Savcı Kiraz şehit edildiği adliyede anıldı

featured

İstanbul Adalet Sarayı’ndaki makam odasında görevi başında terör örgütü DHKP-C üyelerince şehit edilen cumhuriyet savcısı 46 yaşındaki Mehmet Selim Kiraz, katledilişinin 6. yılında anıldı.
Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın babası Hakkı Kiraz “Bir tane Mehmet Selim gelir ama binlerce Mehmet Selim doğarız” dedi.

Evli ve 2 çocuk babası Mehmet Selim Kiraz‘ın, 31 Mart 2015’te terör örgütü DHKP-C üyesi Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından odasında rehin alındıktan sonra öldürülmesinin üzerinden 6 yıl geçti.

Şehit Savcı Kiraz’ın görev yaptığı Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda, koronavirüs salgını için tedbirlerin alındığı, mesafe kurallarına uyulduğu bir anma töreni düzenlendi. 

Milli şair Mehmet Akif Ersoy’un, “Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana avucunu açmış duruyor peygamber” sözlerinin yazılı olduğu dev bir pankartın asıldığı c kapısı atrium alanında düzenlenen törene, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz ve İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Okan Albayrak ile adliyede görevli cumhuriyet başsavcı vekilleri, savcı ve hakimler katıldı. İstanbul 1 ve 2 nolu Baro Başkanları ile adliye personelinin de yer aldığı törende, şehit savcının babası Hakkı Kiraz da her sene olduğu gibi hazır bulundu. 

BAŞSAVCI YILMAZ: HAKİM-SAVCI CÜBBESİ ATEŞTEN BİR GÖMLEK

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende bir konuşma yapan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz, “Öyle bir meslek icra ediyoruz ki, hakim-savcı cübbesinin ateşten bir gömlek olduğunu her an hissedebiliyoruz. Sorumluluğu ağır, yükü büyük. Adalet savaşçısı, hem masumun hakkını koruyacak ve hem de suçlunun hak ettiği şekilde cezalandırılmasını sağlayacak. Bu yük hepimizin omuzlarında. Ben bu vesileyle ülke genelinde özveriyle çalışan, meslek onurunu taşıyarak milletimize adalet hizmeti götüren, tüm yargı mensuplarını saygıyla selamlıyorum.” ifadelerini kullandı.

Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın her zaman onur duyacakları mesleklerinin en şerefli mensuplarından biri olduğunu ve burada her an onun anılarıyla yaşadıklarını kaydeden Yılmaz, “Göreve başlar başlamaz savcımızın şehit edildiği odasını ziyaret ettik. Koltuğu, çalışma masası, ajandası, çok sevdiği 56 numaralı forması…Odadaki her bir parça eşyası onun hatırasını bugüne taşıyordu. Zamanın durduğu bu mekanda Selim kardeşimizin bizleri gördüğünden, duyduğundan, duygularımızı hissettiğinden şüphe etmiyoruz.” diye konuştu.

Başsavcı Yılmaz, Kiraz’ın şehit edilmemesi halinde 23 yıllık mesleki tecrübesiyle aralarında olacağını ve 2015 yılı Mart ayının son günü evinden çıkıp Adliye’ye geldikten sonra sabah çıktığı yuvasına bir daha dönemediğini anlatarak, şöyle devam etti:

“O sabah evden çıkarken, eşi ve çocuklarıyla son kez vedalaşmıştı. Kendisi başta olmak üzere, ailesi de arkadaşları da hain terör örgütünün kendisini hedef alan alçak planından haberdar değillerdi. Kendisi de Allah’ın takdir ettiği ömrü yaşadı. Ne bir nefes az, ne bir nefes fazla. Biz buna inanıyoruz.

Mehmet Selim Savcımız, buraya gelene kadar, Erzincan Çayırlı, Karaman Kazımkarabekir, Iğdır, Osmaniye ve Gaziosmanpaşa adliyelerinde çalıştı. Elinden gelenin en iyisini yapan, bilgi ve tecrübesiyle herkese örnek bir hukuk adamıydı. Bunun yanında başka meziyetlerinin de olduğunu biliyoruz. Selim kardeşimiz daha ilkokul 5. sınıfa giderken, okuldan fırsat buldukça evlerinin karşısındaki terziye gidip yardım ediyor, kendi harçlığını çıkarıyormuş.”

Şehit savcının aynı zamanda iyi bir hattat olduğunu ve baba evi Mersin’de kurduğu bir ahşap atölyede çalışmalar yaptığını da anımsatan Yılmaz, “Şehit savcımızın işindeki disiplini, nizam ve intizamı, örnek iddianameleri sanırım onun böylesi sanatçı ruhu ve zarafetinin eseriydi. ‘Samimi, temiz, kusursuz’ gibi anlamları taşıyan ‘Selim’, sadece onun adı değil, kişiliğini, davranışlarını yansıtan bir vasıf idi.” dedi.

‘ASLA BAŞARAMADILAR, BAŞARAMAYACAKLAR’

Mehmet Selim Kiraz ile birlikte İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinde okuduklarını ve sınıf arkadaşı olduklarını da aktaran Yılmaz, terör örgütleriyle ilgili de şunları dile getirdi:

“Hangi ad altında faaliyet gösterirse göstersinler, terör örgütleri en nihayetinde korku ve panik oluşturarak, nefret ve düşmanlığı körükleyerek birliğimize ve kardeşliğimize zarar verdikleri ölçüde başarılı olurlar. Terör örgütleri, beyinlerini yıkadıkları zavallı tetikçiler üzerinden Selim Kiraz gibi müstesna değerlerimizi hedef alarak amaçlarına kısa yoldan ulaşmayı planlamışlardı. Asla başaramadılar, başaramayacaklar. İşte görüyorsunuz, burada İstanbul Adalet Sarayında hep birlikte, bir ve beraberiz. Bizler bugün burada toplandık ve el ele vererek daha da kenetlendik. Onların hain planlarına asla alet olmadık, kardeşliğimizi bozmalarına izin vermedik, bundan sonra da izin vermeyeceğiz.”

Mehmet Selim Kiraz’ın şehadetine yol açan olayın adli süreci hakkında da bilgi veren Yılmaz, İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonunda iki sanığın müebbet hapse, diğer üç sanığın da çeşitli hapis cezalarına mahkum edildiğini, cezaların kesinleştiğini ve dokuz firari sanık hakkında yargılamanın devam ettiğini hatırlattı.

Bir adalet şehidi olarak Kiraz’ın kendilerine bıraktığı emaneti hiçbir zaman unutmayacaklarını ve adaletin tecellisi için güçleri yettiği kadar gayret edeceklerini de vurgulayan Yılmaz, “Kendisinin biz meslektaşlarına bıraktığı en büyük miras budur. Bu vesileyle, başta Selim kardeşimiz olmak üzere, tüm adalet şehitlerimize Allah’tan rahmet, geride bıraktıklarına sabırlar diliyorum.” ifadelerini kullandı.

ŞEHİT BABASI KİRAZ: HER BİRİNİZİ BİRER SELİM GİBİ GÖRÜYORUM

Şehit babası Hakkı Kiraz da, 6 yıl önce bugün yine burada beraber olduklarını ve ama o günün kendileri için, bütün Türkiye için çok karanlık bir gün olduğunu belirterek, “Fakat elhamdülillah o gün beraberdik, ondan sonra da beraber olduk, bugün de beraberiz. Ne mutlu bizim bu beraberliğimize. Bizler böyle beraber olduktan sonra ölüsüne ve dirisine saygılı bir milletin ferdi olduktan sonra inşallah sırtımız yere gelmez. Rabbim sizleri muhafaza etsin, Allah sizleri korusun, devletimize milletimize zeval vermesin.” dedi. 

 Evlat acısının çok zor olduğunu ancak her şeyin bir bedeli olduğunu aktaran Kiraz, şöyle devam etti:

“Biz bu milletin bir ferdi isek, bu değerli vatanda yaşıyorsak, mutlaka bir bedeli vardır. Herkes bunu iyi bilmelidir ama bu vatanımızın da bir değeri ve bedeli vardır. Nedir o bedel? O bizim şu bedenimizdeki canımız ve damarımızdaki kanımızdır. Söz konusu vatanın bütünlüğüyse, bu milletin birlik ve beraberliğiyse eğer kasıt bunaysa, bizim bedenimizdeki canımızın ve damarımızdaki kanımızın ne değeri vardır? Bir tane Mehmet Selim gelir ama binlerce Mehmet Selim doğarız. Rabbim sizlere zeval vermesin. Ben her birinizi birer Selim gibi  görüyorum. Hepinizi seviyorum. Sizler olduktan sonra elbette ki bu vatan için öleceğiz. Söz konusu vatansa ölün bizim için şereftir, gururdur, namustur, onurdur. Ama bu ülkenin birlik ve beraberliğine kast eden o hainler için de herkes bunu çok iyi bilsin ki ölümdür, korkudur, kabustur, namertliktir.”

ADALET BAKANI GÜL’DEN MESAJ

Yapılan konuşmaların ardından törende Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün gönderdiği mesaj okundu. 

Savcı Kiraz’ı, 6 yıl önce menfur bir terör saldırısında kaybetmenin acısını halen yüreklerinde derinden hissettiklerini belirten Gül, mesajında, “Merhum Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz, görevini her zaman hakkıyla yerine getirmiş, hukuku, adaleti canı pahasına savunmuştur. Ona kurşun sıkan teröristler, aslında ülkemizin bölünmez bütünlüğünü ve demokratik hukuk devletimizin ayrılmaz parçası olan yargıyı hedef almıştır. Adaletsizliği ve hukuksuzluğu hakim kılmak isteyenlere karşı tıpkı Mehmet Selim Kiraz savcımız gibi, canımız pahasına da olsa mücadelemizden asla taviz vermeyeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Gül, mesajında şu değerlendirmeyi yaptı:

“Milletimizin aydınlık geleceğini, vatanımızın bağımsızlığını ve bölünmez bütünlüğünü, terör örgütlerine karşı hukuk çerçevesi içerisinde koruma azmimiz, direncimiz ve kararlılığımız her geçen gün daha da artmaktadır. Adı, amacı, hedefi ne olursa olsun terör örgütleri bu ülke üzerindeki kirli planlarını hiçbir zaman hayata geçiremeyecek, terör, bu ülkenin yargısını asla yıldıramayacak ve yolundan asla döndüremeyecektir. Terör örgütleri yok olmaya, lanetlenmeye mahkumdur. Onlarla kahramanca mücadele eden şehitlerimizin adı ve aziz hatırası ise her zaman kalbimizde yaşamaya devam edecektir.

Mehmet Selim Kiraz’ın adı da, hem kalbimizde hem de ülkemizin birçok kurum ve kuruluşunda yaşamaya devam edecek, şehit savcımızı her zaman hayırla, duayla ve rahmetle yad edeceğiz. Bu vesileyle, merhum Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz’a ve görevi başında şehit edilen bütün adalet teşkilatı mensuplarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. “

ÇALIŞMA MASASINA KARANFİLLER BIRAKILDI

Yapılan konuşmaların ardından törendekiler, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın görevi başında terör örgütü DHKP-C üyelerince şehit edildiği adliyenin 6. katındaki makam odasına geçti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Şaban Yılmaz ve beraberindekiler, Kiraz’ın fotoğrafı ile isminin yer aldığı çalışma masasına çelenk ve karanfiller bıraktı. İstanbul Adalet Komisyonu Başkanı Okan Albayrak ve başsavcı vekilleri ile şehit babası Hakkı Kiraz da, çalışma masasına karanfil bıraktı.

Bu arada adliyedeki anma törenine katılanlar, şehit savcı Kiraz’ın Eyüp Sultan Mezarlığı’ndaki kabrini de ziyaret etti. Savcı ve hakimlerin hazır olduğu Kiraz’ın kabri başında Kur’an-ı Kerim okundu.

MEHMET SELİM KİRAZ’IN ŞEHİT EDİLMESİ

Mersin İmam Hatip Lisesi’nde okuyan Kiraz, aynı zamanda terzi çıraklığı yaparak aile bütçesine katkı sağlamaya çalıştı.

Kazandığı İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden 1994 yılında mezun olan Kiraz, 1995 yılında hakim adayı olarak Mersin’de göreve başladı ve sırasıyla Erzincan, Çayır, Karaman, Kazım Karabekir, Iğdır ve Osmaniye cumhuriyet savcılıkları görevini yürüttü.

Kiraz 2010 yılında Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Savcılığına atandıktan 4 yıl sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Memur Suçları Bürosu’nda görevlendirildi.

Berkin Elvan’ın ölümüne ilişkin soruşturmayı da yürüten Kiraz, avukat gibi hareket ederek Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayına giren terör örgütü üyeleri Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından adliyenin 6’ncı katındaki odasında rehin alındı.

Yetkililerin yoğun uğraşları, ailesi, sevenleri, çalışma arkadaşları ve gelişmeleri anbean takip eden kamuoyunun uzun süren bekleyişi, duyulan silah sesleriyle yerini endişeye bıraktı.

Silah seslerinin duyulmasından bir süre sonra vurulduğu anlaşılan Kiraz, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Savcı Mehmet Selim Kiraz’la ilgili kötü haber, saat 23.20 sıralarında İstanbul İl Sağlık Müdürü Selami Albayrak tarafından verildi. Albayrak, operasyonun ardından ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan 46 yaşındaki savcı Kiraz’ın bütün müdahalelere rağmen hayatını kaybettiğini açıkladı.

İki terörist de olay sırasında güvenlik güçlerince etkisiz hale getirildi.

SORUŞTURMA SÜRECİ

Kiraz’ın şehit edilmesine ilişkin başlatılan soruşturma kapsamında, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca olay gününe ilişkin paylaşılan fotoğraflarda, Kiraz’ı şehit eden teröristler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol’un, ayrı ayrı adliyeye girişleri yer aldı.

Teröristlerden birinin avukat girişinden elinde cübbeyle diğer teröristin ise vatandaşların girdiği kapıdan arama yapılarak adliyeye girdiği belirlendi.

Paylaşılan fotoğraflarda, Yayla ve Doğruyol’un adliye içerisinde koridorlarda yürüdükleri, buluştuktan sonra da Kiraz’ı şehit ettikleri odaya girdikleri anlar yer aldı.

Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin, rehin alma sırasında Yunanistan ile telefon görüşmesi yaptıkları ve söz konusu görüşmelerde savcının öldürülmesi talimatını aldıklarını tespit eden savcılık, 30 Mart 2016’da DHKP-C yöneticisi 9 şüpheli hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı çıkardı.

Eylemi gerçekleştiren teröristlere silah temin eden ve onları evinde barındırdığı iddia edilen 2 şüpheli gözaltına alındı. Teröristlere, saldırıda kullanılan silahı temin ettiği iddiasıyla aranan eski avukat Murat Canım da 27 Mart 2018’de yakalandı.

İDDİANAMEDEN DETAYLAR

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca 4’ü tutuklu, 1’i tutuksuz ve 9’u firari 14 kişiyle ilgili hazırlanan iddianamede, savcı Kiraz’ın şehit edilmesi eyleminin, örgütün merkez ve genel komiteleri içerisinde aktif olarak faaliyet yürüten sanıkların bilgisi, kabulü ve talimatı olmaksızın işlenmesinin mümkün bulunmadığına dikkat çekildi.

Teröristler Şafak Yayla ve Bahtiyar Doğruyol tarafından saldırının örgütün faaliyeti çerçevesinde ve önceden yapılan planlama gereği tasarlanarak işlendiği aktarılan iddianamede, sanık Murat Canım’ın olay öncesi silahı temin ederek olayın asli faillerinden Şafak Yayla’nın kuryesi Mustafa Koçak’a verdiği iddia edildi.

İddianamede, 9 firari sanığın, “anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs” ve “kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme” suçlarından ikişer kez, sanıklar Mustafa Koçak ve Murat Canım’ın ise “anayasal düzeni zorla değiştirmeye teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede, diğer sanıkların da “örgüte yardım etmek” suçundan 15’er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.

İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesinde 22 Kasım 2018’de yapılan ilk duruşmada mahkeme heyeti, firari 9 sanık hakkında tutuklamaya yönelik yakalama kararı ve kırmızı bülten çıkarılmasına karar verdi.

KİRAZ’IN ŞEHİT EDİLİŞİNE İLİŞKİN DAVANIN 4.YILINDA KARAR AÇIKLANDI

Savcı Kiraz’ın şehit edilmesinden 4 yıl sonra söz konusu davada İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Temmuz 2019’da kararını açıkladı.

Mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Mustafa Koçak ve Murat Canım’ı, “Anayasayı ihlal” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı.

Heyet bu sanıkları ayrıca, savcı Kiraz’ın şehit edilmesiyle ilgili, “kasten öldürmeye yardım” suçundan 27 yıl, “kamu görevlisini silahla hürriyetinden yoksun kılma” suçundan 12 yıl, “Ateşli Silahlar Kanunu’na muhalefet” suçundan da 3 yıl ve 2 bin 700 lira da adli para cezası olmak üzere toplam 42’şer yıl hapis cezasına mahkum etti.

Mahkeme heyeti, “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan tutuklu sanıklardan Cengiz Özel’e 11 yıl 3 ay ve Mithat Öztürk’e de 10 yıl hapis cezası verdi. Sanık Deniz Özel ise “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Haklarında kırmızı bültenle yakalanma emri çıkarılan firari sanıklar Faruk Ereren, Hüseyin Fevzi Tekin, Mesut Demirel, Musa Aşoğlu, Nuri Eryüksel, Seher Demir, Şadi Naci Özpolat, Şerefettin Gül ve Zerrin Sarı’nın dosyalarını ayırdı.

‘ŞAFAK YAYLA, SANIK CENGİZ ÖZEL’İN EVİNDE KALIYORDU’

Mahkeme heyetinin 3 Eylül 2019’da tamamladığı gerekçeli kararında da sanık Mustafa Koçak hakkında yargılama sürecindeki olumsuz tutum ve davranışları, pişmanlık duymaması nedeniyle ceza indirimi uygulanmadığı ifade edildi.

Sanık Cengiz Özel’in evinin güvenli kabul edildiği belirtilen gerekçeli kararda, terörist Şafak Yayla’nın da bu evde kaldığı anlatıldı.

İSTİNAF VE YARGITAY SÜRECİ

Kiraz’ın, 31 Mart 2015’te İstanbul Adalet Sarayı’ndaki makam odasında şehit edilmesine ilişkin İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince karara bağlanan dava dosyası, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesince ele alındı.

İstinaf mahkemesi, 22 Kasım 2019 tarihindeki kararında, yerel mahkemece 2 sanığa “Anayasa’yı ihlal” suçundan verilen ağırlaştırılmış müebbet ile 3 ayrı suçtan verilen 42’şer yıl, 3 sanığa da “silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme” suçundan verilen hapis cezalarının yerinde olduğuna hükmetti.

Kararın bu 5 sanık yönünden temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, sanıklar Murat Canım, Mustafa Koçak, Cengiz Özel, Deniz Özel ve Mithat Öztürk’e verilen hapis cezalarının onanmasını talep etti.

Başsavcılığın tebliğnamesinde, yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun elde edildiğinin belirlendiği kaydedildi.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın makam odasında terör örgütü DHKP/C üyelerince şehit edilmesine ilişkin davada, sanıklara verilen cezaların onanması isteyerek, dosyayla ilgili tebliğnamesini Yargıtay 16. Ceza Dairesine gönderdi.

Sanıklardan Mustafa Koçak, 24 Nisan 2020’de açlık grevi yaptığı sırada hayatını kaybetti.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi de 3 Temmuz 2020 tarihindeki kararında, davada 4 sanığa verilen hapis cezalarını onadı. Daire, cezaevinde açlık grevindeyken ölen sanık Koçak hakkındaki hükmün vefatı nedeniyle bozulmasına karar verdi.

Savcı Kiraz şehit edildiği adliyede anıldı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!