Hükümete yakın Türkiye gazetesi, işsizliğin faturasını yine işsizlere kesti. Bazı işverenlerin yorumlarını sayfalarına taşıyan gazete, ‘iş beğenmemezlik’ iddiasında bulundu.
Türkiye gazetesi bugün “Bu ‘iş’te bir terslik var” manşetiyle çıktı. İşverenlerin görüşlerine yer verildiği söz konusu haberde, iş imkanının çok olduğu ancak bu işlerde çalışmak isteyenin bulunamadığı iddia edildi.
İş verenlerin “10 gençten 9’unun makinede çalışmak istemediği; emek yoğun işlerin yüzüne bakan olmadığı” iddiası gündeme getirilen haberde, “Türkiye’de işsiz sayısı 3,9 milyon, işsizlik oranı ise yüzde 12. İş beğenmeyenler ve iş aramayanlarla birlikte oran 23,6’ya yükseliyor” denildi.
Haberde şu ifadeler kullanıldı:
“Bu durum işsizliği körüklerken, aynı zamanda üretim tarafında aksamalara neden oluyor. En fazla elemanı makine-imalat, tekstil, mobilya gibi emek yoğun sektörler arıyor. Patronlar, gençlerin masa başı çalışmak istediklerini ve bu nedenle ara eleman problemi yaşandığını söylüyor. Yetişmiş bir CNC operatörünün maaşı 8 bin liralara kadar çıkıyor. Bir mobilya ustası 7 bin lira civarında maaş alıyor. Demir doğrama atölyesinde çırak olarak başlayan bir kişi 3.500 lira kazanıyor. Ancak bu meslekler gençlere zor geliyor. Emek yoğun sektörlerin iş verenleri, beyaz yakalı olma hayali peşinde koşanların bir yerden sonra AVM’lerde tezgâhtarlık yapmak zorunda kaldıklarını ve meslek sahibi olamadıklarını ifade ediyor.”
Günde 12 saat ayakta çalışmak, ayda iki pazar da zorunlu mesai yapmak ve buna rağmen fazla mesaini elden alarak çalışan binlerce insan var bu memlekette. Manisa organize ve orta ölçekli sanayisi bunun örnekleriyle dolu. Avrupa da ne kadar toprağa, havaya, suya ve insan sağlığına zararlı iş varsa bizim memleketimize getiriliyor. Denetimsiz ve türlü kolaylıklarla(vergi, ucuz hammade, ucuz işgücü vs.) üretim izni veriliyor. Tabi bu işlere gitmeyince iş beğenmiyor oluyor.
İş beğenmiyor lafını edenlerin tamamı, gelsin de o işlerde bir gün çalışsın da görelim. Bir ay gün de 14 saat iş yolunda geçince, insan insanlıktan çıkıp zombileşir. Etrafım örnekleriyle dolu.
Tabi iş kazası geçirip, kolunu bacağını, hatta canını kaybedenler ve iş hastalığına yakalananları da unutmamak lazım.
Tecavüzü bizzat yaşayan halk işsiz Olan iş bulamayan yine halk iş bulduğunda asgari ücretle haftalık mesai saati kağıt üstünde 45 iken 72 saat çalıştırılır ki neredeyse iki mesai yaptırılıp ay sonu sadece 2800 tl alan yine halk yani bu yalanı yazdığında bu haksızlığa uğrayan insan okuyacak ve zaten bitmiş olan gazetecilik itibarımız daha da bitecek yani tecavüzü yaşayana tecavüz yok desen ne kim inanacak
15 yıldır pres operatörü olarak çalışmış işinin ustası insani bile, işbaşı eğitim programını dahilinde başlatmak isteyen firmalar var. Manisa da onlarca firma var asgari ücretle 12 saat çalıştırıp, ayda iki pazar mesaisine zorla getirilip üzerine de yapilan mesaisi de yüzde 50 olarak elden veriliyor. Eğitimsiz, fakir bırakılan insanların nasıl şartlarda çalıştığını gözlerimle görüyorum yıllardır. İşçi şikayet ediyor şartlar bu diyor ama devlet işverenin yanında, ispatı mümkünken ne yazık ki, yasalar sadece sokakta geçerli olduğundan bir değişiklik olmuyor. İşyeri alanına ayak başınca başka bir memlekete ayak basmış gibisin. Parası olan insana semer vurup biniyor.
İnsanlar o kadar yıl fabrika da çalışmak için mi okuyor, üstüne sigortasız çalıştırıyorsunuz
İstiyorlarki günde 12 saat çalışalım üstüne asgari verip köle yapsınlar.