Yazgan Kaya yazdı…
Ülke gündemi Bahçeli’nin, terörist başına yönelik affa dair verdiği demeçlerle sarsılmaya devam etmiyor.
Çünkü tanrısal bir vahiy gibi tüm söylemleri; tarafgirleri tarafından rasyonel aklı reddeden bir ön kabulle olumlanıyor.
Peki neden?
Çünkü: bunun Sosyolojideki karşılığı; Siyasal körlüktür.
Bu derde düçar olanlar, biat ettiği fikre ya da onu temsil eden figüre tapınma derecesinde tabii olur.
Var olan her hatayı ya da söylemi yanlış olmasına rağmen kutsiyet atfederek anlamlandırmaya ve arkasında daha derin manalar olduğu düşüncesinden hareketle gerekçelendirmeye çabalar.
Zira sıradan insanların bunu anlamayacağını varsayarak yapılan hataların üstün ve mükemmel sonuçları olacağı savını ileri sürer.
Bu mit artık olgusal bir yanılsamadan dogmatik bir edilgenliğe dönüşür.
Dolayısıyla bu durum taban tabana zıt gibi görünen, terörist başı tapınanları ile Bahçeli’nin perestişlerini aynı ikna düzleminde uzlaştırabiliyor.
Bu anlamda reel politiğin işleyişinde otokrat yöntemlerin müdahalesinin itirazı rahatlıkla yumuşatılabiliyor ve iknaya evriliyor.
Zaten Tanrıların söylemlerinin yanında özgür aklın değerlendirmesinin ne anlamı olabilir ki!
Ayrıca şunu da unutmamalıyız: Ne yazık ki; Statüko ve güçten beslenen konformist siyasal yapılar ve aktörler devletin işleyişi içinde yaşanan güncel, hayati aksamaları anlamaz hatta önemsemezler, bilakis gücü temsil eden otoriteyi, günün koşulları içinde en keskin en iddialı bir dil ile savunurlar.
Bununla beraber yaşanan sistemin haksız, hukuksuz uygulamalarını vatanseverlik ve beka söylemleri ile perdelerler ki mülahaza edilip de sorgulanmasın!
Bu üstün akıl sisteminin baş aktörleri ise hep aynı olgusal durumların mahsulüdür.
Yani: Darbelerin ve darbecilerin ideolojilerden devşirdikleri ve kurdukları siyasi turşuları, konserveleri vardır.
Bunlar ne yazdan ne de kıştan etkilenirler.
Günü geldiğinde sirke dolu sırça kavanozlarından çıkar ekşi yüzleriyle turfandalar olana kadar kabak tadı verirler.