Türk milletinin beka sorunu… Milli ordu ve askerlik hizmeti

Serkan Öz yazdı...

featured

“İçinde bulunduğumuz coğrafyada” diye başlayıp giden cümlenin hemen arkasından bir güvenlik ve beka meselesinin geleceğini az çok öngörebiliyoruz. Biz de geleneksel girişimizi yaptıktan sonra Türk ordusunun genel itibarıyla idari örgütlenme içerisindeki pozisyonuna ve cumhuriyet yönetiminde milli ordunun şimdiki görev yetkisi dışında, idari ve eğitim doktrin yapılanmasını içeren fikirlerimizi ortaya koymaya çalışacağız. Buradan yola çıkarak askerlik hizmetini cumhuriyet devriminin ve devamının öznesi haline getirecek (ordu millet) devrimci bir bakış açısıyla konu hakkında sağlıklı bir çerçevenin oluşabilmesi amaçlı bir deneme girişiminde bulunuyoruz.

Osmanlı’dan günümüze dek askerlik hizmetini, süre ve icra şekillerine göre darmadağınık ve istikrarsızlık içinde tarif edeceğimiz bir olgu olarak tanımlamanın çok da yanlış olmayacağını belirtmekte fayda var. Hatta siyasal kararlarla oluşturulmuş bir tarihsel geçmişten bahsedebiliriz. Bu toprakları savunmak uğruna her gün şehit ve gazi vermeye devam ettiğimiz bir coğrafyada Türk ordusunun ve daha geniş cepheden tüm kolluk kuvvetleri ile birlikte ordu millet kaynaşmasının tekrar inşası ve cumhuriyetin, devletin ve milletin beka sorunun en önemli dayanak noktası olarak alırız. Bu kahraman tarihimizin kurumlarını, nitelik, nicelik, işlev, görev ve yetki tartışmalarının hem akademik düzeyde hem de yazılı ve görsel medyada yeterince yapıldığını düşünmemekteyiz. Hâlbuki gerek tarihsel kökenlerimizde ve gerekse bugüne dair güçlü, nitelikli, milleti ile bütünleşmiş devletin ve milletin bekasına kendini adamış bir bütünlük yaratma içerisindeyiz. Aynı ruh, azim ve kararlılık ilkesi ile hareket eden tüm personeli, aynı zamanda işçisi, çiftçisi, esnafı, sanayicisi vs. milleti millet yapan tüm meslek ve zanaatçılarıyla birlikte ortak ruhun temsilcisi olarak bir kurumsal zihniyeti Türk ordusunun tüm teori ve pratiğine nakşedecek yol yöntem ve teşkilat tartışmasını yapmak durumundayız.

Cumhuriyet ordusunun bu manada yeniden yapılanması ve askerlik hizmeti tüm Türk vatandaşlarının, Türk milletinin ve Türk devletinin bekası için ön şarttır.

NAMUS BORCU

Vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü anayasasında dokunulmaz ve tartışılmaz bir cümle olarak koyduğumuz bu ülkede, coğrafyanın gereği olarak güçlü ve milleti ile bütünlük sağlamış bir ordunun inşası, cumhuriyetin yegâne direnme yaşama ve gelişme projesidir. Ancak içinde bulunduğumuz iktidar ve devlet modelinin ekonomik ve sosyolojik altyapı-üstyapı ilişkilerini ele almadan yapılması gereken öncelikler vardır. Vatan, millet, cumhuriyet ve hatta şimdilerde ümmet söylemleriyle Türk milletinin sıvasız evlerinden çıkan şehit ve gazileri, bu bedeli ödemeye razı cumhuriyetin kimsesiz çocuklarına (tarikat ve cemaatlerde sürüleşmemiş siyasal ve sivil örgütlerde, ağa paşa ilişkisine girmemiş bağımsız Türk çocuklarından bahsetmekteyiz) var olan fotoğrafı net göstermek gibi bir namus borcumuzdur vardır.
Madenlerin, ormanların, kıyıların, yaylaların, meraların şirket ve hatta yabancı menşeili kuruluş ve şahısların mülkiyetiyle kullanımında olduğu, eğitim ve sağlık hizmetlerinin piyasa konusu olduğu, tarım ve hayvancılığın çok uluslu şirket politikalarına devredildiği, yasama-yargı-yürütme erklerinin aynı mekanizmalarca uluslararası sermaye ve onların taşeronu tarikat-cemaat bileşkelerine teslim edildiği herkesçe malumdur. Böyle bir ülkede, vatan millet söylemleri ve şehitlik gazilik tanımları bir tiyatro sahnesinden ibaret olup, bu sahne topyekûn değiştirilmeden milli devlet ve milli ordu tartışmaları hamasetten öteye geçmemektedir. Bu yapılanmaya ilişkin tartışmamızın amacı bir meslek ya da geçim derdi yüzünden siyasete ve ağababalarına, herhangi bir cemaat ve tarikata eyvallah etmeksizin bağımsız cumhuriyet vatandaşını özgür ve egemen bir yönetimin paydaşı haline getirebilmek, esas itibari ile yurttaş tanımını içerisine sokabilme hedefi ulaşmak istediğimiz amaçlardandır.

Cumhuriyet, milletinin hukukunu sadece cumhuriyet ve devlet hukukuna bağlı bu manada kendini birebir sorumlu olarak görüp, rejimin savunulup ayakta kalmasını temin eder. Hatta çağdaş entelektüel gelişimin bir sigortası olarak yalnızca millete ve milli devlete bağlı kalacak kamu personeli ve yurttaşı inşa etmek gibi bir kaygıyla bu deneme yazısını ele alıyoruz. O halde gerekçelerini belirttiğimiz girişten sonra Türk ordusunun; jandarma, sahil güvenlik ve emniyet güçleri diyeceğimiz tüm savunma ve kolluk hizmetlerini sağlıklı bir organizasyon ile bütünlüğü sağlamak açısından idari yapılanma içerisinde yeni bir teşkilat yapısını tartışmaya sunuyoruz. İdari örgütlenme şemasını işledikten sonra bu temel üzerinden askerlik hizmetini zorunlu askerlik ve profesyonel askerlik tartışmalarının dışında cumhuriyet ordusunda nasıl bir askerlik hizmeti ve nasıl bir ordu planlaması yaptığımızı ifade etmeye çalışacağız. Ayrıca cumhuriyet ordusunu bakanlar kurulu, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı ile temelinde yasamanın meclise ait olduğu parlamenter rejim içerisinde tanımlamaya çalışacağız.

Türkiye’deki askerlik hizmetinin tarihsel geçmişinde olduğu gibi, aynı şekilde süresini, niteliğini, hizmetin icrası bakımından kimlere nasıl yansıtıldığını incelediğimizde de dağınık ve bütünlükten uzak olduğunu görüyoruz. Yukarıda bahse konu olan savunma ve kolluk kuvvetlerinin de zamana ve siyasal iklim tercihlerine göre değişkenlik gösterdiğini ve bir istikrardan uzak kaldığını görmekteyiz.

Bazı konularda vurgulamadan yapacağımız tüm tartışmaların eksik ve hatalı çözümlemelere gidebileceği, ucu açık boşluklar yaratması kaçınılmaz olacaktır.

Cumhuriyet bir bütünlük projesi içerisinde ele alınabilir. Lokal olarak herhangi bir yeri tekil manada yapısal ve zihinsel dönüşümlerden geçirmek hiçbir kurum ve kurumsal faaliyette devamlılık arz edecek kurumsal hukuk ve zihniyet işleyişini gerçekleştiremez.

MİLLİ SAVUNMA VE İÇİŞLERİ BAKANLIKLARI TEK ÇATIDA

Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığı bir bakanlık bünyesinde birleştirilecek, ismi Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığı olarak değiştirilecektir. Bu sayede tüm TSK, jandarma, sahil güvenlik, emniyet vb. savunma ve kolluk kuvvetleriyle MİT; Genelkurmay Başkanlığına bağlanarak Milli Savunma İçişleri Bakanlığı teşkilat yapısının içerisine alınacaktır. Bu tüm savunma ve kolluk kuvvetlerinin Mehmetçik ruhuyla bütünleşmesini sağlayacaktır. Aynı zamanda bu örgütsel bağ Türk milleti ile gönül bağını perçinleyecektir.

VALİLER BAŞBAKANLIĞA BAĞLANACAK

İdari Bakanlık görevinin Başbakanlığın bünyesine alınarak valilerin Başbakana direkt bağlanması, vali atamalarının üçlü kararname ile Bakanlar Kurulu, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanı ortak kararnamesi ile atanması gerekmektedir.

Merkezi yönetimin ilçe, il ve bölge yöneticilerinin (kaymakam ve valiler) Başbakanlığa bağlı olarak savunma ve kolluk hizmetlerinin üst sicil amiri konumunda tanımlanacaktır. Bu hiyerarşi ve teşkilat yapısı tüm askeri vesayet tartışmalarını da boşa çıkaracak olup, parlamenter rejimin demokratik uygulaması olarak ülke içi ve ülke dışında geçerli ve rasyonel bir örgüt modelini oluşturacaktır. Böylece siyasal yetkililer siyasal görev ve sorumluluklarından ötürü hukuk önünde hesap verecek bir görev ve makamda yer almış olacaklardır.

KOLLUK PERSONELİ İÇİN AYRI YARGI

Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığına bağlı kamu personeli için görev ve yetkisinden kaynaklı eylemler için ayrı adli ve idari yargı oluşturulacaktır. Bu adli ve idari yargı örgütlenmesi, Anayasa Mahkemesinin denetimine tabi olacaktır. Yeniden teşkilatlandırılacak olan uyuşmazlık mahkemeleri konu eylem ve görev bakımından tüm uyuşmazlıklarının son karar mercii olarak il-bölge ve başkanlık teşkilatlanması kurulacaktır.

İl ve bölge düzeyinde en üst makamlara gelecek olan kamu personeli ve valiler dahil olmak üzere (TODAİE gibi) Genelkurmay Yöneticilik Akademisi’nde süresi ve müfredatının uzman ve akademisyenlerce tespit edileceği teori ve pratik eğitime tabi tutulacağı, üstün başarıyla mezun olanların seçilebileceği bir liyakat standardı oluşturulacaktır (üst düzey kurmay eğitimi).

AFET YÖNETİMİ GENELKURMAY’A BAĞLANACAK

Yurt içi ve yurt dışı tüm afet yönetimi Genelkurmay Başkanlığı emrine verilecektir. En son büyük Anadolu depreminde görüldüğü üzere ve en can alıcı haliyle halen öngörülemeyen bir afet yönetimi ve yeniden inşaya dair tamamlayamadığımız hususlar oldu. Büyük afetler karşısında en hızlı ve yeterli araç gereç ile personel hizmeti, siyasi mekanizmadan arındırılmış bir şekilde müdahale ve güven ortamını sağlayacak yegâne güç bu çatı altında toplanabilir. Konu hakkında birçok çarpık aksamış örnek tüm Türk milletinin hafızasında tazeliğini korumaktadır. Yetki görev ve sorumluluğun hiyerarşik disiplinden yoksun olduğu bu dağınık hal, milletin adres olarak nereye gideceğini ne yapacağını ve çaresizlik içerisinde büyük dramlara sebebiyet verdiğini çok acı bir şekilde yaşatmıştır. Milletin, devlet bünyesi içerisindeki herhangi bir kurum ve kuruluşa yeterince inancı olmadığının açık göstergesi olarak gördüğümüz çeşitli sivil toplum örgütlerine ve sivil toplum girişimlerine olan rağbeti, büyük bir zafiyetin ve eksikliğin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kaldı ki tek tek ismini anmayacağımız bu kuruluşların toplumsal inşaya ne kadar katkı sağladıkları tartışmalıdır. Devlet sevk ve idare yönünden aciziyet içinde bir görüntü vermiştir. Bu noktada bir hadiseyi hatırlatmakta fayda görüyoruz. 2023 Yüksek Askeri Şurası ile Genelkurmay Başkanlığına getirilmiş olan 2. Ordu Komutanı Metin Gürak’ın, sonradan yalanlanmış olsa da Cumhuriyet gazetesinde Barış Terkoğlu‘nun verdiği habere göre deprem günü Malatya’daki Kışlası’nda çaresizlik içinde ağladığı haberleştirilmiştir. Bu Türk ordusunun komutanlarına dair yapılmış olan yıpratma ve alçaltma faaliyeti olarak toplum hafızasında kalmıştır.

Afet yönetimi olarak tüm araç gereç ve yeterli personelin hiyerarşik bir disiplin içinde idaresini sağlayacak yegâne kurum olarak Genelkurmay Başkanlığı görevlendirilecektir. Böylece kaynak ve personel israfının da önüne geçilerek milli ordunun kabiliyet ve yeteneği savaş koşulları dışında da millet namına geliştirilip kullanılabilecektir. Milli dayanışmanın maddi ve manevi tüm aktarımları Genelkurmay Başkanlığı tarafınca yönetilecektir.

Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığına ait hastane ve ortaöğretim kurumları derhal yeniden hayata geçirilecektir. Yine Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Seferberlik Tetkik Kurulu derhal işlevsel hale getirilmelidir.

SAVUNMA SANAYİ AKADEMİSİ KURULACAK

Tüm Savunma Sanayi ve iç güvenliğe ait araç-gereç, teknoloji tek merkezde toplanarak (Aselsan, Roketsan, Havelsan, MKE vb.) üniversitelerin ilgili bölümleri ile oluşturulacak savunma sanayi akademisi kurulacaktır. Tüm üretim ve ihtiyaç planlamasının uygulama alanlarıyla birlikte bu kurumun görev yetki ve sorumluluğuna verilmesi yine konunun bütünlüğü açısından önem arz etmektedir.
Savunma sanayiye dair ithalat ve ihracatın özel sektörün dışına çıkarılarak kamulaştırması, gerekli tüm hedef ve amaçları Genelkurmay Başkanlığının koordinasyon ve sorumluluğunda olması milli güvenliğin gerekliliğidir.

Bu idari yapı, görev ve yetki çerçevesi yapmaya çalıştığımız temel tartışmaların ardından profesyonel askerlik ya da zorunlu askerlik tartışmalarının dışında millet ordu bütünleşmesini sağlayacak ve aynı zamanda tüm yurttaşların ortak bir kültürü yaşatacak askerlik hizmetini yeniden tanımlamaya çalışalım.

‘KAHVEDE SUBAY YOK, BU NASIL İŞTİR!’

Milli Savunma İçişleri Bakanlığı bünyesinde oluşturduğumuz tüm savunma ve kolluk hizmetlerinin personeline ait sosyal tesisler, kantinler, orduevi, polis evi vb. tesis ve lojmanlar tüm milletin hizmetine açılmalıdır. İlgili personeli kendi milletinden soyutlamış olan farklı bir sosyal statüsüne ve yaşam tarzına sokmuş olan bu alanların milletle ortak alanlara dönüştürülmesi zorunludur. İstisna olarak koyabileceğimiz, coğrafya, güvenlik ve görev gereği yerler ve uygulama alanları dışındaki tüm sosyal tesis ile imtiyazlı yaşam alanları tüm Türk vatandaşlarının ortak kullanımına açılmalıdır (konuya ilişkin bir başka makalenin konusu olmak üzere kamu personeli ve ücret rejimine dair daha geniş denemeyi ele alacağız). Market, berber, restoran, terzi, spor salonu, tatil yerleri ve daha nicesine kadar milleti ile ayrılmış bir orduya milli ordu diyemeyiz. Cemal Süreya’nın çok kısa ama üzerine ciltler dolusu yazılıp konuşulabilecek şiirini burada aktarmak istiyorum: “Kahvede subay yok, bu nasıl iştir!”

İçinde bulunduğumuz coğrafya ve tarih “Güçlü ordu, güçlü Türkiye’ ya da tersinden “Güçlü Türkiye güçlü ordu” tanımlamaları ve inancı bizim de durduğumuz yerdir. Hangisinin daha geçerli olduğu tartışmasına girmeksizin nereden ve nasıl başlamalı sorusuna karşılık güçlü ordunun askerlik hizmeti bakımından nitelik, nicelik, süre, görev ve askerlik hizmetinin bitimi ile başlayan hak ve ödevlere dair bir çerçeve sunmaya çalışacağız.

Milli ordunun ekonomik yük-fayda-maliyet açısından tartışmalarının dahi yapıldığı günümüz dünyasında, kendi kendinin yeterliliğini sağlayacak görev ve hizmetin devamlılığını oluşturacak bir yapı öngörüyoruz. Bu kapsamda kendi kendine yetebilen üretim ve faaliyetinin ayrıntılarını sunmakta fayda var.

Devlet Planlama Teşkilatının oluşturacağı genel planlar çerçevesinde gerekli olan mal ve hizmet üretimi açısından mesleki uzmanlık gerektiren personelin planlamasını Genelkurmay Başkanlığı ile koordineli şekilde oluşturarak tüm askerlik faaliyetini savunma ve askerliğin gereği olan hizmetin dışında, meslek ve uzmanlıklarını geliştirilebilecek bir model kurmalıyız.

Tarım ve hayvancılıktan inşaat ustalığına, terzilikten aşçılığa, tekstil sektöründen sanayi sektörüne ve maden-enerji sektörlerine kadar, özellikle ara elemanların yetiştirilmesini sağlayacak bir faaliyetler bütününden söz ediyoruz. Üniversite mezunlarının da kendi mesleklerini geliştirebileceği bir eğitim ve öğretim faaliyetini yeniden tasarlamamız gerekmektedir.

Ana görevi güvenlik ve savunma hizmetleri olan Mehmetçiği, kısaca toplumsal hayatın ve öncelikle milli ordunun gereği olan ihtiyaçların karşılanmasına, bu hizmetleri yerine getirecek insan planlaması ile yeterliliğin oluşturmasında askerlik hizmetine yeni bir felsefe ve güvenlik bakışı tasarlıyoruz.
Ormanların ve temiz gıda güvenliğinin oluşturulmasından mühendislik ve su kaynaklarının korunup yaşatılmasına kadar savunma sanayinin gerekli ara elemanlarının oluşturulabileceği bir enstitü niteliği de taşıyacak olan askerlik hizmetinden söz ediyoruz.

Hali hazırdaki durumda bile Türk ordusunun hizmet sınıfının askerlik hizmetinin altı aya düşürülmesi ve bedelli askerliğin getirmiş olduğu açık, ordu görev ve hizmeti açısından büyük aksamalar ile eksikliklerin oluştuğunu hizmet içerisinde yer alan uzman çavuş, astsubay, subay ve komuta kademesindeki askerler tarafından dile getirilmektedir.

ASKERLİK HİZMETİ KADININ DA GÖREVİ

Askerlik hizmetini tüm Türk vatandaşı kadın ve erkeklere tanınmış bir görev olarak tanımlamaktayız. Ancak geldiğimiz koşullarda belki de bir kısım tarafından kazanılmış hak olarak görülen bedelli askerlik ve askerlik hizmetini yapmama seçeneklerini de genel çerçevenin içerisine koymaktayız.

A SINIFI ASKERLİK

Askerlik hizmetinin ifasını hak ve kazanımlar açısından iki kategoriye ayırıyoruz:

a) İki yıl isteğe bağlı meslek kazanımıyla askerlik hizmeti

Tüm Türk vatandaşı kadın ve erkeklerin tercihi doğrultusunda yapacağı A sınıfı askerlik hizmeti alt yaş sınırı 24 olup üst yaş sınırı 40 yaş olacaktır.

Her üç ayda bir yazılı ve sözlü sınavlarını başarılı bir şekilde geçmek suretiyle bu iki yıllık eğitim tamamlanacaktır. İki defaya mahsus ara sınav başarısızlığı göz önüne alınarak en fazla 2,5 yıl içerisinde başarı ile hizmetini tamamlayanlar terhisten sonra A sınıfı askerlik hizmetini tamamlamış olup sonraki hayatında bu hizmetin gereği olarak gerekli haklara haiz olacaktır. İki ara sınavdan fazla başarısızlık gösterenler hizmet sözleşmesi fes edilerek bedelli askerlik statüsünün B sınıfı hak ve kazanımları içerisinde tanımlanacaktır. A sınıfı askerlik statüsü içerisinde hizmet yapan er ve erbaşlar asgari ücretin yarısı kadar maaşlı şekilde istihdam edilecektir.

Terhisin ardından her iki yılda bir aylık hatırlatma ve tazeleme eğitimi kadınlarda 50, erkeklerde 55 yaşına kadar devam edecektir. Bu tazeleme eğitimi içerisinde sivil hayattaki tüm özlük ve maddi kazanımları (asgari maaş) aynı şekilde devam edecektir.

SINAVSIZ VE MÜLAKATSIZ MEMURLUK

Şimdi gelelim A sınıfı askerlik hizmetini yerine getirenlerin kamusal alandaki kazanımlarına. Buradaki en önemli kazanım ve en önemli felsefe cumhuriyetin kimsesiz çocukları tarikat-cemaat ya da herhangi bir siyasi parti organlarına bağımlı kalmaksızın almış oldukları eğitim ve meslek gereği ihtiyaca ve liyakata göre devlet tarafından kamu personeli (işçi-memur) olarak sınavsız ve mülakatsız biçimde göreve atanacaktır. Bu hak, hizmeti yapanlar tarafından 43 yaşına kadar kazanılmış hak olarak tanımlanır. Tüm yasama, yargı ve yürütme erki başta olmak üzere kamu hizmeti verecek memur ve işçi statüsündeki kamusal hizmetlerin, kitlerin, kooperatiflerin yönetimlerine getirilebilecektir. Başkanlık ve bağımsız idari otoritelerin personel ve yönetimine yerel ve genel seçim vekillerine sivil toplum örgütleri yönetim kurulları ve başkanlıklarına seçilme ve atanma şartı olarak A sınıfı askerlik yapma şartı getirilecektir.

BEDELLİ ASKERLİK

Sınava tabi atanması gereken kadrolara atanma şartı olarak A sınıfı askerlik şartı konulacaktır.

b) Bedelli askerlik hizmeti

Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığınca tespit edilecek olan ilgili hizmete dair maddi bedel 24 yaşından itibaren ödenerek askerlik hizmeti ifa edilmiş olacaktır.

A sınıfı askerlik hizmeti yapanlardan gerekli kamu hizmeti için yeterli personel oluşmaması yahut herhangi bir alan açığının kapatılması amacıyla B sınıfı askerlik hizmeti yapanlardan da çeşitli şartlara göre B sınıfı kadrolar için kamu personeli ataması yapılır. Bu şartlar kapsamında B sınıfı askerlik hizmetini yerine getirenler kamu personeli olarak atanmaları için merkezi sınava tabi olup ilgili bakanlık ve kurumların komisyonlarınca görevi gereği bedensel ve zihinsel yeterliliğin tespiti için şeffaf video kayıtlı standart mülakat ile atamaları gerçekleştirilir.

Askerlik hizmetini yapmak istemeyenler, engelli olanlar hariç hiçbir suretle kamu hizmeti niteliğinde olan kurum teşkilat yapı iştirak içerisinde ünvan ve pozisyon adı altında herhangi bir göreve atanamazlar.
Askerliği meslek olarak seçenler açısından askerlik mesleğinin bir geçim alanı, yaşamı ikame etmek için bir meslek olarak görmenin dışına çıkarılarak vatan, millet ve cumhuriyet duyarlılığının ortak olduğu bir felsefenin temel alındığı eğitim öğretim yapılanması Genelkurmay Başkanlığınca yeniden inşa edilecektir.

ÖZLÜK HAKLARI ORTAKLAŞTIRILACAK

Bu anlamda, en önemli yapılacaklar listesi, sivil memurundan en üst rütbesine kadar tüm Milli Savunma ve İçişleri Bakanlığı personelinin özlük hakları itibari ile ortaklaştırılması esastır. Ücret politikasında görev ve pozisyon itibari ile eşitliğin yaratılarak (yukarıda bahsettiğimiz üzere tüm kamu personelinin ve sivil çalışma hayatının ücret politikasını işleyeceğimiz makalede ayrıntıları ile açıklayacağımız ücret politikası düzenlemesi ile) tüm milletin üretici güçleri ve kamu personelini ortak kalkınma ve refah seviyesini yükseltmek amaçlı bir kader birliği, vatan birliği ve kültür birliği yaratmanın yapısal düzenlemeleri öncelikli hedefimizdir.

A sınıfı askerlik hizmetini yapanlar cumhuriyetin tüm temel organlarının işleyişini ve yönetimini doğal olarak kendi kaderleri ile birlikte savunma, kollama ve yaşatma görevini içselleştireceklerdir.

Konu hakkında özellikle askeri uzmanların emekli kurmay aklı katkıları eksi ve fazlasına dair tartışmaların yapılması elzem olup nihai hedefte bütüncül bir yaklaşımın çerçevesini oluşturmaya vesile olması dileğiyle cumhuriyet iktidarının askerlik hizmeti için model olarak bu deneme yazısını siz okuyucularımıza sunuyoruz.

Yakıcı kaygımız, Türk milletinin ve devletinin bekası için güçlü ordu ile milletin ve vatanın bölünmez bütünlüğünün perçinlenmesidir.

 

Türk milletinin beka sorunu… Milli ordu ve askerlik hizmeti

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. Vatan toprakları ve vatandaşlık PARA karşılığı satiliyorken askerlik bilinci zor be kardeşim.

  2. 15 Ağustos 2023, 13:37

    vatan için ölme kaabiliyeti olmayan çocuklar yetişiyor.

    • Kardeşim asker kaçağı 27 yaşında, gittim askerlik şubesine durumu izah ettim, biz kimseyi kolundan tutup askere yollayamayız diyor. Para cezası varmış gitmediği her gün için. Şaka mı bu ya, zorunlu askerlik kalktı da bizim mi haberimiz yok.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!