Küfretmenin psikolojisi

featured

Psk. Ceren Özügüç yazdı…

Küfretmek hakkında konuşmamız gerek. Zira ebeveynlerin çocuklarından sıklıkla şikayetçi oldukları bir konu küfürlü konuşmak. Küfretme davranışının varlığının sebebini, argo ile farkını, küfretmenin -şaşırtıcı gelse de- bize ne gibi faydalarının olabileceğini anlamak sanırım genç bireylerdeki bu yaygın davranışı anlamlandırmada bize yardımcı olacaktır.

Öncelikle küfür ile argo arasındaki farkı ele alalım. Prof. Dr. Mustafa Yağbasan’ın 2019 yılında yaptığı çalışmaya göre küfür ile argo “kaba diller” kategorisinde yer alır ve ana dilden sonra en çok kullanılan üsluptur. Argo ve küfür, aynı kategoride yer alsalar da kullanım, anlam ve yapı açısından farklılıkları söz konusudur.

Örneğin, küfretme eyleminde kelimeler genellikle ilk anlamlarında kullanılırken, argoda alt metinler ve yan anlamlar söz konusudur.

Uzun cümlelerle kendini ifade etmek yerine kelimelere yeni yan anlamlar ithaf edip iletişim araçlarını, yani cümleleri ve kelimeleri kısaltarak iletişim kurmak için üretilen bu “yeni dil” küfretme ve argo kullanımını beraberinde getirmektedir.

Yine aynı araştırmaya göre, argo kişileri aşağılayıcı ve küçük düşürücü sözler olarak, küfür ise kişilerin onurunu ve kişiliğini hedef alan agresif sözler olarak tanımlanmaktadır.

Medeni bir toplumda yaşayan kişiler olarak argo ve küfür kullanımının etik ve sosyallik dışı bir davranış olduğunun bilincindeyiz. Ancak yine aynı medeni toplumda yaşayıp hayatı boyunca ağzından hiçbir argo veya küfür kelimesi çıkmamış olanımız yoktur. Bunun sebebi ne olabilir? Yanlış olduğunu bildiğimiz bir şeyi neden sürekli tekrarlama eğilimindeyizdir?

Küfür ve Argo Faydalı Olabilir mi?

Argo ve küfür kullanımının bireysel ve toplumsal olarak işlevsel yanları söz konusudur. Belirli bir gruba has ve o grubu özelleştirmek için üretilen argo dil olan jargon, o grubu diğerlerinden ayırır ve o jargonu konuşmak kişiye aidiyet hissi kazandırır. Bunun yanı sıra küfretmenin öfkeyi, acıyı ve hüznü yatıştırmak gibi işlevlerinin olduğu da yapılan çalışmalarla ortaya çıkarılmıştır.

Bu bağlamda söz konusu küfretmek gibi hoşa gitmeyen ve doğru olmadığından emin olduğumuz bir davranış olsa bile devamlılığının olması noktasında bir işlevselliği olduğundan bahsedebiliriz.

Genç bireyler, yaşamlarındaki gelişim evresinden ötürü kendi akranlarıyla biraraya gelme ve birbirlerine benzeme, benzerleri diğerlerinden ayırma yani gruplaşma eğilimi gösterirler.

Bu davranışın altında genç bireyin hem kendini tanıma hem de benzerlerini biraraya getirerek kendi “klanını” oluşturma çabası yatmaktadır. Bu süreç içerisinde genç birey kendisine neyin uygun olup olmadığını sürekli dener, bu nedenle bahsedilen bu klanlar sürekli değişime uğrayabilir. Her klanın kendine has aidiyet hissini ve iletişim tarzını ortaya koyan jargonu o klanda kendini ait hisseden genç bireyin de kullanıyor olması bu bağlamda şaşırtıcı değildir.

Yukarıda da bahsettiğim gibi argo ve küfür kullanımının içimizde deneyimlediğimiz duyguları dışa vurmak için bir aracı olduğu işlevi, yine üzerinde durulması gereken bir gerçekliktir.

Yapılan bir araştırmada ağrılı uyaran veren iki denek grubundan birinden bu acı karşısında küfretmemeleri, diğer gruptansa küfretmeleri istenmiştir. Ortaya çıkan sonuç şaşırtıcıdır. Acı karşısında küfreden grubun deneyimledikleri acıyı daha rahat atlattıkları ortaya çıkmıştır. Zira küfretmek var oluş sebebi gereği iletişim araçlarını daralttığı ve kısalttığı için kişi içerisinde bulunduğu duygu halini kısa yoldan dışa vurabilmekte ve ifade edebilmektedir.

Burada aslında önemli olan edilen küfür kelimesinden ziyade yaşanan duygu deneyiminin kısa yoldan ve kişinin kendini güvende, ait hissettiği bir ortamda ifade edebilmesidir. Küfür ise bir araçtır, bu sayede değiştirilebilir.

Aniden çok küfürlü konuşmaya başlayan bir genç bireye yaklaşım elbette önce içinde bulunduğu ruh halinin ve arkadaş çevresinin iyi anlaşılması olmalıdır. Ebeveyn, çocuğuna kendini rahatça ve güven içerisinde ifade edebileceği alanı vermelidir, bunun aksi söz konusu olduğunda genç birey iletişim kurmaktan kaçacak ve iletişim kopukluğu söz konusu olacaktır. Genç bireye bu alanın verilmesinin ardından duygularını ifade etmek için daha uygun, topluma ve aile dinamiklerine uygun yöntemleri öğretilmelidir. Bu konuda genç bireye yol gösterecek olan yine ebeveyndir. Kendini ait hissettiği uygun arkadaş ortamının seçimi genç bireyin kendisine olan bakışını yansıttığı için, bu noktada ebeveyn bir uygunsuzluk gördüğü takdirde genç bireyin kendisiyle ve ebeveyniyle olan ilişkisinin kalitesi üzerine düşünmek yerinde olacaktır. Zira genç bireyin kendine olan bakışı ne kadar pozitif ve kendi faydasını gözeten bir perspektifteyse kendini ait hissedeceği arkadaş grubu da bu perspektiften şekillenecektir.

Küfretmenin psikolojisi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Sayın N. Genç in okuması öneriler.

  2. 29 Haziran 2021, 08:31

    Bulunduğumuz koşullar söve söve bitmeyecek kadar yoğun duygu içeriyor :). Artık küfretmek de rahatlatmıyor ki sayın Ceren Özügüç.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!