1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin asgari ücret beklentisini açıkladı

Müsavat Dervişoğlu, İYİ Parti’nin asgari ücret beklentisini açıkladı

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Temmuz ayında güncellenmek kaydıyla asgari ücretin 28 bin lira olması gerektiğini söyledi. Etki Ajanlığı Yasa Teklfi'ne de değinen Dervişoğlu, "Bu derebeylik yasasına karşı sonuna kadar direneceğiz" dedi.

featured

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu.

Asgari ücrete Temmuz ayında ara zam yapılması gerektiğini belirten İYİ Parti Genel Başkanı, 2025 yılının Ocak ayında asgari ücretin 28 bin lira olması gerektiğini söyledi.

Etki Ajanlığı Yasa Teklifi’ne ilişkin de konuşan İYİ Parti Genel Başkanı, iktidara tepki gösterdi ve “Yol yakınken buradan dönülmelidir” dedi. Dervişoğlu, “İktidarın istediğini ajan ilan edeceği bu derebeylik yasasına karşı sonuna kadar direneceğiz” ifadelerini kullandı.

Dervişoğlu, iktidarı “Sınırları açtılar, ‘din kardeşlerimiz’ dediler. ‘Türkiye büyük ülkedir, büyük nüfus gerekir’ dediler, şimdi milyonlarca soyu sopu belirsiz insan, bizi kendi vatanımızda çırak çıkarmaktadır” diye eleştirdi.

‘TERÖRİST BAŞINI MECLİS KÜRSÜSÜNE DAVET EDEN DELİRMİŞLİK…’

Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bugün ağır ateşte pişirdikleri şeyin özünde, Ortağı ve eş başkanı olmakla gurur duydukları Büyük Ortadoğu Projesi’nin bu safhasında, normalleşmeden, yeni anayasaya, ‘Devletin ülkesi, milleti olmaz’ hadsizliğinden, terörist başını Meclis kürsüsüne davet eden delirmişliğe kadar her şey, sınırlarımızın hemen dibinde, ABD, İngiltere ve İsrail’in talimatlarıyla, iki sipariş devletin hamiliğini yaptırma planlarıyla ilgilidir.

İçeriye Misak-ı Milli; dışarıya da tekmil vererek yapacakları değnekçiliği, daha şimdiden üstün hizmet madalyası gibi yakalarına takmış anlatıyorlar. İşte bunun adına “Büyük Türkiye” diyorlar, bunların ağzından ‘büyük’ sıfatını duyduğunuz an, bilin ki Türkiye küçülmektedir. Ve 101 yıl önce bize armağan ve emanet edilmiş olan İstiklal ve Cumhuriyetimizi kaybetmek üzereyizdir.

‘CUMHURİYET DÜŞMANLARINA ÇANAKÇILIK YAPANLAR DA ÖYLE YARGILANACAK’

Bilinsin ki, Cumhuriyet düşmanları nasıl yargılandılarsa, ne yaşadılarsa, Cumhuriyet düşmanlarına çanakçılık yapanlar da öyle yargılanacaklardır. Öyle muamele göreceklerdir. Bu devletin anayasası ile kurulmuş baroların arkasına sığınarak, bu ülkeye düşmanlık yapanlara tekraren söyleyeyim: Türk yargısı kararlarını Türk Milleti adına verir. Ona hasım olanların mahkemedeki yeri bellidir. Şeyh Sait gibi sanık sandalyesidir. Seyit Rıza gibi sanık sandalyesidir. Bizim savunduğumuz şey Cumhuriyettir.

‘TÜRK VATANDAŞLARI DEVLETİNDEN VE MİLLETİNDEN UZAKLAŞTIRILDI’

Bugün yaşadığımız elim ve vahim vaziyette iki hususa dikkat çekmek isterim: Bu iki husus, direncimizin nasıl kırıldığına, bizi nasıl savunmasız kıldıklarına ilişkindir. Birincisi şudur: Türk vatandaşları devletinden ve milletinden uzaklaştırılmaktadır. Yokluk ve yoksulluk içerisinde bırakılıp, anayasal hakları elinden alınmaktadır. Yani ne parasız eğitimden ne de sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır. Barınamamaktadır. Can korkusu, namus kaygısı duymaktadır.

Bu perişanlık içerisinde de bir cinnet haline itilmektedir. Bilerek ve isteyerek yapılmaktadır bu çünkü sonunda kalkıp diyeceklerdir ki; katiller hapse girsin diyorsanız, Sapıklar yakalansın istiyorsanız bize daha fazla yetki verin, bizi bir kere daha seçin ama önce şu yeni anayasaya evet deyin diyecekler. Ne kadar tanıdık bir senaryo değil mi? İsimler ve aktörler değişse de 11 Eylül 1980 gecesine kadar kan dökülmesine müsaade edenler de aynı şeyi yapmışlardı bizim nesillerimize. Kimimizi sağa, kimimizi sola dizdiler, kimimizi mezara, kimimizi mapusa düşürdüler. Onlarsa en büyük makamlara geldiler.

‘ERDOĞAN VE YAMAĞI VERGİMATİK MEHMET AĞIZLARINDAKİ BAKLAYI ÇIKARMAYA BAŞLADI’

Saray iktidarı, sırtını dayadığı rant çetelerini, doymak bilmeyen patronlarını üç kuruş vergi alırım da aman küstürürüm diyerek, tüm faturayı bu fakir millete kesmek için tüm şeytanlıklarını seferber etmektedir. Yerli ve milli baş ekonomist Erdoğan ve yamağı vergimatik Mehmet, yıl sonuna gelindikçe, ağızlarındaki baklayı çıkarmaya başladılar.

Bu beylere göre, ülkemizdeki enflasyonun sebebi ücret ve maaşların yüksekliğiymiş. Ücret ve maaşların yüksekliği enflasyonun sebebiymiş. Bu baklayı çıkartıp densizce ortaya koymaksa Merkez Bankası başkanına nasip olmuştur.

Asgari ücreti belirlerken maaşların artış oranı gerçekleşen enflasyon oranını değil, gelecek yıl için hedeflenen enflasyon oranını esas alınarak belirlenmeliymiş. İktidarın işçi-emekçi düşmanı bu yaklaşımının, ne kadar şeytani bir plan olduğunu daha net anlamak için geriye gidelim.

Eğer geçtiğimiz yıllarda hedeflenen enflasyon oranı esas alınsaydı, Bugün asgari ücret kaç para olacaktı? 2006 itibariyle bu yöntem benimsenseydi, asgari ücret sadece bin 875 lira olurdu. Eğer 2019’dan itibaren hedeflenen enflasyona göre bir hesaplama yapılsaydı, Bugün asgari ücret yaklaşık 4 bin 100 TL olacaktı. Bugünkü 17 bin liralık asgari ücretin vatandaşımızı mahkum ettiği, adına yaşamak denirse, yaşam standardını düşünürsek, varın gerisini siz hesap edin. Kısaca, yalan ve riyakarlıkta bir marka olan Saray iktidarı, belli ki artık kendi sınırlarını zorlamaktadır.

‘NET ASGARİ ÜCRET EN AZ 28 BİN LİRA OLMALIDIR’

Her yıl olduğu gibi bu yıl da İYİ Parti olarak net asgari ücret beklentimizi kamuoyuyla paylaşıyoruz: 2024 yılı için yılsonu TÜFE tahminini en son yüzde 44 olarak revize edilmiştir. 2024 yılında yıllık ortalama tüketici fiyat artışı en az yüzde 58,5 olacaktır.

Biz diyoruz ki en azından, millete çekinmeden yalan söyleme cüreti göstererek, oynadığınız sahte enflasyonu baz alın. Gerçekleşen enflasyon kadar ücret artışı yapmak, çalışanın yaşadığı refah kaybını telafi etmemektedir. İşverenlerin de durumu göz önünde bulundurularak temmuz ayında tekrar arttırılmak kaydıyla, 2025 yılının ilk yarısında net asgari ücret en az 28 bin lira olmalıdır. Bunun altında kalan ücret, Türk milletine zulümdür. Bu zulmün hesabını sormak da boynumuzun borcudur.

‘BU BİR TİRANLIK UYGULAMASIDIR’

TBMM’de gündeme gelecek ve kamuoyunda ‘Etki Ajanlığı’ yasası olarak da bilinen yeni düzenlemeyle ilgili görüşlerimi de kısaca paylaşmak istiyorum. Bilindiği gibi bu konu daha önceden de gündeme getirilmiş, ayrıntılı bir değerlendirmede bulunmuştum.

Ülkemizin güvenliği için atılan bir adım olarak sunulmak istenen bu yasal düzenleme, aslında ifade özgürlüğünü sınırlayan, eleştiriyi kriminalize eden, kamusal alanda bazı faaliyetlerin, devletin güvenliğiyle ilişkilendirilip cezalandırılmasını sağlayan bir istibdat arayışıdır. Burada asıl olan devletin güvenliği değil, iktidarın güvenliği ve keyfiliğidir. Geçmişte söylemiştim. Bugün de tekrarlayayım. Soğuk savaş döneminde değiliz Sayın Erdoğan. Burası Sovyetler Birliği değil, siz de Stalin değilsiniz.

Mülteci politikalarına karşı çıkan, demografik değişim endişelerini dile getirenleri bile, etki ajanı olarak nitelendirmeyi mümkün kılacak bu yasa teklifini şiddetle reddediyoruz. Bu bir tiranlık uygulamasıdır. Yol yakınken bu hatadan dönün. İYİ Parti olarak bütün milletvekillerimizle birlikte, demokrasiyi katleden, ifade özgürlüğünü sekteye uğratan, söz söyleme ve eleştirme hakkına tecavüz eden, İktidarın, istediğini ajan, gerçek ajanı da masum ve muteber ilan ettirebileceği Bu derebeylik yasasına sonuna kadar direneceğiz.”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!