1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Özgür Özel, Konya’da Erdoğan’a seslendi: Bu millet Ekrem Başkanı sana telef ettirmez

Özgür Özel, Konya’da Erdoğan’a seslendi: Bu millet Ekrem Başkanı sana telef ettirmez

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Konya'da yaptığı yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bakalım Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP'li telef olup gidecek" sözlerine yanıt verdi. Özel, "Allah'ın adamı! 'Telef' lafını bırak insanları, hayvanlar için kullanılmasın diyor hayvanseverler! Bu millet Ekrem Başkanı sana telef ettirmez; ama senin yerine Cumhurbaşkanı eder onu!" ifadelerini kullandı. Özel, "Bana 'ceketi çıkar kolları sıva' diyorlar. Benim işim, ceketi çıkartıp kolları sıvayacak olanı içeriden çıkarmak!" diye konuştu. 

featured

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Konya’da düzenlediği ‘Millet İradesine Sahip Çıkıyor” mitinginde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

ANKA’nın haberine göre; Erdoğan’ın cezaevine girerken İBB Başkanlığı’nı devrettiği Ali Müfit Gürtuna, İmamoğlu’nun tutuklanmasını doğru bulmadığını ve toplumun buna ikna olmadığını söylediğini hatırlatan Özel, “Ali Müfit Gürtuna’nın nereden geldiği belli, siyasi kararı belli. Ancak bugünkü durumu; Tayyip Bey’in yerine gelen ve bir seferde İstanbullu’lar tarafından seçilen bu belediye başkanı, bütün her şeye bakıp da ‘Bu iş yanlış olmuş’ diyorsa, işte vicdan, işte insaf, işte ahlak Konya…” diye konuştu.

“O gün Kıbrıs’ı kurtaran sağda Erbakan, solda Ecevit. Bugün Kıbrıs’ı satan Recep Tayyip Erdoğan diyen Özel, “Bugün gitmiş Kıbrıs’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi yapmış onu orada açıyor Kıbrıs’a da kendince akıl veriyor, güya bir taraflara da ayar veriyor. Kardeşim biz Türki Cumhuriyetler, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanısın diye beklerken, bunun için çalışırken Türki Cumhuriyetler Güney Kıbrıs’ı tanıyor, Türkiye’yi işgalci sayıyor bu Erdoğan da Trump’dan korkusuna sustukça susuyor. Yazıklar olsun bu işe” ifadeleriyle Erdoğan’a tepki gösterdi.

‘BENİM İŞİM CEKETİ ÇIKARIP KOLLARI SIVAYACAK OLANI İÇERDEN ÇIKARMAK’

Özel’in açıklamaları şöyle:

“Gençler diyor ki, ‘Ceketi çıkar, kolları sıva.’ Benim işim ceketi çıkarıp kolları sıvayacak olanı içerden çıkarmak, Ekrem Başkan’ı çıkartacağız. Ekrem Başkan, duyuyor musun? Konya’da yüz binler ‘Ekrem Başkan’ diye bağırıyor. O zaman bunun zamanı geldi. Şunu tekrar edelim, ey Erdoğan, adayımı bırak, sandığı getir. Adayım yanımda, sandığı önümde istiyorum. Ekrem Başkan, Cumhurbaşkanı olsun istiyorum. Alkışlar Ekrem Başkan’a. O da hücresinden Konya’yı alkışlıyor doya doya.

Ekrem Başkan Cumhurbaşkanı olduğunda elbette ondan hepimiz hizmet bekleyeceğiz, birçok şey isteyeceğiz. Benim isteyeceğim tek şey, Ekrem Başkandan isteyeceğim bir bakanlık var. O da Deprem Bakanlığı’dır. O bakanlığın yardımcılarının da tüm partilerden olmasıdır. Çünkü depremin siyaseti olmaz, şakası olmaz. Bu sadece bir örnek. ‘Emekliye asgari ücret verin’ dedim. ‘Veremeyiz’ dediler. ‘Asgari ücreti 30 bin yapalım’ dedik, ‘Para yok’ dediler. ‘Gençlerin ümidini tüketmeyin, gençlerin kredilerine geçirecek kadar bir para yapın’ dedik, ‘Yapamayız’ dediler. ‘Barınma sorununu çözün’ dedik, ‘Kaynak yok’ dediler.

Ne zaman Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu öneren, uyaran ve tüm toplumu kucaklayan siyaseti AK Parti ile farkı açtı, ‘Bu iş CHP’ye yarıyor’ dediler. O günden sonra ilk iş, çoğunu AK Parti’den aldığımız belediyelerin SSK ve vergi borçlarını faizleriyle birlikte altı yıl, sekiz yıl, 10 yıl faiziyle birlikte bir kerede tahsil etmeye kalktılar. Belediyelere haciz yolladılar. Aşevlerinin bağışına, kent lokantalarına, kreşlere, anne kart uygulamasına, Mansur Başkan’ın sosyal projelerine, desteklerine engel olmak için ellerinden geleni yaptılar, yetmedi.

‘SARAÇHANE’NİN O GÜNKÜ MAĞDURU, BUGÜN OLMUŞ SARAÇHANE’NİN ZALİMİ’

Konya’ya açık açık konuşmaya geldim, dertleşmeye geldim. Kendine oy verince baş tacı yaptığım milli iradeyi yok sayanları şikayete geldim, Konya’ya şikayete geldim. Geçmişte birçok tartışmalı kararı almış, sonra siyasete atılmış, bakan yardımcılığı yapmış birisini İstanbul’a Cumhuriyet Başsavcısı yaptılar. Anayasa’ya açıkça aykırı. Hakimler, savcılar siyasete girerse geri dönemezler ama Cumhurbaşkanı eliyle Anayasa’yı ayaklar altında çiğneyerek İstanbul’a AK Partili bir siyasetçiyi Başsavcı yaptılar.

O günden beri belediyeler, madden manen silkelendiği gibi hukuken de taciz altındadır, saldırı altındadır. Namuslu bir soruşturmaya kimsenin söyleyecek sözü yok. Hatırlayın, Tayyip Bey de dünya kadar suçlamayla; rüşvetten, irtikaptan, yolsuzluktan, Akbil’den, ondan bundan sorgulandı mı? Yargılandı mı? Suçlu bulundu mu? Ancak bir günden bir güne Tayyip Bey’in kapısına polis gönderildi mi? Bir günden bir güne gözaltına alınıp emniyete götürüldü mü? Orada tutuldu, sorgulandı mı? Yollanıp da tutuklanıp cezaevine kondu mu? Sadece ve sadece birinci kademe bitmiş, Yargıtay bitmiş, ceza kesinleşmiş; o durumda bile Tayyip Bey İBB’den çıktı, Saraçhane’de mitingini yaptı.

Davulla, zurnayla cezaevine uğurlandı. Yanında kim yatacak, ona bile karar verdiler. Ama o günün Saraçhane’nin o günkü mağduru, bugün olmuş Saraçhane’nin zalimi. O gün kendine yapılmayanları, bugün rakibine yapanla karşı karşıyayız. Soruyorum Konya’ya, güzel Konya, adil Konya, yüreği temiz Konya, vicdanı yüksek Konya… Bu yapılanlar yakışır mı Ekrem Başkan’a, yakışır mı? Bu yapılanlar vicdan mı, insaf mı?

‘MAHKEMEYİ YAYINLARIN TRT’DEN, GÖRSÜN MİLLET NE İFTİRA NE GERÇEK’

Şimdi, o zamanlarda olmayan işler bugün her gün tekrarlanıyor. Eve gelme var, polisle götürme var, itibarsızlaştırma var, tutuklu yargılama var, aileyle, çocukla, eşle, kayınbiraderle uğraşma var. TRT’den, hepimizin vergileriyle ayakta olan TRT’den her gün yalan ve iftira var. Biraz önce yolda Mansur Başkan’ımızla konuştuk. Kendisi hukukçu. Hepimizin bildiği bir gerçeği bir kez daha hatırlatalım. Hazırlık soruşturması gizlidir. Ayrıca bu dosyada ekstradan gizlilik kararı da vardır ama gidip de bir TRT’yi, A Haber’i, CNN TÜRK’ü açarsanız her türlü yalan, her türlü iftira… Gizli olanı bırakın, dosyada olmayan dünya kadar yalan gerçekmiş gibi anlatılıyor. Buradan bir kez daha sesleniyorum, biz kendimize, adayımıza, başkanımıza, arkadaşlarımıza güveniyoruz. Eğer siz de savcınıza güveniyorsanız, onun gerçekten yargılama yaptığına güveniyorsanız, iddiaların iftira değil de gerçek olduğunu iddia ediyorsanız, hodri meydan. Mahkemeyi yayınlayın TRT’den, görsün millet ne iftira ne gerçek.

‘DARBE BAZEN DE BÖYLE SAVCI CÜBBESİYLE GELİR’

İşte o AK Partili siyasetçiden savcı yapınca, ‘hadi bakalım’ deyip onu akıncılar gibi Ekrem Başkan’la savaşa yollayınca, 19 Mart darbesi geldi. 19 Mart, hem bir yıl önce İstanbul’un 16 milyona hizmet etsin diye seçtiği Belediye Başkanı’na darbedir hem de 23 Mart günü 15,5 milyon vatandaşımızın oylarıyla, hem de zorunlu olmadan, ellerinde bastonları ya da karnında bebesiyle sandığa koşturan 15,5 milyon vatandaşın adayı gösterdiği Cumhurbaşkanı adayımıza, milletimiz takdir ederse bir sonraki Cumhurbaşkanımıza darbe yapılmaya çalışılmaktadır. Her zaman darbeler askerden gelmez, bazen de böyle sivillerden gelir. Darbe her zaman kamuflajdan gelmez, bazen de böyle savcı cübbesiyle gelir. Darbenin her zaman bir karargahı vardır. Bugünkü darbenin karargahı Beştepe’dir, saraydır. Her darbenin silahları vardır. Maalesef bu darbenin silahı yalandır, iftiradır. Her silahın attığı kurşun yaralar. Ama devletin televizyonunun yaptığı bu haksızlık, bu ihanet unutulmaz. Yaralansak da acı duysak da gün gelince bunun hesabını soracağız TRT’yi yönetenlerden. Ancak elbette hukuk önünde, adil yargılanarak…

ERDOĞAN’A SESLENDİ: SEN SOKAĞA ÇIKABİLİYOR MUSUN?

CHP’li birini savcı yaparak değil. En başarılı, en çalışkanların geldiği, siyasetin yargıdan elini eteğini çektiği, bugünkü gibi yargıya güvenin yüzde 20 değil, AK Parti geldiğinde olduğu gibi yüzde 80’leri bulduğu günlerde bu ülkeyi adil yöneteceğiz. Hesap verecekler de yargının önünde hesap verecekler. CHP’ye değil, yargıya hesap verecekler. Hatırlayalım, mübarek Ramazan gününde iftar sofrasında iken hepimiz; ben Ankara’da şehit aileleriyle, Ekrem Başkan bir ev iftarında, siz Konya’nın merkezinde ya da dört bir tarafında iftardayken, Ekrem Başkan’ın 31 yıl önce aldığı diplomasını iptal ettiler. Ertesi sabah, evinin kapısına yüzlerce polis aracıyla, binlerce polisimizle dayandılar. Onu aldılar, içeriye koydular. O günlerde Tayyip Erdoğan şöyle söylüyordu, ‘Bir ay geçsin, deliller ortaya çıksın, bunlar birbirlerinin ya da ailelerinin gözünün içine bakamayacak hale geldiler’ Şimdi bir ay değil, bugün 45 gün verdiği sürenin üzerinden 15 gün geçti. Sayın Erdoğan, ben Konya’dayım, ben meydandayım, ben Kılıçaslan’dayım. Konyalıların gözünün içine bakıyorum. Gözünün içine bakıyorum. Peki, sen gerçekten senden korkmayan, Allah’tan korkan birinin gözünün içine bakıp ‘Bu yapılanlar siyasi değildir, bu yapılanlar hukukidir’ diyebiliyor musun? Sen sokağa çıkabiliyor musun, pazara gidebiliyor musun, Konya’ya gelip bu milletin hali nicedir sorabiliyor musun? İşte öyle bir noktadayız.

GÜRTUNA’NIN SÖZLERİNİ HATIRLATTI

Şimdi Konya’da bir şey yapacağız. Tayyip Bey’in gözünün içine bakıp, ondan değil Allah’tan korkan birinin şahitliğini, değerlendirmesini sizlerle paylaşacağım. Bu kişi, Tayyip Erdoğan belediye başkanıyken İstanbul’da Belediye Meclis üyesi. Tayyip Bey yargılanıp ceza alınca Saraçhane’de yanı başında, onu cezaevinden yollarken yanı başında. Ardından yerine bir belediye başkanı seçilecek çünkü mevcut başkan ceza almış, hapse gitmiş. Almamalıydı, gitmemeliydi. Üç aylığına hapse gitmiş. Yerine seçilen belediye başkanı Ali Müfit Gürtuna. Hatırlıyor musunuz? 1998’den 2004’e kadar altı yıl belediye yönetti. Bir yıl belediye meclisinden seçilerek, beş yıl İstanbullular tarafından seçilerek. Ali Müfit Bey bir açıklama yaptı. Diyor ki, ‘Bu soruşturmaya millet ikna değil, tutuklama kararı doğru değil. Bugün yapılan iş, ‘Al onu gözaltına alın, nasılsa delil bulursunuz.’ denmiş, olmamış. ‘Deliller sonradan bulunur, yola çıkalım denmiş ama bu iş yanlış olmuş’ diyor. Burada Konya’da, Ali Müfit Gürtuna’nın nereden geldiği belli, siyasi kararı belli. Ancak bugünkü durumu; Tayyip Bey’in yerine gelen ve bir seferde İstanbullu’lar tarafından seçilen bu belediye başkanı, bütün her şeye bakıp da ‘Bu iş yanlış olmuş’ diyorsa, işte vicdan, işte insaf, işte ahlak Konya…

İlişkili Haber
thumbnail

Erdoğan’ın sağ koluydu… Eski İBB Başkanı Ali Müfit Gürtuna’dan ‘İmamoğlu’ ve ‘Kanal İstanbul’ itirazı

Haberi görüntüle

‘TAYYİP BEY’İN BİLE DOLDURAMAYIP KAÇTIĞI BU MEYDANDA, KONYA’NIN VİCDAN SAHİBİ DEMOKRATLARI VAR’

Burada Konya’nın pırıl pırıl gençleri var. Bunları duyunca bağırıyorlar, seslerini duyurmak istiyorlar. Belki bu slogana sadece CHP’liler değil. Hiç şüphe yok ki il başkanım da bahsediyor, bu meydanda sadece CHP’liler yok. Artık Tayyip Bey’in bile dolduramayıp kaçtığı bu meydanda, Konya’nın vicdan sahibi bütün demokratları var. Sosyal demokratlarla muhafazakar demokratlar kol kola. Milliyetçi demokratlarla Kürt demokratlar yan yana. Burada her partiden, her görüşten, tüm Konya’dan vicdan sahibi güzel insanlar var ve gençler diyor ki, ‘Hak, hukuk, adalet.’ Buradan, 45 gün sonra, Ekrem Başkan hem ailesinin hem eşinin dostunun gözüne bakabilirken, meydanlar 100 binler, milyonlar olup ona destek olurken, bugün bu iftiraların altında kalıp da utanmayanlar var. Bakın bir anket yapıldı. Bu iddialara inananlar sadece yüzde 25. Dört kişiden biri. Dokuz ankette ortalama yüzde 26,5. En yüksek olanında yüzde 29, bilemedin yüzde 30. Milletin, 10 kişiden 2,5 kişinin, zorlarsan üç kişinin inanıp, gerisinin inanmadığı bu iddialardan öyle rezil iftiralar duyduk ki insan diyor ki: ‘Bu nasıl terazi, kefesi yok; bu nasıl harman, mahsulü yok.’

‘BİR TANESİNİ İSPAT EDİN…’

Diyor ki, ‘560 milyar yolsuzluk var.’ TRT’ye yazdı bunu, A Haber’e yazdı, CNN TÜRK’e yazdı. Gündüz gece onu konuşturdu. Çıktık, açıkladık, dedik ki bu ne? Büyük yalan. İBB’yi 6 yıldır yönetiyoruz. 6 yıllık bütçesinin toplamı 497 milyar. 560 milyar çaldılar diyorsun. Yüzde 70’i personel ücreti. Ücretler ödenmiş. Hiç asfaltı dökülmese, personele hiç maaş verilmezse, o kadar hizmet yapılmasa, bu kadar yardım yapılmazsa hepsi toplasan 497. Sen 560 milyar yazmışsın ekrana. Sustular, ama özür yok, tövbe yok, sustular. Diyor ki, İBB’nin bütçesinden bin 200 telefon aldılar, CHP delegelerine dağıttılar. bin 200 değil dedik, 120 değil, 12 değil. Bir tanesini ispat edin, hepimiz gereğini yapacağız dedik.

ERDOĞAN’A ‘JAMMER’ YANITI

Sustular. Özür yok, tövbe yok. Ama at yalanı, dönüp sayalım inananı. Bir tane valiz çıkmış kameraya, bunu görmüş, diyor ki ‘bunun içinde para var.’ Üç gün, gece gündüz para var. Açtık valizi, içinden ne çıktı? Ali Müfit Gürtuna zamanında değil, ondan hemen sonraki yönetim zamanındaki alınmış jammerlar çıktı. AK Parti, büyükşehiri yönetirken jammerlı araç geziyor, ta ki biz alana kadar. İçinde jammer var dedik. Başladılar, jammer kullanmak doğru mu yanlış mı, onu tartışıyorlar gündüz gece. İki şey söyleyeceğim: Bir, neden jammer kullanıyor? Mevcut Cumhurbaşkanı neden jammer kullanıyorsa, gelecek Cumhurbaşkanı da o yüzden jammer kullanıyor. Kardeşim, bu memlekette senin etle tırnak oldukların seni dinlediler, jammer açtın. Şimdi bu memlekette anket yapıyorsun, yüzde yetmişi ‘dinleniyorum’ diyor. Köşede adam poğaça satıyor, ‘Telefonum dinleniyor’ diye WhatsApp’tan konuşuyor. Ekrem İmamoğlu’na neden jammer açıyorsun? Seni rahat rahat dinleyemiyorum diyor. Sen niye açıyorsan, Tayyip Bey, gelecek Cumhurbaşkanı da o yüzden açıyor kardeşim.

Bre yalancılar, bre iftiracılar, bre kul hakkı yiyenler. Allah’tan korkmazlar. Hani günlerce ‘çantada para’ diyordunuz, hani nerede para? Bu nasıl iftira! Rahmetli Kadir Topbaş’ın aldığı jammerı kullanıyor diye Ekrem Başkan’a hesap sormaya kalkanlara şunu söylüyorum: Siz, onun içerisinde jammer olduğunu bile bile, 3-4 gün bir yalanla bu millete attığınız iftira var ya, eninde sonunda Mahkeme-i Kübra’da sizin karşınıza çıkacak kardeşim, eninde sonunda.

‘AYARINI BOZDUĞUN KANTAR, GÜN GELİR SENİ DE TARTAR’

Bugün Konya’ya geldik. Hazreti Mevlana’nın Konya’ya gelişinin 797. yılı. Huzura vardık, huzur bulduk. Ve Konya yolculuğundan önce, dün akşam Mesnevi’ye bakarken, bakın ne okuduk. Okuyana ne çok şey söylüyor, ne çok şey anlatıyor hepimize. Der ki Mevlana, Mesnevi’de: ‘Kendine yapılmasını istemediğin şeyi kardeşine nasıl yapıyorsun? Sen bunu bilmiyor musun ki benim için kuyu kazıyorsun? Ama kazdığın kuyuya en sonunda sen düşeceksin.’ Ben buradan Sayın Erdoğan’a şunu hatırlatıyorum: Kuyu kazma ki kazdığın kuyuya düşmeyesin. Nasıl ki eskiden Ergenekon, Balyoz dediler, dedik ayıptır, iftiradır, kumpastır. Ben kitap yazdım ‘Balyoz Kumpası’ diye. O günlerde o savcıya kendi arabasını veriyordu. ‘O değil savcı, bunun savcısı benim’ diyordu. Ne zaman ki gerçekler ortaya çıktı, bizim kitabın adını kullandı. Ama ne hakkımızı teslim etti, ne telif hakkına saygı duydu. Dedi ki: ‘Milli ordumuza kumpas kurmuşlar.’ Dedi ki: ‘Aldatıldım, milletim ve Rabbim beni affetsin.’ O gün yaptığından af görmesi için, bugün ıslah olmuş olması, bundan caymış olması lazım. O gün Zekeriya Öz vardı, bugün Akın Gürlek var. O gün yalancı şahitler vardı, bugün yine var. O gün gizli tanıklar vardı, bugün yine var. Ama bir de şunu söyleyeyim ki, o gün olduğu gibi. Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar. O kazdığın çukura sen düşersin. Bu millet bu sefer seni kurtarmaz ondan.

‘POLİS, KENDİSİNE KİM SAHİP ÇIKIYOR ONU DA BİLİYOR’

Bu güzelim meydana gelin diye, burada güvenle toplanın diye emniyet mensuplarımız üstün gayret gösterdiler. Bu polis kardeşlerimden bir tanesinin sanki bu otobüs ezmiş gibi, yalandan bir görüntü yayınlıyorlar. Dosyadan görüntüyü istedik, vermemek için kaçıyorlar. Emniyetten görüntüyü istedik, bizden aldılar. Savcılıkta diyorlar. Arabanın gerçek görüntülerinde, polis kardeşimize hiçbir şey olmadığı ortada. Ama gündüz gece bir yalanı büyütüyorlar. Buradan şunu söylüyorum. Bir gün cesaretin varsa, bir gün polis lojmanlarının olduğu yerde sandık sonuçlarına birlikte bakacağız. O sandık gelecek, sonucu birlikte göreceğiz. Devletin polisi, kaskını yastık yapıp uyuyor. 12 saat çalıştırıp, 12 saatte ‘dinlen, geri gel’ diyorsun. Fazla mesai yapıyor, bir kuruş fazla vermiyorsun. Karnı acıkıyor, kumanyayı geciktiriyorsun. Hep aynı kumanya ile, kuru ekmekle, yarım ekmekle, ayranla öğün geçiştiriyorsun. Bu polis, kendisine kim sahip çıkıyor onu da biliyor, kim eziyet ediyor onu da biliyor.

‘BARİKATI YIKANLARIN DA POLİSLERİN DE ALNINDAN ÖPÜYORUM’

Polisimizin de alnından öpüyorum, tüm parti emekçilerimizin de alnından öpüyorum. Sen, utanmadan, hem de ders almadan İstanbul’da yasakladın. Saraçhane’de milyonlar toplandık. Çağlayan’a bir milyon 200 bin kişi gitti. Vapur yok, metro yok, otobüs yok, köprüleri kaldırmışsın. 1 milyon 200 bin kişi gitmiş. 81 ilde sokaklarda olmuş, taşmış. Konya’da cesaret her türlü, korkuyor, açmış. Onun üstüne 23 Nisan geliyor. Atatürk’ün kurduğu parti, Atatürk’ün açtığı Birinci Meclis’ten, Atatürk’ün kabrine yürüyecek. ‘Burada toplanamazsın, buradan yürüyemezsin’ diyor. Orada toplanacağımız, yürüyeceğimiz belli. Yürürken diyoruz ki, polisleri sakının ama önünüzde barikat varsa, onları da yıkın, açın. Onu yıkanların da alnından öpüyorum, polislerin de alnından öpüyorum.

‘BU MİLLET EKREM BAŞKANI SANA TELEF ETTİRMEZ’

Televizyonlar bu anketler yüzde 25 çıkınca, yani bu kadar yalan, bu kadar iftira, bu kadar televizyon. Sayın Erdoğan’ın atadığı dolma kalemi mürekkebinden mürekkep bakanlar var ya, sekreterler… Bu sistem sekreterleri: İçişleri sekreteri, Dışişleri sekreteri… Koşturuyorlar televizyonlara, anlatmaya çalışıyorlar: ‘Efendim, yapılan bu iş hukukidir, yargılama bağımsızdır, bizimle ilgisi yoktur.’

Tam bunlar bunu söylerken ne oldu biliyor musunuz? Allah şaşırttı ve çıktı dedi ki ‘Bakalım cumhurbaşkanlığı yolunda daha kaç CHP’li telef olacak?’ Allah’ın adamı, ‘telef’ lafını artık bırak. İnsanlar için kullanılmasın diyor hayvanseverler. ’50 tane hayvanımızı kaybettik, hayatını kaybetti deyin, telef oldu demeyin’ diyor. O, Ekrem Başkanı telef ettim, gerekirse Özgür’ü de ederim, karşıma kim çıkacaksa hepsini telef ederim diyor.

Ben olacağı söyleyeyim. Bir kere bütün Konyalılardan, bilhassa bariyerlerin dışarısında belki parti üyesi olmayan, hiç oy vermeyen ama bugün bize kulak veren güzel insanların huzurunda diyorum: Bu ‘telef’, ‘itlaf’ aynı kökten gelen kelimeler. İnsana söylenmesi ayıplı, asla söylemeyiz, ağzımız varmaz birilerini telef etmeye. Yani yok yere öldürmek, boşu boşuna ölmek… Bu manaları da geliyor. Şu kadarını söyleyeyim: Bu millet büyüktür. Bu millet Ekrem Başkanı sana telef ettirmez ama taltif eder, senin yerine Cumhurbaşkanı eder onu.

‘AYNI ANDA HEM KENDİNİ İHBAR EDİYOR HEM DE İTİRAF EDİYOR’

Dün değil, evvelsi gün Ekrem Başkanın yanındaydım. Perşembe günü, saat 15.16 suları… Tam da bu lafı etmiş, birkaç gün olmuş. Girdim, ‘Duydun mu Başkan?’ dedim. ‘Duydum, ben utandım’ dedi. Dedim ki, ‘Böyle laf olmaz, ne yapıyor bu?’ Dedi ki: ‘Aynı anda hem kendini ihbar ediyor hem de itiraf ediyor.’ Artık hiçbirimizin bu dosyanın siyasi olduğuna, savcısının siyasi olduğuna, talimatı Erdoğan’dan aldığına ve bu meselenin bir sonraki Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanı adayımıza darbe olduğuna dair hiçbir şüphesi yok artık. Şimdi, miting meydanının içindeki kimse elini kaldırmasın. Dışarıdan izleyenlere sesleniyorum: Dışarıdan izleyenler. Bu yargılama hukuki ise hiçbir şey yapmayın. İnanmıyorsanız, darbe ise bu kardeşinize el sallayın. Çekin bakalım Konya’nın vicdanını.”

CHP’LİLERE ELEŞTİRİ

Özel, miting alanının dışından kendisine el sallayanları da göstererek, Konya CHP il örgütünden yöneticileri eleştirdi. Özel, mitingi ses aracının yanından takip eden il ve ilçe yöneticilerine, ”Madem bu kalabalığa karışmazsın, 6 ay buradaki kimseye randevu yok. Sanki para alıyoruz, gelmiş biletsiz buradan izliyor. Birinizi almayacağım yanıma hepinizi gördüm” diye seslendi.

Özel, İmamoğlu’nun ”küçücük bir zindanda gönlünün yedi kat yukarıda olduğunu” söyleyip ”Çünkü neden? İçi rahat, kendinden emin. Sizin ona sahip çıkmanızdan da çok memnun. Ama biri var, sarayda oturuyor ama yerin yedi kat dibinde gibi davranıyor. Çünkü biliyor, kul hakkı yiyor, iftira ediyor, günaha giriyor” dedi.

İlişkili Haber
thumbnail

CHP mitinginde konuşan Konyalı çiftçi: Bizler telef edilirsek bütün ülke telef olur

Haberi görüntüle
İlişkili Haber
thumbnail

Mansur Yavaş’tan Erdoğan’a ‘telef’ yanıtı

Haberi görüntüle

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya abone olun!

KAI ile Haber Hakkında Sohbet