Türk milleti hakettiği değeri laik cumhuriyette buldu

featured

Mustafa Özgür Sancar yazdı…

Tam 100 yıl önce bugün (3 Mart 1924) Eğitim Birliği Yasası çıkarıldı ve ülkedeki bütün eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlandı ve şeriat kurallarının uygulanmasını içeren ”Şeriat ve Evkaf Bakanlığı” ve Halifeliği kaldıran yasalar yürürlüğe girdi.

Böylece 1937’de, Anayasa’da yerini bulan laiklik ilkesi için çok önemli bir adım atılmış oldu.

LAİKLİK VE ULUSAL EGEMENLİK

Laiklik bir düz mantıkla değerlendirilebilecek biçimde sadece din ile ilgili düzenlemeleri içeren bir kavram değildir. Bundan çok daha kapsamlı olarak bir egemenlik biçimine işaret eder. Devletin nasıl ve hangi ilkelerle yönetildiğini gösterir. Laikliğin olmadığı bir düzende demokrasiden bahsedilemez.

Teokratik devletlerde, otorite, meşruiyetini ilahi kaynaklara dayandırdığı için sınırsız yetkilere sahipti. Burada millet egemenliğine yer yoktu. İnsanlar birey değil, tebaaydı.

Laik düzenin iktidar üzerindeki sınırlayıcı rolü, otoritenin meşruluğunu ulus egemenliğinden almasıyla açıklanabilir. Laikliğin demokratik bir düzenin temel ilkesi olması gerçeği tam da burada başlar.
Hükümet işleri ve idarenin dayandığı ilke ve kurallar kaynağını dinden almaz. Siyaset ve yönetim işleri, yasalar ve kurallar, toplum hayatının ihtiyaçları ve gerçekler çerçevesinde düzenlenir. Bu nedenle laiklik Atatürk’ün bir hanedandan alıp, millete verdiği hakkın, hukukun, yani egemenliğin teminatıdır. Milletin egemenliğini garanti eder.

MÜTEDEYYİNLER

Bugün laikliği korumak ve ön plana çıkarmak çok daha önemli ve her zamankinden büyük bir ödev olarak önümüzde duruyor.

Laiklik olmazsa millet itibarı olmaz, ulus devlet de olmaz. Laikliği korumak, ulus devleti, sınırları korumak kadar önemli…

Ayrıca laiklik bireyin din ve özgürlüğünü sağlar, devlet ülkede var olan din ve mezheplere karşı tarafsız durur, bunlardan bir tanesinin diğeri üzerinde baskı kurmasını engeller. Herkes ibadetini özgürce yapma ve inancını yaşama hakkına sahiptir. Mütedeyyin insanların, yani Allah için ibadet eden, dini siyasete alet etmeyen, temiz dini duygulara sahip yurttaşların, modern devletler dönemindeki en önemli dayanağıdır laiklik ilkesi.

Laik devlet, demokrasinin temel koşulu olduğu için her türlü tartışmayı, yeniliği yüreklendirir, eyleme geçmedikleri sürece demokrasiyi yıkmak isteyen düşüncelere bile söz hakkı tanır.

TÜRK ULUSU HAKETTİĞİ DEĞERİ LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NDE BULDU

Ulusun, Cumhuriyet devrimiyle elde ettiği kazanımları koruması ve geliştirmesini savunan herkes, laikliği savunmak zorunda.

Solcular, demokratlar, sosyalistler, Türk milliyetçileri, laikliğe her zamankinden daha fazla sahip çıktıkları sürece ülkenin sorunlarını çözmeye muktedir olabilirler.

Atatürk ve Cumhuriyet devriminin öncü kadrosu, devleti laiklik temelinde kurarak, bir hanedanın baskısıyla ezilen Türk ulusuna hak ettiği değeri vermiş, egemenlik ve özgürlüğü getirmiştir.

Tüm bu nedenlerden dolayı 3 Mart’ı çok daha iyi anlamak gerekir; çözüm burada, ancak bunu yaptığımız sürece birleşebilir ve ülkenin bugünkü siyasal gerçeğiyle ilgili çözüm üretebiliriz.

Türk milleti hakettiği değeri laik cumhuriyette buldu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!