Mustafa Özbey yazdı…
Değerli Vodinalı’nın çeviri yazısını okudum.
(link: https://hvodinali.wordpress.com/2024/09/25/aynalarin-vahsi-dogasi-hegemonun-son-savasi/)
Batı gözlüğü ile görülmeyen, bir miktar da, Rusya’ya özgüven ve moral vermek için yazılmış değerli bir kitabı (Andrei Martyanov – America’s Final War) Türk okurla buluşturması iyi oldu.
Birinci ve en önemlisi, Rusya’nın büyük savaşa tek başına Avrupa cephesinde hazırlanmakta olmasıdır.
Bir gerçeği çok net şekilde yakalamışlar.
Ukrayna’da yaptıklarını vatan savunması olarak görüyorlar ve kaybederlerse, Rusya parçalanır gerçeğini görüyorlar.
Bu bilinç, Rusların nükleer silah kullanma kararlılığını sıklıkla dile getirmelerine neden oluyor.
NATO ise kararlı bir ortak irade göstermiyor.
ABD’nin liderlik ve yönetimine teslim olmuş bir durum söz konusu.
Daha da önemlisi, hükümetlerin Ukrayna’ya desteği benimsemesi, halk düzeyinde bir destek ve olası bir savaş kararına otomatik katılım anlamı da yüklemiyor.
Rusya ekonomisi üç yıl içinde tüm yaptırımlara rağmen, önemli bir dayanıklılık göstermiş ve seferberliğin talepleri karşılanır duruma gelmiş olmasına rağmen, Batı’da bu konuda kararlı bir duruş henüz yoktur.
Tüm bunları bir arada okuduğumuzda, Rusya ile büyük savaşa doğrudan girmek, Batı için büyük yıkım riski yaratabilecektir.
Türkiye için durum çok farklı ve kırılgandır.
Türkiye’nin kaderini; erteleyemeceği kararı belirleyecektir.
Büyük savaşa ya NATO üzerinden girecek, ya da, bu savaşın dışında kalacak şekilde bir karar ile ülke yeni bir evreye girecektir.
Türkiye’nin NATO ile birlikte Rusya ile savaşa girmesi ABD’nin en büyük isteğidir.
Bunun Türkiye için, yaşam boyu komşu kalacağı bir ülke ile ve hiçbir çıkarı olmadan sonsuza kadar düşman kalması sonucu doğuracağı aşikardır.
Savaşın yaratacağı fiziki, ekonomik maliyetlerin büyüklüğü ayrı bir yazı konusudur.
Şayet bu savaş kaçınılmaz olarak başlar ve Türkiye NATO’nun savaşına katılmamak gibi bir irade gösterirse, bu kez, ABD/AB’nin Türkiye’yi cezalandırma planları raftan indirilerek işleme alınacaktır.
Batı’nın hafızasında Sevr haritası ve Wilson Doktrini güncellenerek hazır halde tutulmaktadır.
Bunun devreye alınması artık bir zamanlama ve karar konusu olacaktır.
Türkiye, bu yıkıcı seçenekler arasında sıkışmış durumdadır.
İktidar, muhalefet ve parlamentonun; ufukta yaklaşmakta olan büyük kasırganın farkında olarak ülkeyi bu zor karar süreçlerine hazırlaması gerekirken, gündemi meşgul eden konuların sığlığı umutları yok ediyor.
Halkın bu konuda uyarı görevini bıkmadan yapması şimdilik tek yol görünüyor.