kiyafet-ve-carsaflarla-gelen-tehlike_6165_dhaphoto2

Kıyafet ve çarşaflarla gelen tehlike

Uzmanlar son zamanlarda uyuz vakalarının sayısının arttığını belirtiyor. Büyük oranda birebir insan temasıyla bulaşan bu hastalık ortak paylaşımlı kıyafet, çarşaflar ya da mağazalarda denenen kıyafetlerden de bulaşabiliyor.

En belirgin özelliği kaşıntı olan ve son günlerde sayısında ciddi bir artış gözlenen uyuz hastalığıyla  ilgili uyarılarda bulunan Deri ve Zührevi Hastalıklar Derneği Başkanı Prof. Dr. Emine Derviş,  hastalığın birebir insan teması ile bulaştığını belirterek, “Parazitle enfekte  olmuş olan kıyafetlerin veya çarşafların hastalığı bulaştırıcı olabileceğine dair düşünceler var. ‘Mutlaka olacaktır’ diye bir şey yok. Ama elbette dikkat etmekte fayda var” dedi.

Prof. Dr. Derviş, “Gerçekten son zamanlarda uyuz hastalığında artışa dair bize de bilgiler geliyor. Ben kendim de her zamankine göre daha fazla uyuz hastalığı görüyorum. Ve çevrede çalışan, bulunduğu yere göre değişmekle beraber dermatolog arkadaşlarımız günde değişik oranlarda artıştan bahsediyor. Ama tabii Türkiye çapında genel artışın ne boyutta olduğunu veriler birikmedikçe söylemek mümkün değil. Ama klinik pratikte bir artış var gerçekten” ifadelerini kullandı.

MAĞAZALARDA DENEDİĞİNİZ KIYAFETLER YOLUYLA DA BULAŞABİLİR

Mağazalarda denenen kıyafetler yoluyla bile bu hastalığın bulaşma ihtimali olduğunu vurgulayan Derviş, “Uyuz hastalığı bir parazitsel hastalık. Bulaşma şekli birebir insan teması ile oluyor. Elbette kıyafet, çarşaf gibi şeylerin de bulaşmada önemi var. Ancak hiçbir zaman bu birebir insan teması kadar etkili değil. Ortalama olarak kabul edilen şey 15-20 dakika yakın temas.

Bu beraber uyumak, el ele tutuşmak olabilir. Ama bunun dışında parazitle enfekte olmuş olan kıyafetlerin veya çarşafların bulaştırıcı olabileceğine dair düşünceler var. Fakat ‘mutlaka olacaktır’ diye bir şey yok. Ama elbette dikkat etmekte fayda var. Çünkü kıyafet değişimlerinde 15-20 dakikalık bireysel temas söz konusu olmuyor ancak parazitle çok enfeste olmuş bir kıyafet olması lazım. Sizin vücudunuzun onu o anda alabiliyor olması lazım.

Yani olasılık düşük de olsa, hiçbir zaman yok diyemeyiz. Özellikle okul, kışla gibi toplu yaşanılan alanlarda ve bunun dışında ortak paylaşımlarda dikkat etmek lazım. Özellikle kıyafet, yatak gibi paylaşımlarda bulunmamak gerekir. Bunun dışında işin açıkçası alınabilecek pek özel önlem yok. Bulaşmada birey birey temas durumu söz konusu, bunu bilemeyiz” dedi.

EN ÖNEMLİ BELİRTİ KAŞINTI

En önemli belirtisi kaşıntı olan bu hastalığa yakalanan bireylerin doktora başvurması gerektiğini anlatan Prof. Dr. Derviş, “En önemli belirtisi kaşıntıdır. Kaşıntının giderek şiddetlenmesi söz konusudur ve kaşıntının özellikle gece uykuda ve sıcak ortamlarda artması çok çarpıcıdır. Aile içinde bireylerde ya da yakın temasta bulunan kişilerde yine benzer tarzda kaşıntının olması uyarıcı olabilir. Bunun dışında başlıca el bilekleri, parmak aralarında birtakım su kabarcıkları şeklinde belirtiler görülebilir. Kaşıntının genital bölge, karın, göğüs bölgelerinde artması çarpıcı özellikleridir. Bu durumda vatandaşlarımızın bir dermatolog veya aile hekimine başvurmalarını önemli tavsiye ediyoruz” dedi.

YANLIŞ TEDAVİ YÖNTEMLERİ DE HASTALIĞIN ARTIŞ SEBEPLERİNDEN BİRİ

Yanlış ya da eksik uygulanan tedavinin de uyuz hastalığındaki artışa neden olduğunu ifade eden Derviş, “Tedavinin doğru yapılması çok önemli. Özellikle son zamanlarda uyuzun bu kadar artmasında, yanlış tedavi yöntemlerinin uygulanmasının da etkili olduğunu düşünüyoruz. Doğru yapılmama, bir de aile içinde birinde olduğunda herkese tedavi uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu durum artışta önemli bir rol oynadı. Tedavi doğru yapılmadığında o kişi hastalığı taşımaya ve yaymaya devam ediyor. Hastalık sayısındaki artışın tedavi edilemeyen kişilerin sayısının artmasıyla da bağlantılı olabileceğini düşünüyoruz. Mesela şu çok önemli, hastalığı almış olan kişinin kaşıntı olmasa bile tüm vücudunun tedavi edilmesi gerekir. Sadece kaşınan yerlerin değil” şeklinde konuştu.

‘ALDIĞIM KIYAFETLERİ YIKAMADAN GİYİNMİYORUM’

Aldığı kıyafetleri yıkamadan denemediğini anlatan Elif Bekçi, “Ben de hastanede çalışıyorum. Hastaneye her gelen insan uyuz. Mağazalarda kıyafet denemiyorum, hele bu soğuk havalarda hiç denemiyorum. Yani direkt aldığımı eve götürdüğümde yıkayıp o şekilde deniyorum. Alt bedenlerde tabii ki denediğim oluyor ama dikkat etmiyorum pek” ifadelerini kullandı.

‘MAĞAZALARDA DENETİM YAPILMALI’

Mağazalarda denetimlerin yapılması gerektiğini ifade eden Fatma Doğan da, “Aslına bakarsanız genel olarak pek dikkat etmiyoruz. Tabii ki böyle bir durumda denetim uygulanmasını isterim. Aldığımız ürünleri etiketini çıkarttıktan sonra makineden geçirip kullanmalıyız. Çünkü ne kadar etiketli de olsa dış giyim hariç kazak ve tişört gibi ürünler bulaşıcı bir neden olabilir. Bununla ilgili bir denetim olmalı” dedi.

‘KIYAFETLERİ DENEMEDEN SATIN ALIYORUM’

Yeterince hijyenik bulmadığı için kıyafetleri denemeden aldığını anlatan Halime Gargıcılar ise, “Mağazalarda çok hijyen olduğunu düşünmüyorum açıkçası ama ben şahsım adına hiçbir şeyi deneyerek almıyorum. Kendi bedenimi bildiğim için tahminime göre alıyorum ve yıkamadan hiçbir şey giyinmiyorum. Özellikle iç giyimlerde tene değenlerden geçiyordur bence hastalık. Onların da denetilmemesi gerektiğini düşünüyorum. İnsanların bilinçli olması lazım” diye konuştu.

 

Kıyafet ve çarşaflarla gelen tehlike

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!