Stanley Kubrick’in en iyi 10 filmi

featured

Estetik kusursuzluğu elde edebilmek için denediği farklı teknik yöntemlerle dünya çapında sinemayı etkilemiş ve dünyanın gelmiş geçmiş en iyi yönetmenleri arasında sayılan Stanley Kubrick’in en iyi 10 filmini sizler için derledik…

Eserlerinin çoğunda özgün senaryo yazmayı tercih etmeyip, edebiyat yazarlarının eserlerini sinemaya uyarlayan yönetmenin sinemasında, mükemmeliyetçi atmosfer dışında yoğun sembolizm ve gerçekçilik görülür. Korku, savaş, polisiye, kara mizah ve bilimkurgu olmak üzere farklı türde eserler vermiştir. Kubrick, beş kez aday gösterildiği Oscar Ödülleri’nden sadece birini, 2001: Bir Uzay Macerası filmi ile En İyi Özel Efekt dalında kazanmıştır. Martin Scorsese, James Cameron ve Woody Allen gibi isimler, Kubrick’i önemli bir ilham kaynağı olarak gördüklerini belirtmişlerdir.

A CLOCKWORK ORANGE (IMDB 8.3)

Britanya’da endüstri sonrası bir şehirdeki, ahlaki değerlerin birbirine karıştığı, iyi ve kötünün ayırt edilemez hale geldiği bir toplumda, gençlerden oluşan bir çetenin insanlara uyguladıkları şiddeti ve Alex üzerinden insan doğası ve toplumsal değerlerin çatışmasını konu eder.

Bir holigan olan Alex (Malcolm McDowell) adlı gencin zaman geçirmek için üyesi olduğu sokak çetesi ile beraber işledikleri birçok suçtan sonra çete ile ayrılığa düşünce onlar tarafından ihbar edilmesini ve polis tarafından beyninin yıkanarak topluma kazandırılma metodu ve sonrasını anlatır.

Olayları büyük bir ifade gücü ile o günlerden bugüne değişen dünya düzeni ve bu değişimin insanların üzerindeki farklı etkilerini, suça ve şiddete eğilimi ustaca yansıtmıştır. Film ve bu filme ait ögeler yarattığı etki ile popüler kültürdeki yerini almıştır.

2001: 2001 A SPACE ODYSSEY (IMDB 8.3)

1968 yılında Stanley Kubrick tarafından yönetilen bilimkurgu filmi. Filmin bilimkurgu yazarı Arthur C. Clarke’ın kısa bir öyküsünden esinlenen senaryosu, Kubrick ve Clarke tarafından kaleme alınmıştır. Film insanın evrimi, teknoloji, yapay zeka tematik unsurlarını işler ve bilimsel gerçekliği, öncü görsel efektleri, provokatif belirsizliği ve bazı yorumculara göre içerdiği gerçeküstü betimleme, geleneksel anlatım teknikleri yerine sessizlik ve asgari düzeydeki karşılıklı konuşmaları ile ün yapmıştır.

Gösterildiğinde aldığı çeşitli eleştirilere rağmen, günümüzde 2001: Bir Uzay Destanı eleştirmenler ve izleyiciler tarafından gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri kabul edilmektedir. Dört dalda Oscar’a aday oldu ve görsel efekt Oscar’ını kazandı. 1991 senesinde Amerika Birleşik Devletleri Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi veya estetik açıdan önemli” addedilerek, ABD Ulusal Film Arşivi’ne alındı.

THE SHINING (8.4)

The Shining, Stanley Kubrick’in Stephen King’in aynı adlı romanından beyaz perdeye uyarladığı 1980 yapımı filmdir. Filmin başrolünde yazar Jack Torrance’ı canlandıran Jack Nicholson vardır. Torrance’ın karısı rolünü ise Shelley Duval canlandırmıştır. Uzun ve detaylı takip sahnelerinin çekimi için steadicam’in bu kadar uzun süre kullanıldığı ilk film The Shining’dir. 19 milyon dolara mal olan film ABD’de toplam 44.017.374 $ hasılat yapmıştır. En fazla çekim tekrarı yapılan filmdir. Kubrick, Jack Nicholson’ın banyoya baltayla girmeye çalıştığı sahnede tam 127 tekrar almıştır.

Cinnet, yazar Jack Torrance’ın, kış sezonunda kapalı olan Overlook Oteli’nin bakımını üstlenerek, ailesiyle birlikte otele taşınması sonrasında gelişen metafiziksel olayları konu alır. Jack’in doğaüstü sezgilere sahip olan küçük oğlu, zamanla otelin içerisinde yalnız olmadıklarını, geçmiş ve gelecekten gelen hayaletlerle birlikte yaşadıklarını görür ve ailesini buna inandırmaya çalışır. Aile bir kar fırtınası sebebiyle dağda konuşlanan bu otelde mahsur kaldığındaysa Jack doğaüstü varlıklar tarafından ele geçirilir ve yavaş yavaş aklını kaybetmeye başlar.

THE KILLING (IMDB 8.0)

Kubrick’in “klasikleri”nden bahsederken genellikle başlama noktası olarak anılan Son Darbe, yönetmenin kara film türüne ikinci adımıdır. Suç öykülerinin ünlü yazarlarından Jim Thompson ile birlikte Lionel White’ın Clean Break romanından uyarladıkları senaryo, hapisten yeni çıkmış bir adamın topladığı ekibin “son bir vurgun” girişimini anlatıyor. Kubrick burada sadece türün kaygı ve potansiyel trajediyle örülü siyah-beyaz görsel dünyasını ustaca kurmakla kalmıyor (görüntü yönetimi bu defa Lucien Ballard’da), bir ileri bir geri sıçrayan öykü kurgusu da son derece etkili. Oyuncu kadrosuysa Sterling Hayden başta olmak üzere türün tanıdık simalarıyla dolu.

FEAR AND DESİRE (5.6)

Fear and Desire, Stanley Kubrick’in 1953 yapımı filmidir. Kubrick ilk filmi Fear and Desire’ı çekmek için arkadaşlarından ve akrabalarından borç para almıştır. Filmin yapımcılığını, yönetmenliğini, görüntü yönetmenliğini ve montajını kendisi yapmıştır. Kubrick’in bu filmi hiç sevmediği bilinir.

Filmde Mac, Sidney, Corby ve Fletcher düşman hattının arka tarafında kapana kısılmış haldedirler. Bir yandan buradan kurtulmanın yolunu aramakta diğer yandan ise onları buraya getiren korkularıyla yüzleşmektedirler. Ölüm ile hayatın birbirine çok yakın olduğu bu mahşer yerinde hayatlarını sorgulamaya koyulurlar.

BARRY LYNDON (IMDB 8.1)

Barry Lyndon, 1975 Birleşik Krallık-ABD ortak yapımı dramatik dönem filmdir. Stanley Kubrick’in yönettiği, senaryosunu yazdığı ve yapımcılığını üstlendiği bu tarihi film, İngiliz edebiyatının unutulmuş yazarlarından William Makepeace Thackeray’ın 1844 yılında yazdığı The Luck of Barry Lyndon (Barry Lyndon’ın Talihi) adlı pikaresk romanından[1] yine bizzat Kubrick tarafından uyarlanmıştı. 18. yüzyıl Avrupasında patlak veren Yedi Yıl Savaşları sırasında geçen film, İrlandalı bir serüvenci olan genç Redmond Barry (Ryan O’Neal)’nin savaşlara katıldıktan sonra soylular arasına girmesini, yükselişini, servete kavuşmasını, dul bir soyluyla evlenerek Barry Lyndon adını alışını, sonra da hırslarına yenilerek yeniden sefalete düşmesini anlatmaktadır.

Kubrick, genç Redmond Barry’nin nasıl Barry Lyndon olduğunun öyküsünü anlattığı bu filminde, Fransız Devrimi öncesinde Avrupa soylularının amaçsız yaşam tarzlarına, yapay değer yargılarına ve yozlaşmış ahlâk anlayışlarına eleştirel bir bakış atarken, hırslı serüvenci Barry Lyndon’un kişiliğinde, ileride ortaya çıkacak ve aristokrasinin yerini alacak olan fırsatçı bir yeni sınıfın, yani burjuvazinin haberini vermektedir. Film olağanüstü görsel anlatımı, dekor ve kostümleri ile ön plana çıkmaktadır.

Zengin dekor ve kostümlerle kusursuz bir ‘klasik film’ yapma isteği içinde olan Kubrick, dönemin ünlü tablolarını andıran bazı görüntüleri doğallıktan uzaklaşmadan elde edebilmek amacıyla, mum ışıklarıyla aydınlatılmış iç mekan çekimlerinde yapay durabileceğini düşündüğü elektrik ışığını kullanmayarak, Alman Carl Zeiss firmasıyla işbirliğine gitmiş ve firmanın NASA için özel olarak ürettiği, f/0.7 diyafram açıklığına sahip dünyanın en hızlı objektiflerini getirttirerek bunları çekimlerinde kullanmıştı.

Kubrick yönetmenliğe geçmeden önce fotoğrafçılık ve foto muhabirliği de yapmıştı ve teknik ayrıntılara çok önem veriyordu. Stanley Kubrick’in 1975’te sinema makinist(leri)ne yazdığı ve salonda filmin projeksiyonunun nasıl yapılması gerektiğini tarif eden detaylı bir talimat mektubuyönetmenin ne kadar titiz bir mükemmeliyetçi olduğunu göstermektedir. Yapay duracağı gerekçesiyle spot ışık kullanmayı reddeden Kubrick, gerçekten mum ışığında çekilmiş bu sahnede Carl Zeiss firmasının NASA için özel olarak ürettiği, f/0.7 diyafram açıklığına sahip dünyanın en hızlı objektiflerini kullanmıştı.

Üç yıllık ayrıntılı bir ön hazırlık döneminin sonunda çekimleri de yaklaşık 1 yıl süren bu üç saatlik destansı film ABD ve İngiltere’de gişede beklenen başarıya erişemezken, Fransa’da gişe rekorları kırmıştı. Çevrildiği yıllarda değeri pek de anlaşılamayıp Kubrick filmografisi içinde önemsiz bir konuma itilen film, şimdilerde Kubrick’in en iyi filmleri arasında sayılmaktadır.

Barry Lyndon, sinematografi, müzik, sanat yönetimi, dekor ve kostüm tasarımı dallarında 4 Oscar ödülünün yanında, En İyi Yönetmen ve sinematografi dallarında BAFTA ödüllerini de kazandı. Film toplamda 13 ödül ve 11 adaylığa layık görüldü. Time dergisi varoluşçu bir anti-epik film olarak nitelendirdiği filmi, 1923’ten beri eleştirdikleri en iyi 100 film seçkisi içine almıştır.

FULL METAL JACKET (8.3)

Full Metal Jacket, Stanley Kubrick’in hem yönetmenliğini, hem yapımcılığını hem de senaristliğini üstlendiği 1987 yapımı film. Vietnam Savaşı öncesi Amerikan ordusunun eğitimleri ve Vietnam Savaşı sırasında Amerikan ordusundaki askerlerin başından geçen olağan olaylar anlatılmaktadır.

Vietnam Savaşı’nı konu alan bu filmin özgün adı olan “Full Metal Jacket”, Amerikan piyade erlerinin kullandıkları bir tür mermiden gelmektedir. Full metal jacket bullet (“Tam metal kaplama mermi”) adı verilen bu mermilerin kurşun çekirdekleri, namlunun yiv-setlerine tam oturup daha istikrarlı ve enerji kaybı olmaksızın yol alabilmesi için bakır gibi yumuşak ve kayıcı bir metalle kaplanmaktadır. Bu kaplama namlunun nazik iç yapısını da korumaktadır.

DR: STRANGELOVE (8.4)

Dr. Garipaşk (İngilizce orijinal adı: Dr. Strangelove or: How I Learned to Stop Worrying and Love the Bomb / Dr. Garipaşk veya: Nasıl Kaygılanmayı Bırakıp Bombayı Sevmeyi Öğrendim), Stanley Kubrick’in 1964 tarihli politik hiciv türünde filmi. Peter George’un “Kırmızı Alarm” isimli romanından uyarlanmıştır. Peter Sellers’ın 3 farklı rolde göründüğü film, Sellers’ın (devam eden boşanma davası nedeniyle) ayrılamadığı Birleşik Krallık’ta Shepperton Stüdyoları’nda (Londra) çekilmiştir.

Kubrick’in ikinci döneminin ilk ürünü filmidir. Kubrick, bu ironili filmde, tamamen fantezi bir konuyu işlemekte, Amerikan haber alma ve genelkurmay noktalarında bulunan bir dizi önemli kişinin içine düştüğü yanlışlıklar zinciri sonucunda dünyanın bir nükleer savaşa nasıl sürüklendiğini anlatmaktadır. Kubrick’in kendi senaryosuna dayanarak yaptığı film, çılgın bir güldürü atmosferinin gerisinde, çağdaş insanın gündelik yaşamında Demokles’in kılıcı gibi duran sürekli ve büyük bir korkuyu, kaygıyı dile getirmektedir: Bir atom savaşının getireceği kıyamet günü korkusu. Kubrick’in üslubu keskin ve acımasız bir mizah içermektedir; buna karşın film, düşünen birey için de bir o kadar ürkütücüdür. “Dr. Garipaşk”, 1989 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

SPARTAKÜS (7.9)

Spartaküs (Spartacus), 1960 yılında Stanley Kubrick tarafından çekilmiş olan bir Hollywood filmidir.

Köleliğin egemen sınıflara karşı ilk ayaklanışına, çağdaş ve modern bir yorum getiren filmde Spartacus (Kirk Douglas) Roma dönemininde yaşayan cesur bir gladyatördür ve davasında ona inanıp destekleyen Varinia ile bağımsızlıkları için verdikleri mücadele anlatılmaktadır. Spartaküs, bir savaşta Romalılara esir düşmüş, Roma’da köle olarak satılmıştı. Bir süre sonra sahibinden kaçmış ve kiralık asker olmuştu. Kiralık asker olduktan sonra bir gladyatör okulunun sahibine satılmış ve diğer kölelerle birlikte gladyatör olarak yetiştirilmişti. Spartaküs, arkadaşlarına önce kaçmak, sonra da bir ayaklanma başlatmak fikrini kabul ettirmiştir. General Crassus’un meydan okumasıyla Spartacus özgürlük ve Roma İmparatorluğu’nun gücüyle yüzleşmek zorunda kalır.

ZAFER YOLLARI (8.5)

Zafer Yolları (İngilizce özgün adıyla Paths of Glory), Humphrey Cobb’un Paths of Glory adlı romanından 1957 yılında uyarlanan siyah beyaz bir Stanley Kubrick savaş filmi. 1992 yılında Kongre Kütüphanesi tarafından “kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli” filmler arasına seçilerek ABD Ulusal Film Arşivi’nde muhafaza edilmesine karar verilmiştir.

Stanley Kubrick’in en iyi 10 filmi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!