Pensilvanya’dan Saray’a uzun bir kervan

featured

Yılma Başar Korkmaz yazdı

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz”

Ziya Paşa’nın tarihe damgasını vuran güzel bir sözüdür. Türk tarihinde manevi ve maddi boyut anlamında da ehemmiyeti vardır. Ayine, fonetik olarak da yakın olacağı şekilde “ayna” yahut “yansıtan” manalarına gelmektedir. Gelin görün ki Ziya Paşa’nın sözünü tersten açıklayabilen yazarlar da bulunmaktadır. Bu yazarlar ne yazık ki 6 basamaklı satışlara ulaşabilenlerdir. Bu yazarlar ne yazık ki sevgi unsurunu metafizik boyutta ön plana çıkarıp insanın insana karşı beslediği dürüstlüğü ve onurlu davranışı yok edenlerdir. Bu yazarlar ne yazık ki açlıktan kendisini ateşe verenleri yazmazlar. Bu yazarlar ne yazık ki doğruları yazanları hapse atanlardan hesap sormazlar, gerekirse yardım ve yataklık da ederler. Ama efendiler, bu yazarlar ne yazık ki evinin önünde bombayla patlatılan, başından vurulan aydınlarımızın hesabını sormazlar. Ah bu yazarlar yok mu? Gücü hissettiklerinde bilekleri titrer gibi, damarları patlayacakmış gibi, ayakları mazluma vurmak için hazırlanan zalim gibi, elleri parayı saymaktan kurumuş gibi daha da fazlasını arzularlar, daha da fazlasını… Bu yazarlar.

Bu bir kitap tanıtım yazısı değildir.

Yeni bir kitap çıktı. İskender Pala’nın “Kervan” adlı eseri. Hem de ilk baskısı “100.000” adet. Evet, yanlış duymadınız sevgili Türk Milleti, ilk baskısında 100.000 adet kitap… Belki yürüdüğünüz yolların kenarındaki boyunuzu aşan “billboard”larda binlerce reklam afişi. O kadar çok ki, görmemeniz imkansız.

Zaman ne kadar da çabuk geçiyor, öyle değil mi?

Zaman demişken, İskender Pala’nın Zaman Gazetesi’ndeki sevgi ile ilgili bir yazısında şöyle bir bölüm geçmektedir: “Sevgi Medine’de, Semerkand’da, sevgi Bağdat’ta, Endülüs’te, ta caddelerde, sokaklarda, evlerde, kapıların tokmaklarında çınlar durur muydu eskiden? Ya neden şimdi Ayasofya’da pitoresk, Divanyolu’nda kaldırım taşı, Ankara’da bir ittifak, Yeşil Kubbe’de bir Mevlana, Erciyes’te kar, Fırat’ta bir içim su olup girmiyor dünyamıza?” Enteresan, öyle değil mi değerli okuyucular? 20.01.2000 tarihinde sevgi adına Ankara’da bir ittifak aranıyordu. Yapı itibarıyla oldukça derin manaları olabilir, şu an toplumumuzun derinliklerine sirayet eden güvensizlik ve nefret olguları gibi.

Bir başka yazıda şöyle bir bölüm de geçmekteydi: “Su bir kasidedir. Seven Fuzuli ise na’t olur, beyitlere dökülür adı. Nesibler, girizgahlar, medhiyeler, fahriye ve dualar renk renk, ışık ışık dizelere dizilir. Onu anlamak için sesin ahengine ve musikisine; duymak için de hüzzamlara, bestenigarlara ihtiyaç vardır artık. Ve şiir, asırlarca ve asırlarca Anadolu’dan Medine’ye akışlarla sürerken yanışlar ve yakışlara serinlik getiren bir Dicle’dir artık, Fırat’tır. Sesi Hille’den yükselir, ama macerası Anadolu’da başlar.” Kimileri çok sever methiye düzmeyi. Saray önünde dönüp duranlar onlar için inancın ve evrenin sembolü sanki. Sultanın gözleri ve şakşakı onlar için benliklerini kazandıkları aciz bir günah kazanı. Onlar için gözde olmak, insan gözünde olmamak kadar karanlık bir diyarın hortlaklarını kıskandırmaktır. Onların altın tepsileri dualarıyla satın alınabilir. Onların taht ve zengin bekaları milletimizin kanları üzerine kurulmuştur. Kaldırdıkları her kadeh, Türk Milleti’nin onurunu ve dürüstlüğünü ipe götüren bir fermandır. Onlar kendilerini edebiyatın tekeli görürler ancak edebiyatın onur ve şerefi, işte onların saltanat ve divan bayraklarına karşı Ohri ve Resne’den inen sayısız atlı yiğitler gibi dimdik durmuştur ve duracaktır da.

Ziya Paşa diyorduk sevgili okurlar. Ziya Paşa’nın bu sözüne rağmen İskender Pala’nın Zaman Gazetesi’ndeki köşesinin başlığı ne olsa beğenirsiniz? Tabi ki de “Ayine”…

Onlar suçsuz generallerin, gazetecilerin, aydınların ve daha nicesinin kör kuyulara gönderilmesine asla ses çıkarmadılar. Onlar yıllarca Fetullahçı Çete’ye çalıştılar. Onlar yıllarca tarikatların, sosyal fenomen olduğunu iddia ettiler. Onlar yıllarca kandırıldıklarını ve canavardan haberdar olmadıklarını söylediler. İşte onlar sürekli laf söylerler ama işleri yanıldık ve kandırıldıktan ibarettir. Ey Türk Milleti; sen açken, can güvenliğin yokken, sırtlanlar dört bir yanını sarmışken bu zatlar köşelerinde methiye düzecekleri liderleri seçmiyorlar mıydı? Uğur Mumcu, Gaffar Okkan, Necip Hablemitoğlu, Bahriye Üçok suikasta uğradığı zaman bu kişiler değil miydi tarikatları savunan?

Yıllarca gücü, öfkeyi, parayı, nefreti, sevgisizliği bu millete aşıladınız. Köşelerinizden yıllarca yalanın belgesini yazdınız, yalanı besleyip büyüttünüz, yalana kucak açtınız. Ne kadar da garip, sanki bu insanlar dünyanın yörüngesine bağlanmış ve onlarla beraber günden güne dönüyorlar. Fetullah Gülen’in efendileri olduğu dönemde yazılarının sık yayımlanmasını bekleyip daha fazla telif payı alabilmek için yalvaranlar şimdi ise Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili oldu.

Sizlerin saltanat ve istibdat sevdasına karşı Bigalı Atıf olacağız. Sizlerin kinine karşı Toroslarda isyan bayrağını çeken devrimciler olacağız. Sizlerin parasına karşı, bozkırın dayanışması olacağız. Sizlerin tarikatına karşı cumhuriyetçi olacağız. Sizlerin aristokratik hüviyetlerinize karşı hür insanlık olacağız. Sizlerin evvelinize karşı bir öncül olacağız efendiler!

Söz artık senin Türk Milleti, bu yapılanlar ihanet midir?

Pensilvanya’dan Saray’a uzun bir kervan

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 5 Şubat 2021, 13:11

    Sn. Korkmaz, yazınızı ilgi ve beğeniyle okudum. Gerek siz gerekse sitenin diğer yazarlarının doğum sancıları içindeki Atatürkçü siyasi çizgiyi ve partileşmeyi değerlendirmesini bekliyorum. Bu oluşumların bakış açılarını layıkıyla anlamak için temas edilmesini, sitenin çizgisi ile uyumlu ise destekleyici bir tavır alınmasını, belli ilkeler etrafında birleşmelerinin desteklenmesini öneriyorum.

  2. bunlar hırsızlar çetesi.genclerin gelecegini memurun terfisini caldilar

  3. İhanettir.Bizi bin kere hançerleyenlere yine satıyorlar

  4. 4 Şubat 2021, 19:05

    Yüreğinize sağlık, yiyin efendiler yiyin, aksırana kadar yiyin, tıksırana kadar yiyin, yiyin efendiler yiyin, bizim de günümüz gelecek, o günler yarın belki yarından da yakın olur inşallah, sevgiler

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!