Şizofreni nedir?

featured

Dr. Volkan Saraç yazdı…

Bilişsel ve algısal alanda bir dizi semptomla seyreden kronik bir hastalıktır.

İnsan beyninde dış dünyayı algılamayı sağlayan, bilişsel aktiviteyi kazandıran nöronal devrelerin ön beyin bölgesinde az, beyin sapı bölgesinde ise fazla aktivitenin olmasıyla hastalık meydana gelir. Nöronlar arası haberleşmeyi sağlayan nörotransmitterlerin (dopamin, seratonin vb.) salınım dengesinde bozukluk olması nedeniyle varsanı, sanrı, içe çekilme, dağınık konuşma ve dağınık hareket semptomları gözlenir.

Varsanılar işitme, görme, koku ve tat alanlarında olur. En sık karşılaşılan varsanı tipi işitsel alandadır. Çoğu bireyde sesler birbirleri arasında konuşurken bireylerin 3’te 1’inde emir verici tarzda konuşurlar.

Sanrılar gerçekdışı düşüncelerin değiştirilmez şekilde bireyin zihninde gerçekmiş gibi algılanmasıdır. Sanrılar ikiye ayrılır bizar ve bizar olmayan sanrılar. Bizar olmayan sanrılar gerçekle hiçbir şekilde bağdaşmayan, bilimsel yöntemle aksi ispat edilebilen düşüncelerdir. Örneğin içimdeki organlar çürüyorlar, karnımda kediler yaşıyor gibi. Bizar sanrılarsa aksi ispatlanamayan düşüncelere denir. Kişi kendinin gizli servislerce takip edildiğini, uzaylılarla görüştüğünü, mehdi olduğunu iddia edebilir.

Dağınık konuşma zihinde ardı ardına gelen düşüncelerin bağlamdan veya birbirlerinden kopuk olmasıdır. Birey konuşurken konu hakkında geniş ve fazla ayrıntılı bilgilerle konunun bağlamından kopup ana fikri kaçırır. Kurulan cümleler konudan alakasız ve hatta birbirinden kopuk olabilir. Cümle kurmayıp sadece kelimelerle konuşma bile görülebilen bir durumdur.

Dağınık davranış, amacı veya nedeni olmayan hareketlerdir. Birey hareketlerin hangi sonuçlara yol açacağını düşünmez. Basit mantığa uydurulmaya çalışılan nedenleri olabilir. Çoğu zaman yargılama bozulduğu için kişiye anlamlı gelen nedenler kötü sonuçlar doğuracak eylemlere yol açabilir. Örneğin geceyi dışarıda geçiren kişi sorulduğunda karanlık çöktüğü için evine dönmenin tehlikeli olacağını düşündüğünü bu yüzden daha güvenli gördüğü yol kenarında sokak lambasının altında sabaha kadar beklediğini söyleyebilir.

İçe çekilme belirtileri hastalığın genelde başlangıcında fark edilmeyen daha silik ilerleyen semptomlar olarak ortaya çıkar. Sosyal alana girmek istememe, arkadaşlık ilişkileri kurmama ve var olan ilişkilerine mesafeli davranma bazılarıdır. Hastalık ilerleyen süreçte bilişsel yıkımla  gittiği için eski yaptığı işlerden keyif alamama, aktivitelere karşı isteksizlikle kendini gösterir. Bu noktada depresyondan ayrımını iyi yapmak gerekir ve bu ayrımı yapmak zorlayıcı olabilir.

Tabi bu semptomlar herhangi bir bozukluğu olmayan insanlarda da, hepsi olmamakla birlikte, zaman zaman görülebilir. Şizofreni hastalığı tanısı koyabilmek için günlük işlevselliği ve kişinin rutinini, çevre ile olan ilişkilerini bozacak düzeyde belirtilerin var olması gerekir.

Şizofreni hastalığı sinsi başlangıçlı ve sinsi seyirli olabilen bir hastalıktır. Kişinin eğitim durumu, aile yapısı, çalışma şartları gibi nedenlere bağlı olarak çok farklı seyirler izleyebilmektedir. Genetik yükün olduğu bireylerde yaşamsal stresörlerin etkisiyle ortaya çıkmaktadır. Akrabalarında hastalığın bulunması bu nedenle riski arttırmaktadır.

Uzun seneler insanların yaşamlarını etkileyen maddi ve manevi olarak birçok yükü beraberinde getiren önemli bir psikolojik hastalıktır. Tedavi edilmeyen kişilerde belirtilerde kötüleşme ve beyin yıkımına gittiği bilinmektedir. Hastalık sürecinde kimi olgularda semptomlar azalmayla gitse de ataklarla hastalık tekrar alevlenir.

Tedavisinde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. Antipsikotikler mezolimbik yolakta artmış dopamin miktarını azaltarak ya da reseptör etkileşimini engelleyerek varsanı, sanrı gibi semptomları baskılar. Antipsikotikler günümüzde iki kuşağa ayrılmıştır.

 Birinci kuşak antipsikotikler daha çok pozitif semptomlar (sanrı, varsanı, dağınık konuşma ve dağınık hareketler) üzerine etkilidir. Dopamin reseptörlerinin kapanması Parkinson Hastalığı’nda görülen ellerde titreme, hareketlerde, konuşmada yavaşlama ve kollarda katılık şeklinde ciddi yan etkilere sebep olabilir.

İkinci kuşak antipsikotiklerinse pozitif ve negatif (özbakımda azalma, içe çekilme ) semptomlarına etki etmesi beklenir. Parkinson Hastalığı benzeri yan etkiler daha az olmakla beraber kardiyovasküler sistem üzerine yan etkiler olabilir. Örneğin kilo alma, kan yağlarında (LDL,Trigliserit) artış, kalp ritminde bozulmalar şeklinde olabilir.

Burada ruh hekiminin görevi olası yan etkileri göz önüne alarak hastasına en uygun tedaviyi düzenlemektir.

Bir şizofreni hastasının tedavisi sadece ilaç tedavisiyle sınırlı değildir. Bunun ötesinde hastayı ve ailesini hastalık hakkında bilgilendirecek, olası yan etkilere karşı bilinç kazandıracak, ilerde çıkacak belirtilere ve ataklara karşı hazırlıklı olmalarını sağlayacak, işlevselliğini geri kazandıracak terapiler düzenlenmelidir.

Şizofreni nedir?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!