Türkiye ve NATO

featured

E. Tuğamiral İlker Güven yazdı

NATO (North Atlantic Treaty Organization) Kuzey Atlantik Paktı Teşkilatı. NATO’nun temel amacı, üye devletler için ortak bir şekilde savunma yaratmaktır. İkinci Dünya Savaşı sonrası gelişen teknoloji sayesinde bazı ülkeler KİS (Kitle İmha Silahları) ile kendinden güçsüz Ülkelere saldırmaya başladı. Bu saldırıyı yapan ABD, güçsüz ülkelerin varlıklarını devam ettirebilmeleri için, yine ABD önderliğinde başlangıçta 12 ülke ile 4 Nisan 1949 yılında, NATO Teşkilatı kuruldu. Bugün  NATO, 30 üyelik bir örgüt haline geldi. Türkiye, Yunanistan ile birlikte 1952 yılında İnönü ve Menderes’in aşırı istemleri ile NATO’ya üye olmuştur. Bugün NATO üyelerinin toplam askeri harcamaları, dünyadaki savunma harcamalarının yüzde yetmişinden fazladır. NATO örgüt üyeleri, herhangi bir dış güçten gelebilecek saldırıya karşı ortak savunma yapmak üzere bir araya gelmiş kabul edilmektedir. Ancak gerçekler ve uygulamalar aksini işaret etmektedir.

Türkiye esas olarak; ABD’nin çıkarları doğrultusunda değişen askeri stratejileri ve Rusya’yı çevreleme politikası kapsamında NATO’ya dahil edilmiştir. Türkiye 1945’de Truman Doktrini kapsamında yaptığı Marshall ABD Askeri Yardım Anlaşması ile 1925 tarihli Atatürk’ün Türk-Sovyet Saldırmazlık Anlaşması da, tamamen ortadan kalkmıştır.

Türkiye- NATO Anlaşması ile, Rusya’nın tehdidini de, iyice üzerine çekmiştir.

Türkiye, Kıbrıs müdahalesi sonucu, ABD önderliğindeki NATO tarafından 1964 yılında Johnson mektubu ile, küstah bir ifadeyle karşı karşıya kalmıştır. Örneğin; “Rusya müdahale ederse bizim silahlarımızı kullanamazsınız…”, “tek taraflı hareket edemezsiniz”  gibi çok ağır, manda ülkesine yapılabilecek söz ve davranışlar sergilenmiştir. Bu nedenle de Türkiye, ulusal çıkarma araçlarını inşa ederek 10 yıl sonra 1974 yılında Kıbrıs’a çıkartma yapabilmiştir..

Çıkarmadan sonra ABD tarafından Türkiye’ye silah ambargosu uygulanmıştır. NATO tatbikatı sonunda ABD Uçak Gemisi Saratoga’dan kasıtlı atılan bir füze ile TCG Muavenet Muhribimiz vurulmuştur.

2015 yılında Türk Hava Sahasını ihlal eden Rus Uçağı düşürülünce, ABD olay için, “Türkiye ve Rusya Hükümetleri arasında bir olaydır” diyerek NATO üyesi Türkiye’yi yalnız bırakmıştır. Bu yaklaşımla ABD, Türkiye-Rusya arasında bir kriz durumunda Ukrayna’da olduğu gibi, Türkiye’yi NATO’yu harekete geçirmek yerine, kaderi ile baş başa bırakacaktır.

ABD-NATO, 2016 yılında FETÖ aracılığı ile Türkiye’de başarısız bir darbe teşebbüsünde de bulunmuştur. Hali hazırda ABD, Suriye’de PKK/PYD/SDG adlarındaki, Türkiye düşmanı terör örgütlerini silah ve para ile besleyerek

Türkiye’ye karşı sinsi bir savaş yürütmektedir. Ayrıca NATO’ya siyasi ve ekonomik olarak baktığımızda, ‘liberal demokrasi’ NATO’nun önemli bir değeridir.

Sermayeye özgürlük, liberal sermayenin serbestçe dolaşımı için ABD’nin egemenliğindeki NATO askeri gücü, önemli hizmet vermektedir. Siyasi olarak NATO değerlerini savunmak, kamuculuğa ve demokrasiye düşman olmakla eş anlamlı kabul edilir olmuştur. ABD ve NATO’nun temel ideolojisi, komünizm ve ulusçuluğa karşıdır. Bir başka ifade ile, Atlantikçilik ve NATO’culuk, ulusçuluk ve Kemalist ideolojiye karşıdır.

ABD tarafından yaratılan ‘ılımlı İslam’ adı altında, Türk-İslam sentezi ile, Atatürkçülük ve ulusçuluk yok edilmeye çalışılmaktadır. Bu nedenlerle,Türkiye NATO’nun siyasi kanadında kalarak, ulusal savunma sanayini geliştirerek, savunmasını ulusal silahlarla koruyabilecek duruma geldikten sonra, NATO’nun  askeri kanadından öncelikle Deniz ve Hava Kuvvetleri ile ayrılmalıdır.

Türkiye NATO’nun siyasi kanadında kalarak ulusal çıkarlarına aykırı kararların alınmasına veto hakkını kullanarak mani olabilmelidir. Zira Türkiye’nin NATO’nun siyasi kanadından çekilmesi halinde Kıbrıs’da işgalci durumuna düşer. GKRY’nin önünde hiçbir engel kalmayacağı için NATO’ya alınır… Bu durumda da Kıbrıs’ta karşımıza Yunan, GKRY ile birlikte NATO’da çıkacaktır.

Türkiye, Akdeniz ve Ege’deki ulusal çıkarlarımız ile hak ve hukukumuzun savunması ulusal kuvvetlerle sağlanmak durumundadır. Deniz Kuvvetlerimiz MİLGEM projesi ile başlattığı ulusal gemi ve silah yapımı ABD-NATO işbirliği ile çok değerli amiral, kurmay ve mühendis subaylarımız, Ergenekon Balyoz kumpasları ile Silivri zindanlarına atılarak emekli edilmişlerdir. Artık ABD güdümündeki NATO ulusal çıkarlarımıza karşı ve üyelerini, kendi ulusal çıkarlarının hizmetkarı gibi gören bir örgüt olduğu görülmelidir. Türkiye ulusal savaş gemisini, uçağını, tankını, silahlarını ve silah sistemlerini üretip kullanarak ulusal bağımsız savunmasını mutlaka yapabilecek duruma gelmelidir.

Böylece Atatürk’ün tam bağımsızlık ilke ve vasiyetini 1952 yılında göz ardı edip NATO’ya girerek, yapılan hatanın/öngörüsüzlüğün acı deneyimlerini yaşadıktan sonra, Atatürk’ün vasiyet ve direktifinin yerine getirilmesi için kararlı ve planlı çalışmalar yapılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Türkiye ve NATO

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 14 Haziran 2022, 08:25

    Bir çok sonuç çıkardığım bir yazı oldu;

    Birisi, 15 Temmuz’dan bir sene evvel olan Rus uçağını düşürme belki de bir sene evvelinden darbeye hazırlık niteliğindeydi.
    Çatışma çıksaydı Fetö’cü askarler bilinse bile tasfiye edilemezdi, ortam uzun süre gergin olsaydı belki de kalmışma bile engellemezdi.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!