmalar yaparken, Kılıçdaroğlu il başkanlarını ve delegeleri Genel Merkeze kendi ayağına çağırmak sureti ile görüşmeler yaptı.
Kılıçdaroğlu kurmayları soğuk savaş dönemi siyaseti alışkanlıkları yürütmek sureti ile, baskı ile il başkanları, milletvekilleri ve delegeleri sürekli kamuoyuna ‘Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz’ yönünde açıklamalara mecbur etti. Eskiden tutan korkutma yöntemi bu kez yeterli olmadı.
Birçok TV programında canlı yayın konuğu olan Özel’e karşın Kılıçdaroğlu, nasılsa kazanırım modunda çok az gazeteciye konuk oldu.
9) Fatih Altaylı, Uğur Dündar, Fatih Portakal, İsmail Saymaz, Cüneyt Özdemir vs gibi bir çok ünlü gazeteci, programlarında hemen her gün Kılıçdaroğlu’nu tabiri caizse SADDAMlaştırırarak, yerden yere vururken bir tane CHPli makam sahibi isim çıkıp da Kılıçdaroğlu’na hakaret boyutunda eleştirilerde bulunan bu isimlere yönelik iki çift laf etmedi, edemedi.
Oysaki Habertürk’teki basit bir Devlet Bahçeli eleştirisi sonrası MHP kurmayları, günlerce Habertürk’ü basın açıklamaları ile topa tutup bastırmışlardı. Kılıçdaroğlu lehine sosyal medyada atılan tweetlere ne belediye başkanı yaptığı isimler ne de milletvekili yaptığı isimler cevap verme tenezzülünde bile bulunmadılar. İşte tüm bunlar psikolojik üstünlüğü İmamoğlu ve Özel’e geçirdi.
10) Kılıçdaroğlu ve etrafında güç zehirlenmesi yüksekti. Mağlubiyeti hiç ama hiç beklemiyorlardı. Nasılsa delegeleri biz yazdık, kurultayda ezeriz görüşü hakimdi.
11) ‘Milyon dolarlarca teşvik pirimi misali delegelere dağıtıldı’ iddiası çokça konuşuldu. İstanbul belediyesinin kadro ve imkanları Özel’e ayrıldı deniliyor. Doğru veya yanlış bu başka tartışma konusu. Ancak on tane büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyeleri de senin arkandaydı. Muharrem İnce vs aday olduğunda arkasında ne bir tane belediye, ne de TV, gazete imkanı vardı. Rakiplerinin imza toplamasına bile imkan tanımayan Kılıçdaroğlu bu kez 500 üzeri imza ile karşısına dikilen muhaliflerinin hamlesi ile şoka uğradı.
12) İngiltere’den ithal medya patronu Cafer Mahiroğlu’nun satın aldığı HALK TV, Sözcü gazetesi, Sözcü TV, ODATV gibi, T24, Duvar, Diken ve bir çok medya kuruluşunun NAMLUları bu kez, Kemal Kılıçdaroğlu’na dönerken, Kılıçdaroğlu’nu ise Tuncay Özkan’ın kadrolarının yönetiminde körelen KRT, ANKA ajansı, Merdan Yanardağ’ın beceriksiz yönetimindeki Tele1 gibi cılız yayın organları savunmaya çalıştıysa da yetersiz kaldılar.
Eren Erdem, komutasındaki sosyal medya trol orduları da, Murat Ongun güdümündeki bazı Çatı Kulis vs isimli çok takipçili hesapların, iyi ve verimli yönetilmesi sonucunda, Genel Merkez ekiplerinin morallerini düşürmeyi başardılar.
13) İlk başta Kılıçdaroğlu lehine görünen İmamoğlu’nu Divan Başkanı yapma hamlesi, kurultay günü ters tepti. İmamoğlu hiç öfkelenmeden sakin ve başarılı bir şekilde süreci iyi yönetti. Divan Başkanı olarak, söz alan konuşmacıların özenle seçildiği, günler öncesinde planlamalar yapıldığı aşikardı. Söz alan konuşmacıların ağırlıklı bölümü Kılıçdaroğlu’nu çok sert ve başarılı şekilde eleştirdi. Muhaliflerde konuşma yapanların hiçbiri birbirinin tekrarına düşmedi. Farklı konulardan Genel merkezi bombardımana tuttular, etkili de oldu, delegenin havası değişiverdi.
Kılıçdaroğlu lehine söz alanlar ise tribünleri provoke etmeye çalışmaktan öteye gidemediler. Örneğin Ankara İl Başkanı Ümit Erkol, provokatif sert şekilde, el kol hareketleri ile adeta yaygara yaptıysa da, İmamoğlu yerleştirdiği kendi adamlarına basit el işaretleri yapmak sureti ile taraftarlarını dizginlemeyi başardı. Sarıgül’ün Baykal’a karşı aday olduğu 2005’teki 13. olağanüstü kurultaydaki gibi kavga, dövüş, gerilim taktiği için uğraşıldı AMA muhalifler sakin kalmayı başardılar, oyuna gelmediler.
Özel’in konuşma yaptığı sırada, Adana ve Ankara’dan gelen 300-400 kişilik bir grup, dibine kadar yanaşarak, sürekli Özel’in sözünü sloganlarla kesmeye kalksa da, önceden buna hazırlıklı olan Özel, ‘Zeydan abi bir işaretine bakar bize yakışmaz haydi abi lütfen’ diyerek, tahrikleri lehine çevirdi.
14) Özel, yol haritasını anlatan içi dolu veya boş bir kitapçık yayınlamak suretiyle, günler öncesinden delege ve örgütlere bunu yolladı. Konuşması sırasında da kitapçığı, somut bir şeyi elinde sallayarak, dersimi çalıştım ve hazırım diye delegeye yönelik mesajlar içeren, ön seçim sözü, demokratikleşme, örgütlere para yardımı gibi somut sorunlara yönelik konuşurken, Kılıçdaroğlu hançerlendim, hainler vs, değişim isteyenleri değiştireceğim gibi tehdit içerikli konuşma yaptı.
Özel sayıları az da olsa; Yalçın Karatepe, İlhan Uzgel, Yankı Bağcıoğlu gibi yeni yüzleri vitrine koyarak, delegenin aklını çelmeyi başarırken Kılıçdaroğlu vitrine bir tane bile yeni ismi yansıtamadı.
Kılıçdaroğlu ilk turda Özgür Özel’in gerisinde kaldığı an çekilmeli, rakibinin elini kaldırıp, ÖN seçim ve TÜZÜK sözünü tut, bak takipçisi olacağım mesajı vermeliydi. Bana gelen haberler de çekileceği yönündeyken İmambakır Üküş gibi ne idiği belirsiz fanatik hayranlarının bağırıp çağırmaları sonrasında yarışa devam kararı alarak, tarihi bir hata yaptı.
Çok düzgün ve maddeler halinde güzel ve açıklamalı bir yazı olmuş. Elinize sağlık! Güzel e bu şekilde Salı Sallanır programında da böyle bir sunum yapar mısınız lütfen? Bu arada şu ne demek? “ Eren Erdem, komutasındaki sosyal medya trol orduları da, Murat Ongun güdümündeki bazı Çatı Kulis vs isimli çok takipçili hesapların, iyi ve verimli yönetilmesi sonucunda, Genel Merkez ekiplerinin morallerini düşürmeyi başardılar.” yani; Eren Erdem KK hesabına çalışan biri değil mi? Nasıl genel merkezin moralini düşürdü? Tümce çok açık değil. Anlaşılmadı.
KK’nın kendisi tam bir hata. Mutfaktan hiç çıkmaması gerekiyordu.
Teşekkürler Üstad, elinize sağlık ortamı çok güzel anlatmışsınız anladığım kadarıyla ama cehape kamil k.’dan çok çekti. Bizler gibi oy veren salakların acısı da ayrı konu. kamil k. ne hali varsa görsün, hatta mutfaktan hiç çıkmasın :)