1. Haberler
  2. Analiz
  3. PKK, Türkiye Cumhuriyeti’nin feshini istiyor!

PKK, Türkiye Cumhuriyeti’nin feshini istiyor!

featured

Sefa Yürükel yazdı…

Terör örgütü PKK, sözde kendini fesih kararında, TÜRKİYE CUMHURİYETİ Devletinin feshi ve kurulmasını istedikleri yeni devleti 1919’dan önceki duruma kurgulayarak demokratik ortak vatan kavramlarıyla kurulmayı dayatıyor: Bu kabul edilemez!

Terör örgütü PKK’nın 12. Olağanüstü Kongresi’nde alınan sözde fesih kararı, yüzeyde bir örgüt kapanışı gibi sunulsa da, gerçekte Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi, anayasal düzeni ve egemenlik haklarını hedef alan derin stratejik bir yeniden yapılanma projesidir. Bu bildiride; PKK’nın geçmişten bugüne gerçekleştirdiği eylemler, lider kadrosunun ideolojik yönlendirmeleri, Türkiye Cumhuriyeti’nin temelini oluşturan kurucu belgeler ve milletin birliği bağlamında değerlendirilmesi ve bu tür girişimlerin neden meşru kabul edilemeyeceği açıkça ortadadır.

PKK’NIN SİLAHLI TERÖR SÜRECİ: 1984’TEN GÜNÜMÜZE

Terör örgütü PKK, 1984’te başlattığı silahlı eylemleriyle Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğünü, kamu düzenini ve toplumsal barışını tehdit eden bir terör örgütü olarak faaliyet göstermiştir. Binlerce sivilin ve güvenlik personelinin hayatını kaybetmesine sebep olan bu süreç, sadece askeri değil, aynı zamanda ideolojik ve siyasi yollarla da Türkiye’nin anayasal sistemini hedef almıştır.

2025 yılı itibarıyla gerçekleştirilen 12. Olağanüstü Kongre’de ilan edilen sözde “fesih” kararı, bu geçmişin bir inkârı değil; tam aksine, yeni bir stratejik pozisyonun ve farklı araçlarla yürütülecek bir mücadele sürecinin ilanıdır.

ABDULLAH ÖCALAN VE PKK’NIN ULUSLARASI TERÖR STATÜSÜ

Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan liderliğinde kurulan PKK, Türkiye’nin yanı sıra Avrupa Birliği, ABD ve NATO tarafından da terör örgütü olarak tanınmaktadır. Öcalan’ın örgüt üzerindeki otoritesi, kongrede yeniden vurgulanmış ve bu yapı içinde merkezi bir figür olarak ilan edilmiştir. Bu durum, fesih kararı olarak sunulan bildirgenin aslında liderlik pozisyonunun güçlendirilmesiyle yeni bir ideolojik yapılanma ve siyasi yönlendirme aracı olduğunu ortaya koymaktadır.

PKK’nın açıklamaları, bir barış sürecinden ziyade, ideolojik dönüşüm adı altında devlet karşıtı bir strateji ve uluslararası meşruiyet arayışı içermektedir.

STRATEJİK YÖNELİM: SÖZDE FESİH, GERÇEKTE YENİDEN YAPILANMA

Kamuoyuna barışçıl bir dönüşüm olarak sunulan fesih kararı, gerçekte silahlı mücadelenin yerine siyasal ve toplumsal yapıyı dönüştürmeye yönelik kavramlarla örtülmüş yeni bir yapılanmayı hedeflemektedir. “Demokratik ulus”, “ortak vatan”, “eşit vatandaşlık” ve benzeri ifadeler, mevcut anayasal düzenin ve üniter yapının aşındırılmasına yönelik söylemler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Öcalan’ın “liderlik” vurgusu da bu dönüşümün tek merkezden, ideolojik olarak yönlendirileceğini göstermektedir. Bu bağlamda, bildiride yer alan kavramlar, yalnızca fikir beyanı değil; mevcut devlet yapısının yerine alternatif bir siyasi formun kurulmasına yönelik niyetin açık ifadesidir.

1924 ANAYASASI VE LOZAN ANTLAŞMASI: KURUCU BELGELERİN HEDEF ALINMASI

Bildiride açıkça 1924 Anayasası ve Lozan Antlaşması “Kürt inkârının kaynağı” olarak tanımlanmakta, bu da Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu hukuk düzeninin reddedilmesi anlamına gelmektedir. Bu, yalnızca bir anayasa eleştirisi değil; doğrudan, devletin kurucu temel metinlerinin ilga edilmesi ve yeni bir yapının inşasına yönelik çağrıdır.

Bu çağrı; etnik, kimlik temelli, post-ulusal bir yapı arayışıyla mevcut egemenlik haklarını dışlayıcı bir nitelik taşımaktadır. Bu yönüyle, PKK’nın siyasi hedefi, yalnızca bir sistem eleştirisi değil, ulusal birlik ve bütünlük üzerinde doğrudan bir tasarrufta bulunma çabasıdır.

TÜRK MİLLETİ VE EGEMENLİK HAKKI: KOLEKTİF HAFIZA VE HUKUKİ MEŞRUİYET

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yürütülen Kurtuluş Savaşı’nın ardından millet egemenliğine dayalı bir yapının inşasıyla gerçekleşmiştir. Bu egemenlik, Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası ile uluslararası ve iç hukuk açısından tescillenmiştir. Bu belgeler, yalnızca birer tarihsel belge değil; aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal meşruiyetini sağlayan hukuki temellerdir.

Bu temellerin PKK tarafından hedef alınması, yalnızca devlet yapısına değil, milletin tarihi sürekliliğine ve kolektif hafızasına yöneltilmiş bir saldırıdır.

DEMOKRATİK ULUS, EŞİT VATANDAŞLIK VE ORTAK VATAN SÖYLEMİ: AYRIŞTIRICI BİR KURGU

Bildiride sıkça yer alan “demokratik ulus” , “eşit vatandaşlık” ve “ortak vatan” gibi kavramlar, yüzeyde kapsayıcı bir yaklaşımı ima etse de, gerçekte mevcut anayasal vatandaşlık anlayışının yerini etnik kimlik temelli, parçalı ve konfederal bir yapıya bırakma amacını taşımaktadır.

Oysa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, etnik ya da mezhepsel ayrımlar temelinde değil; ortak tarih, kültür ve toplumsal aidiyet ekseninde biçimlenmiştir. PKK’nın önerdiği yapı ise bu doğal bütünlüğü suni ayrışmalara indirgemekte, anayasal vatandaşlık kavramını zedelemektedir.

PKK’NIN DEVLETLEŞME STRATEJİSİ: BÖLGESEL VE KİMLİK TEMELLİ YENİ YAPILANMA GİRİŞİMİ

PKK’nın kongre bildirgesi, mevcut devlet yapısını bir kenara bırakarak etnik temelli, çok kimlikli ve bölgesel bir yapılanmayı dayatmaktadır. Bu yapı, yalnızca üniter devleti değil, aynı zamanda Türkiye’nin sınırlarını, egemenliğini ve milletin müşterek hafızasını da tehdit eden bir stratejik hamledir.

Hiçbir terör örgütü, halkın ortak iradesiyle kurulan bir devletin üzerinde söz ve karar sahibi olamaz. Türkiye Cumhuriyeti, kendi tarihsel tecrübesi, kurucu iradesi ve milletinin ortak kararıyla biçimlenmiş meşru bir devlettir. Bu yapının dışında ve üstünde herhangi bir örgütlü yapının siyasal hükümranlık iddiası kabul edilemez.

SONUÇ: TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN EGEMENLİĞİ DEVREDİLEMEZ, KURUCU FELSEFESİ DEĞİŞTİRİLEMEZ

PKK’nın sözde feshi; yüzeyde bir sona erme ilanı olsa da, özünde stratejik bir yeniden yapılanma ve devletin kurucu temellerine yöneltilmiş ideolojik bir meydan okumadır. Bu meydan okuma, sadece anayasal düzene değil; aynı zamanda Türk milletinin tarihsel iradesine ve siyasal birliğine yöneliktir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik hakkı, hiçbir terör örgütünün bildirgesiyle, söylemiyle ya da dayatmasıyla tartışma konusu yapılamaz. Devletin varlığını ve milletin bütünlüğünü hedef alan hiçbir yapı, “barış ve demokrasi” adına meşrulaştırılamaz.

Türkiye Cumhuriyeti; Lozan’la tescillenmiş, 1924 Anayasası’yla şekillenmiş ve halk iradesine dayalı olarak inşa edilmiştir. Bu yapı fesh edilemez, egemenliği devredilemez ve dışsal müdahalelere açık hale getirilemez.

KAYNAKÇA (GÜNCEL ÖNERİLER)

• Türkiye Cumhuriyeti Anayasası (1982 ve değişiklikleri)

• Lozan Antlaşması (1923)

İçişleri Bakanlığı – Terörle Mücadele Raporları

• SETA – PKK’nın Tarihi ve Stratejik Dönüşümleri

• TBMM Arşivi – PKK Hakkında Araştırma Komisyonu Raporları

Avrupa Birliği ve ABD Terör Örgütleri Listesi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!