Nazlı Ilıcak’tan Erdoğan’a yalvarma mektubu: Elimden tutup bu kuyudan çıkartır mısınız?

featured

Cezaevinde bulunan FETÖ sanığı Nazlı Ilıcak’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hitaben bir mektup yazdığı iddia edildi. Mektupta, ‘Yargı’da bulamadığım adaleti sizde arıyorum. Acaba elimden tutup, hak ve hukuk adına, beni bu kuyudan çıkarabilir misiniz?’ ifadeleri yer aldı.

Geçen günlerde kamuoyuna açık bir mektup gönderen Nazlı Ilıcak‘ın bunun yanında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a özel bir mektup daha gönderdiği iddia edildi. İnternethaber.com’un aktardığı mektuba göre Ilıcak, Erdoğan’dan özür dileyerek, cezaevinden çıkmak için yardım diledi.

Ilıcak’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yazdığı iddia edilen mektup şöyle:

“Sayın Cumhurbaşkanım,
Belki bu mektubu alınca şaşıracaksınız. Belki de okuyup “Daha önce düşünseydin” diye bir kenara atacaksınız. Atmayın! Ben eski bir dostluğa dayanarak bu satırları kaleme alıyorum. O günlerden,
içinizde bana karşı ufak da olsa bir yakınlık kaldı mı? Acaba aramızda 2.5 yıldır cezaevinde çektiğim çileyi, yalnızlığı hissedebilecek bir duygusallık hâlâ mevcut mu? Köprülerin altından çok sular aktı ama, inanıyorum ki o köprüler yıkılmadı. Hiç değilse onarmanın mümkün olduğunu düşünüyorum.

Defalarca “Bağımsız” ve “Tarafsız” yargı vurgusu yaptınız. “Hâkimlerin kendi vicdanlarına göre karar vermesi gerektiğini” hatırlattınız. Hatta, insanlar ellerini semaya açıp Allah’tan adalet diliyorsa, Yargı’da yürümeyen bir şeyler var bile dediniz. O zaman, size rağmen –aynı FETÖ döneminde olduğu gibi- Yargı’yı kendi emelleri için etkilemeye çalışanlar var mı diye sorgulamaya başladım. Ben ne darbeciyim, ne de FETÖ’cü.

Yıllarca, AK Parti’yi desteklememin sebebi, zaten askerin siyasete müdahalesinden duyduğum rahatsızlık. Sizin önünüz, 312 ile kesilmeye çalışıldığında, AK Parti hakkında kapatma davası açıldığında, ya da İmam Hatiplilere ve başörtülülere karşı yürütülen kampanyalarda, demokrasi ve hukuk neyi gerektiriyorsa, o noktada durdum. Bu mücadeleyi el ele vermedik mi? Tabii yükün ağırını siz taşıdınız.

Fazilet Partisi’nden milletvekili olduğum dönemde, Meclis’te hep askeri vesayete karşı çıktım. 28 Şubat’ın en baskılı döneminde, Meclis kürsüsünde mücadele verdim. Ama 4 yıldızlı iradeye teslim olanlar rahat, ben ise, hak etmediğim bir suçlamayla, hâlâ cezaevindeyim. Meclis’i bombalayan askerlerle aynı kefeye konulmak çok acı. Üstelik, 40 yıllık gazetecilik hayatımda, demokrasi adına sürekli bedel ödemişken, böyle incitici bir iddiayla karşı karşıya kalmak!

Benim, 27 Mayıs’tan itibaren, Menderes ve arkadaşlarına yapılan zulmün yakın bir gözlemcisi olmak sıfatıyla, darbelere nasıl tepkili olduğumu bildiğiniz gibi, FETÖcü olmadığımı da bilirsiniz. Olsa olsa, 15 Temmuz öncesi, onların gerçek yüzünü sezemedim. Bu da benim, muhafazakarlara duyduğum şefkat ve ilgiden doğan bir zaaf. Kendilerini saklamayı ve mağdur gibi göstermeyi o kadar güzel başardılar ki! Ama siz uyardınız; maalesef o tarihte bu uyarılarınıza kulak vermedim. Bu benim en büyük hatam oldu.

Beni en çok ne üzüyor biliyor musunuz? Gazetecilerin pek çoğu tahliye edilmişken, sanki özel bir husumetin hedefiymişim gibi içeride tutulmak. Zaman zaman çaresizliğin verdiği karamsarlıkla bunalıyorum. Sonra, Allah’a sığınıp güç ve moral toplamaya çalışıyorum. Bir de sık sık, sizi ve Emine Hanımı düşünüyorum. Sanki durumumu tam olarak bilseniz, bu haksızlığa müdahale ederdiniz gibi geliyor. Bu yüzden, yoğun işleriniz arasında farkına varamadığınız mağduriyetimi size yazmayı tek çare olarak gördüm. Dağ başında bir kuzu kaybolsa, Hz. Ömer’den sorulurmuş. Bu devletin başı olduğunuz için de size müracaat ediyorum. Herhalde, son nefesimi cezaevinde vermemi istemezsiniz. Mağduriyetimi size anlatıyorum, zira, adaletin yitirdiği vicdanı, ancak siz yeniden tesis edebilirsiniz.

Size karşı ne tuzaklar kuruldu! Bir tuzağı da FETÖ kurdu. Ve maalesef ben de bu tuzağın içine düştüm. Ama ben suç işlemedim. Size haksızlık yaptımsa –ki yaptım- bu Yargı’nın konusu olmamalı. Sizinle benim hal etmem gereken bir mesele.

İnançlı bir insansınız. Ben de öyle. Bu yüzden bir imtihandan geçtiğimi biliyorum. Ama bu bakımsızlığa, strese daha ne kadar dayanabilirim?
Maddi yetersizliklerin yanı sıra, bir de duygusal açıdan paramparçayım. Ben bir anneyim, babaanneyim, anneanneyim. Evlâtlarımdan ve torunlarımdan mahrum kalmak, onları doya doya kucaklayamamak cezaların en ağırı. Mehmet Ali’nin bir oğlu daha oldu. Ali Kerim’in doğumunda bulunamadım. Bebeği, ancak 4 aylıkken, sadece 35 dakika gördüm. “Kim bu?” der gibi uzun uzun bana baktı. Bu duygular size de yabancı değil. Siz de bir babasınız, dedesiniz. Çocuklarla her buluşmamın ardından, koğuşa döndüğümde, yalnızlık ve kimsesizlik duygusu daha da derinleşiyor. Benim tek beklentim, ömrümün son demlerini onlarla birlikte huzur içinde geçirmek. Gene anne, anneanne ve babaanne olmak. Mehmet Ali ve Aslı da bir cehennem hayatı yaşıyor. Onlara da ayrıca üzülüyorum.

Türkiye’nin, gerginliklerin geride kaldığı huzurlu bir ortama çok ihtiyacı var. Bu huzurun inşasında ben de yer almak isterim. İnşallah nasip olur. Hatta çıktığımda, sizinle bir araya gelebilirsek, bir vicdan muhasebesi yapmayı, helalleşmeyi çok arzu ederim. Cezaevinde zeytin çekirdeğinden yaptığım teşbihi de size takdim etmek isterim. Türkiye çok ağır travmalarla sarsıldı. FETÖ elebaşları kaçtı; Ben de kuyuya atıldım. Adeta bir mezara diri diri gömülmüş gibiyim. Yargı’da
bulamadığım adaleti sizde arıyorum. Acaba elimden tutup, hak ve hukuk adına, beni bu kuyudan çıkarabilir misiniz?”

Nazlı Ilıcak’tan Erdoğan’a yalvarma mektubu: Elimden tutup bu kuyudan çıkartır mısınız?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. 25 Eylül 2019, 19:56

    Sn. TARIK BUĞRA: Karar gazetesi ortaya bir mârifetinizi daha çıkarttı. “Hürriyet ve bağımsızlık için 1956 yılında kıyam eden Macar halkına bir saygı duruşu niteliği taşıyan ‘Ayakta Durmak İstiyorum’ isimli oyunu(z) DT tarafından sahneye konulunca bir eleştirmen ‘DT ırkçı ve Turancı bir eser oynuyor’ diye yaygara koparmış, Kenter Tiyatrosu (…) ‘Akümülatörlü Radyo’ isimli oyununu(zu) repertuvarına aldığı halde sol çevrelerin baskısı yüzünden sahnelemeye cesaret edememiş”! Peki Macar diyârında bugünkü durum nedir. Bir MACAR ERDOĞAN zuhâr etti, herkesi TEK AYAK ÜZERiNDE durduruyor. Arz-ı hürmet ve vatanî vazifesini yapmakta olan damâdınızın tezkeresinin bir an önce verilmesini temenni ederim efem [bkz: Beşir Ayvazoğlu, “Muhafazakârlar ve tiyatro” (tam sayfa üzerine) başlıklı Not Defteri köşe yazısı, Karar gzt., Yayın Sahibi Karar Yayıncılık A. Ş. adına Mehmet Aydın, Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras, Sorumlu Yazıişleri Müdürü (ve) Tüzel Kişi Temsilcisi Ertuğrul Demirel, ISSN 2458-9152, Yıl 3 Sayı 1281, 22 Eylül 2019 Pazar, Basıldığı Yer Ankara Arslan Güneydoğu Gazetecilik Matbaacılık ve Kağıtçılık A. Ş. Sarayosmangazi mah. Sütçü İmam sk. No.33 Pursaklar, s.02].

  2. 25 Eylül 2019, 08:36

    Nazlı Ilıcak, Bir sürü siyasi, gazeteci, sanatçı, iyi veya kötü insan şu memleketin makus kaderinden çıktı gitti, hak vaki olmayacak herhal veya biz görmeyeceğiz, bi çık git ya şu memleketin hayatından artık. Girmediğin delik, kirletmediğin yer kalmadı. seni takip etmekten yoruldu bitkin düştü ahali.

  3. Askere pusu kuran hain işbirlikçi insanların merhamet duygusunu suistimal ediyor. Kanser olup cezaevinde tabutta cenazesi çıkan memleket sevdalısının arkasından bağıran hesap ödemeden nereye diyen kuduz köpek gibi salyasını akıtan hainler sizleri kıyamete kadar unutursak soyumuz kurusun. Cezaevinden cenazesi çıkan kurmay Albayımız yasalar önünde aklandı beraat etti sizhuzuru mahşerde dahi günahlarınızla baş başasınız

  4. Gece gündüz; devletin en sıkıntılı zamanların da, öfke kusup feto iblisinin işine yarayacak herşey söyledi…
    Her suç bağışlanabilir, vatan hainleri bağışlanmaz.
    Bağışlayan ahmaktır,haindir.

  5. 24 Eylül 2019, 17:12

    Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın/ Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın/ Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı – ÜMiT YAŞAR OĞUZCAN, MÜNiR NURETTiN SELÇUK. Sn.ILICAK CELAL BAYAR KAMPI şifrelerini iyi biliyor (iyi bilir). Kitabını yazmıştır kitabını.

  6. Kesinle hayir bu vatan hainlerene acima yok hak ettigi cezayi ceksin muhebbet hapis

  7. 14 temmuz akşamı altanlar ile beraber o darbenin geleceğini biliyordun ve keyiften dört köseydin. Ama sizin bir hesabınız var ise Allahin da olduğunu bu millet sizin gibi vatansız alcaklara gösterdi…

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!