1. Haberler
  2. Siyaset
  3. Özgür Özel’den ‘ara seçim’ açıklaması: CHP’li 22 milletvekili istifa edecek mi?

Özgür Özel’den ‘ara seçim’ açıklaması: CHP’li 22 milletvekili istifa edecek mi?

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, ara seçim tartışmasına ilişkin açıklamasında "Şu anda 8 vekillik boş. Diyelim ki 22 milletvekili daha istifa etti, 30 oldu ve bu istifalar oylanacak. Oynanırsa 90 gün sonra seçim var. Bir parti çıkıyor ‘Hayır istifa edemezsiniz, gidemezsiniz ben seçim yapmak istemiyorum’ diyor. Bunun da bir siyasi maliyeti var" dedi. Özel, AKP'nin seçimde ikinci parti çıkma ihtimaline de dikkat çekti.

featured

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sözcü TV’de gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Bazı AKP’lilerin, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasından rahatsız olduğu iddiası  hakkında konuşan Özel, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“AK Parti’de yaygın fikir, ‘Yanlış yapıyoruz.’ AK Parti’den bu gibi bilgiler çok geliyor. Yani bu bilinmeyen bir şey değil. Ankara’da bilinmeyen bir şey yoktur yani siyasette. Bir partinin içinde bu kadar çok itiraz varsa bu çok nettir ve ‘Yanlış yapıyoruz.’ Hatta bu ‘Yanlış yapıyoruz’u çok farklı farklı yerlerden. Bir; mesela ‘DEM’le böyle bir süreç yürütürken, 36 tane belediye meclis üyesinden biri geçmiş DEM kökenli diye adamı terörden kayyım atarsan, biz millete kendimizi nasıl anlatacağız?’ Bunu söyleyenler var. ‘Ya bizi yola çıkardılar, büyük yolsuzluk var diye, bir tane belge koyamıyor’ diyenler var. Veya ortaya koyamadıkları belgeler üzerinden ‘Biz vatandaşa gidip ne anlatacağız soru sorduğunda? Bugün söylenen yarın yalan çıkıyor’ diyenler var.

‘MHP ‘EVDE OTURALIM’ DEDİ, HALA DURUYOR SİTELERİNDE’

Bir de bu darbe meselesi şöyle bir şeye döndü. 15 Temmuz konusunu aslında hep beraber, ben Meclis açılsın diye Meclis’e giden, konuşma yapan biriyim. Bülent Tezcan ‘Şimdi tankların üstüne çıkma zamanıdır’ demiş olan biri o gece. Tekin Bingöl o gece ‘Meydanlarda direnmek lazım’ demiş birisi. O gece Devlet Bahçeli, hala MHP’nin sitesinde var. ‘Hiçbir ülkücü, MHP’li sokağa çıkmayacaktır, polisle asker karşı karşıya gelmeyecektir’ demiş. Polisle askerin çatışmasına. Hala duruyor sitelerinde. Sonra beyefendiler buradan kendilerine bir tarih yazıp efendim ‘Cumhur İttifakı 15 Temmuz gecesi sokaklarda kuruldu, tankların önünde kuruldu.’ Geç onu. AK Parti bu konuda kitlesini mobilize etti, sokağa çıktı. Buna kimse bir şey demez ama MHP ‘Evde oturalım’ dedi. Hala duruyor sitelerinde.

‘KAPISINA BİR KEZ POLİS GİTMEDİ’

Birkaç kez de okudum. Grup toplantısında okudum ama şöyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız. 15 Temmuz’u kendi siyasetleri için bir milat noktası, işte şehidi onun şehidi, gazisi onun gazisi, bilmem nesi falan derken 15 Temmuz AK Parti’ye -tırnak içinde söylüyorum- bir ahlaki üstünlük veya kendileri açısından bir moral, bir motivasyon kaynağıyken şimdi 28 Şubat’ta kendilerine yapılmayanı, yani Tayyip Erdoğan da bu suçlamaların hepsine muhatap oldu. Kapısına bir kez polis gitmedi, bir kez gözaltına alınmadı, bir kez tutuklu yargılanmadı. Mahkeme kararı Yargıtay’da kesinleşene kadar görevden alınmadı. Şimdi daha iddia bile değil, iddianame yok. Sadece ihbar boyutundayken, soruşturma boyutundayken bunlar yapılıyor. ‘Biz bunu nasıl anlatacağız?’ diyor insanlar.

‘CUNTA MAĞDURUYKEN CUNTACI OLDUK’ DİYORLAR’

İki; ‘Biz darbelerin mağduruyken şimdi veya milli irade arkamızdayken şimdi milli irade karşımızda ve İstanbullunun üç kere seçtiği, birincide mazbatayı iptal ettik, 800 bin farkla seçti, beş yıl hizmet etti. Karşısına güçlü rakip çıkarttık 1 milyon 100 bin farkla seçti. Şimdi İstanbullunun seçtiği adama, bir yıl geçmeden beş yılda bulamadığımız kanıtı ‘Bulduk’ deyip çıkıyoruz. Elde yok, avuçta yok. Hem mağdur yaratıyoruz hem kendimiz zalim oluyoruz. Biz darbe mağduruyken darbeci olduk. Cunta mağduruyken cuntacı olduk’ diyor AK Parti’nin içindeki önemli miktarda insanlar. Kimi terörden, kimi yolsuzluktan, kimi kanıtsızlıktan, kimi darbecilikten kimi de sokağa çıkıp anlatamamaktan. Bugün dört kişiden birini ikna etmiş durumda Tayyip Erdoğan’ın anlatısı. Dört kişiden biri, bütün anketler öyle. Kiminde yüzde 28, kiminde 25.”

‘ÇOK CESUR BİR İNSANLA KARŞI KARŞIYAYIZ’

Özel; Üsküdar Belediyesi’nin AKP’li Meclis Üyesi Ekrem Baki’nin “Son günlerde ülkemizde yaşanan ve muhalefete karşı yürütülen ağır baskılar ve dozunun giderek artması iyiye evrileceğine dair bir işaret göremiyor oluşum ve gerek hukuk, gerekse siyaset anlayışımın bununla bağdaşmadığı sebebiyle mensubu bulunduğum Adalet ve Kalkınma Partisi’nden istifa etmiş bulunuyorum” diyerek istifa etmesine ilişkin şunları söyledi:

“Çok cesur bir insanla karşı karşıyayız orada göründüğü kadarıyla. AK Parti’de itiraz edene tak FETÖ’cü damgası. Herkesin bir dosyası var. O yüzden bu süreci aslında böyle kimse korkmasa, kaygılanmazsa o kadar çok itiraz eden çıkacak ve zaten anketlerdeki bu düşüş de o. Telefonla yapılıyor anketler. Telefonla yapılan anketlere inanıyoruz, güveniyoruz. Ama o anketlerde ‘Türkiye’de telefonlar dinleniyor mu?’ sorusuna cevap yüzde 70 ‘evet.’ Kimisinde 65 bazısında 75’e kadar. Köşede poğaça satıyor adam, ‘Telefonum dinleniyor’ diye fırını WhatsApp’tan arıyor. Böyle bir ülke olmaz. Sonra da telefonda soruyoruz ‘Oyunu bu iktidara verir misin?’ diye. Ben bu 6-8 puanlık farkların çok daha açılacağına inanıyorum.”

ARA SEÇİM OLACAK MI?

Özel, ara seçim ve erken seçim senaryolarının sorulması üzerine şunları söyledi:

“Şimdi birincisi şu. Burada tabii keşke eskiden olurdu, böyle şeylerde anayasa hocaları, iç tüzüğü bilenler falan filan. Ondan sonra şöyle bir şey var. O kadar hani sakın üstünüze alınmayın, bir mecburiyetiniz yok bunları tamamen bilme konusunda ama. O kadar az bilgi ile o kadar fazla yorum. Sosyal medya üzerinden o kadar böyle hani dezenformatif işler yapılıyor ki. Gerçekle yalan veya doğruyla yanlış yer değiştiriyor bazen. Çok basit söyleyeyim. Birincisi Anayasamız şöyle der. Bir dönemde bir kez ara seçim yapılır. Bu ara seçim 25 ay, 30 ay geçmeden yani Kasım ayına kadar. Bir de son bir yılda yapılmaz. Yani ilk 2,5 yılda yapmıyorsunuz, son bir yılda yapmıyorsun, aradaki 1,5 yılda yapabiliyorsun. Burada yapılır. Bir kez yapılır der. O ara seçimin yapılması için yeni milletvekillerinin istifasına falan gerek yok. Mevcut boşluklar için yapılır. Sekiz milletvekili şu anda yok, rahmetli Sırrı Süreyya ile birlikte sekiz oldu. Dört tane arkadaşımız belediye başkanı olduğu için, ölenler oldu falan. Sekiz milletvekili yok. Can Atalay’ı haksız yere düşürdüler. Sekiz milletvekilliği onlara göre boş, bana göre yedi boş. Onlar sekiz diyor. Ekranda sekiz boş.

‘BUNUN İÇİN İSTİFAYA GEREK YOK’

2,5 yıl dolduğunda yapılacak iş boşluklar için ara seçim kararı almaktır. Bunun için istifaya falan gerek yok ama Anayasa yine diyor ki, ‘Bir ilde bütün milletvekilleri boşalırsa, 90 gün içinde sandık konur’ diyor. Pazar 90’ıncı gün takip eder. Bir de diyor ki ‘Meclis’in yüzde 5’i boşalırsa 90 gün içinde sandık konur’ diyor. Bunun için Kasım’ı beklemek falan diye bir şey yok. Eğer bugün sekiz boşluk var. 22 yer daha, 30 daha diyor ya. Toplam 30 olacak. 22 daha milletvekili boşaltırsa, o zaman takip eden 90’ncı günü pazar günü ara seçim sandığı konur. Anayasa öyle diyor. Ondan dedim, ‘Aksayacak yer neresini görüyorsunuz?’ diye. Kimi diyor ki ‘90’ıncı gün sandığı koymayabilir.’ Anayasa ‘koyar’ diyor. ‘90’ıncı gün sandığı koymayabilir’i bırak, istifa eden milletvekillerinin istifasını kabul etmeyebilir. Bu bir yöntem. İstifa ederse bir milletvekili yedi gün içinde Meclis Başkanlığı imzanın doğru olup olmadığına bakıyor. Sonra da Meclis Genel Kurulu’na sunup oyluyor, kabul edenler, etmeyenler diye.

‘BUNUN DA BİR SİYASİ MALİYETİ VAR’

Şimdi biz bunu şu anda yapacağız diye demiyorum ama hani madem bu konu açıldı etraflıca cevaplansın diye söylüyorum. Şu anda 8 vekillik boş. Diyelim ki 22 milletvekili daha istifa etti, 30 oldu. Ve bu istifalar oylanacak. Oynanırsa 90 gün sonra seçim var. Bir parti çıkıyor ‘Hayır istifa edemezsiniz, gidemezsiniz ben seçim yapmak istemiyorum’ diyor. Bunun da bir siyasi maliyeti var. Seçimi, sandığı milletin önüne koyuyorsun, o sandıktan kaçıyor. Bu meselenin Kasım ayının ortasında yapılması gereken ve şu an sekiz ümit ederim artmaz veya mutluluklarla artar. Daha başka bir göreve seçilir birisi ne bileyim, iki arkadaş bakan olur AK Parti’den ona çıkar boşalma yani. İlla ölümle boşalmıyor. Ona çıkar. Böyle bir durum olduğunda oraları için yapılması sandığın kaçınılmazdır. Nerede yapılacak? Kastamonu’da yapılacak, Uşak’ta yapılacak, Kütahya’da yapılacak, İstanbul birinci bölgede yapılacak. İstanbul üçüncü bölgede yapılacak falan. Bu 30 ve üstünde milletvekili istifasıyla olursa boşalttıkları diğer yerlerde de yapılacak. Zaten erken seçim falan yok ara seçim bunun adı.”

‘BİZ HER İHTİMALİ ÇALIŞIYORUZ’

Özel, “Ara seçim sizin hangi sorununuzu, nasıl çözecek?” sorusunu ise şöyle yanıtladı:

“Türkiye nüfusunun yüzde 80’ine denk gelen bir yere sen sandık koyarsan, iktidar da o gün o sandık konduğu halde ‘Burada ara seçim yapalım, genel seçim yapmayalım’ diyorsa bu da bir maliyettir. ‘Neden kaçıyorsun?’ diye. Nasılsa erken olduğu için tekrar aday olabilir. İkincisi o seçim sandığına girdi, Özal da girdi vaktiyle… o sandıkta da, bakın bir milletvekili ara seçiminde açık farkla ikinci parti çıktı. Nasıl sürdürecek iktidarı? Meşruiyet diye bir şey var. Bunlar ihtimaller dahilindedir, ama bunlardan herhangi birine an itibariyle karar vermiş ve uygulamaya geçmiş durumda değiliz. Bakıyoruz. Siyasette herkes her ihtimali çalışır. CHP’nin zaman zaman eksiliği her ihtimali çalışan rakipleri varken, her ihtimali çalışmadığı olmuştur geçmişte. Biz her ihtimali çalışıyoruz.

Şimdi biz olursa bir erken seçimi zorluyoruz. Erken seçim olsun diye gayret ediyoruz ama Ekim ayı, Kasım ayında bakılır. Hangi bölgelerde boşalmış? Buralarda seçim yapılması için gayret edilir ama başka bir şekilde bakılır. 22 milletvekili, 30. Belki her bölgeden bir milletvekili, bütün Türkiye’de seçim olsun diye. Milletvekilimiz 81 ilde olsa dakika düşünmem. (“Yani sine-i millet dahil her ihtimali?”) Sine-i millet değil bu. O çok tehlikeli bir iş. Çok yanlış konuşuluyor. Sine-i millette sen ‘Benim artık burada siyaset imkanım kalmadı, millete gidiyorum’ diyorsun. Sen sine-i millet deyince arkasından erken seçim gelmediği için ara seçim yapıyor. Diyelim ki Manisa’da üç milletvekili boşalttın. Eski güce göre sen birini alıyorsun, ikisini o alıyor. Şimdi yeni güce göre ikisini sen alıyorsun, birini o alıyor. Boşalttığın her yerde gücü oranında bir şey alıyor. 400 milletvekilini geçiyor, Anayasa’yı da değiştiriyor.”

‘CAN ATALAY’I BIRAKMAYAN YARIN EKREM İMAMOĞLU’NU BIRAKACAK MI?’

Özel, “Ekrem İmamoğlu’nu böyle bir durumda milletvekili adayı göstermeyi düşünüyor musunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

“Can Atalay’ın serbest bırakılması gerekirdi. Can Atalay’ı serbest bırakmayan bu durumda… Şimdi kararı okutuldu. Can Atalay ile ilgili yeni Anayasa Mahkemesi başvurusu olur, olmaz. AİHM olur, olmaz. Bu süreçte Can Atalay milletvekili seçildiği için dokunulmazlık kazanmıştı. Yargılama durmalıydı. Karar okutulup yeniden milletvekilliği kazanmıştır diye, Gergerlioğlu misali, Berberoğlu misali Meclis’e dönebilirse, bir dakika düşünmeden bir bölgeyi boşaltır; Ekrem Bey’i elbette kendisi de takdir ederse, bu hale bir hamle olarak yapardık. Ama bu şartlarda Can Atalay kararı uygulanmadığı için şu anda Anayasa’ya aykırı bir şekilde Can Atalay içeride tutuluyor. Can Atalay’ı bırakmayan yarın Ekrem İmamoğlu’nu mu bırakacak? Bu meseleyi böyle bol bol tartışıyorlar. Ben izlerken diyorum, ‘Bir de burasından bakın işe.’ Onu da açıklığa kavuşturma imkanı oldu.”

‘OTORİTER POPÜLİST LİDERLER BİRBİRLERİNİ KOLLAR’

Özel, “ABD’den Ekrem İmamoğlu ve ülkedeki adaletsizliklerle ilgili tepki olmamasının” söylenmesi üzerine sözlerini şöyle sürdürdü:

“Duymazsınız çünkü otoriter popülist liderler birbirlerini kollar, birbirlerinden öğrenirler, birbirleri ile konuşurlar. Almanya seçimlerinde Trump’ın şimdiki Bakanı Elon Musk, Alternative für Deutschland’ı; Almanya’daki aşırı sağcı, ırkçı, Türk düşmanı partiyi destekledi. Böyle bu iş. AfD’yi desteklediler. Yani Türklerin oradaki en büyük korkusu olan, ırkçı, faşist partiyi desteklediler. Böyle bu işler. Trump, Türkiye’de Ekrem İmamoğlu’na karşı yapılan darbe girişiminden önceden haberdar olmuş. Erdoğan tarafından bir mekanizmayla kendisine danışılmış, sorulmuş ve icazeti alınmış bir darbedir 19 Mart darbesi. Buna rızası var Trump’ın. Çünkü Trump biliyor ki Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanı olursa, ‘Gazze güzelmiş. Ben buraya oteller yapacağım, ben buraya kumarhaneler yapacağım’ deyip, ‘Riviera yapacağım ben buraya’ deyip, ‘Buradaki Filistinlileri de beş – altı ülkeye -biri de Türkiye- yollayacağım. Oralarda yaşasın onlar. Güzel sahil kenti olur’ dediğinde Ekrem İmamoğlu ona evet demez.

Ekrem İmamoğlu hem Fliistin’deki soykırıma, tehcire susmaz hem de Ekrem İmamoğlu bilir ki Trump’ın biraz da deli taklidi yaparak dediği yerin önünde Avrupa’ya 100 yıl yetecek hidrokarbon yatakları var. Trump onlara çökmeye geliyor Gazze’yi alarak. O incecik sahil şeridinin önündeki kendi deniz yetki alanı içinde, kendi alanı içinde bütün Avrupa’ya 100 yıl yetecek doğalgaza çökmeye geliyor Trump. Ekrem İmamoğlu bu işe susmaz.

Eğer Ekrem İmamoğlu Cumhurbaşkanıysa, Türki Cumhuriyetler’in Güney Kıbrıs’ı tanımasına susmaz. Buna sessiz kalmaz. Ekrem İmamoğlu olduğunda Türkiye’nin çıkarlarını savunur. Filistin’i savunur, Kıbrıs’ı savunur. Türki Cumhuriyetlerle iyi ama onurlu, birbirini koruyan – kollayan ilişkileri savunur. Avrupa Birliği’ne tam üyeliği savunur. Hukukun üstünlüğünü savunur. Ekrem İmamoğlu, Trump için kullanışlı bir Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olmaz. ‘Sen darbe yap, ben susayım. Sen her kötülüğü yap, bak İsrail gelecek…’ İsrail bizim MİT Başkanımızın açıklama yaptığı tepeyi bombaladı ya. Yani Türkiye’ye daha ne yapsın İsrail?

Şu anda Trump’ın oyunun içinde Erdoğan var. Almanya’da AfD var. Öbür tarafta başka bir otoriter popülist lider var. Bu iş böyle. Ama iki hafta sonra İstanbul’da 77 ülkeden 89 parti var. Sosyalist Enternasyonal Pedro Sanchez’in başkanlığında geliyor. Ben ikinci Başkanıyım Sosyalist Enternasyonal’in. Burada da yayınlanır. Defalarca da yayınlandı. ‘Tüm ülkelerin, tüm partileri olarak Cumhuriyet Halk Partisi’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik hedefine tam bir destek ve geleceğe dair umutlarınızı barındırıyoruz. İktidar CHP olduğunda bu hedeflerini bütün gücümüzle destekleyeceğiz’ diye imza atan 89 tane de parti var.”

ŞAMİL TAYYAR’A YANIT

Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar’ın “Ekrem Bey ve Özgür Bey arasındaki ilişkinin molaya ihtiyacı var” sözleri üzerine ilişkin soruya Özel şu karşılığı verdi:

“Şimdi burada tabii hadsizlik ama bunların da işi bu. Şundan dolayı. Diyor ki bir kere Ekrem Başkan’la biz evvel ezel haftada bir görüşüyoruz. Görüşürüz de. Burada da kardeşime gider gibi, abime gider gibi gidiyorum. Hem siyaset konuşuyoruz, hem de ben de biliyorum ki içeride ben olsam Ekrem Başkan da aksatmadan gelir. Buradaki mesele, bildikleri bir şey var. ‘Bu ikisi birbirine düşmezse AKP iktidardan düşecek. Bu ikisini birbirine düşürmemiz lazım.’ Bunun için her yolu deniyorlar, neler neler. Bu da onlardan birisi ama Şamil Tayyar’ın ta oradan işte ben izlememiştim, bana siyasi operasyon çekecek de benimle Ekrem Bey’in arasını birbirine düşürecek de bilmem ne. Bunun üstünden bize infinite olacak da bunun üzerinden nifak tohumu saçacak. Bunların umudu buralara kaldıysa bunlar hakikaten çok zor durumdadır demektir. Bizim aramızda bir kardeşlik hukuku, bir yoldaşlık hukuku, bir ortak Türkiye umudu var. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini iktidar yapmak ve bu iktidardan kurtarmak için her şeyi göze aldık. Biz bunu dediğimizde Ekrem Bey hapiste değildi. Şimdi hapiste. Orayı göze aldı. Yarın ben hapiste olabilirim. Ben ölmeyi göze aldım, geçen gün yaşadığımız ortada. Ondan sonra herhangi birimize her şeyi yapabilirler. Yani her şey olur.

‘BİZ KOL KOLA OLDUKÇA TAYYİP BEY UYUYAMIYOR’

Ama meselenin özü şu, biz bu partinin 100 yıl önce kuranların bu memleketi kurtardığı günkü cesarette olmazsak ve biz birbirimize insani heveslerle, birbirimiz arasındaki kardeşlik hukukunu, yoldaşlık hukukunu zedeleyecek bir şey yaparsak o zaman Şamil Tayyar rahat uyur. Çünkü bilir ki Tayyip Bey de rahat uyur. Biz böyle oldukça, omuz omuza oldukça, kol kola oldukça birbirimiz için her fedakarlığı yapabilecek oldukça ve bu ülke için her şeyi göze aldıkça Tayyip Bey uyuyamadığı için Şamil Bey de uyuyamıyor. Bu kadar ucuz işlere biz pabuç bırakacak olsaydık buralara gelemezdik. Şamil Bey geldiği yere, Tayyip Bey’in onu listeye koymasıyla geldi. Ben geldiğim yere Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinin Genel Başkanlığına, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir partide liderin seçimli bir yarışla mevcut genel başkanın değişmesinin ilk olmasıyla geldim. Burada Ekrem Başkan da yol arkadaşımdı. Dünya kadar da Ekrem Başkan’ın emeğini hiçe sayarsak da ayıp olur, ama Ekrem Başkan gibi Manisa’sından, Denizli’sine, Malatya’sından tek tek ve o günden sonra 81 ilin sahiplenmesi… Ekrem Başkan hapisteyken aynı delege ile bu sefer bin 170 oy aldık. O bin 170 oy bizim aramızdaki yoldaşlık hukukuna duyulan güvendir. Bir sene önce yüzde 51’e 49 kazanılan bir seçimden yüzde 93’le kazanılan, geçerli oyların hepsinin alındığı, parti tarihinde Genel Başkanın anahtar listesinin ilk kez delinmediği, Genel Başkanın anahtar listenin üzerine ‘Benim aday listem, Özgür Özel’in anahtar listesi’ yazıp da listesini deldirtmediği, İsmet Paşa’dan beri ilk kez seçim yaşanıyorsa bu partinin üyesinin de delegesinin de seçmeninin de bu sürece duyduğu güvendendir. Şamil Tayyar’ın hazımsızlığı da ondandır. İnşallah bu yayını da o çıktığı kanal alıntılayıp da sizin kadar demokratik bir yayıncılık anlayışıyla Şamil Tayyar’a izletsin.”

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!