Rasim Ozan Kütahyalı’nın İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi olduğu dönemde Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün programına katıldığı görüntüler ortaya çıktı. Kütahyalı programda söz alarak AB’nin Kopenhag Kriterleri’ni “tam onayladığını” söylüyor.
VERYANSIN TV
Rasim Ozan Kütahyalı İstanbul Bilgi Üniversitesi öğrencisi olduğu dönemde Avrupa Birliği’nin Kopenhag Kriterleri’ni savunduğu ortaya çıktı.
Kütahyalı’nın Mehmet Ali Birand’ın sunduğu 32. Gün programına katıldığı görüntüler ortaya çıktı.
Görüntülerde Birand’ın “İçinizde Kopenhag kriterlerinin ne olduğunu bilen var mı?“ sorusuna Kütahyalı “AB’nin kendi kurumsal ilkeleri. Siyasi, kültürel ve ekonomik alanda… Ve Türkiye’nin de 2 senedir üzerinde durduğu, devamlı tartıştığı bir şey. Ben okudum da o belgeyi. O belgeyi tam onaylayanlardanım ben. O belgenin bu ülkeye uyması gerektiğini düşünenlerdenim. “ yanıtını veriyor.
İşte o görüntüler:
KOPENHAG KRİTERLERİ NEDİR?
22 Haziran 1993 tarihinde yapılan Kopenhag Zirvesi’nde, Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği’nin genişlemesinin Merkezi Doğu Avrupa Ülkelerini kapsayacağını kabul etmiş ve aynı zamanda adaylık için başvuruda bulunan ülkelerin tam üyeliğe kabul edilmeden önce karşılaması gereken kriterleri de belirlemişti.
Siyasi, ekonomik ve topluluk mevzuatının benimsenmesi olmak üzere üç grupta toplanan kriterler arasında “azınlıklara saygı gösterilmesi ve korunması” da yer alıyor. Söz konusu kriterin PKK’nın siyasi amaçları arasında bulunması, Türkiye’de birçok kesimin tepkisine yol açmıştı.
Hani bazende tesadufun bu kadari olur mu diyor insan. Kureselcilerin ermeni sozde soykirimini dile getirmesi, PKKyi savunmasi icin elinden tutup nobel edebiyat odulu verdirdigi Kureselci libos Orhan Pamuk’un oldugu programi sunan yine kureselcilerin adami Mehmet Ali Birant, yeni yetme kureselci ve acilimci, tuyu daha bitmemis ROK’a mikrofonu uzatiyor. Feto’nunda kureselcilerin kullandiklari aygitlardan biri oldugu ortaya cikmis iken? Ama siz yinede “komplo teorisi” deyiverin ve hep birlikte uyumaya devam edelim.
Kopenhag kriterleri kürt ve alevileri de azınlık kapsamına almayı öngörüyordu. Özerklik yolunu açıyordu.
Vay be tesadüfe bak, son 10-15 yıl ekranda gösterilen yüzler de mi seçilmiş? Anlaşılan sadece dinci tarikatlar değil, küresel medya tarikatı da işi tesadüflere bırakmıyor.Kimbilir daha neler neler önümüze konuyor. Bilim-Filim Kurulu üyeleri? Aman neyse siz yine “Komplo” deyin geçin.
mehmet ali birand’i da yillarca saygin gazeteci diye yedik. Oysaki en buyuk apo sevdalilarindan biri oldugu ortaya cikmisti. Star gazetesindeki yazarlardan birisi ifsa etmisti (uzan donemi), kendiside kabul etmisti o sozleri soyledigini (acilim hazirlik donemi). Sonuc olarak, bu feto artiginin da, pamuk’un da orada olmasi tesaduf degildir. Kurgulanmis dumenler hepsi.
Kanun önünde din, dil, ırk gözetmeksizin eşit haklara zaten sahip olunması, bu kararın bizle ilgili olmadığını gösterir. Saygı ile eşitlik aynı şeyler olmayabilir, ama birine saygı duyabilirsiniz ama bu size eşit davranma zorunluluğu vermez. Oysa eşitlik verdiğin zaman, ki anayasada zaten var, ayrım olmadığı için fazladan bir saygıya gerek de kalmıyor.