İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nden Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na atanan Doç. Dr. Mustafa Çalışkan Merter’deki Polis Eğitim ve Kongre Merkezi’nde İstanbul’dan ayrılmadan önce basın mensuplarıyla bir araya geldi.
İstanbul Emniyet Müdürü olarak göreve geldiği 2 Eylül 2015’ten bugüne kadar görevini sürdüren Mustafa Çalışkan, Ankara’daki görevine başlamadan önce polis adliye muhabirleri ile bir araya geldi. Çalışkan, toplantı sırasında tayiniyle ilgili soru almadı. Çalışkan, konuşmasının ardından toplantıya katılan basın mensuplarıyla birlikte fotoğraf çekildi.
ATEŞTEN GÖMLEK
Emniyet Genel Müdür Yardımcılığı’na atanan Doç. Dr. Mustafa Çalışkan, ”Görev başlayacak ve bitecek. İlla nihai devam etmez bu gayet normal ama kıymetli olan şu, İstanbul Emniyet Müdürlüğü gerçekten çok zor bir görev. Yani ateşten bir gömleği size giydiriyorlar ve çok dikkat etmek zorundasınız. Hep göz önündesiniz ve üzerinizde beyaz önlük var. Beyaz önlüğü de bir damla çamur sıçramadan teslim etmeniz lazım. 5 yıla yakın bir süre olmuş, biz görevimizi yapmışız. Üzerimize de bir damla çamur sıçramadan tamamlamışız. Bu bir başarıdır ve buradan emaneti düzgün bir şekilde teslim ettiğinizde şükür etmek, sevinmek lazım. ” diye konuştu.
BU KADAR ŞEHİT, BU KADAR GAZİ VERMİŞİZ…
Helalleşerek ayrılmanın çok kıymetli olduğunu belirten Çalışkan, ”Hiçbir görev sonsuz değil ve görevi de teslim ederken, güle oynaya sevinçle huzurla teslim etmekte herkese nasip olmaz. Biz huzur içinde helalleşerek, vedalaşarak görev teslim ediyoruz bu çok kıymetli. Bu kadar yoğun tempoda bu kadar olayların arasında bu kadar şehit vermişiz, bu kadar gazi vermişiz bu kadar mücadelenin sonunda kazasız belasız hem vatandaşımızla hem çalışanlarımızla helalleşerek ayrılmak çok kıymetli. Burada önemli olan devlet büyüklerimizin bize emanet ettiği emaneti düzgün bir şekilde sağ salim yeni gelen emniyet müdürümüze teslim etmek, bizim için hem bir onur hem bir şeref hem de gönül rahatlığı içinde İstanbul’dan ayrılmak demek” dedi.
NEREDEN NEREYE GELDİK
Çalışkan şöyle devam etti:
“Allah’ım beni, eşimi ve çocuklarımı bu makamı sever veya ayrılamaz hale getirme diye dua ettik. Çünkü bir yere çok sarılmak, çok sevmek, ayrılamayacak şekilde orayla bir ilişki kurmak sonra sizi üzer. Bu şekilde emanet gibi görürseniz, gerçekten emanettir sizin değil burası, devletin size bir emanetidir. Allah’a duam oydu ve çok şükür o dua hala geçerlidir. Çocuklarıma da verdiğim nasihat hep aynıdır. Bu lojmanda, bu araçta, bu makamda bunların hepsi devletin bize bir emanetidir. O şekilde davranacağız vakti geldiğinde de teslim edeceğiz. Çünkü devletin verdiği arabayı ben kendi maaşımla alacak güçte değilim, çocuğum o arabaya alışırsa hep o arabayı isterse belki zorlanacağım ama bu nasihatı dinlerse bu emanettir. Bizim yaşam standardımız belli, alacağımız araç belli veya başka şey belli böyle yetişirse o da huzurlu yetişir, kendiyle barışık yetişir. Nereden nereye geldik, sokak hakimiyetinde terörle mücadelede, asayişte neredeyiz, vatandaşların bana söylediği 5 yıl, 10 yıl önce polisin hitap şekli, polisin davranış şekliyle şu an ki davranış şekli arasında dağlar var. Bunda tabi ki toplumun eğitim seviyesi yükseliyor, polisin eğitim seviyesi yükseliyor ama polisimizin bu davranış şekli bile bizim nereden nereye geldiğimizi gösteriyor. O manada ben mutluyum.”
