Kurmay Albay Sait Ertürk, İstanbul’da darbe girişiminin engellenmesinde kahramanca mücadele ederek kilit bir rol oynadı. Topkule 66’ncı Zırhlı Tugayı’nda görev yapan Kurmay Albay Sait Ertürk, 15 Temmuz gecesi, arkadaşı Piyade Albay Davut Ala ve polislerle gittiği tugayda askerler ve tankların dışarı çıkmasını engelleyerek, tugay içindeki hareketlenmeyi durdurdu.
FETÖ’cülere “Yaptığınız vatan hainliğidir. Teslim olun” çağrısında bulunan Sait Ertürk, uzun süre çarpıştıktan sonra şehit düştü. Sait Ertürk, FETÖ kalkışmasında şehit edilen en üst düzey asker oldu. Sait Ertürk’ten geriye iki kız çocuğu ve eşi kaldı.
‘TESLİM OLMALARINI SÖYLEDİ’
Sait Albay’ın 66. Tugay’da darbeciler tarafından şehit edildiği sırada yanında bulunan Uzman Çavuş Murat Erzurum, o anları şöyle anlatmıştı:
“DEAŞ’ın kışlaya ve havaalanına terör saldırısı düzenleyeceğini söylediler. Mesaiye kalıp, mühimmatları alıp beklemeye devam ettik. Tankları ayarlıyorlardı. Aralarında tanımadığım bir albay vardı. Üstümüzde de helikopter turluyordu. Nizamiye bölgesi kalabalıktı. Karargah binasından çıkarken Davut (Ala) ve Sait (Ertürk) albay bizi karşıladı. Sait Albay bize içeride darbecilerin olduğunu söyledi. Yaralıları polis memurlarına teslim ettik. 2 time ayrıldık. Ben Sait Albay ve 3 polis memuruyla beraber ilerledim. Karşı taraftakilere teslim olmalarını söyledi. Teslim olmayıp seri bir şekilde ateş ettiler. Polis memuru kafasını çıkartınca vuruldu. Sonra yatar pozisyonda mevzi alan Sait Albay da vuruldu. Bizi geri püskürttükten sonra helikoptere binip gittiler. Yüzlerini görmedim. Helikoptere binmek için bizi püskürtmeleri gerekiyordu. Nizamiye bölgesine kadar püskürtüldükten sonra ölüleri alabildik.”
7 YILDIR BİTMEYEN ACI…
15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin üzerinden 7 yıl geçti. Sait Albay’ın eşi Ceylan Ertürk, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla şehidi andı.
Acısını “Yine uykusuz sabaha eren bir yıl dönümünde, kırık dökük yazılan satırlar… 16.07.2016 sabahı duran hayatı, anlamsızca devam ettirme çabası.” sözleriyle anlatan Ceylan Ertürk, “Bir gün failin tüm işbirlikçileri hesap verirse uykular geri gelir mi bilmem. Giden gelmez sadece onu bilirim.” ifadelerini kullandı.
‘ORDU MENSUPLARININ ANLAŞILMASI BENİM İÇİN MUTLULUK VESİLESİ’
Ceylan Ertürk’ün paylaşımı şöyle:
“Bugünle ilgili bir şey yazmayı düşünmüyordum ama birkaç satır yazacağım;
Türkiye’de az sayıda insan Sait Ertürk adını duymuştur. Ne kadar kişinin Sait Albay’dan haberi olduğundan ziyade, bir tek kişi tarafından dahi olsa… Sait’i ve O’nun şahsında asker olmanın tüm gereklerini yerine getirmeye çalışan, Anayasa’ya, hukuka, cumhuriyete, meşruiyete bağlı, Atatürk’ün kurduğu şanlı ordunun askeri olmanın haklı gururunu taşıyan ordu mensuplarının anlaşılması benim için mutluluk vesilesi. Bu sebeple beni eşimden dolayı takip eden herkese sonsuz teşekkür ederim.
Bugüne kadar bir şeyler yazdım, sildim, tekrar yazdım, tekrar sildim. Tekrar yazdım… Bazen bir tweet veya haber damarıma bastı sert şekilde cevap verdim. Bazen içimde dolup taşan duygularla daha sakin, daha duygusal şeyler yazdım. Bazen kızdım bazen küstüm. Hatta bazen nefret ettim. Ama yazdım… Dilim döndüğünce anlattım.
‘ŞEHİTLİK KADAR TEMİZ BİR OLGUYU SİYASETE ALET ETTİ’
Ben dahil, bu durumun o veya bu şekilde içinde, kıyısında kenarında olanlar bildiğimizi, gördüğümüzü, yaşadığımızı anlattık. Hatta kimileri bu işe çok sahip çıktı. Bu konuda otorite kesildi, kitleleri peşinden sürükledi. Sadece Temmuz 15’i değil, genel olarak şehitlik kadar hassas, temiz bir olguyu siyasete alet etti.
Vatan millet diyerek, şehitlik kavramını ve tüm şehitlerimizi siyaset denen kirli, çirkin işe bulaştırdı. Bu kişi kâh bir gazeteci oldu, kâh bir hukukçu. Ne derseniz artık. Herkes her şeyi çok bildi, yalan yanlış ve bazen doğru anlattı, kitleleri yönlendirdi. Objektif olan, bu konuya hakim az sayıda insanın sesi ise kısık kaldı. Duyanları, anlayanları az oldu. Birkaç satır deyip yazıyı uzattım yine. Okuduysanız teşekkür ederim.
‘HERKESİ KANDIRAMIYORSUNUZ’
Ama yine ‘her şeyi bilen bir kitle yönlendiricinin’ yazdıkları karşısında susamadım. En azından kendime bunu yapmak istemedim. Bu aziz vatan için canını vermeyi (ama gerçekten) göze almış şehit veya gazilerimizi ve onların ailelerini kirli siyasete alet eden kişi, kişiler; gerçekten yeter. Eğer canınız bir gün bizim kadar yanarsa o zaman konuşursun.
Biz bunu bile yapmazken… Ya gerçekten müthiş birisiniz, her şeyi çok biliyor, kendinize fazla inanıyor ve güveniyorsunuz ya da bir amaca hizmet ediyorsunuz. Ama kötü haber; Herkesi kandıramıyorsunuz.”
