1. Haberler
  2. Analiz
  3. Post-Türkiye Cumhuriyeti tasarımı: Siyasal gafletin ve ihanetin anatomisi

Post-Türkiye Cumhuriyeti tasarımı: Siyasal gafletin ve ihanetin anatomisi

featured

Sefa Yürükel yazdı…

Türkiye Cumhuriyeti, son 20 yıllık süreçte yalnızca yönetim sistemini değil, aynı zamanda devletin kurucu paradigmasını dönüştürmeye yönelik sistematik bir proje ile karşı karşıyadır. “Yeni anayasa” söylemi; yüzeyde hukuki bir revizyon gibi sunulsa da, derin yapısal okumada bu sürecin bir rejim tasarımı, bir ulus-devlet yıkımı mühendisliği ve hatta stratejik coğrafi yeniden konumlandırma girişimi olduğu açıktır.

Bu bağlamda kamuoyunun önemli bir kısmının içinde bulunduğu siyasal gaflet, süreci normalleştiren, hatta meşrulaştıran temel dinamiklerden biridir. Apolitikleşmiş, medyatik manipülasyonlarla yönlendirilen kitleler, bu süreci “demokratikleşme” maskesi altında izlemekte ve böylece tarihsel bir çözülmenin pasif aktörlerine dönüşmektedir.

YENİ ANAYASA MI, FEDERATİF GEÇİŞ SÖZLEŞMESİ Mİ?

Özellikle bazı istihbari ve diplomatik kanallar üzerinden servis edilen bildirgelerin içeriği ve zamanlaması, Türkiye’nin bir federasyon modeline kademeli olarak ikna edilmek istendiğini göstermektedir. Bu planın sacayakları netleşmiştir:

1. İç aktörler: İktidar ve Yönetsel düzeydeki üst kadrolar (isimlerden bağımsız olarak),

2. Dış stratejik akıl: ABD merkezli kurumlar (CIA gibi),

3. Toplumsal psikolojik altyapı: Depolitize edilmiş, tarihsel refleksleri köreltilmiş kamuoyu.

Sözde bildirgelerle eşzamanlı yürütülen anayasa tartışmalarının hedefi; mevcut üniter devlet yapısını, yerinden yönetim ve “özerklik” gibi kavramlarla yeniden tanımlamak ve bu tanımı anayasal güvenceye kavuşturmaktır. Bu da yalnızca hukuki değil, aynı zamanda jeopolitik bir kırılmadır.

‘BÜYÜK KÜRDİSTAN’ PROJESİ: DIŞARIDAN DEĞİL, İÇERİDEN İNŞA

Günümüzde “Kürdistan” kavramı, klasik ayrılıkçı söylemin ötesine geçerek; İktidar insiyatifi ve “Türkiye Cumhuriyeti’nin” eliyle inşa edilmek istenen yeni bir siyasal yapının kod adı haline gelmiştir. Bu proje, silahlı değil yapısal; devrimci değil anayasal; dış dayatmalı değil, iç mutabakatlı gösterilmeye çalışılıyor.

Asıl ironi şu ki: Bu yapı, Türk vatandaşlar için değil, küresel aktörle için inşa edilmektedir. Üstelik bu inşa, Türk milletinin vergileri, kaynakları ve “özgürlük” algısına yüklenen sahte umutlarla yapılmaktadır.

ULUS-DEVLETİN TASFİYESİ VE POST-TC REJİMİ

Yeni anayasa projesi, yalnızca “yeni haklar” değil, aynı zamanda “eski devletin” sonunu getirmenin de hukuk metnine dökülmüş versiyonudur. Cumhuriyet’in kuruluş sözleşmesi olan 1924 ruhu, “çoğulculuk” adı altında tasfiye edilmekte, yerine kimlik temelli federatif bir yapı kurgulanmaktadır.

Bu tasarım, sadece siyasi sınırları değil, milli bilinci de parçalamayı hedeflemektedir. Nihai hedef, Türkiye’nin etnik esaslı bölgelere ayrıldığı, başkent sembolünün bile işlevsizleştiği bir konfederal yapıdır.

STRATEJİK SESSİZLİK: GELECEĞE İHANETİN DİĞER ADI

Bugün susmak, geleceğin anayasasında vatandaş yerine “etnik mensup” olarak tanımlanmaya razı olmak demektir. Bu nedenle; akademi, medya, entelektüel çevreler ve siyaset üstü yurttaş bilinci artık şu soruyu sormak zorundadır:

“Bu sessizliğimiz hangi planlara zemin hazırlıyor ve kimin çıkarına işliyor?”

SONUÇ VE ÇAĞRI

Bu yazı bir uyarı değil, bir sorumluluk çağrısıdır. Siyasal gaflet, sadece kişisel bir tercih değil, kolektif çöküşün kapısını aralayan bir eylemsizlik biçimidir. Türkiye, kaderini yeniden tayin etme eşiğindeyken, bu sürece seyirci kalmak tarih önünde affedilmeyecek bir duruşsuzluktur.

Bugün mücadele anayasal maddelerle değil, kavramlarla, söylemlerle ve algılarla veriliyor. Ve bu savaşta en güçlü silah, uyanmış bir bilinçtir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 23 Mayıs 2025, 13:48

    Sayın Yürükel, gidişat çok tehlikeli, ben emekli bir öğretmen olarak,gözlerimiz önünde olup bitenleri izlemek bana çok acı veriyor. Emperyalistler sırasıyle, Yugoslavya, Irak, Suriye’yi parçaladılar. Şimdi sıra İran ve Türkiye’ye geldi. Muhalefet ve pek çok aydın büyük bir aymazlık içinde. Umarım çok geç olmadan gerekeni yaparlar

    Cevapla
Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!