Tiyatroya adanmış 50 yıl: Tuncer Cücenoğlu

featured

Eserleri İngilizce, Rusça, İtalyanca ve Çince dahil 32 dile çevrilen, ödüllü oyun yazarı, çevirmen ve köşe yazarı Tuncer Cücenoğlu vefatının birinci yılında anılıyor.

Öğretmen Hüseyin Akat Cücenoğlu ile Nermin Hanım’ın oğlu Kemal Tuncer Cücenoğlu, 10 Nisan 1944’te Çorum’da dünyaya geldi.

Usta yazar, Çorum Lisesinin ardından girdiği, Ankara Üniversitesi Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesi Kütüphanecilik Bölümü’nü 1972’de tamamladı.

Üniversite mezuniyetinden sonra Milli Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatında memurluk ve şube müdürlüğü görevlerinde bulunan Cücenoğlu, 1980’de İstanbul MEB Basımevi müdür yardımcısı iken memurluktan ayrıldı.

RUS YAZARLARDAN ETKİLENDİ

Yazarlık serüveni henüz ilkokul öğrencisiyken çizgi romanlara olan hayranlığıyla başlayan Cücenoğlu, öğrencilik yıllarında Türk ve dünya edebiyatının önemli yazarlarını okudu. Başarılı edebiyatçı, eserlerini kaleme alırken Lev Tolstoy, Fyodor Dostoyevski, Aleksandr Puşkin, Anton Çehov, Maksim Gorki, Mihail Şolohov ve İvan Gonçarov’ın da aralarında bulunduğu Rus yazarlardan etkilendi.

Mizahi hikayeleri ve oyunları Pardon ve Tiyatro 72 adlı dergilerde çıkan Cücenoğlu’nun ilk oyunu “Kör Döğüşü”, 1972’de yayımlandı. Üsküdar Oyuncuları topluluğu tarafından sahnelenen eser, yazara “Altın Fındık En Başarılı Yazar” ödülünü kazandırdı.

Tuncer Cücenoğlu’nun, Ankara Devlet Tiyatrosunda 1973’te gösterilen “Öğretmen” adlı eseri, sakıncalı sayılarak yasaklandı. “Çıkmaz Sokak” adlı eseriyle 1981’de Abdi İpekçi Oyun Yarışmasında Birincilik Ödülüne layık görülen yazar, “Kadıncıklar” eseriyle de 1984’te TOBAV Oyun Yarışması Birincilik Ödülü’nün sahibi oldu. 

OYUNLARI 32 DİLE ÇEVRİLDİ

Cücenoğlu, MSM Özel Konservatuarı Dramatik Oyun Yazarlığı öğretmenliği ve Papirüs Yayınevi’nin tiyatro bölümü yönetmenliğini yaptı. Türkiye Yazarlar Sendikası Yönetim Kurulu, PEN Yazarlar Derneği, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü Edebi Kurul üyesi oldu.

Alanya Uluslararası GAKSA Üniversitesi Tiyatro Bölümü ve Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Yazarlık Bölümünde  öğretim görevlisi olarak çalışan Cücenoğlu, Cumhuriyet, Habertürk ve Birgün gazetelerinde çeşitli yazılar kaleme aldı.

Cücenoğlu’nun oyunları ABD, Avustralya, Almanya, Fransa, Belçika, İsviçre, İngiltere, Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Yunanistan, Sırbistan, Makedonya, Moldova, Polonya, Litvanya, Rusya Federasyonu (Hakas Cumhuriyeti, Tataristan, Başkordistan, Adige Cumhuriyeti, Dağıstan, Çeçenistan, Çuvaşistan), Ukrayna, Gürcistan, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkiye, İran, Pakistan ve Hindistan’da sahnelenerek repertuvara alındı. 

“Kaçış” adlı bir radyo oyununa da imza atan yazarın eserleri, Rusça, İngilizce, Almanca, Fransızca, Bulgarca, Yunanca, Makedonca, İsveççe, Gürcüce, Urduca, Japonca, Romence, Azerice, Tatarca, Lehçe, Başkortça, Kazakça, Çince, Çuvaşça, Sırpça, İspanyolca, Arapça, Kürtçe, Farsça, Ukraynaca ve Litvanca olmak üzere 32 dile çevrildi.

OYUN YAZARLIĞINDA 50 YILI GERİDE BIRAKTI

Hayatının 50 yılını oyun yazarlığına adayan ve yurt dışında da tanınan Cücenoğlu, verdiği bir röportajda, “Evrensel nitelikler taşıyan oyunlar yazmışsanız, Türk yazarı veya başka bir ülkenin yazarı olmanız, durumu değiştirmiyor. İnsanı anlatıyorsunuz çünkü.” değerlendirmesinde bulunmuştu.

Kanser ile mücadele eden Tuncer Cücenoğlu, 18 Temmuz 2019’da  İstanbul Sancaktepe Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde 75 yaşındayken hayatını kaybetti. 

CÜCENOĞLU’NUN ESERLERİ ŞÖYLE

“Kör Döğüşü”, “Öğretmen”, “Kadıncıklar”, “Çıkmaz Sokak”, “Dosya”, “BİGA-1920”, “Kumarbazlar”, “Helikopter”, “Yıldırım Kemal”, “Matruşka”, “Ziyaretçi”, “Şapka”, “Boyacı”, “Neyzen Tevfik”, “Kızılırmak”, “Çığ”, “Tiyatrocular”, “Sabahattin Ali”, “Yeşil Gece”, “Ah Bir Yoksul Olsam”, “Che Guevera”, “Mustafam Kemalim”, “Gece Kulübü”, “Kadın Sığınağı”, “Fosforlu Cevriye”, “İstanbul Sokakları” ve “Brutus ya da Jul Sezar’ın Katili” 

Yazar, “Otobüs”, “Dövmeli Canlar”, “Hayat İki Kadındır”, “Vassa Seleznova”, “Işıklar Söndüğünde”, “Dokuzuncu Kattaki Sığınak” eserlerine de katkıda bulundu.

KIZI BABASINI ANLATTI

Cücenoğlu’nun kızı Gamze Cücenoğlu, babasının, tiyatro çalışmalarını ve ardında bıraktığı eserleri, anlattı.

Babasının eksikliğini her zaman hissettiklerini söyleyen Gamze Cücenoğlu, “Tuncer Cücenoğlu, babamız olmasının dışında, bu hayattaki en kıymetli öğretmenimizdi ve daima yolumuzu aydınlattı. Kendi adıma söyleyebilirim ki, çocukluğumun ilk yıllarından itibaren kazandığım bütün alışkanlıklarımda babamın etkisi çok büyüktür. Okumam için ilk kitabımı getiren, dünya yazarları, sinema ve tiyatroyla beni tanıştıran, yaşadığım çağa tanıklık etmeyi, sorgulamayı, yaşayan bütün canlılara saygı göstermeyi, olaylara farklı açılardan bakabilmeyi bana öğreten babam olmuştur.” dedi.

Gamze Cücenoğlu, babasının daima arkasında olduğunu anlatarak, “İlerleyen yaşlarımda da ‘Falanca film çok güzel, izle ya da bu kitabı mutlaka oku, bak bu yeni bir yazar, okuyup fikrini paylaş.’ diyerek gönderdiği mailler ve mesajlarla ufkumu açmaya ve vizyon katmaya devam etti. Yaptığımız seçimlerde bizi daima özgür bırakarak -yanlış olduğunu düşünse bile, kendi yolumuzda ilerlememizi sağladı. Ama arkamızda olduğunu bize her zaman hissettirdi ve bu sayede güvenle yol alabildik.” diye konuştu.

 ‘ÇOK ÇALIŞKAN BİR İNSANDI BABAM’

Babasının, çalışmalarını çoğunlukla evde yaptığını aktaran Gamze Cücenoğlu, şunları kaydetti:

“İstanbul’da ve yaz aylarını geçirdiğimiz Sarıgerme’de 2 farklı çalışma odası vardı. Sarıgerme’deki çalışma odasını çok seviyordu ve 2000’li yıllardan sonra kaleme aldığı bütün oyunlarını buradaki çalışma odasında kaleme aldı. Çok çalışkan bir insandı babam. Diyebilirim ki boşa geçirdiği bir dakikası bile olmadı. Sürekli okur, yazar, seyreder, düşünür ve durmaksızın yeni projeler üretirdi.”

Gamze Cücenoğlu, tiyatronun babası için bir tutku olduğunu vurgulayarak, “İlk öyküsünün 1960’ta bir gazetede yayınlanmasının ardından, 60 yılda, 26 oyun kaleme aldı. Oyunları 35 ülkede sahnelendi ve sahnelenmeye devam ediyor. Dördü yurt dışından olmak üzere 32 ödül kazandı. Birçok ülkede oyunları oynayan ‘ilk Türk oyun yazar’ oldu. Bunca başarısına rağmen o kadar mütevazıydı ki gittikçe büyüyen bir saygı ile seyrederdim babamı. Ayırt etmeksizin çok severdi bütün insanları ve herkese dostça yaklaşırdı. Her zaman umut dolu, pozitif ve mutlu bir insandı.” ifadelerini kullandı.

Babasının hayatını, yazmaya, eğitime ve Türk tiyatrosunu geliştirerek, dünyada tanıtmaya adadığını kaydeden Cücenoğlu, 2018’de Tiflis Akhmeteli Devlet Dram Tiyatrosu’nda dünya prömiyeri gerçekleşen “Brutus ya da Jul Sezar’ın Katli” adlı son eseriyle ilgili şu detayı paylaştı:

“Sanıyorum ‘Brutus ya da Jul Sezar’ın Katli’ oyununun ikinci sahneleneceği ülke de Özbekistan olacak. Tuncer Cücenoğlu oyunları ülkelerle aramızdaki bağları güçlendiriyor.” 

‘ÇAĞININ ÖNEMLİ BİR TANIĞIYDI’

Gamze Cücenoğlu, usta yazarın sağlam bir hikaye oluşturarak, evrensel bir temayı derinlemesine işlediği üç boyutlu karakterler aracılığıyla anlattığını söyleyerek şu bilgileri verdi:

“Çok iyi gözlem yapardı. Bu anlamda çağının önemli bir tanığıydı. Yalın ve basit bir dil kullanır, kısa cümleler kurmaya özen gösterirdi ve bu konuda gerçek bir ustaydı Tuncer Cücenoğlu. Çünkü o derece yalın yazmak, çok zor ve büyük ustalık gerektiriyor. Genellikle olaylar, durumlar, yaşadıkları ya da çevresinde yaşananlardandan etkilendiğinde yazmaya başlardı oyunlarını. Bir de özel olarak yazmayı düşündüğü oyunlar olurdu. Sabahattin Ali, Che Guevara ve Neyzen örnek verilebilir bu oyunlara. Yaşamları ile babamı çok etkileyen insanlardı onlar ve bu tür biyografik oyunlarını yazmadan önce uzun araştırmalar yapardı. Oyunlarını önce kafasında bitirirdi. Evin içinde yürümeye başlayınca anlardık ki yeni bir oyun daha geliyor.”

Tuncer Cücenoğlu’nun Balkarca ve İbranice oyun çevirilerinin de başladığını sözlerine ekleyen kızı, “Tuncer Cücenoğlu oyunları, şu ana kadar 35 ülkede, o ülkelerin dillerince sahnelendi ve dünya döndükçe de sahnelenmeye devam edecek. Sadece çevirileri değil bütün çalışmalarıyla ilgili sıklıkla konuşurduk babamla. Coşkusunu ve heyecanını, ailesi ve dostlarıyla paylaşmayı çok severdi babam.” dedi.

‘SEYAHATE ÇIKARKEN VALİZİNE ÖZENLE TÜRK YAZARLARININ KİTAPLARINI YERLEŞTİRİRDİ’

Gamze Cücenoğlu, babasının yurt dışında “Türk oyun yazarı” olarak anılmaktan büyük gurur duyduğunun altını çizerek, şunları söyledi:

“Tıpkı bir kültür elçisi gibi çalışarak, neredeyse tek başına Türk tiyatrosunu dünyaya taşıyor, oyunları aracılığıyla her gece bayrağımızı dikiyordu başka ülke semalarına. Oyunlarının birçok ülkede sahnelenmesi, jüri üyesi ya da onur konuğu olarak davet edildiği uluslararası festivaller bu imkanı fazlasıyla sağlıyordu ona. Seyahate çıkarken, valizine özenle Türk yazarlarının kitaplarını yerleştirir, tiyatromuzu ve yazarlarımızı yurt dışında tanıtarak, sanat aracılığıyla ülkeler arası ilişkilerimizi güçlendirmek için var gücüyle çabalardı. Bu çabalarının karşılığında da defalarca konsolosluklardan teşekkür telefonları almış, ödüller kazanmıştı. Yurt dışında sahnelenen bütün oyun afişlerine Türkçe olarak ‘Sanata Evet’ yazdırırdı.”

Usta yazarın eğitime büyük önem verdiğine dikkati çeken Gamze Cücenoğlu, 1992’den itibaren çeşitli üniversitelerle eğitim kurumunda ders verdiğine işaret ederek, “Genç ve yeni oyun yazarlarının yetişmesi çok önemliydi Tuncer Cücenoğlu için. ‘Tek başına tüm dünyada yayılmak bir şey ifade etmez. Daha fazla sayıda güçlü yazarımız olmalı.’ diyerek, yaşadığı sürece, durmaksızın gençleri ve genç oyun yazarlarını desteklemişti. Üstelik sadece nasıl evrensel oyun yazabileceklerini öğretmekle kalmamış, ‘baba’ da olmuştu öğrencilerine.” değerlendirmesinde bulundu.

 ‘TUNCER CÜCENOĞLU ADI İSTANBUL’DA BİR TİYATRO SAHNESİNE VERİLMELİ’

Gamze Cücenoğlu, bir tiyatro salonuna babasının adının verilmesini istediğini vurgulayarak,  “Dünyaya baktığımızda, tiyatro sahneleri, adları o ülkeyle özdeşleşen yazarlarının isimleriyle anılıyor. Çünkü yazarlar doğdukları ülkelere kimlik katıyor. Örnekleri bizde de var. Başarılar ve ilkler önemli. Tuncer Cücenoğlu adı da İstanbul’da bir tiyatro sahnesine verilmeli. Rusya’dan bir mail aldım geçenlerde. Tuncer Cücenoğlu’na ait ‘Çığ’ oyununun oynandığı bütün ülkelerin katılacağı, ‘Çığ Festivali’ni düzenlemek istiyorlar. Proje, ülkemizin öncülüğünde gerçekleşirse, Tuncer Cücenoğlu adı, 35 ülkeyi bir araya getirecek. Belki de ‘halkların kardeşliği’ bir düş olmaktan çıkacak. Sanatın ve sanatçının gücü bu.” diye konuştu.

Sanatın insan yaşamındaki önemine değinen Gamze Cücenoğlu, babasının şu sözlerini aktardı:

“İnanıyorum ki dünyamızı sanat kurtaracaktır. Çünkü sanat ayrıştırmaz, birleştirir halkları. Dahası, yaşanılır bir dünya kurulmasına da öncülük edecektir sanat. Dünyamızdaki tüm sanatçıların yolu açık olsun.”

Tiyatroya adanmış 50 yıl: Tuncer Cücenoğlu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!