CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bugün partisinin tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nu Silivri’de ziyaret etti. Özel ardından tutuklu bulunan İPA Başkanı Buğra Gökçe ile Filiz Kahveci’nin Silivri’de gerçekeeşen nikah töreninde şahitlik yaptı. Özel, cezaevi önünde yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘free İmamoğlu’ pankartı taşıyan İspanya Başbakanı Sanchez’e yönelik sitemine yanıt verdi.
Anka’nın aktardığına göre Özel, şunları kaydetti:
‘SAVAŞTA NASIL DAVRANILIYORSA BİZ ÖYLE DAVRANIYORUZ’
“Türkiye’nin huzura ihtiyacı var. Türk ekonomisinin güvene ihtiyacı var. Türkiye’nin kavgaya değil, Türkiye’nin hukuka uygun yönetilmesine, muhalefetin de bu şartlarda muhalefet görevi yapmasına ihtiyaç var. Savaş ilan ettiler bize, ‘Savaştayız’ dedim. Savaşta nasıl davranılıyorsa biz öyle davranıyoruz. Şimdi 50 yıllık çatışmaları bitirip barış süreci, çözüm süreci, süreç süreci başlatanlara sesleniyorum: Bu çatışmayı bitirin, işimize gücümüze bakalım. Bütün Türkiye işine gücüne baksın. Önümüze bakalım. Bize düşman hukuku uyguladıkça size, savaş ilan edilmiş bir yapı nasıl cevap verirse öyle cevap vermeye devam edeceğiz. Avrupa’da dün ‘Dost bildiklerim’ diye dönmüş, Türkiye’deki demokrasiyi savunan ve bizimle dayanışma gösterenlere sitem ediyor. Ne oldu ya? Bu işler olmasaydı ‘dostum’ demeye devam ederdin. İyi ilişkiler devam ederdi, biz de katkı sağlardık. Benim de dostum senin de dostun, benim akrabam senin mevkidaşın; niye bozulsun ilişkiler? Sen bozdun. Darbenin arkasında durana, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’ndan petrol ver; darbenin karşısında duranlara laf et.”
‘BELEDİYEYİ ÇALIŞAMAZ HALE GETİRİYORLAR’
Özel, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
“Asıl amaç İBB’yi çalışamaz hale getirmek mi?” sorusu üzerine Özel şu yanıtı verdi:
“Maksat bu. Belediyenin parasını keserek de ödeneklerine el koyarak da yılların borçlarını bir seferde tahsil etmeye çalışarak da çok üst düzey bürokratlarımızı içeri atarak da belediyeyi çalışamaz hale getiriyorlar. Başta Ekrem Başkan gibi hem belediyeciliği çok iyi bilen, iyi bir yönetici, iyi bir koordinasyon uzmanı diyebileceğimiz ve tıkır tıkır bu koca yapıyı yöneten kişiyi alarak böyle yapıyorlar. Biz, CHP’nin kadrolarının tümünün liyakatla oluşturulmuş olmasına güveniyoruz. Bu arkadaşlarımızın yerine bakacak arkadaşlarımızın varlığına güveniyoruz. İstanbul’da hizmet aksarsa aksatanın sorumlusu orada. Aksamaması için de Başkanım burada. Bir vekil seçilmiş, varıyla yoğuyla çalışıyorlar. Biz de onlara güveniyoruz, inanıyoruz. Ekrem Başkan’ın başta olup herkesin işinin başında olduğu yerde, ilk bir yıl bile olmadan sekiz-dokuz ayda yüzde 68’e varan memnuniyet oranı, belli hizmetlerde yüzde 70 üzerinde memnuniyetler vardı.”
‘İNGİLİZ MUHİPLERİ CEMİYETİ’Nİ EN İYİ TAYYİP BEY BİLİR’
Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “CHP’nin İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne dönüşmesinden hiç memnun değiliz. Kamu malına el uzatmak kul hakkına girmek en büyük günahlardan biridir” ifadelerinin sorulması üzerine şunları kaydetti:
“Sait Molla, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurucusu. Numan Bey diyor ki ‘Biz 150 yıldır bunlarla iki ayrı yoluz. Onlar bir yoldan gidiyor, biz bir yoldan gidiyoruz’ diyor. Numan Bey’in tarif ettiği patikalarda, o yolun başlangıcında, başlandığında mesela Genç Osmanlılar var, biz o taraftayız. Onun devamında Namık Kemaller var biz o taraftayız, Jön Türkler var biz o taraftayız. Ardından daha sonra evrildiği yer değil ama kurulduğundaki mücadele azmi ile İttihat Terakki var, devamında Anadolu Rumeli ve Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri var. Sonra birleşmesi var, Halk Fırkası var, CHP var. Şimdi bizim yolda bunlar var, bu yolda Sait Molla’ya rastlayamazsın. Ama onların başladığı yolda, Sait Molla onların yol arkadaşı. Kurmuş İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ni. Şimdi mesela İngiliz işgal donanmasının İstanbul önüne demir atmasına vesile olan padişahı o mu savunuyor, ben mi savunuyorum? Ben Fatih Sultan Mehmet’çiyim. Yükselme döneminin Manisa’dan yetişmiş, İstanbul’u fethetmiş, fethettiği yıl 1453’te İstanbul Üniversitesi’ni kurmuş. İşgale direnmeyip kırmızı halı serenler, İngiliz zırhlısına binip kaçan Vahdettin’i savunuyor Tayyip Bey. Onların yolda bunlarla karşılaşırsın. Ben Birinci Meşrutiyet’çiyim, İkinci Meşrutiyet’çiyim; hepimiz öyleyiz. Tayyip Bey bizim kurdurduğumuz, açtırdığımız Meclis-i Mebusan’ı 33 yıl kapatan tarafta. O, o tarafı savunuyor. Şimdi gelmiş, İngiliz Muhipleri Cemiyeti’ne benzetiyor. O cemiyeti en iyi o bilir. Biz iktidarda olalım, bu dayanışma içinde olduğu dernek olarak bu derneği yeniden açtırtır o cemiyeti. Bir de böyle İngiliz planlarıyla hemhal olan bir yapı varsa o yapı kendini biliyor. Bu arada İngilizler Suriye’de hesap kitap yaparken Tayyip Bey’e verdikleri rolü de çok iyi biliyoruz.
‘KAMU MALINA EL UZATTIYSAN HARAM ZIKKIM OLSUN’
Biz kamu malına el atmayız. Ben, Ekrem Başkan’ın atmadığına namusum kadar kefilim. Ama mesela biz bir elimizle alıp bir elimizle verirsek zenginden alırız, fakire veririz. Ama fakirden alıp zengine veren Tayyip Bey, dün gösterdiğim ahtapotta sekiz kol varsa, kamu malına uzanan kol Tayyip Bey’e iki tane yetmez, sekiz kolla uzatmıştır onları bugüne kadar. AK Parti, ‘Biz bu noktaya neden geldik, nasıl geldik’ diyorsa bugün bizlere yaptıkları suçlamaların tamamı yaşandığı içindir. AK Parti’de büyük ihaleleri kimin alacağına kim karar veriyorsa kamu malına o el uzatıyordur. Ben Tayyip Bey’e bir tek şunu söyleyeyim: Kamu malına eğer ben el uzattıysam bana haram zıkkım olsun. Sen el uzattıysan sana haram zıkkım olsun. Sen bunu böyle bir kere söyle: ‘Kamu malına el uzattıysam haram zıkkım olsun’ diye. Bir duyayım, bu kulaklar duysun. Ben bu kadar kolay söyleyebiliyorum. Bizim boğazımızdan bir lokma kamu malı geçmemiştir. Tayyip Bey aynısını söylesin bakalım. İstanbul’un göbeğindeki yeşil alanı ucuza satıp, imarı değiştirip 20 katına AK Partiliden geri alan ve soruşturulmayan dosya var burada. ‘O konu Tayyip Bey’den habersiz’ diyen bir AK Partili var mı? Bu İstanbul’da dört gökdelen varken 250’den fazla gökdelene çıktı kendi döneminde. Orada yapılanlardan Tayyip Bey’in irtibatı olmadan yapılan bir iş var mı? Helikopterden İstanbul’un arsalarına bakıp da not tutturan sen misin, ben miyim? Kamu malına el uzatmakmış.”
‘ESENLER TURP TARLASI’
Özel, AKP’li belediyeler hakkındaki yolsuzluk dosyalarını açıklamaya devam edip etmeyeceğinin sorulması üzerine de şunları söyledi:
“Birçok belediye hakkında birçok benzer dosya var, hepsi açıklanacak. Orada Sayıştay’ın kusur atfettiği kısmın sorumlusunu şimdi itirafçı yapıyor. Biz zaten o soruşturmayı kendimiz de başlatmışız, Sayıştay ‘Burada bunlar var’ deyince biz durmamışız ki. Fatih Belediye Başkanımız da diyor ki ‘Bunlar doğru, herkeste var.’ Aslında ilk duyduğunda dediğini biliyorum ben; ‘Esenler dururken Genel Başkan niye benimle uğraşıyor?’ Gerçekten Fatih’ten başlayarak Esenler’e gelince neler neler yani. Esenler turp tarlası. Akşam da Esenler’deyiz, bekleriz. Öyle dosya açıklama işleri falan Meclis’te grup toplantısında olur. Esenler’deki bütün vicdanlı, bu yaşanan her şeye itirazı olan herkesi bekliyoruz.”
YENİ ANAYASA MESAJI
Özel, Erdoğan’ın yeni Anayasa çağrısının sorulması üzerine, “‘Sivil Anayasa yapmak lazım, darbe Anayasası’ndan kurtulmak lazım’ lafını 2010’da çok duyduk. Arkasından devleti askeriyle, polisiyle, yargısıyla FETÖ’ye teslim eden bir Anayasa çıktı ortaya. Bütün yüksek yargıyı ele geçirdiler. O süreçten Tayyip Bey de canını zor kurtardı. 2017 yılında ‘Sivil Anayasa, Asker Anayasası’ndan kurtulacağız’ diye geldiler, sekiz yıldır memlekette iyiye giden bir şey yok. O günden bugüne bu vatandaşın bir yüzü gülmedi. Yani ne mahkemede adalet var ne çarşı ve pazarda adalet var. Gelirde adalet yok, mutfakta adalet yok. Kan ağlıyor memleket. O zaman da böyle çıktı. Şimdi yine Cumhurbaşkanı veya AK Parti’nin sözcüleri, ‘Darbe Anayasası’ndan kurtulalım ve sivil bir Anayasa yapalım.’ Bir söylesenize ‘Bu sefer bundan ne murat ediyorsunuz’, bir duyalım.
Burada arkadaşlarımız içeride tutulacak, Gezi Davası’nın bugün 12’nci yılı, 12 yıl geçmiş, sekiz yılını Kavala içeride geçirmiş, AİHM ‘Bırak’ diyor, bırakmıyor. Can Atalay için Anayasa Mahkemesi’nin kapı gibi kararı var, uygulamıyor. İçeride yatan Tayfun Kahraman benim yerime yatıyor, Gökhan Günaydın yerine yatıyor. Bunlar olurken ‘12 Eylül Anayasası’ndan kurtulmalıyız, sivil Anayasa yapmalıyız.’ Emniyet kemerlerinizi bağlayın, bir kere daha yere çakılacağız. Her bunu dediğinizde felaketle karşılaşıyoruz.
‘BİR MUCİZE OLACAK MI?’
Bunların hepsini yapanla Anayasa değil, menemen yapamayız. Ama bir mucize olacak mı? AK Parti’yi bir takvim dahilinde demokrasi zeminine çekecek misiniz? Tayyip Bey’e bir daha hatırlatıyorum: 2010 yılında yaptığın ‘sivil Anayasa’ diye başlayıp bizim karşı çıktığımız sürecin sonunda, ‘Rabbim ve milletim affetsin, beni de kandırdılar’ dedin ama o sivil Anayasa diye başlattığın sürecin sonunda canını zor kurtardın. Şimdi de bizim canımızla uğraşıyorsunuz. Dünün mağduru, bugünün zalimi. Saraçhane’de mağdur olup hapse giden, bugün Saraçhane’den hapse başkan yolluyor. Tayyip Bey bir gün tutuklu yargılanmadı. Bir gün evinden polisle alınmadı o dönemde. O en kötü gösterdiği dönem kendi yaptığından 10 kat vicdanlıydı.”
Yeni evli çiftlere mutluluklar dileriz.