Selahattin Demirtaş’a eski yol arkadaşından yanıt: Siz ne işe yarıyorsunuz!

Eski HDP Milletvekili Altan Tan, “PKK'yı ikna edebilecek kişi Öcalan'dır” diyen Selahattin Demirtaş'a “Sorunu İmralı çözecekse Demirtaş ve Mithat Sancar ne işe yarıyorlar? Peki, İmralı çözmezse ne olacak? Ne yapacaklar?” diye seslendi.

featured

Eski HDP Sözcüsü ve Kars Belediyesi Başkanı Ayhan Bilgen, HDP’nin PKK ile bağına yönelik eleştirinin ardından 2020 yılında istifa etmişti. Bilgen yeni kurduğu SES Partisi’yle siyasete devam kararı alırken, Bilgen’in hemen ardında da Altan Tan HDP’den istifasını duyurmuştu. Silahla demokrasinin yan yana olmayacağını belirten Tan, “HDP, ya PKK’nın sürdürdüğü siyaseti sürdürecek ya da yeter diyecek. Bugün demokratik ülkelerde silahla, şiddetle, terörle varılacak bir yer yok” demişti.

Altan Tan bugün, Independent Türkçe’de yayınlanan yazısında, HDP’li Selahattin Demirtaş‘ın son açıkalamalarını yorumladı. Tan, “Sorunu İmralı çözecekse Demirtaş ve Mithat Sancar ne işe yarıyorlar? Peki, İmralı çözmezse ne olacak? Ne yapacaklar?” diye sordu.

Tan’ın yazısının satır başları şöyle:

“(…) Geçtigimiz hafta Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden yaptığı açıklamalar oldukça tartışıldı.

Demirtaş’ın söyledikleri özetle şunlar:

– HDP tam bir Türkiye partisidir.
– HDP, temsil yönüyle Türkiye’deki her kesimi kapsıyor. Türkiye’deki farklı kimlik ve inançları yok sayan ırkçı partiler bile kendilerini Türkiye partisi olarak tanımlıyorlar ve kimse de bunda bir sorun görmüyor. Dolayısıyla asıl Türkiye partisi olmayanlar sağ milliyetçi, ırkçı partilerdir.
-HDP’nin PKK ile bağı yoktur.
– Toplumun önemli bir kesimi bölünme, silah, şiddet, terör korkusu yaşıyor. İktidar da bu korkuları sürekli kaşıyarak öfkeyi HDP’ye yönlendiriyor. Dolayısıyla HDP bir günah keçisine dönüştürülmüş oluyor.
– Devlet de PKK de sorunu artık şiddet zemininin dışına çıkarmak zorundadır. Ben mümkünse PKK’nin Türkiye’ye karşı silahları tümden susturmasını, bırakmasını isterim. Ancak ve ne yazık ki ortada iki temel engel var, bunları da herkesin bilmesi lazım.

İlki, hükümet askeri operasyon dışında hiçbir seçeneği devreye koymuyor, tartışmıyor, silahta ısrar ediyor. Oysa biz PKK’nin ikna edilmesi gerektiğini savunuyoruz.

Burada da ikinci engel çıkıyor, o da İmralı tecrididir.

– Çünkü PKK’yi ikna edebilecek kişi Öcalan’dır, onu da yıllardır tecritte tutuyorlar. Bu engellere rağmen PKK silahlarını susturursa bundan mutlu olurum. Ama deneyimlerimiz, bunun kolay olmadığını gösterdi maalesef. Mithat Sancar’ın son röportajında söyledikleri de şunlar:

-HDP, PKK’nin uzantısı, sözcüsü ya da destekçisi değildir. PKK ile bir bağı yoktur. Bunu Türkiye kamuoyuna anlatabilmemiz gerekir.

-Demokratik siyaset yürüten bir partinin silahlı bir örgütle bağı olamaz. Öte yandan, HDP’nin Kürt sorununa bakışı da çözüm önerileri de birçok partiden farklıdır ve en gerçekçi olandır. Bizim çözüm önerimiz askeri operasyon değil, diyalog ve müzakeredir.

-Diyalog ve müzakerenin yegâne çözüm yolu olduğunu da topluma iyi anlatabilmek gerekir. Bu bakış açısı nedeniyle kimse HDP’yi, PKK’nin siyasi uzantısı gibi göremez.

Mithat Sancar’ın kendi söylediklerine kendisinin ne kadar inandığı kendi sorunu!

Çok fazla üzerinde durmaya gerek yok!

Demirtaş’ın açıklamaları ise büyük oranda doğrular içermekle birlikte, önemli yanlışlıklar ve eksiklikler içeriyor.

“Hükümet askeri operasyon dışında hiçbir seçeneği devreye koymuyor, tartışmıyor, silahta ısrar ediyor. Oysa biz PKK’nin ikna edilmesi gerektiğini savunuyoruz” sözleri PKK ile devleti eşitleyen ve adım atma önceliğini devlete yükleyen klasik;

‘Ama, ancak, fakat’lı ürkek tavır.

Devlet açılım yapacak ve PKK’yi silah bırakmaya ‘ikna’ edecek!

Yıllardır bir arpa boyu yol alamayan, kulağa hoş gelen;

Hoş ancak boş bir söz.

“Burada da ikinci bir engel çıkıyor, o da İmralı tecrididir.”

“Çünkü PKK’yi ikna edebilecek kişi Öcalan’dır, onu da yıllardır tecritte tutuyorlar. Bu engellere rağmen PKK silahlarını susturursa bundan mutlu olurum. Ama deneyimlerimiz, bunun kolay olmadığını gösterdi maalesef” sözleri de oldukça sorunlu ve bütün paradigmayı yerle bir eden sözler.

Niye derseniz;

Sorunu İmralı çözecekse Demirtaş ve Mithat Sancar ne işe yarıyorlar?

Peki, İmralı çözmezse ne olacak? Ne yapacaklar?

‘Cesaret’ meselesine gelince;

Selahattin Demirtaş,

“Silahı ve şiddeti çözüm yöntemi olarak görmek yerine demokratik siyaseti esas almamız gerekir.”

“Kanımca, barışımız için daha cesur olmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor. Bu doğrultuda somut politikalar üretmek için daha fazla geç kalınmamalı. Barış yanlısı tüm çevreler gecikmeksizin bir araya gelerek ortak akılla siyasi bir çözüm projesi üretmeli ve bunu topluma açıklamalıdır” diyor.

“Kanımca, barışımız için daha cesur olmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor” sözleri;

Çok doğru, ancak 10 yıl geç kalınarak söylenmiş sözler.

Bugün savaş tanrılarını karşısına alma pahasına göstermesi gereken cesareti ve lafı dolandırmadan söylemesi gereken sözleri de inşallah 10 yıl sonraya ertelemez.

Mevcut ‘cesaret’ ne yazık ki yetmiyor!

Hem nalına hem mıhına vurmak ise çözüm sağlamıyor!

Zaman ‘Durun kalabalıklar burası çıkmaz sokak,
Haykırsam kollarımı makas gibi açarak’ demek zamanı.”

Selahattin Demirtaş’a eski yol arkadaşından yanıt: Siz ne işe yarıyorsunuz!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!