Rand Corporation ve TÜSİAD destekli ABD kuruluşundan ‘Türkiye’ yazısı: Sessizce planlanmalı

featured

CIA’nın yan kuruluşu olarak anılan Rand Corporation dışında TÜSİAD ve TOBB’un da desteklediği ABD düşünce ve fonlama kuruluşu olan German Marshall Fund of the United States of America’nın Ankara temsilcisi Özgür Ünlühisarcıklı dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.

ABD düşünce ve fonlama kuruluşun olan German Marshall Fund of the United States of America’nın  yüzlerce bağışçısı arasında CIA’in yan kuruluşu olduğu bilinen RAND Corporation, ABD’nin köklü savunma şirketi Lockheed Martin de yer alıyor. 

Bağışçılar arasında TÜSİAD VE TOBB’un olması ise dikkat çekiyor. 

Daha dikkat çeken nokta ise German Marshall Fund of the United States of America isimli kuruluşun Ankara ofisi direktörü Özgür Ünlühisarcıklı’nın Türkiye’ye ilişkin kaleme aldığı yazı… 

Süper Haber’in aktardığına göre yayımlanan yazıda Ünlühisarcıklı, ABD ve AB’ye Türkiye’deki gelecek seçimlere ilişkin bazı önerilerde bulunuyor. 

‘SESSİZCE PLANLAMAKTAN ALIKOYMAMALI’

AKP’nin gitmesi halinde Türkiye’nin dış politikada izleyeceği politikaları değerlendiren Ünlühisarcıklı, hükümetin değişmesi halinde ABD ve AB ile daha sıcak ilişkilerin olabileceğini, Doğu Akdeniz’de zorlayıcı diplomasiden vazgeçebileceğini dile getirerek, “AB ve ABD, seçimlere kadar bekle-gör yaklaşımını benimsedi. Bu makul bir yaklaşım olsa da, Türkiye’yi tekrar Batı’ya yönlendirmesine yardımcı olacak yeni bir hükümete ne teklif edeceklerini sessizce planlamaktan alıkoymamalı.” ifadelerini kullanıyor.

Ünlühisarcıklı’nın çalıştığı Washington D.C. merkezli kuruluş için kaleme aldığı analizin çevirisinin dikkat çekici yerleri şöyle:

“Türkiye’de yakın zamana kadar, taraftarlarının ona olan bağlılığı, siyasi zekası ve doğru şekilde işleyen bir muhalefetin olmaması gibi çeşitli faktörler nedeniyle Erdoğan’ın seçimle mağlup edilemeyeceğine dair yaygın bir inanış vardı.

Temmuz 2016’daki başarısız darbe girişimi ve ardından gelen baskıcı yönetim ve OHAL sonrasında yeni bir inanış ortaya çıkmıştı: Türkiye artık seçim sonuçlarının önceden belirleneceği otoriter bir diktatör devletiydi. AK Parti ise, seçimlerin gerçek ve rekabetçi olduğunu ve muhalefetin gerçek bir kazanma şansı olduğunu savunuyordu.

AK Partinin argümanının doğru olduğu Mart 2019 yerel seçimlerinde kanıtlandı. Ankara ve İstanbul dahil büyükşehirlerin çoğunda muhalefet yerel seçimleri kazandı.

Sandıkları takip eden ve oyları koruyan sistem, aslına bakarsanız bugüne kadar sağlamlığını kanıtladı.

Türkiye, dış politikasının tarih, coğrafya, uluslararası sistem, bölgesel güç dengesi ve ulusal kapasite gibi faktörlerin yanı sıra değerler, kamuoyu ve iktidarın çıkarları tarafından belirlendiği ülkelerden bir istisna değil. Yapısal faktörler önemli, belki de baskın bir rol oynamaya devam edecek.

‘TÜRKİYE’NİN UZUN VADELİ STRATEJİSİ DEĞİŞECEK’

Yapısal faktörler bir ülkenin uzun vadeli stratejisini belirler. Ancak, bunun nasıl izlendiği, hükümette bir değişiklik olması durumunda önemli ölçüde değişebilir.

Siyasi bir hükümet değişimi durumunda Türk dış politikasının özü kadar stili de değişecek.

‘DAHA SICAK İLİŞKİLERE YOL AÇACAKTIR’

“Mevsim değişikliği” senaryosunda olduğu gibi sınırlı veya “iklim değişikliği” senaryosunda olduğu gibi kapsamlı olsun, demokratik reformlar Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile daha sıcak ilişkilere yol açacaktır.

Irak, Suriye, Doğu Akdeniz, Güney Kafkasya veya Libya üzerindeki farklılıklar öylece ortadan kalkmayacaktı. Bununla birlikte, daha sıcak ilişkiler, bunların büyük krizlere dönüşmeden daha etkin bir şekilde yönetilebileceği anlamına gelir.

Türkiye, bölgesinde karşı karşıya olduğu diplomatik izolasyonu aşmak için Suudi Arabistan ve bölgesel ağının yanı sıra İsrail ile şimdiden bir uzlaşma arayışına girdi, ancak Müslüman Kardeşleri desteklemeyen yeni bir hükümetle bunun gerçekleşmesi çok daha güvenilir bir şekilde yapabilirdi. 

‘RUSYA İLE OLAN İLİŞKİLERİNDE NATO İLE ÇELİŞMEYECEK’

Yeni gelecek hükümet, Türkiye’nin Rusya ile ilişkisini terk etmeyecek, ancak Batılı müttefiklerle daha sıcak ilişkilere sahip olan bir hükümet, muhtemelen bu ilişkiyi Türkiye’nin NATO üyeliğiyle çelişmeyecek şekilde çerçeveleyecektir.

‘ZORLAMA YERİNE DİPLOMASİYİ KULLANACAK’ 

Ülke, yeni bir hükümet altında Doğu Akdeniz’deki çıkarlarının peşinden gitmeye devam edecek, ancak artık diplomatik olarak izole edilmeyecek, temel araç olarak zorlama yerine diplomasiyi kullanacak.

Kısacası, siyasi bir geçiş durumunda Türk dış politikası özü olmasa da üslubu değişecektir.

‘FAZLA GÖZE BATIRILAMAZ’

Önemli bir soru, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin bunların herhangi birinde nasıl bir rol oynayabileceğidir. Her şeyden önce resmi olarak Türkiye’nin iç siyasetinden uzak durmak zorundalar ve bu nokta fazla göze batırılamaz.

Ancak, siyasi bir değişiklik olursa -ve olduğunda, ABD’nin ve özellikle AB’nin nasıl tepki vereceği, Türkiye’nin yalnızca yüzeysel bir mevsim değişikliği mi yoksa temelden iklim değişikliği mi yaşayacağını etkileyebilir.

‘AB ÜYELİK VERMESE DE VİZELERİ KOLAYLAŞTIRABİLİR’

AB üyeliği perspektifi, 1999–2005 yıllarında Türkiye’deki kapsamlı demokratik reformların arkasındaki ana itici güçlerden biriydi. AB şu anda üyelik için gerçekçi bir perspektif sunacak durumda değil, ancak gümrük birliğinin modernizasyonu, vize serbestisi, yeşil dönüşümün kolaylaştırılması ve dış politika diyaloğunun güçlendirilmesini içeren bir geçici paket de benzer bir rol oynayabilir.

‘ABD TÜRKİYE’NİN NATO’NUN ANA AKIMINA DÖNMESİNE YARDIMCI OLABİLİR’

Amerika Birleşik Devletleri, yalnızca yaptırımlara dayanmak yerine Rusya’dan aldığı S-400 hava savunma sistemini terk etmeye teşvik ederek Türkiye’nin NATO’nun ana akımına geri dönmesine yardımcı olabilir. Bunlar, siyasi bir geçiş olması durumunda AB ve ABD’nin Türkiye’de nasıl olumlu bir rol oynayabileceğinin sadece birkaç örneğidir.

‘ABD YENİ HÜKÜMETE NE TEKLİF EDECEĞİNİ SESSİZCE PLANLAMALI’

AB ve ABD, seçimlere kadar bekle-gör yaklaşımını benimsedi. Bu makul bir yaklaşım olsa da, Türkiye’yi tekrar Batı’ya yönlendirmesine yardımcı olacak yeni bir hükümete ne teklif edeceklerini sessizce planlamaktan alıkoymamalı.

‘SİYASİ DEĞİŞİM DÜŞÜNDÜĞÜNÜZDEN DAHA ERKEN YAŞANABİLİR

Herhangi bir hükümetin erken dönemi, gelecekteki yolunu belirlemede kritik öneme sahiptir – eğer AB ve ABD, nasıl tepki vereceğini düşünmeye başlamak için Türkiye’de siyasi değişimin olmasını beklerse, olayları bu yönde etkilemek için çok geç olabilir.

Yeni politikaların planlanması ve geliştirilmesi çok zaman alıyor, ancak bu kaçınılmaz bir sonuç olmasa da Türkiye’deki siyasi değişim de birçok kişinin tahmininden daha erken gelebilir.”

GERMAN MARSHALL FUND OF THE UNITES STATES NEDİR?

German Marshall Fund of the USA, Washington D.C. merkezli bir fonlama ve düşünce kuruluşu. Kendi web sitesine göre amacı ‘Transatlantik iş birliklerini güçlendirmek’. 1972 yılında, Soğuk Savaş’ta Batı Almanya’ya yapılan yardımların üzerine kuruldu. ABD hükümeti ve CIA’e yakın kuruluşlar kadar Almanya ve AB tarafından da destekleniyor.

DÜŞÜNCE KURULUŞUNUN BAŞKANI ESKİ ABD DIŞİŞLERİ MÜSTEŞAR YARDIMCISI

Başkanlığını eski ABD Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın yaptığı kuruluş özellikle şu anda Karadeniz ve Belarus konusunda ‘araştırma ve analizler’ yapıyorlar.

Vakfın bağışçıları arasında Lockheed Martin, Raytheon gibi birçok ünlü ABD savunma şirketinin yanısıra ABD Dışişleri Bakanlığı, -CIA bağlantılı- RAND Corporation,  Fransa’nın ABD Büyükelçiliği ve çeşitli NATO kuruluşları gibi yerler var. 

RAND CORPORATION, LOCKHEED MARTIN, TÜSİAD VE TOBB BAĞIŞ YAPIYOR

Bu kuruluşunun binlerce satırdan oluşan bağışçı listesinde iki tanıdık STK var: TÜSİAD ve TOBB. 

ÖZGÜR ÜNLÜHİSARCIKLI KİMDİR?

Özgür Ünlühisarcıklı, German Marshall Fund of the United States’in (GMF) Ankara direktörü.

GMF’ye katılmadan önce Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı’nın Kaynak Geliştirme Daire Başkanlığı görevini yürüttü.

Ünlühisarcıklı, daha önce bir Türk STK’sı olan ARI Hareketi’nin direktörlüğünü ve AB Danışmanlık ve Yatırım Hizmetleri’nde danışman olarak çalıştı.

Rand Corporation ve TÜSİAD destekli ABD kuruluşundan ‘Türkiye’ yazısı: Sessizce planlanmalı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Bu temsilcinin söylediklerini dikkate alarak yapmalıyız seçimlerimizi. Evet akp gidecek ama onun yerine kötünün iyisini gelirse, birileri gene bizi her yerimizden, oymaya (hemde daha derinden) devam edecekler.Çünkü şöyle bi düşünün onların istediği Türkiye’yi. …
    Ülkemiz, sürekli bi göçmen istilası altında, sınırında terör devletiyle sürekli şavaş halinde, Mavi Vatan, Kıbrıs, kaybedilmiş, insanımız ise maddi zorluklardan, cemaatlerin elinde manen tükenmiş bir hale, gelirse, yani onların raporlarında söyledikleri gerçekleşirse; vay halimize, diyorum.

  2. 14 Ocak 2022, 18:04

    Yeni hükümet kurulduğunda ABD ve AB’ye ne teklif götürecek diye sormak daha gerçekçi bi yaklaşım olurdu… Ha tüm bunlara, Türk milletinin de söyleyeceği bi şeyler olacaktır, tabii ki tek yapabileceğinin oy atıp geriden izlemek olmadığını bi gün anlayabilirse.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!