1. Haberler
  2. Dünya
  3. Noel pazarına araçla saldıran Talib A.’nın geçmişi merak konusu oldu: İşte Almanya’daki tüm faaliyetleri ve Suudi Arabistan’daki geçmişi

Noel pazarına araçla saldıran Talib A.’nın geçmişi merak konusu oldu: İşte Almanya’daki tüm faaliyetleri ve Suudi Arabistan’daki geçmişi

Almanya'da Noel pazarına araçla düzenlenen, 5 kişinin öldüğü, 200'den fazla kişinin yaralandığı saldırının ardından gözaltına alınan Suudi Arabistan doğumlu doktor Talib A'nın "İslam karşıtı, aşırı sağ ve siyonizm destekçisi olduğu" belirtildi. Talib A'nın, 2019 yılında verdiği röportajda dikkat çeken ifadeler yer aldı.

featured

VERYANSIN TV/AA

Almanya’nın Magdeburg kentindeki Noel pazarında bir arabanın kalabalığın içine dalması sonucu birçok kişinin yaralanmasına neden olan saldırının zanlısı Talib A’nın geçmişi merak konusu oldu.

Almanya için Alternatif (AfD) partisine ve Avrupa’daki İslam karşıtı diğer oluşumlara destek veren sosyal medya paylaşımlarında da bulunan şüphelinin, kısmen Türkiye topraklarını da kapsayan sözde büyük İsrail haritasını paylaşması da dikkati çekti.

Alman basınının, saldırının ardından X hesabı askıya alınmadan önce kayıt altına aldığı zanlının kapak fotoğrafında bir tüfeğin bulunduğu ve profil bilgilerinde Almanya’yı ülke içinde ve dışında “Suudi sığınmacıları avlamakla” ve “Avrupa’yı İslamlaştırmak istemekle” suçladığı ve “Sokrates’in öldürülmesinden Alman ulusunu sorumlu tuttuğu” görülüyor.

Saldırganın Aralık 2023’te paylaştığı X mesajında ise Alman devletini, Suudi Arabistanlı mültecilere zulmetmekle suçladığı ve “Sizi temin ederim ki intikam yüzde 100 gelecektir. Hayatıma mal olsa bile.” tehdidinde bulunduğu, devamında “Bunun bedelini Almanya ödemek zorunda kalacak. Çok büyük bir bedel.” ifadelerine yer verdiği belirtiliyor.

Şüphelinin mayıstaki paylaşımında da “Cidden bu yıl ölmeyi bekliyorum. Sebep: Ne pahasına olursa olsun adaleti sağlayacağım. Alman yetkililer adalete giden tüm barışçıl yolları engelliyor.” ifadesini kullandığı ve aynı dönemdeki Arapça paylaşımında da benzer şekilde “Sizi temin ederim ki Almanya savaş istiyorsa bunu yapacağız. Almanya bizi öldürmek isterse onları katlederiz, ölürüz ya da gururla hapse gireriz. Bütün barışçıl yolları tükettiğimiz için polisten, emniyetten, savcılıktan, yargıdan, İçişleri Bakanlığından yeni suçlarla karşılaştık. Barışın onlara hiçbir faydası yok.” şeklinde tehditte bulunduğu kaydediliyor.

Alman basını, ayrıca şüphelinin Hristiyanlara ve Müslümanlara hakaret içerikli sosyal medya paylaşımlarında bulunduğu, İsrail’in Gazze’deki soykırımını ve diğer saldırılarını övdüğü ve Suudi Arabistan tarafından iadesi talep edilmesine rağmen bu ülkeye geri gönderilmediği bilgisine yer verdi.

NETANYAHU’YA ÖVGÜ, İSRAİL’E DESTEK

X hesabında İsrail’i neden çok sevdiğini detaylı şekilde anlatmak istediğini belirten paylaşımlar yapan şüphelinin Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından Gazze’de işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar sebebiyle hakkında tutuklama emri çıkarılan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya övgüde bulunması ve sözde büyük İsrail projesine destek vermesi dikkati çekti.

Zanlının X hesabından ekimdeki Arapça paylaşımında İsrail’in Filistin toprakları olan Gazze ve Batı Şeria’ya ilaveten Lübnan’ı da işgal ve ilhakına destek vermek üzere Arapları sokaklara çıkmaya davet ettiği görülüyor.

Saldırıdan günler önce, 8 Aralık’ta Netanyahu’nun Suriye ile ilgili X mesajını paylaşan şüpheli, “Suriye’nin bir kısmı, İsrail’e dahil olacak kadar şanslı.” yorumunda bulundu.

Saldırganın Gazze’de LGBT flamasıyla poz veren işgalci İsrail askerinin paylaşımına da destek mesajı göndermesi dikkati çekiyor.

İslam karşıtı ve siyonizm destekçisi saldırgan, ocak ayındaki paylaşımında ise “Filistinli kadınları tebrik ediyorum. Netanyahu, Filistin topraklarını İsrail’e ilhak edecek. Artık babalarınız sizi başörtüsü takmaya zorlayamayacak.” ifadelerini kullandı.

Almanya’daki AfD başta olmak üzere Avrupa’daki İslam karşıtı, ırkçı ve aşırı sağ hareketlere destek veren çok sayıda paylaşımda bulunan şüphelinin X hesabının birçok aşırı sağcı lider tarafından da takip edildiği görülüyor.

Almanya’ya Müslüman sığınmacıları kabul ettiği için eski Alman Şansölyesi Angela Merkel’e yönelik nefret içerikli paylaşımlar da yapan şüpheli, aşırı sağcı X hesabının Merkel’in kalan ömrünü hapiste tamamlaması yönündeki çağrısını paylaşarak “Kesinlikle katılıyorum. Almanya’da ölüm cezası olmadığı için Merkel, Avrupa’yı İslamlaştırmaya dönük gizli projesi nedeniyle hayatının geri kalanını hapiste geçirmelidir ama eğer ölüm cezası geri getirilirse öldürülmeyi hak ediyor.” yorumunda bulundu.

İÇİŞLERİ BAKANI’NDAN ‘İSLAMOFOBİK’ YORUMU

Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, Magdeburg kentinde yaptığı açıklamada, saldırıyı gerçekleştirmekle suçlanan kişinin İslam karşıtı olduğunu belirterek, “Kesin olarak söyleyebileceğimiz şey, failin İslamofobik olduğudur.” ifadesini kullandı.

Diğer tüm konularda soruşturmanın devam ettiğini bildiren Faeser, saldırgan hakkında önceden uyarıların yapılıp yapılmadığının soruşturma makamlarını ilgilendiren bir konu olduğunu ifade etti.

Saldırıyı “korkunç bir suç” olarak niteleyen Faeser, “Bütün Almanya’yı derinden etkileyen bir eylem” değerlendirmesinde bulundu.

Spiegel dergisinin haberine göre, yakın zamanda Suudi Arabistan, Alman güvenlik makamlarına saldırgan hakkında 3 kez uyarıda bulundu. Haberde, bu uyarıların somut olarak ne içerdiğinin henüz belirsiz olduğu kaydedildi.

BBC RÖPORTAJI ORTAYA ÇIKTI

Suudi Arabistan doğumlu doktor Talib A, BBC’nin Temmuz 2019’da yayımladığı röportajda, kendisini bir aktivist olarak tanımlıyor ve “kendisi gibi İslamiyet’i terk eden kişilere sığınma talepleriyle ilgili olarak yardım ettiğini” belirtiyor.

Bunun için bir internet sitesi oluşturduğunu söyleyen Talib A, özellikle Suudi Arabistan ve Körfez bölgesindeki ülkelerde yaşayanların, sığınma talebiyle kendisine ulaştığını anlatıyor.

FAZ’A VERDİĞİ RÖPORTAJ

Talib A.’nın, 2019 yılında Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung’a (FAZ) verdiği bir röportajda dikkat çekici ifadelerde bulunduğu ortaya çıktı.

Röportajda, İslam’dan ayrılma sürecini, Suudi Arabistan’dan kaçışını ve Almanya’da yeni bir hayat kurma çabalarını anlatan Talib A., özellikle İslam’a yönelik eleştirileri ve “sığınmacılara yardım” faaliyetleriyle dikkat çekiyor.

İşte Talib A’nın FAZ’a verdiği röportajdan öne çıkan bölümler:

FAZ: Suudi Arabistan’da İslam’dan dönmenin cezası idamdır. Yirmili yaşlarınızın başında İslam’ı terk etmeye karar verdiniz. Cezadan kaçmayı nasıl başardınız?

Talib A.: Uzaktan tanıdıklarımla veya yabancılarla dışarı çıktığımda, her zaman namaza gider ve hala Müslümanmışım gibi davranırdım. İş arkadaşlarım da dahil olmak üzere tüm arkadaşlarım artık inanmadığımı bilmesine rağmen, annem ancak üç yıl önce bunu kamuoyuna açıkladığımda ve Twitter hesabımı açtığımda öğrendi. Sırf bir hırsızın elinin kesilmesi gerektiğine inanamadığım için ailem bugün benden nefret ediyor.

FAZ: Uzmanlık eğitiminiz sırasında 2006 yılında Suudi Arabistan’dan Almanya’ya geldiniz. Burada 10 yıl psikiyatrist olarak çalıştıktan sonra iltica başvurusunda bulundunuz. Bunun nedeni neydi?

Talib A.: Şu anda hapiste olan aktivist Raif Badawi’nin internet forumunda İslam karşıtı yazılar yazdım. Bu nedenle tehdit edildim. Suudi Arabistan’a dönersem beni “katletmek” istiyorlardı. Ben de Almanya’ya iltica başvurusunda bulunmaya karar verdim. Geri dönmek zorunda kalıp bu riske maruz kalmanın hiçbir anlamı yoktu. 

‘ALMANYA HAYAL ETTİĞİNİZ GİBİ DEĞİL’

FAZ: İltica başvurunuz kabul edildikten sonra, İslam’dan vazgeçtiğinizi kamuya açık bir şekilde ve tam adınızla yazdınız.

Talib A.: Evet, Twitter hesabımı açtım. Ondan önce inançsızlığım hakkında konuşmak benim için zordu, Almanya’da bile. 2006’dan 2017’ye kadar Müslümanlarla birlikte çalıştım; Hamburg’da Pakistan ve Hindistan’dan meslektaşlarım vardı. Onlara artık camiye gitmediğimi söyleyemedim. Bu anlamda Almanya hayal ettiğiniz gibi değil. Benim gibi İslami bir geçmişi olan ama artık inançlı olmayan insanlar buradaki Müslümanlar tarafından anlayışla ya da hoşgörüyle karşılanmıyor. Onlara İslam’ı terk ettiğimizi söylediğimizde arkadaşlarımızı kaybediyoruz. İltica başvurusunda bulunduktan sonra bile, Almanya’da gönüllü olarak yardım ettiğim Müslüman sığınmacıların çoğunun, artık inanmadığım için benim kötü bir insan olduğumu düşündüğünü fark ettim.

FAZ: Suudi erkekler ve özellikle de kendi ülkelerindeki şiddet, istismar ve baskıdan kaçmak isteyen kadınlar için önemli bir bilgi ve yardım kaynağısınız. Bu rolü nasıl aldınız?

Talib A.: Üç yıl önce Twitter’a kaydolduğumda amacım sadece İslam’ı eleştirmekti. Ancak hesabımı açtıktan yarım saat sonra Suudi Arabistanlı bir kadın bana yazdı. Almanya’ya iltica başvurusunda bulunmak istediği için benden yardım istedi. Biri benden yardım istediğinde hayır demem. Her şey böyle başladı. Ona yardım ettim ve daha fazla kadın benimle temasa geçti. Bir noktada “Biz Suudiler” adlı çevrimiçi forumu açtım.

FAZ: Aynı zamanda, İslam’ı eleştirmekten hiç vazgeçmediniz; Twitter’da her hafta dine karşı argümanlar içeren düzinelerce tweet paylaşıyorsunuz.

Talib A.: Ben tarihteki en agresif İslam eleştirmeniyim. Bana inanmıyorsanız, Araplara
sorun. 

FAZ: Eleştirilerinizin amacı nedir?

Talib A.: İnsanların kendileri için düşünmeyi öğrenmelerini istiyorum. Twitter’da benim yüzümden İslam’ı terk etmek isteyen pek çok Müslüman var. Bu kişilere her zaman şöyle yazıyorum: “Hayır, benim yüzümden İslam’ı terk ederseniz bunu kabul etmem. Bu sizin kendi inancınız olmalı.”

FAZ: Şeriat ya da İslam hukuku, Suudi Arabistan’da günlük yaşamı yönetir ve krallığın anayasasında yer alır.

Talib A.: Suudi Arabistan’da birçok İslami din adamı ve hükümet yanlısı gazetelerin yazarları, şeriat hukuku çerçevesinde korkunç suçların cezasız kalmasını savunuyor. Örneğin şöyle diyorlar: “Eğer bir baba kızını ya da oğlunu öldürürse, bu cezalandırılamaz. Ve eğer bir koca karısına karşı bir ‘namus cinayeti’ işlerse, en fazla beş yıl hapis cezası alabilir.” Kural olarak, kocanın mahkemeye çıkarılıp öldürülmesine kadının babası ya da erkek kardeşi karar veriyor. Öldürülen kadının erkek akrabaları, belki doğru düşündükleri için kocanın cezalandırılmasını talep etmezlerse, hükümet hiçbir şey yapmaz. Pek çok vakada kadına yönelik şiddet cezalandırılmıyor. Eskiden durum bugün olduğundan daha da kötüydü. Çocukken, sekiz yaşında bir kız çocuğunun, babasının emirlerinden birine karşı çıktığı için sokakta babası tarafından nasıl dövüldüğünü gördüm. Kızın kanını sokakta gördüm. Baba için hiçbir ceza uygulanmadı.

‘SUUDİ ARABİSTAN’DA TOPLUM ERKEĞİN LEHİNE…’

FAZ: Akrabaları tarafından evlendirilen kadınlara ilişkin çok sayıda rapor bulunmakta. Cinsel istismara uğrayanların yardım alma şansları neden çok az?

Talib A.: Eğer bir baba ya da erkek kardeş kızına ya da kız kardeşine tecavüz ederse, bu da diğer tecavüzler gibi kanunen cezalandırılır. Ancak gerçek yasalar ile bunların fiili uygulamaları arasında büyük bir uçurum var. Sadece Suudi hükümeti değil, İslami hakimler de her zaman babayı ya da erkek kardeşi korumaya çalışıyor. Suudi Arabistan’da toplum, yargıçlar ve hükümet erkeğin lehine, kadının aleyhinedir.

FAZ: Kadınlar için Günlük yaşam nasıl?

Talib A.: Benim ülkem çok büyük. Kadınların sahip olduğu fırsatlarda büyük farklılıklar var. Benim geldiğim Şii köyünde kadınların da bir sosyal hayatı var. Birçoğu normal bir şekilde çalışıyor ve ev işlerini bitirdikten sonra bir tür toplum merkezinde buluşabiliyorlar. Sünni köylerinde durum farklı olabiliyor; burada kadınların evden çıkmasına kocaları onlara eşlik ederse izin veriliyor. Sığınmacıların bana söylediği buydu, bu tür vakalara ilişkin kayıtları okudum. Ama bu sadece kırsal kesimde değil. Suudi Arabistan’da bir kadının şehirde arkadaşlarıyla, sinemaya, alışveriş merkezine ya da restorana gitmesi kolay değil. Eğer aile seküler bir yapıya sahip değilse kadının pek şansı yok. Çünkü baba, kızının evden tek başına çıkmak istemesi halinde hemen bir sevgilisi olduğunu düşünüyor.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!